06 Ekim 2019

Jüpiter: Varlığımızı ona mı borçluyuz?

10 yıl süren planlama ve 5 yıllık yolculuktan sonra Juno, 4 Temmuz 2016'da Jüpiter ile buluştu

Jüpiter, Güneş Sistemi'nin yıldız gezegeni: En güzel, en büyük, en gizemli, en hızlı, en korkutucu, en karizmatik, en fırtınalı, en gürültülü, en ışıltılı, en beğenilen, en merak edileni!..

Jüpiter aynı zamanda Roma tanrılarının kralı, o tüm gökyüzünün yönetici efendisi, aşk ve evlilik tanrıçası Juno'nun sevgili eşi.

Jüpiter için büyük sözcüğü yetersiz, kütlesi Güneş sisteminde tüm gezegenlerin kütleleri toplamının 2,5 katı. Kütlesinin yüzde 89'u hidrojen, yüzde 10'u helyum, çok daha düşük miktarlarda metan, amonyak ve diğer ağır elementlerden oluşuyor. O, Güneş sistemi içine gizlenmiş gerçek bir gaz devi.

67 irili-ufaklı uydusu bulunuyor. Bunlardan en büyük dört uydu, 1610 yılında Galileo tarafından keşfedildi, bu nedenle onlara Galileo uyduları deniyor. Bunlar Io, Europa, Ganimeda ve Callisto.

Jüpiter, sırları olan bir gök cismi. O, Güneş sisteminde oluşan ilk gezegen, Güneş sisteminin ve gezegenlerin nasıl oluştuğunun sırrı onda gizli.

Juno'nun yolculuğunun amacı da bu sırları öğrenmek.

Juno ise Jüpiter'e yakışır büyüklükte devasa bir uzay aracı, çapı 21 m, ayrıca 9 m uzunluğunda güneş panelleri bulunuyor. NASA tarafından Jüpiter'i araştırmak için tasarlandı ve uzaya gönderildi. Maliyeti 1,1 milyar USD. Bu arada belirtelim NASA-ESA-ASI'nin Satürn'ü araştırmak üzere gönderdiği Cassini-Huygens robotik uzay sondasının maliyeti ise 1,86 milyar USD idi.

Hemen belirtelim, Jüpiter'e gönderilen ilk uydu Juno değil. Jüpiter'e ilk ulaşan uzay aracı 3 Aralık 1973 tarihinde, Pioneer 10 oldu. Ardından 1979 yılında Voyager uzay araçları gönderildi. 1995- 2003 arasında ise Galileo uzay aracı Jüpiter'in yörüngesinde kalarak atmosferinde bazı ölçümler yaptı. Satürn ve halkalarını incelemek üzere yollanan Cassini uzay aracı da yolu üzerinde olan gezegende bazı incelemelerde bulundu. Bu uzay araçları bazı bilgiler ve resimler geçtilerse de Jüpiter gizemini korudu.

Şimdi sıra Juno'da

4 Temmuz 2016'da Juno, gezegenin yörüngesine yerleşti ve bulutların üst sınırından içeriye, Jüpiter'e bakıyor.

Atmosfer yaklaşık 3.000 km kalınlığında. Devasa bir magnetik alan ve yoğun bir radyasyon alanı ile çevrili. Neyse ki Juno, yakıcı radyasyona karşı çok donanımlı, bu ölümcül radyasyondan etkilenmiyor.

Jüpiter ışıltılı bir pelerine bürünmüş gibi, "Aurora" denilen bu görsel şölen, elektrik yüklü parçacıkların Jüpiter'in manyetik alanı ile etkileşmesi sonucu oluşan göz alıcı ışıklardan oluşuyor.

Jüpiter, tüm Güneş Sistemi'nin en güçlü aurora ışık gösterisine sahip, ancak bunları tek başına yapmıyor, uydularından yardım alıyor. En yakında olan uydusu Io, Güneş Sistemi içinde devamlı gazlar ve lavlar püskürten yanardağlara sahip tek uydu. Buradaki volkanik patlamalar sonucu ortaya çıkan elektrik yüklü parçacıklarla dolu gazlar, doğrudan Jüpiter'e yöneliyor ve gezegenin atmosferine çarpıyor.

Juno, gezegenin manyetik alanını haritalıyor ve onun manyetik kutuplarını belirliyor. Bu, Juno'nun ilk başarısı. Ayrıca Io'daki volkanik aktiviteleri de görüntülüyor ve Dünya'ya iletiyor.

Jüpiter'in yüzeyi bir ressamın fırçasından çıkmış gibi. Beyaz-mavi-açık sarı renkler, bulutların içindeki amonyak kristallerinden kaynaklanıyor. Değişik renk ve tonlarda desenli görünen kuşaklar, gezegendeki yoğun atmosfer hareketlerinin ürünü. Çünkü Jüpiter, güneş sisteminde en hızlı dönen gezegen. Bir Jüpiter günü, yaklaşık 10 Dünya saati. Atmosferin bu hareketliliği, hızı saatte 500 km'ye varan çok şiddetli fırtınalar ve yıldırımlar üretiyor. Juno'nun tespit ettiği yıldırımlar ve amonyaklı buz fırtınaları altta su varlığının da habercisi.

Jüpiter'de inilebilecek bir yüzey bulunmuyor. Amonyak içeren bulutların altında binlerce km genişliğinde sıvı metalik hidrojenden oluşan dev bir katman bulunuyor. Gezegenin kütlesinin neredeyse %50'si bu sıvı metal hidrojenden oluşmuş.

Bu metalik hidrojen nasıl oluşmuş olabilir? Hemen laboratuvarda simülasyonu yapılıyor. Bir lazer şok dalgası ile oluşturulan çok yüksek basınç altında hidrojen sıkıştırılıyor. Basınç arttıkça hidrojen transparent halden önce opak hale, sonra da sıvı metale dönüşüyor.

Jüpiter'in bir sırrı daha çözülmüş durumda.

Ve Juno, sonunda en çok merak edilen yere, Jüpiter'in merkezine ulaşıyor. Bir çekirdek var mı, varsa nasıl bir şey?

Daha önce uzaya fırlatılan Galileo uzay aracı Jüpiter atmosferinde asal gaz oranlarını ölçmüş ve bunların Güneş'teki oranlardan üç kat daha fazla olduğu görülmüştü. Dolayısıyla Jüpiter'deki gazlar Güneş bulutsusu kaynaklı değil. Yani, Jüpiter farklı bir bulutsudan oluşmuş olmalı.

Juno ve Jüpiter: Sonsuza dek birlikte olacaklar!

Juno'dan daha fazla bilgi bekleniyor

Juno'nun ölçümleri, Jüpiter'in yoğun bir çekirdeğe sahip olduğunu gösteriyor. Bu bulanık bir çekirdek. Bu bulgu, Jüpiter kayalık formda bir gezegen iken milyonlarca taşın, atmosferinde yanarak bulanık bir katman oluşturduğunu söylüyor. Daha sonra, sahip olduğu büyük kütlesel çekim ile gazları kendine çekerek bir gaz devine dönüşmüş olmalı.

Jüpiter için, yıldız olmayı başaramamış bir gök cismi demek de mümkün, zaten öyle diyenler de var.

Ama o, Güneş sistemi içinde Dünya'mızın koruyucusu, dev kütlesi ve devasa çekim gücüyle bizleri asteroit ve gök taşlarından koruyor. Özellikle Mars-Jüpiter arasında bulunan asteroit kuşağındaki göktaşlarını kendi üzerine çekerek bir koruyucu kalkan işlevi üstlenmiş durumda.

Juno'nun görevi henüz bitmedi, çalışmalarına devam edecek ve bizlere değerli bilgiler iletmeye devam edecek.

Ve sonunda Jüpiter'in atmosferinde yanarak yok olacak.

Ya da şöyle diyelim: "Juno ve Jüpiter, sonsuza kadar birlikte olacaklar."

Biri tanrıların kralı, diğeri onun sevgili eşi!..

Yazarın Diğer Yazıları

Uzayda niye akıllı bir yaşama rastlamıyoruz?

Bilgisayarlar teknolojik aşamaya ulaştığında, işleme kapasitelerini nasıl artıracaklarını da öğrenecekler, gelişmeleri daha da hızlanacak ve artık kontrol tümüyle kendilerinde olacaktır. Bu yeni zekâ, ölümsüz olacak ve evrenin her yanına yayılabilecek

Uzayın keşfinde robotik astronotlar dönemi

Öyle görünüyor ki yapay zekâ, insanın yakın gezegenleri kolonize etme tutkusunu tetikleyecek ve bu amacın gerçekleşmesinde insanın önemli bir müttefiki olacak. Tüm bunlar olanaksız bir hayal ürünü gibi görünse de unutmayalım, bugün yaşamakta olduklarımızı daha önce kim hayal edebilirdi ki?

Yapay zekâ duraklatılmalı mı?

Yapay zekâ, yaşamımızı ve çalışma tasarımlarımızı değiştirdi ve değiştirmeye de devam edecek, görünüyor. Peki neden yapay zekâyı geliştirme çalışmalarını duraklatmalıyız?

"
"