08 Eylül 2024

Enigma: Çalınan sırlar ve bilişime açılan kapı

Enigma'nın kırılması, Almanların Atlantik üzerindeki kontrolünü kaybetmesi, binlerce hayatın kurtarılması ve savaşın kazanılması açısından çok önemlidir. Bu kırılma aynı zamanda bilgisayar alanında devrim yaratacak ve yapay zekânın da yolunu açacaktır

I. Dünya Savaşı olanca hızıyla sürerken Ocak 1917'de Alman Dışişleri Bakanı, Meksika büyükelçisine bir mesaj gönderiyor. Bu ünlü Zimmermann Telgrafı'dır: Almanya bu telgrafla Meksika'ya, Amerika’ya karşı bir ittifak önermektedir.  

Ancak İngiliz kod çözücüler tarihi değiştirecek bu bilgiyi ele geçiriyor ve ABD'ye iletiyorlar. Doğal olarak Washington ciddi anlamda rahatsız oluyor. 

Haber, bir hafta sonra basına sızdırılır ve bir ay sonra da ABD savaşa dahil olmuştur.

Sonrasında Almanya savaşı kaybedecek; ancak taraflar güvenli iletişimin ya da sırları çalmanın ne kadar önemli olduğunu çok derinden anlamış olacaklardır. 

Enigma'yı yaratmak 

Bu sırada, Arthur Scherbius isimli bir Alman mühendis ticari şirketlerin güvenli iletişimine yönelik bir cihaz tasarlıyor.

Devasa bir daktiloya benzeyen makine, elektrik ve mekanik alt sistemlerden oluşmaktadır. Alfabenin 26 harfi, rotorlar aracılığıyla karıştırılarak mesajın şifrelenmesi gerçekleşir. Alıcının, kodlanmış metni yeniden oluşturması için bu rotorların ayarlarını bilmesi gerekmektedir.

Arthur Scherbius'ın ticari cihazı, 1919 Versay Antlaşması ile savaştan yenik çıkmış ve iletişim sistemi çökmüş Alman ordusunun ilgisini çeker. Alman donanması 1931'de kendi versiyonunu üretmeye başlar ve onu 1933'te hava kuvvetleri izler.

Ve makine "Enigma"  olarak adlandırılır.

Bilmece, muamma, gizem anlamına gelen Enigma sözcüğü, bu tür bir makine için fazlasıyla uygun bir isimdir.

Daha da geliştirilen cihaz, II. Dünya Savaşı öncesi Nazi Almanyası tarafından Alman ordusunun tüm kollarında yaygın olarak kullanılmaya başlanır.

Enigma'yı kırmak 

Bunlar olurken Nazi tehdidi altındaki komşu ülkeler de boş durmazlar.

Alman mühendislik endüstrisiyle yakın bağları olan Polonyalı matematikçi ve mühendisler, Jerzy Rozycki, Henryk Zygalski ve Marian Rejewski, Almanların mesajlarını okumayı başarırlar. Yani Polonyalılar, Enigma'yı kırarak " bomba" adını verdikleri ilk kod kırma makinesini de yaparlar. 

Daha sonraları Enigma makinesi kullanılarak şifrelenen Alman mesajlarını çözmek için geliştirilen elektromekanik kod kırma makinelerinin adı "bomba"dan esinlenilerek "Bombe" şeklini alır.

Aslında İngiltere daha 1931 yılında Enigma'dan haberdar olmuş ancak İngiliz kod çözücüler Polonyalıların aksine Enigma şifresini kırmada ilerleme kaydedememişler.

Bunun nedeni olarak Polonyalıların kod kırmayı matematiksel olarak ele aldıkları; İngilizlerin ise problemi bir dilbilim yaklaşımı ile çözmeye çalıştığı ve bu nedenle Polonyalı matematikçilerin kod çözmede daha başarılı oldukları söylenir.

Süreç büyük savaşa doğru ilerlerken Alman kod uzmanlarının elektronik devrelere yenilerini eklemesi ile makine çok daha karmaşık hale gelir. Bu yeni haliyle öylesine güvenli kabul edilir ki Almanlar en gizli sırlarını bile şifrelemek için onu kullanmaya başlarlar.

1939'da Alman işgalinin yaklaşmasıyla Polonyalılar Enigma bilgisini İngilizlerle paylaşmaya  karar verirler. Ancak cihaz yeni modifikasyonlarla çok daha karmaşıktır ve çözümü de çok daha zordur. 

Dolayısıyla Enigma, Alan Turing ve Bletchley Park'taki ekibin yaratıcı çabalarına kadar kırılamaz olarak kalacaktır. 

Bletchley Park 

Bletchley Park, Londra'nın yaklaşık 72 km kuzeyinde Londra, Cambridge ve Oxford'a doğrudan demir yolu bağlantıları olan Bletchley kasabasındadır. Burası bilim insanlarının ve ordu personelinin kolayca ulaşabilmelerine olanak sağlaması açısından özel olarak seçilmiştir çünkü burada "İngiltere Hükümeti Kod ve Şifre Okulu" bulunur ve dahası burası savaş süresince Enigma kodu ile ilintili çalışmaların merkezi konumundadır. 

Bletchley Park'taki bilim insanları arasında Dillwyn  Knox, Gordon Welchman, Alan Turing ve Stuart Milner-Barry gibi isimler de vardır. Knox, I. Dünya Savaşı  sırasında  ABD'yi  savaşa sokan ünlü Zimmermann Telgrafı'nın şifresinin çözen ekipte yer almış; Stuart Milner-Barry bir satranç oyuncusu, Gordon Welchman ve Alan Turing, Cambridge mezunu matematikçilerdi.

Almanlar kod güvenliğini artırmak için Enigma'yı defalarca yeniden tasarlarken Bletchley Park'ta çalışanlar da her defasında yeni bir makine simüle etmek ve daha hızlı sonuç almak için yarış halindedirler.

Sonuçta Alan Turing öncülüğünde ekip Enigma'yı kırmayı başarır ve bundan muhtemelen Almanların haberi olmaz.

Enigma'nın kırılması, Almanların Atlantik üzerindeki kontrolünü kaybetmesi, binlerce hayatın kurtarılması ve savaşın kazanılması açısından çok önemlidir. Bu kırılma aynı zamanda bilgisayar alanında devrim yaratacak ve yapay zekânın da yolunu açacaktır.

Bilgisayar alanındaki olağanüstü gelişmelere rağmen Enigma makinesi matematikçiler ve bilgisayar bilimciler için hala büyüleyici bir ikon.

Öte yandan Enigma çözülmeseydi, II. Dünya Savaşı'nın 1945'te sona ermesi pek olası değildi, deniyor ama bunu söylerken atom bombası gerçeğini de unutmamak gerek.

Diyelim ki öyle ve Enigma kodunun kırılması savaşın sonlanmasında hayati öneme sahip.

Peki; bu kodun kırılması kadar, bu kodu üreten makinenin yaratıcısı da alkışlanmayı hak etmiyor mu?


Kaynakça

https://www.aihorizon.com/ai-and-enigma-machines.htm

https://www.bbc.co.uk/history/worldwars/wwtwo/enigma_01.shtml

https://medium.com/@mihsathe/cracking-the-enigma-code-today-35c8a97f5e26#:~:text=So%20to%20try%20all%20possibilities,isn't%20an%20option%20today!

Nafiye Güneç Kıyak kimdir?

Nafiye Güneç Kıyak, lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi (İÜ) Fizik Bölümünde ve yüksek lisans eğitimini İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Nükleer Enerji Enstitüsünde tamamladı.

Çalışma hayatına Türkiye Atom Enerjisi Kurumu - Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi'nde araştırma reaktörü radyasyon güvenliği sorumlusu olarak başladı. 

Doktora sonrası Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu bursu ile Almanya-GSF (Gesellschaft für Strahlen- und Umweltforschung-München)'de "nükleer santraller çevre analizleri, radyasyon dozimetrisi, nükleer teknikler" alanlarında çalışmalarda bulundu. 

Yurda dönüşünün hemen ardından doçent ve daha sonrasında da profesör oldu.

1996 yılında kurulan Işık Üniversitesi'nin kuruluş çalışmalarına katıldı ve çeşitli kademelerde görev alarak kurucu fizik bölüm başkanlığı, Fen Bilimleri Enstitüsü müdürlüğü görevlerinde bulundu. "Lüminesans Araştırma ve Arkeometri Laboratuvarı"nı kurdu modern fizik konularında lisans ve yüksek lisans dersleri verdi.

2010- 2015 yılları arasında Işık Üniversitesi Rektörü olarak görev yaptı. 

Rektörlük süresini tamamlamasının sonrasında Feyziye Mektepleri Vakfı okulları CEO'su görevinde bulundu. 

Prof. Kıyak'ın uluslararası bilimsel dergilerde yayımlanmış çok sayıda bilimsel makalesi, yurtiçi ve yurt dışında sunulmuş 200 dolayında bilimsel çalışması bulunmaktadır.

Ayrıca popüler bilim alanında üç kitabın yazarıdır: Aklın bilinmeyene yolculuğu: KOZMOSSırlar evrenine açılan kapı: KUANTUM ve Başlangıcın ötesi: ÇOKLU EVRENLER. 

2019'dan bu yana T24 Haftalık'ta popüler bilim konularında yazılar yazmaktadır. 

Prof. Kıyak evli ve iki çocuk sahibidir.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Teknolojik sıçramalar ve yeni dünya düzeni

Aynı dönemde ve aynı amaçlarla ortaya çıkan iki teknolojik çağ insanlığa, insanlık tarihinin en büyük savaşını yaşatmıştı. Atom bombası ile sınırları zorlamıştık. II. Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle çok hızlı bir şekilde atom bombasını bilinçaltımıza gömdük ama nükleer teknolojilerin bize sağladıklarını kullanmaya devam ediyoruz

Uzay çöplüğü

Araştırmacılar, Dünya yörüngesinde ayrıca izlenemeyen, büyük çoğunluğu 1 santimetrenin altında trilyonlarca minik uzay çöpü olduğunu tahmin ediyorlar. Uzay çöpü kaynaklı tehdit yalnızca uzayla sınırlı değil. Yörüngede gittikçe artmakta olan enkaz parçalarının kontrolsüz bir şekilde Dünya'ya dönmeleri de önemli bir sorun

Yaratıcılık, tutku, şans ve gerçeklik

Pauli, bir bilinmezi öngörmüştü; Reines ve Cowan, o bilinmezi bilinir kılmışlardı. Koshiba ise, bilinenin aksine onların yükü ve kütlesi olduğunu gösterdi. Bu, evrenin en gizemli parçacığı "nötrinoların" hikâyesi. En yaratıcı, en tutkulu ve en şanslıların bir araya getirdiği bir yap-boz parçalarından oluşan bir resim

"
"