08 Mayıs 2022

Bilim dünyasında bir Yunan trajedyası

İktidar tarafından baştan çıkarılan bu iki bilim insanı iktidar peşinde koşarken kendileri için çok önemli olan şeyi, kendilerini o noktaya taşıyan bilimi unuttular.

Robert Oppenheimer ve Edward Teller'ın hikayesi, Yunan trajedilerine rakip olacak türdendi; hatta onları bile gölgede bırakacak ölçüde entrika, hırs, intikam; tekmilini bu iki bilim insanının amansız rekabetinde görebilirdiniz.

Aslında bu bir tür kişilik ve ego çatışmasıydı.

O zamanlar Oppenheimer şaşırtıcı derecede hızlı zekası, engin bilgisi ve göz kamaştırıcı karizması ile ABD doğumlu bir bilim insanı olmanın avantajıyla kariyerinin zirvesindeydi. Edward Teller ise bu ülkeye yeni gelmiş, Hitler'den kaçarken atom bombası yapmayı kendine amaç edinmiş bir mülteciydi. Bu iki bilim insanının yolları Manhattan Projesi'nde kesişti. O da Oppenheimer kadar zeki ve bilgiliydi üstelik karizma konusunda da iddialıydı ama karizma ondan yana değildi. Ve Teller de bunun farkındaydı.

İki adam arasındaki sürtüşme, Manhattan Projesi'nde çalışırlarken Oppenheimer'ın Los Alamos'ta yürütülen projenin başına Hans Bethe'yi getirmesiyle belirgin bir şekilde arttı. Teller, Bethe'nin seçilmesinden anlaşılır bir şekilde rahatsız olmuştu, ancak Oppenheimer'ın kararını diğer fizikçiler akıllıca bir tercih olarak değerlendirdiler. Her iki fizikçi bilimsel olarak yetkin olsalar da Oppenheimer, bir takım oyuncusu olarak Bethe'nin becerisine daha çok güven duymaktaydı.

Bu olaydan sonra Teller'ın hem Manhattan Projesi Bilim Koordinatörü Oppenheimer hem de yıllardır arkadaşı olduğu bilinen Bethe ile olan ilişkisi gerginleşecekti. 

Robert Oppenheimer

Ayrıca Teller, atom bombası projesinin bir fisyon bombası yapımına doğru daraltılmasına karşı çıkıyordu; ona göre bir füzyon bombası (hidrojen bombası) yapımına doğru ilerlemek çok daha akılcıydı. Ancak Teller'ın füzyon bombası fikrinin Oppenheimer tarafından kabul görmemesi zaten var olan gerginliğin daha da artmasına neden oldu.

Teller'ın kişisel duygularını profesyonel yaşamına yansıtması bu olaylarla sınırlı kalmadı; bilim dünyası Teller'in bundan sonra da bu tür çıkışlarına tanık olacaktı.

Savaş bittikten sonra Teller, hidrojen bombası için bastırmaya devam etti. 

Dönemin koşulları ondan yanaydı; Sovyetlerin Doğu Avrupa'daki istilacı varlığı ve giderek artan baskısı, ardından ilk Sovyet atom bombasının test edilmesi gibi olaylar nedeniyle Teller destek bulmada zorlanmadı.

Hidrojen bombası takıntısı

Ancak Teller'ın füzyon bomba tasarımı ölümcül şekilde sorunluydu; bilim insanları bunun farkındaydılar ve doğal olarak karşı çıkıyorlardı. Bu çabasını ayrıca ahlaki de bulmuyorlardı.

Ancak Teller ısrarlıydı. Daha da kötüleşen siyasi atmosfer ve Dünya'nın sürüklendiği soğuk savaş ortamının sağladığı destekle tasarımında ısrarcı olmaya devam etti. 

Bu arada hemen hatırlatalım; atom bombası fisyon dediğimiz atom çekirdeğinin parçalanması esasına dayanırken, hidrojen bombası füzyon olarak adlandırılan iki atom çekirdeğinin birleşmesi esasına dayanmaktadır. Ve füzyon çok daha fazla etkiye sahip.

Ancak daha önce de belirttiğimiz gibi Teller'ın hesapları hata veriyordu.


Olağanüstü parlak ve çok yönlü bir matematikçi olan Stanislaw Ulam, önce Teller'in orijinal tasarımındaki sorunları ortaya çıkararak ayrıntılı hesaplamalar yaptı ve ardından patlamanın anahtar sürecini modelledi. Bu, bir termonükleer yakıt yığınını sıkıştıracak ve sürekli füzyonu mümkün kılacaktır. O zamana kadar Ulam'ın hesaplarına mesafeli duran Teller, sorunun çözüldüğünü anlayarak sahiplendi ama daha önemlisi Ulam'ın katkısını görmezden geldi. 

Bugün biliyoruz ki, yapılmış hemen hemen tüm hidrojen bombaları, Teller-Ulam modeli temelinde inşa edilmiştir. Yine de Teller, daha sonraki yıllarda bile Ulam'ın bu katkısını öne çıkarmadığı gibi önemsemez bir tutum sergiledi.

Teller'in bu tutumu bilim dünyasında ona kötü bir şöhret kazandırdı. Ama asıl kötü şöhreti getiren olay birkaç yıl sonra 1954'te gerçekleşecek ve onu rakipsiz olarak kötü adam tahtına çıkartacaktı.

İntikam zamanı

Savaşın sona ermesinden sonra Oppenheimer hidrojen bombası projesine karşı muhalefetini sürdürmüştü; bombaya karşıtlığı yalnızca ahlaki değil, aynı zamanda teknik açıdan tasarımını yanlış bulması nedeniyleydi. 

Oppenheimer'ın bu karşı duruşu, özellikle Sovyetlerle gerginliğin arttığı bu dönemde üst yönetim tarafından iyi karşılanmadı. 

Ancak Teller'ın projesine karşı çıkan tek kişi Oppenheimer değildi; Enrico Fermi ve Isidor Rabi gibi önde gelen bilim insanları da karşı duruş sergiliyorlardı. Ancak Oppenheimer'ın savaş sonrasında ABD'nin nükleer programları danışmanı olarak öncü rolü onun ciddi düşmanlar kazanmasında etkili oldu. Ancak biliyoruz ki, Oppenheimer, Ulam'ın hesaplarını gördükten sonra projeyi desteklemişti; ama bu onun trajik sonunu değiştirmeyecekti.

Komünizm korkusu, ABD toplumunda histeri boyutlarına ulaşmış ve bir taşra politikacısı olan Joseph Raymond McCarthy öncülüğünde tüm ülkede “yerli komünistler”e karşı bir sürek avı başlatılmıştı. Bu dönemde, insanlar komünist ya da komünist duygudaşı olmakla suçlandılar ve bedel ödediler. Binlerce ABD'li, komisyonlara ifade vermeye çağırıldı; bunlar arasında her sınıftan insan vardı; ama özellikle sanatçılar, bilim insanları ve memleketin önde gelen entellektüelleri çok daha fazla sorgulanır oldular.

Ve Oppenheimer da sorgulananlar arasındaydı.

Oppenheimer'a karşı suçlamada bulunuldu ve Teller'dan ifade vermesi istendi. O da verdi.

Edward Teller ifade verirken

Teller için bu bir fırsattı ve son derece kaypak, belirsiz ancak olumsuz yoruma açık bir ifade verdi.

Hesaplanmış ve detaylandırılmış havası hemen hissediliyordu.

"Pek çok zaman, Dr. Oppenheimer'ın benim için anlaşılması son derece zor olan bir şekilde hareket ettiğini gördüm. Pek çok konuda onunla tamamen aynı fikirde değildim ve davranışları açıkçası bana karışık ve karmaşık göründü. Bu anlamda, bu ülkenin hayati çıkarlarını daha iyi anladığım ve dolayısıyla daha çok güvendiğim ellerde görmek istediğimi söylemek isterim."

Teller'ın Oppenheimer'a düşmanlığı yıllar öncesine dayanıyordu ve bu onun intikamını alma şansıydı. Başarılı da oldu, Oppenheimer görevlerinden alındı ve o da Princeton'a döndü.

Teller intikamını almıştı.

İntikamın ağır bedeli

Ancak Teller'ın bu ifadesi Oppenheimer'ı destekleyen fizikçilerin çoğu tarafından büyük bir tepkiyle karşılandı. Yakın arkadaşlarının onunla konuşmayı kestiği, hatta bir meslektaşının açıkça elini sıkmayı reddettiği ve bunun Teller'ı çok üzdüğü ve odasına çekilip ağladığı söylenir. O meslektaş, fizikçi Robert Christie idi.

Ve Teller'ın bu tanıklığı gerçekte Teller'a Oppenheimer'dan çok daha fazla zarar vermişti; arkadaşlarının desteğini, meslektaşlarının saygısını yitirdi ve bu durum onu fazlasıyla üzdü. 
Buna karşın, Oppenheimer bilim dünyasında bir halk kahramanı statüsü kazanacaktı.

Ödemek zorunda kalacağı bu bedeli bilseydi, Teller Oppenheimer aleyhinde tanıklık yapar mıydı? Muhtemelen ifadesini gözden geçirirdi, deniyor.

Oppenheimer'ın görevden alınması için Teller'ın tanıklığına gerek yoktu; Manhattan Projesi sonrasında yönetimle yaşadığı sorunlar nedeniyle zaten görevden alınması bekleniyordu.

Dahası Teller olmasaydı hidrojen bombası yine geliştirilebilirdi ve Teller olmasaydı Oppenheimer bilimsel danışman görevinden yine uzaklaştırılmış olurdu.

Ama o, bilim dünyasında kötü adam rolünü kendi bileğinin hakkıyla aldı. İki yönüyle bu unvanı hak ediyor; Hidrojen bombası takıntısı ve Robert Oppenheimer'ın hikayesinde üstlendiği kötü adam rolü ile.

Gerek Oppenheimer ve gerekse Teller zeki, bilimsel yetenekleri ve yaratıcılıkları göz kamaştıran bilim insanlarıydılar. İktidar tarafından baştan çıkarılan bu iki bilim insanı iktidar peşinde koşarken kendileri için çok önemli olan şeyi, kendilerini o noktaya taşıyan bilimi unuttular.

Ünlü tarihçi Richard Rhodes bir röportajında "Teller, çalıştığı her başkana sürekli olarak kötü tavsiyeler verdi" diyor.  Teller'in durumu, bilimin bile, gücü kötüye kullananların hizmetine sunulabileceğini göstermektedir.

Ne diyelim: Fizikçiler de insandır!



Kaynakça

https://blogs.scientificamerican.com/the-curious-wavefunction/the-many-tragedies-of-edward-teller

https://news.stanford.edu/news/2003/september24/tellerobit-924.html

https://www.atomicarchive.com/resources/biographies/teller.html

https://thebulletin.org/2018/12/robert-oppenheimer-the-myth-and-the-mystery/

Yazarın Diğer Yazıları

Uzayda niye akıllı bir yaşama rastlamıyoruz?

Bilgisayarlar teknolojik aşamaya ulaştığında, işleme kapasitelerini nasıl artıracaklarını da öğrenecekler, gelişmeleri daha da hızlanacak ve artık kontrol tümüyle kendilerinde olacaktır. Bu yeni zekâ, ölümsüz olacak ve evrenin her yanına yayılabilecek

Uzayın keşfinde robotik astronotlar dönemi

Öyle görünüyor ki yapay zekâ, insanın yakın gezegenleri kolonize etme tutkusunu tetikleyecek ve bu amacın gerçekleşmesinde insanın önemli bir müttefiki olacak. Tüm bunlar olanaksız bir hayal ürünü gibi görünse de unutmayalım, bugün yaşamakta olduklarımızı daha önce kim hayal edebilirdi ki?

Yapay zekâ duraklatılmalı mı?

Yapay zekâ, yaşamımızı ve çalışma tasarımlarımızı değiştirdi ve değiştirmeye de devam edecek, görünüyor. Peki neden yapay zekâyı geliştirme çalışmalarını duraklatmalıyız?

"
"