06 Ekim 2024

Asimov'un hayalleri, yarının kâbusu mu?

Asimov robot yasaları, robotların ideal olarak nasıl programlanması ve nasıl çalışması gerektiğine dair öneriler içerir. Asimov'un ileri görüşlülüğü ise gerçekten inanılmaz; robotların gerçek anlamda olmadığı bir dönemde, insanlığın akıllı robotlar karşısında aciz kalacağı bir dünya hayal etmişti. Bugün bu endişeler artık bir hayal değil; kâbusumuz olmaması ise alacağımız önlemlere bağlı!

Günümüzü şekillendiren hayal ötesi her şeyin II. Dünya Savaşı yıllarında başladığını söylemek çok büyük bir abartı değil. Ancak bunları söylerken daha öncesinde bilim kurgu fırtınasının gücünü unutuyor gibiyiz.

Günümüzden yaklaşık yüz yıl önce, daha ilk bilgisayar fikri bile ortada yokken dönemin bilim kurgu yazarları yapay zekâ ile entegre robot sistemlerinin olası sorunları üzerinde fikir üretiyorlardı.

Bugün ise o sorunların içinde boğulmak üzereyiz.

Bildiğimiz anlamda "robot" sözcüğünü ilk kullanan Karel Čapek isimli bir bilim kurgu yazarıdır.

Karel Čapek 1921 yılında, “Rossum'un Evrensel Robotları” adlı bir bilim kurgu oyunu yazıyor ve burada "robot" adını verdiği kurgusal yapay bir insan karakteri yaratıyor. Orijinal adı "Rossumovi Univerzální Roboti" olan ve kısaca "RUR" olarak da bilinen bu oyunda geçen "robot" kelimesi Slavca "robota" kelimesinden türetilmiş; "kölelik", "zorunlu çalışma" veya "angarya" anlamına geliyor.

Bu oyunda bir insan gibi biçimlendirilse de robot tanımı daha sonrasında kavramsal olarak otomat ile aynı anlamda kullanılmaya başlanacak ve otomattan farklı olarak insansı bir görünümü de kapsayacaktır. Otomat belirli bir işi yapan bir cihazdır. Geçmişte daha çok mekanik olarak çalışan otomatlar sanayi devrimi sonrasında teknolojik cihazlara dönüştüler.

Android ve Gynoid

Karel Čapek robot sözcüğünü ilk telaffuz eden kişiydi ama yapay insan karakterini ilk yaratan değildi.

1818 yılında İngiliz yazar Mary Shelley tarafından yaratılan Frankenstein karakteri aslında yapay insan modeline uymuyor.

İlk yapay insan, 1886 yılında bir Fransız bilim kurgu yazarı olan Auguste Villiers de l'Isle-Adam'ın "Geleceğin Havvası" adlı hikayesinde geçiyor. Burada Edison adlı hayali bir mucit, gerçek bir insanın kopyası olan bir "android" tasarlıyor; Hadaly adını verdiği bu android aslında bir dişidir.

Burada "android" kelimesi, "insan" veya "erkek" anlamına gelen Yunanca "andrkökünden türetilmiş. Bugün, genel olarak insan görünümlü robotlara atıfta bulunuluyorsa da android tanımı daha çok erkek görünümlü olanlar için kullanılıyor. Kadın görünümlü robotlara ise "gynoid" denilmekte.

Hikayedeki karakter Hadaly, yapay özelliklerini aşarak itaatkâr ve sadık bir android olarak her istenileni yapacak ve her koşulda sahibini mutlu edecektir. Ancak Hadaly çok da masum değildir.

Daha sonrasında yazılmış birçok bilim kurgu hikayesi eli kanlı robotlarla doludur ve bunlar hikâyede insanlık için ciddi endişe kaynağıdırlar. Ancak bu sırada insanlık bildiğimiz anlamda bir robotla henüz tanışmamıştır.

Asimov robot yasaları

Bilim kurgu yazarı Isaac Asimov, 1818 tarihinde yazılmış Frankenstein karakterinden esinlenerek robotların zeki varlıklar olması nedeniyle veya tasarımları sırasında oluşan bir kusur nedeniyle yaratıcısı ile karşı karşıya gelebileceğini öngörür.

Bu öngörüden hareketle Asimov, 1942 tarihli “Runaround” isimli kısa hikayelerinde robotların uyması gereken üç temel yasa ileri sürer.

Bu yasalar, öncelik sırasına göre robotların ideal olarak nasıl çalışması gerektiğine dikkat çekmektedir:

1. Robotlar hiçbir zaman eylem veya eylemsizlik yoluyla insanlara zarar vermemelidir.

2. Bir robot, birinci yasaya aykırı olmadığı sürece verilen talimatları izlemek zorundadır.

3. Bir robot, ilk iki yasayla çelişmediği sürece kendini korumak zorundadır.

Birinci yasa, ikincisi ve üçüncüsüne göre önceliklidir. Yani bir insan bir robota başka bir insana saldırmasını emrederse, robot emri yerine getirmeyi reddedecektir. Ancak bir insan ondan kendisini yok etmesini isterse emri yerine getirir çünkü ikinci yasa üçüncüye göre önceliklidir.

Asimov, daha sonra sıfırıncı yasa olarak bilinen başka bir kural ekler. Buna göre “bir robot insanlığa zarar veremez; hiçbir şekilde insanlığın zarar görmesine izin veremez.”

Robotların tasarımı, üretimi ve kullanımı ile ilintili olarak "robotik" sözcüğü de ilk kez Asimov tarafından kullanılmış; bu sözcük bugün önemli bir bilim dalını temsil ediyor.

Bu arada belirtelim: Robotlar insan görünümünde olmayabilirler. Bugün baktığımızda akıllı füzeler ve bombalar da bu tanıma dahildir ve bunlar halihazırda Asimov'un birinci ve üçüncü yasalarını ihlal eden türde robotlardır.

Yapay zekâ entegrasyonu

Dünya'nın ilk endüstriyel robotu olan "Unimate" 1950'li yıllarda geliştirilerek 1961 yılında General Motors tarafından kullanılmaya başlanmış ve beraberinde başka endüstriyel robotlar piyasaya sürülmeye başlanmış.

Mars gezgini Sojourner

1990'lı yıllara gelindiğinde Dünya dışı uzay çalışmaları için robotik sistemler geliştiriliyor ve NASA'nın çığır açan Mars gezgini Sojourner'ın fırlatılışı bu alanda bir ilk olarak kayıtlara geçiyor. Sojourner, Dünya dışındaki bir gezegende dolaşan ilk robotik araç; daha sonrasında çok sayıda farklı amaçlarla geliştirilmiş robotik araçlar bugün uzayda insanlığın hizmetinde çalışmalarını sürdürüyor.

2020'lerle birlikte yapay zekânın robotikte giderek daha fazla entegre olduğunu görüyoruz ve bu durum bildiğimiz ve henüz bilmediğimiz endişeleri de beraberinde getiriyor.

Ama biliyoruz ki makineler sonuçta programlandıkları şeyi yaparlar. Ancak kaygıların temelinde yapay zekanın kendi kontrolünü ele alabileceği endişesi yatıyor.

Asimov robot yasaları, robotların ideal olarak nasıl programlanması ve nasıl çalışması gerektiğine dair öneriler içerir. Nitekim bu yasalar, Avrupa Parlamentosu'nun insanlar ile yapay zekâlı robotların nasıl etkileşim kurması gerektiğine ilişkin hazırlanan resmi raporuna dahil edilmiş.

Ancak yapay zekâ robotların yalnızca insanlarla değil, diğer canlılar ve çevre ile de nasıl etkileşim kuracakları çok önemli ama bunlar henüz tartışılmıyor.

Asimov'un ileri görüşlülüğü ise gerçekten inanılmaz; robotların gerçek anlamda olmadığı bir dönemde, insanlığın akıllı robotlar karşısında aciz kalacağı bir dünya hayal etmişti.

Bugün bu endişeler artık bir hayal değil; kâbusumuz olmaması ise alacağımız önlemlere bağlı!


Kaynakça:

https://www.amazon.de/-/en/Auguste-Villiers-LIsle-Adam/dp/0252069552

https://www.europarl.europa.eu/RegData/etudes/STUD/2016/571379/IPOL_STU(2016)571379_EN.pdf

https://www.bbc.com/news/technology-40423595

https://www.britannica.com/topic/Three-Laws-of-Robotics

https://www.theguardian.com/notesandqueries/query/0,5753,-21259,00.html

Nafiye Güneç Kıyak kimdir?

Nafiye Güneç Kıyak, lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi (İÜ) Fizik Bölümünde ve yüksek lisans eğitimini İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Nükleer Enerji Enstitüsünde tamamladı.

Çalışma hayatına Türkiye Atom Enerjisi Kurumu - Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi'nde araştırma reaktörü radyasyon güvenliği sorumlusu olarak başladı. 

Doktora sonrası Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu bursu ile Almanya-GSF (Gesellschaft für Strahlen- und Umweltforschung-München)'de "nükleer santraller çevre analizleri, radyasyon dozimetrisi, nükleer teknikler" alanlarında çalışmalarda bulundu. 

Yurda dönüşünün hemen ardından doçent ve daha sonrasında da profesör oldu.

1996 yılında kurulan Işık Üniversitesi'nin kuruluş çalışmalarına katıldı ve çeşitli kademelerde görev alarak kurucu fizik bölüm başkanlığı, Fen Bilimleri Enstitüsü müdürlüğü görevlerinde bulundu. "Lüminesans Araştırma ve Arkeometri Laboratuvarı"nı kurdu modern fizik konularında lisans ve yüksek lisans dersleri verdi.

2010- 2015 yılları arasında Işık Üniversitesi Rektörü olarak görev yaptı. 

Rektörlük süresini tamamlamasının sonrasında Feyziye Mektepleri Vakfı okulları CEO'su görevinde bulundu. 

Prof. Kıyak'ın uluslararası bilimsel dergilerde yayımlanmış çok sayıda bilimsel makalesi, yurtiçi ve yurt dışında sunulmuş 200 dolayında bilimsel çalışması bulunmaktadır.

Ayrıca popüler bilim alanında üç kitabın yazarıdır: Aklın bilinmeyene yolculuğu: KOZMOSSırlar evrenine açılan kapı: KUANTUM ve Başlangıcın ötesi: ÇOKLU EVRENLER. 

2019'dan bu yana T24 Haftalık'ta popüler bilim konularında yazılar yazmaktadır. 

Prof. Kıyak evli ve iki çocuk sahibidir.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Uzayda niye akıllı bir yaşama rastlamıyoruz?

Bilgisayarlar teknolojik aşamaya ulaştığında, işleme kapasitelerini nasıl artıracaklarını da öğrenecekler, gelişmeleri daha da hızlanacak ve artık kontrol tümüyle kendilerinde olacaktır. Bu yeni zekâ, ölümsüz olacak ve evrenin her yanına yayılabilecek

Uzayın keşfinde robotik astronotlar dönemi

Öyle görünüyor ki yapay zekâ, insanın yakın gezegenleri kolonize etme tutkusunu tetikleyecek ve bu amacın gerçekleşmesinde insanın önemli bir müttefiki olacak. Tüm bunlar olanaksız bir hayal ürünü gibi görünse de unutmayalım, bugün yaşamakta olduklarımızı daha önce kim hayal edebilirdi ki?

Yapay zekâ duraklatılmalı mı?

Yapay zekâ, yaşamımızı ve çalışma tasarımlarımızı değiştirdi ve değiştirmeye de devam edecek, görünüyor. Peki neden yapay zekâyı geliştirme çalışmalarını duraklatmalıyız?

"
"