Onunla yaklaşık dört yıldır tanışıyoruz.
İlk karşılaşmamız dört yıl önceydi. Bitişikteki iki katlı evin çatısından aşağı sarkmış yardım istercesine bağırıyordu. Önce diğer kediler koştular. Sonra mahalleli.
Aslında bir kedi mahallesi olan Kireçburnu bu tür seslere alışıktır. Ama bu defa ki biraz daha başkaydı.
Aşağıda ise bir minik yavru kedi, belli ki çatıdan düşmüş, gülün dikenli dallarına takılı kalmıştı.
Yavru kurtarılırken o ve diğer kediler de koşup geldiler, gözlerini kırpmadan izlediler. Daha kendisine verilmesine kalmadan yavrusunu kaptı ve büyük bir ihtimamla ensesinden tutarak tekrar evin çatısına çıkardı. Ve kagir evin çatısında kayboldu.
Biz ona "anne kedi" dedik. Herkes de öyle bildi.
Dört yılda, anne kedi o çatıda tam altı kez daha anne oldu. Her defasında 5 yavru. Çevresinde hep yavrularla gördük onu. Olağanüstü şefkati ve ihtimamı, yavruların annelerine katıksız sevgisi Kireçburnu'nu biraz daha güzel yaptı.
O, bu dört yılın her yılında, tartışmasız "yılın annesi" idi.
Ve son yavruları biraz büyüdüğünde bir veterinere götürdü onu, iyiliksever mahalleli.
On gün sonra bir akşam, iyileşmiş olarak geri geldi.
Hemen yavrularını aradı doğal olarak. Yavrular annenin sesine karşılık verdiler ve sese koştular. Annelerinin üzerine atladılar büyük bir sevgiyle…
Bir hayal kırıklığı, onlar onun bıraktığı yavrular değildi, daha minik olmalıydılar.
Anne kedi tüm mahallede bağırarak, koşturarak her deliği aradı, arkasında da onun tanıyamadığı ama onu tanıyan yavruları, onunla birlikte.
Yavrular yoruldular. Ama anne kedi durmadı, tüm geceyi arkadaki ormanı arayarak geçirdi, sesi tüm mahallede yankılanarak.
Bugün üçüncü gün, anne kedi artık bağırmıyor. Arayışına son verdi.
Bir daha asla anne olamayacak. Etrafında sevgiyle kümelenmiş yavruları olmayacak. Artık yalnız ve tek başına.
Ona hiç sorulmadı.
Sandra ve Cecillia'nın hikâyesi
Hayvan hakları konusunda farkındalığı olanlar Sandra ve Cecillia'yı bilirler.
Sandra Buenos Aires'de yaşıyor. 1986 yılında Almanya’da dünyaya geldi ve 1994 yılında Buenos Aires’e getirildi.
Cecillia'da Buenos Aires'de yaşıyor.
Tek ortak noktaları bu değil. Sandra ve Cecillia ilklerin öncüleri.
Bir de bu hikâyenin başka kahramanları var. Vicdanlarımızın temsilcileri, ortak duygularımızı dillendiren yaşam hakları savunucuları hukukçular, avukat ve yargıçlar .
Bu insanlar 2014 yılında, Sandra’nın insan olmasa da felsefi açıdan bir “kişi” olduğunu ve onun özgür yaşama hakkı olduğunu ileri sürerek yargıya başvurdular.
Çünkü Sandra, bir Orangutandı.
Dava, Sandra’nın bir “şey” mi yoksa bir “kişi” mi olduğu noktasında tıkandı. Ancak hukukçular, Sandra’nın “insan olmasa da kendisine yasal haklar tanınması” gerektiğini savundular. Sandra’nın “insan olmayan bir kişi” olduğunu ve yasadışı olarak esir tutulduğunu ve “insan olmasa da ona yasal haklar tanınması” gerektiğini ileri sürdüler.
Ve mahkeme, insanlara özgü bazı yasal hakların Sandra'ya da verilmesine karar verdi. Bu hak öncelikle özgür olmaktı. Brezilya’daki bir doğal parka yerleştirilecek ve burada özgür bir yaşam sürmesi sağlanacaktı.
Ve Sandra ilk "insan olmayan kişi" olarak tarihe geçmiş oldu.
Bundan tam 2 yıl sonra 2016 yılında Arjantin Hayvan Hakları Avukatları Derneği ve Büyük Maymun Projesi temsilcileri, hayvanat bahçesinde bir kafeste kötü koşullarda tutulan Cecilia'yı kurtarmak ve ona da "insan-olmayan kişi" statüsü kazandırmak için dava açtılar ve kazandılar.
Cecilia ise dişi bir şempanze, Sandra'dan iki yıl sonra, o da ikinci "insan-olmayan kişi" olma hakkını aldı.
Mahkeme hâkimi Alejandra Mauricio, Cecilia'nın cansız bir nesne olmadığına ve 'insan olmayan kişi' haklarına sahip olduğuna karar verdi. Bununla da yetinmedi, karar açıklamasını Alman filozof Immanuel Kant'ın sözleriyle tamamladı.
"Bir insanın yüreğini, hayvanlara karşı muamelesine bakarak yargılayabilirsiniz."
Mahkemenin verdiği bu kararla, 'insan olmayan varlıkların, kendi doğalarından kaynaklanan haklara sahip olduğuna hükmetmesi" açısından tarihi bir nitelik taşımaktadır.
Ve Hâkim Alejandra Mauricio adı da tarihte Immanuel Kant'ın bu sözleri ile birlikte anılacaktır.
Bu karar sonucunda Cecilia'nın Mendoza Hayvanat Bahçesinden alınarak diğer şempanzelerle birlikte özgür yaşayacağı bir koruma alanına yerleştirilmesi de karara bağlandı.
Bu karar lar birer emsal karar olarak önemli bir kazanım.
Kafeslerde esir edilen hayvanların özgürleştirilmesi ve hayvanlara karşı yapılan muamelenin iyileştirilmesi yolunda çok önemli ve büyük bir adım.
Ve diğer "İnsan-Olmayan Kişiler"
İstanbul'da bir alana girecek otomobillerde güvenlik araması yapılıyor. Sürücülerden biri tüy alerjisi olduğunu ve orada bulunan polis köpeğinin kendisine yaklaştırılmamasını istiyor. Polisin yanıtı çarpıcı, "Ha o mu, o bir komiser."
Bizimle bu dünyayı paylaşan tüm canlılar, hepsi aslında bir kimliğe sahip.
Evlerimizdeki kediler, köpek dostlarımız, tüm evcil hayvanlar; onların da sevdikleri var, istekleri var, tercihleri söz konusu.
Rüya görürler, hayal kurarlar: onlar da kızar, üzülür ve sevinirler. Onlar bizim için ailedendirler.
Onlar da birer "kişi" değil mi?.
Ve diğerleri de…
Sadece evcil olanlar değil, en vahşi doğada olan tüm canlıların da özgür ve kendi ortamlarında yaşama hakkı olmalı.
Evet olmalı, hem de "İnsan-olmayan kişi" statüsü hakkı kazanmak için yargıya ihtiyaç duymadan!..