06 Kasım 2022

50 yıl sonra Ay'a dönüş

Mart 2022'ye kadar 75 kadın astronotun uzaya gittiği belirtiliyor. Şimdi kadın astronotlar Ay görevi için hazırlanıyorlar

20 Temmuz 1969 bir milat; ilk kez Dünya dışı bir gök cismine insan ayağının bastığı tarih.

O tarihte, Apollo uzay aracı astronotları Ay'a indirdiğinde tüm Dünya nefesini tutatarak bu muhteşem anı izlemişti.

1950'lerin sonlarında Uzay Çağı başladığında Ay, Dünya dışı gök cisimlerine insanların ulaşmaya çalıştığı ilk yerdi.

İlk uçuş, eski Sovyetler Birliği'nin 1959'da Luna 1 uzay aracı ile gerçekleşti ve Sovyetler ilk başarılarını elde ettiler. Bunu NASA'nın, bir dizi robotik Ranger ve Surveyor uzay araçları izledi.

Apollo uzay aracı 1969 ve 1972 yılları arasında, 12 astronotu Ay'a taşıdı ve tümü erkek olan bu astronotlar Ay yüzeyinde yürüyerek altı görev gerçekleştirdiler. 

Bu süreçte 10 üzerinde ülke Ay'a uzay aracı göndererek 100'den fazla keşif uçuşu yaptılar; bunlar içinde dokuz mürettebatlı uzay aracı Ay'a uçtu ve geri döndü.

Daha sonra Ay'a ilgi azaldı ve NASA, 1972 yılında Apollo serisi Ay programını durdurdu.

Aradan yaklaşık 50 yıl geçti.

Şimdi sıra Artemis'te, Apollo'nun ikiz kız kardeşi, bu kez Ay görevinde kadınlara eşlik edecek.

NASA, kadın astronotları 1978 yılında programına dahil etmeye başladı. 

Mart 2022'ye kadar 75 kadın astronotun uzaya gittiği belirtiliyor. Şimdi kadın astronotlar Ay görevi için hazırlanıyorlar.

Ay ve Artemis

Dünya'nın bir doğal uydusu olan "Ay"a birçok dilde farklı isimler verilmiş: İtalyanca, Latince ve İspanyolca'da "Luna"; Fransızca'da "Lune", Almanca'da "Mond", İngilizce Moon ve Yunanca'da "Selene" gibi.

Yunan mitolojisinde Ay tanrıcası Artemis. Artemis aynı zamanda vahşi hayvanların, avın, bitki örtüsünün, iffet ve doğumun tanrıçası; Romalılar tarafından Diana ile özdeşleştirilmiş. 

Artemis, Zeus ve Leto'nun ikiz çocuklarından büyük olanı; ikizlerin diğeri ise tanıdık bir isim: Apollo. 

Ay görevinde Orion da var. Orion çok yetenekli bir avcı ve çok yakışıklı bir genç adam ve Artemis, Orion'u gördüğünde ona deliler gibi aşık olur. Ancak Artemis, deliler gibi aşık olduğu Orion'u yanlışlıkla av olduğunu sanarak öldürüyor. Bir rivayete göre de ikiz kardeşi Apollo, kasıtlı olarak onu yanlış yönlendirmiş.

Artemis

Bu trajedinin üç kahramanından biri olan Apollo'dan sonra, Artemis ve Orion da şimdi insanın Ay serüveninde görev alıyorlar.

Ay nasıl oluştu?

Teoriye göre Ay bir tür çarpışmanın ürünü. Bunu destekleyen kanıtlara Apollo görevleri sırasında ulaşıldı. Apollo tarafından Dünya'ya getirilen örnekler, içerik olarak Dünya ve Ay'ın aynı malzemeyi paylaştıklarını gösteriyor ancak Ay örneklerinin gezegenimizinkinden daha az yoğun olduğu görüldü.

Bu kanıtlara göre genç Dünya, Güneş Sistemi'nin erken döneminde Güneş etrafında dönen çok sayıda gezegenden biriydi. Theia da Güneş etrafında dönmekte olan Mars büyüklüğünde, ama tam gezegen statüsü kazanamamış bir büyük gök cismiydi.

Theia ve Dünya çarpıştılar. Bu çarpışma kafa kaya bir çarpışma değildi, yapılan çarpışma simülasyonları, çarpışmanın Dünya lehine bir eğim içerdiğini gösteriyor.

Theia, Dünya tarafından yutuldu, etrafa saçılan parçalar yerçekimi etkisi ile bir araya gelerek Ay'ı oluşturdular.

Bu senaryo, Ay'ın Dünya'ya göre neden daha hafif elementlerden oluştuğunu açıklıyor. Çarpışmada, gezegenin kayalık çekirdeği değil kabuk bölümünün parçalanarak Ay'ın oluşmuş olabileceği öngörülüyor.

Çarpışma öncesinde Dünya kendi etrafında 6 saatte dönüyordu ve Ay'ın çekim gücü ile bu dönüş süresi 24 saate çıktı. Ayrıca Ay'ın kütlesi okyanusları harekete geçirdi, med-cezirler Dünya üzerindeki yaşamı başlattı.

Ay olmasa belki de Dünya üzerinde yaşam olmayacaktı.

Artemis misyonu

Son dönmede NASA, Ay'ın Güneş gören yüzeyinde su molekülü saptandığını açıklamıştı. Güneş ışığı alan bölümde su buharı saptanması Ay'dan uzay çalışmalarının yönetilmesini ilgi çekici kılıyor.

Artemis programının merkezinde NASA'nın yeni mega roketi olan Uzay Fırlatma Sistemi (Space Launch System- SLS) ve Orion uzay kapsülü yer alıyor. SLS, 98 metre yüksekliğinde bir roket, Eyfel kulesinden daha büyük. Orion da Apollo modüllerinden daha büyük bir uzay kapsülü, dört astronotu aya taşımak için tasarlanmış.

Misyon üç aşamalı: Artemis 1, 2 ve 3 görevlerinin her biri farklı amaçlara yönelik ve farklı zamanlarda fırlatılacak.

Artemis 1 (2022): İlk görev için uzay aracının Kasım 2022'de fırlatılması planlanıyor. Altı gün boyunca Ay çevresinde dönecek olan uzay aracının, performans verilerinin toplanması ve değerlendirilmesi amaçlanıyor.

Artemis 2 (2024): Artemis bu kez, Orion kapsülünde dört astronot taşıyor olacak. Yaklaşık 10 günlük görev boyunca, mürettebat Ay uçuşunu tamamlayarak Dünya'ya dönecek.

Artemis 3 (2025): Bu uçuşta bir erkek ve bir kadın astronotun ay yüzeyine adım attığını göreceğiz. Yaklaşık bir hafta boyunca ayda kalacaklar.

Daha sonra, Ay yörüngesinde ve Ay yüzeyinde çalışmalara devam edilecek.

Bu arada belirtelim, Amerikalı astronotlar daha önce Apollo programı çerçevesinde Ay'a altı kez Amerikan bayrağı dikmişlerdi. Ancak bu, Ay'ın veya bayrak diktikleri bölgenin Amerika Birleşik Devletleri'ne ait olduğu anlamına gelmiyor.

1967'de yapılmış "Dış Uzay Anlaşması (Outer Space Treaty)"ye göre herhangi bir ülke veya kişi uzayda gezegenlere, yıldızlara veya başka bir uzay cismine sahip olamaz.

NASA'nın şimdilerde asıl hedefi, Ay'da kalıcı bir yerleşim kurmak. Artemis programı ile Ay'da sürdürülebilir bir insan varlığı geliştirerek Mars'ın daha fazla keşfi için zemin hazırlanması amaçlanıyor.

Mars'ta olası bir insan varlığının bizlere neler getireceğini ise zaman gösterecek!


Kaynakça

https://www.nasa.gov/specials/artemis/

https://www.space.com/artemis-program.html

https://www.sciencefocus.com/space/artemis/

https://www.bbc.com/news/science-environment-62707359

https://phys.org/news/2022-08-overview-nasa-artemis-mission-moon.html

Nafiye Güneç Kıyak kimdir?

Nafiye Güneç Kıyak, Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi (İÜ) Fizik Bölümü ve yüksek lisans eğitimini İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Nükleer Enerji Enstitüsünde tamamladı.

Çalışma hayatına Türkiye Atom Enerjisi Kurumu- Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi'nde araştırma reaktörü radyasyon güvenliği sorumlusu olarak başladı.

Doktora sonrası Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu bursu ile Almanya-GSF (Gesselshaft für Strahlen und Umweltforshung-Munchen)'de "nükleer santraller çevre analizleri, radyasyon dozimetrisi, nükleer teknikler" alanlarında çalışmalarda bulundu.

Yurda dönüşünün hemen ardından doçent ve daha sonrasında da profesör oldu.

1996 yılında kurulan Işık Üniversitesi'nin kuruluş çalışmalarına katıldı ve çeşitli kademelerde görev alarak kurucu fizik bölüm başkanlığı, Fen Bilimleri Enstitüsü müdürlüğü görevlerinde bulundu. "Lüminesans Araştırma ve Arkeometri Laboratuvarı"nı kurdu modern fizik konularında lisans ve yüksek lisans dersleri verdi.

2010- 2015 yılları arasında Işık Üniversitesi Rektörü olarak görev yaptı.

Rektörlük süresini tamamlamasının sonrasında Feyziye Mektepleri Vakfı okulları CEO'su görevinde bulundu.

Prof. Kıyak'ın uluslararası bilimsel dergilerde yayımlanmış çok sayıda bilimsel makalesi, yurtiçi ve yurt dışında sunulmuş 200 dolayında bilimsel çalışması bulunmaktadır.

Ayrıca popüler bilim alanında üç kitabın yazarıdır: Aklın bilinmeyene yolculuğu: KOZMOS; Sırlar evrenine açılan kapı: KUANTUM ve Başlangıcın ötesi: ÇOKLU EVRENLER.

2019'dan bu yana T24 Haftalık'ta popüler bilim konularında yazılar yazmaktadır.

Prof. Kıyak evli ve iki çocuk sahibidir.

 

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Kuyruklu yıldız gizemi

Düne kadar kuyruklu yıldızlar Güneş Sistemi'nin en dış bölgesindeydiler; yeni bulgulara göre onların bazıları çok yakınımızda bulunuyor ve Mars yolcusu olmaya hazırlanan bizler ise bunu yeni fark ediyoruz. Neyse ki Jüpiter'in koruması altındayız!

Uzayda niye akıllı bir yaşama rastlamıyoruz?

Bilgisayarlar teknolojik aşamaya ulaştığında, işleme kapasitelerini nasıl artıracaklarını da öğrenecekler, gelişmeleri daha da hızlanacak ve artık kontrol tümüyle kendilerinde olacaktır. Bu yeni zekâ, ölümsüz olacak ve evrenin her yanına yayılabilecek

Uzayın keşfinde robotik astronotlar dönemi

Öyle görünüyor ki yapay zekâ, insanın yakın gezegenleri kolonize etme tutkusunu tetikleyecek ve bu amacın gerçekleşmesinde insanın önemli bir müttefiki olacak. Tüm bunlar olanaksız bir hayal ürünü gibi görünse de unutmayalım, bugün yaşamakta olduklarımızı daha önce kim hayal edebilirdi ki?

"
"