13 Ekim 2024

2024 Nobel Ödülleri yapay zekânın

Yapay zekânın "vaftiz babası" olarak adlandırılan Hinton, bir yapay zeka öncüsü; ancak ısrarla bu yeni teknoloji konusunda dikkatli olunması gerektiğini vurguluyor. Peki, Hinton, potansiyel faydalarına rağmen büyük zararlara yol açabileceğinden korktuğu bu teknolojinin yaratılmasına katkı verdiği için pişman mıdır?

Bilimsel alanda başarılı çalışmaların zirvesi olarak görülen Nobel Ödülleri, bu yıl "yapay zekâ" odaklı çalışmalara verildi.

2024 Nobel Fizik ve Kimya ödülleri, bilim ve teknolojide makine öğreniminin giderek artan önemini vurguluyor.

Nobel Ödülü kazananların çalışmaları sayesinde yapay zekâ uygulamaları, bugün yüz tanımadan dil çevirisine ve sağlık uygulamalarına kadar yaşamımızın bir parçası ve geri dönüşü yok.

Bunun ötesinde makine öğrenimi donanımlı yapay zekalı sistemlerin bilimi dönüştürdüğünü, çok büyük miktarda verinin işlenmesini ve bilim insanlarının başka yollarla ulaşamayacakları verilere ulaşmasını sağladıklarını görüyor ve bunun teknolojik sonuçlarına tanık oluyoruz. Bu akıllı sistemler yoluyla uzay çalışmaları ve dış gezegen arayışlarında da önemli ilerlemeler kaydediliyor.

Nobel ödülü olarak 11 milyon İsveç kronu (1 milyon $) ödül sahipleri arasında paylaştırılıyor ancak Nobel ödülü bundan çok daha fazlasıdır. Bilime yaptığı katkıların yanı sıra kazananlarına ve onları destekleyen kuruluşlara uluslararası alanda büyük bir prestij kazandırıyor.

Yapay zekânın yükselişi

2024 Nobel Fizik Ödülü sahibi John Hopfield ve Geoffrey Hinton, makine öğrenimi alanındaki temel olan keşifleri nedeniyle ödüle sahip oldular.  

Princeton Üniversitesi'nde profesör olan Hopfield ve Toronto Üniversitesi'nde bilgisayar bilimci Hinton, günümüzün yapay zekâ (AI) tabanlı ürün ve uygulamalarının çoğunu destekleyen makine öğreniminin temellerini atan bilim insanları olarak tanınıyorlar.

2024 Nobel Fizik Ödülü sahibi John Hopfield ve Geoffrey Hinton

2024 Nobel Kimya Ödülü ise yaşamın yapıtaşı proteinler konusunda yapılan çalışmalara verildi. Ödül, ABD'li bilim insanları David Baker ve John Jumper ile İngiliz Demis Hassabis arasında paylaşıldı. Baker yeni proteinler yaratmak için araçlar geliştirirken Hassabis ve Jumper, protein yapılarını tahmin etmek için yapay zekayı kullandılar. Baker'ın, proteinlerin yapısını çözme ve yenilerini oluşturma konusundaki çalışmalarının özellikle ilaç geliştirme alanında ilerleme sağladığı belirtiliyor.

Yapay zekanın geleceğimiz üzerinde büyük bir etkiye sahip olacağı, üretim araçlarında ve yaşam tarzımızda büyük dönüşümler yaratacağı artık tartışmasız kabul görüyor. Buna yeni bir teknoloji devrimi de diyebiliriz. Bu yeni teknoloji çağında bizden daha akıllı şeylere sahip olmanın nasıl bir şey olduğu konusunda ise henüz bir fikrimiz yok.

Fizik ödülü sahibi Hinton, bu yeni teknolojinin bilimsel çalışmalarda, sağlık hizmetleri ve uzay çalışmaları gibi alanlarda devrim yaratacağına vurgu yaparken " aynı zamanda bir dizi olası kötü sonuçtan, özellikle de bu akıllı yapıların kontrolden çıkma tehdidinden endişe duymalıyız" diye uyarıda bulunuyor.

Model insan beyni

2024 Nobel Fizik Ödülü sahibi Hinton ve Hopfield, çalışmalarında insan beynini model alarak geliştirdikleri yapay sinir ağları yoluyla makine öğrenimini gerçekleştirdiler.

Hopfield, beyindeki nöronlardan esinlenerek yapay bir ağ hayal etti ve böyle fiziksel bir sistem kullanarak öğrenmenin mümkün olup olmadığını araştırdı. Bu fiziksel yapı, "yapay sinir ağları" olarak tanımlanacaktı.

Yapay sinir ağları, beynin nöronlarına karşılık gelen yapay düğümlere sahip bir yapıyı ifade ediyordu. Nöronlar sinapslar aracılığıyla birbirleriyle iletişim kurarken, yapay zekâ da benzer şekilde bu düğümler aracılığıyla bağlantılar kurabilme becerisine sahip olabilirdi. Dolayısıyla nöron etkileşimi ile beyinde gerçekleşen öğrenme eylemi, yapay sinir ağları ile gerçekleştirilebilirdi.

Hinton, verilerdeki kalıpları bulmak için yapay sinir ağlarının kullanılabileceğini gösterdi.  Bu bir makine öğrenimiydi.

Yapay zekâ pişmanlık mıdır?

Yapay zekânın "vaftiz babası" olarak adlandırılan Hinton, bir yapay zeka öncüsü; ancak ısrarla bu yeni teknoloji konusunda dikkatli olunması gerektiğini vurguluyor. Mayıs 2023'te Google'daki görevinden bunları söyleyebilmek için ayrıldığı yönünde söylemler söz konusu.  

Hinton, geçen yıl verdiği bir demeçte "Ben sadece bu şeylerin bizden daha akıllı hale geldiğini aniden fark eden bir bilim insanıyım," demişti. "Bir nevi düdüğü çalmak ve bu şeylerin üzerimizde kontrol sahibi olmasını nasıl engelleyeceğimiz konusunu ciddiye almamız gerektiğini söylemek istiyorum."

Geoffrey Hinton

Yapay zekânın "programlamayı bildiğini, bu yüzden ona koyduğumuz kısıtlamaları aşmanın yollarını bulacağını" söylüyor. Ona göre "yapay zekâ, insanları istediğini yapmaya yönlendirmenin yollarını mutlaka bulacaktır."

Peki, Hinton, potansiyel faydalarına rağmen büyük zararlara yol açabileceğinden korktuğu bu teknolojinin yaratılmasına katkı verdiği için pişman mıdır?

"Pişmanlıktan çok endişe" duyduğunu söylüyor Hinton. O zamanın koşullarında bunu öngörmenin kendisi için çok zor olduğunu ama şimdi bizden daha zeki olduğunu bildiği bu sistemlerin birgün kontrolü ele geçirebileceğinden endişe duyduğunu belirtiyor.

Öyle anlaşılıyor ki, insanlığın bundan sonraki hikayesini yapay zekâ yazacak!


Kaynakça:

https://edition.cnn.com/2023/05/01/tech/geoffrey-hinton-leaves-google-ai-fears/index.html

https://www.nytimes.com/2023/05/01/technology/ai-google-chatbot-engineer-quits-hinton.html

https://www.bbc.com/news/articles/c62r02z75jyo

https://www.nobelprize.org/prizes/physics/2024/press-release/

Nafiye Güneç Kıyak kimdir?

Nafiye Güneç Kıyak, lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi (İÜ) Fizik Bölümünde ve yüksek lisans eğitimini İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Nükleer Enerji Enstitüsünde tamamladı.

Çalışma hayatına Türkiye Atom Enerjisi Kurumu - Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi'nde araştırma reaktörü radyasyon güvenliği sorumlusu olarak başladı. 

Doktora sonrası Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu bursu ile Almanya-GSF (Gesellschaft für Strahlen- und Umweltforschung-München)'de "nükleer santraller çevre analizleri, radyasyon dozimetrisi, nükleer teknikler" alanlarında çalışmalarda bulundu. 

Yurda dönüşünün hemen ardından doçent ve daha sonrasında da profesör oldu.

1996 yılında kurulan Işık Üniversitesi'nin kuruluş çalışmalarına katıldı ve çeşitli kademelerde görev alarak kurucu fizik bölüm başkanlığı, Fen Bilimleri Enstitüsü müdürlüğü görevlerinde bulundu. "Lüminesans Araştırma ve Arkeometri Laboratuvarı"nı kurdu modern fizik konularında lisans ve yüksek lisans dersleri verdi.

2010- 2015 yılları arasında Işık Üniversitesi Rektörü olarak görev yaptı. 

Rektörlük süresini tamamlamasının sonrasında Feyziye Mektepleri Vakfı okulları CEO'su görevinde bulundu. 

Prof. Kıyak'ın uluslararası bilimsel dergilerde yayımlanmış çok sayıda bilimsel makalesi, yurtiçi ve yurt dışında sunulmuş 200 dolayında bilimsel çalışması bulunmaktadır.

Ayrıca popüler bilim alanında üç kitabın yazarıdır: Aklın bilinmeyene yolculuğu: KOZMOSSırlar evrenine açılan kapı: KUANTUM ve Başlangıcın ötesi: ÇOKLU EVRENLER. 

2019'dan bu yana T24 Haftalık'ta popüler bilim konularında yazılar yazmaktadır. 

Prof. Kıyak evli ve iki çocuk sahibidir.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Asimov'un hayalleri, yarının kâbusu mu?

Asimov robot yasaları, robotların ideal olarak nasıl programlanması ve nasıl çalışması gerektiğine dair öneriler içerir. Asimov'un ileri görüşlülüğü ise gerçekten inanılmaz; robotların gerçek anlamda olmadığı bir dönemde, insanlığın akıllı robotlar karşısında aciz kalacağı bir dünya hayal etmişti. Bugün bu endişeler artık bir hayal değil; kâbusumuz olmaması ise alacağımız önlemlere bağlı!

Yapay zekâ, nereye doğru?

Dijital devrim, insanların yaşama, çalışma ve iletişim kurma şeklini çoktan değiştirdi ve bu saatten sonra bunun olmadığı bir dünya hayal etmek çok zor. Bu sürecin hayatlarımızda özellikle sağlık, ulaşım, data analizi gibi alanlarda- iyi ya da kötü- çok büyük bir fark yarattığını görüyor ve daha da yaratabileceğini net olarak öngörebiliyoruz

Enigma: Çalınan sırlar ve bilişime açılan kapı

Enigma'nın kırılması, Almanların Atlantik üzerindeki kontrolünü kaybetmesi, binlerce hayatın kurtarılması ve savaşın kazanılması açısından çok önemlidir. Bu kırılma aynı zamanda bilgisayar alanında devrim yaratacak ve yapay zekânın da yolunu açacaktır

"
"