Daha işin çok başındayız ve bunu söylemek için biraz erken ama "turnuva için zevksiz geçiyor" diyemeyiz. Her maç izleyenleri az çok eğlendiriyor. Henüz katı defans yapıp bir puana yatan takım görmedik ayrıca. Ama öyle fevkalede futbol da görmedik.
Şimdiye kadar dikkat çeken en önemli nokta son şampiyon İspanya'nın futbolcularının neredeyse tüm gücünü Lig'de ve Şampiyonlar Ligi'nde harcayıp buraya tükenmiş gelmiş olması.
Bir başka nokta, Şili'nin beklenen üst düzey takım oyununu sergilemesi... Ve de Kosta Rika'nın hem genç futbolcularının sevimli oyunu hem de takım performansıyla çiçek açması.
Bu olumlu hava sonucu, şu anda izlemekte olduğum Almanya-Portekiz karşılaşmasını umutla beklemiştim. Çünkü her iki takım da pozitif futbol oynuyordu ve tabii bireysel yetenekleri üst düzeyde oyunculara sahipti.
Gördük ki, Almanya sabit santrafordan vazgeçmiş. Kroos, Özil, Müller ve Goetze'den oluşan hareketli hücum hattı var. Bayern'de Guardiola'nın yaptığını izleyen Löw, Lahm'ı Khedira'nın yanına, orta alana çekmiş. Almanya 4-2-4 gibi bir sisteme dönmüş ama futbolcular o kadar güzel ve yakın alan paylaşıyor ki, "kompakt takım" olmanın kitabını yazıyorlar sanki.
Portekiz ise daha statik hücum hattına sahip; sağda Nani ortada Almeida solda Ronaldo. Orta sahası da daha defansif. Bento tercihini genelde deneyimli ama çaptan düşmüş futbolculardan yana kullanmış.
Maça geçelim.
Daha 11. dakikaydı ki, Goetze çok iyi döndü kolundan çekilerek düşürüldü. Ve Sırp hakem beyaz noktayı tereddütsüz gösterdi. Bu turnuvada verilen penaltılar arasında çok tartışmaya açık olanlar oldu ama bu yerinde verilmiş bir penaltıydı. Müller'in penaltı atışıyla Almanya erken gol buldu: 1-0.
Zaten öğle sıcağında başlayan maç karşılıklı hatalarla başlamıştı. Bunu ilk değerlendiren Almanya oldu böylece.
Portekiz erken yediği bu golün ardından bozulmadan rakip alanda etkili olmaya çalıştı. Ne var ki Almeida ile bir kişi eksik oynuyorlardı. Nitekim 28'de Almeida sakatlandı ve yerini daha hareketli olan Eder'e bıraktı.
Almanya sonuca gitmekte rakibine göre çok daha mahir olduğunu ardı ardına bulduğu gollerle gösterdi.
32'de Mesut'un pasıyla Goetze pozisyona girdi, savunma önledi, ardından gelen kornerde bence Dünya'nın en iyi savunmacısı olan Hummels sert bir kafa vuruşuyla ağları gördü ve Almanya golleri ikiledi.
Skor Portekiz'i zora sokmuştu. Fakat 38'de on kişi kalınca işler çok daha fazla zorlaştı. Oyuna ve rakibine, en çok da kendi takım arkadaşlarına karşı saygısı olmayan Pepe kırmızı kartla oyun dışı kaldı. Eliyle Müller'in önce yüzüne vurdu sonra da kafa atmaya çalışınca hakem haklı olarak onu oyundan attı.
Artık Almanya karşısındaki Portekiz için işler mucizeye kalmıştı.
Hele 40+1'de Müller'in yoktan var ettiği golle 3-0 geriye düşünce.
Ne var ki Ronaldo'lu Portekiz daha ilk maçtan vaz geçmek istemiyordu. ikinci yarıda skoru ve de on kişi kalmışlığı unutup onurlarıyla maçı tamamlama istedi.
Baskı kurdu, pozisyon aradı. 76'da Eder'e ceza sahasındaki müdahaleden penaltı bekledi. Özellikle Ronaldo pozisyona çok itiraz etti.
Hemen ardından Almanya'nın geliştirdiği akında fırsatçı golcü Müller kendisinin üçüncü takımının dördüncü golünü attı. Böylece turnuvanın ilk "hat-trick"ini yapmış oldu.
82'de Ronaldo'nun sert şutu kaleci Neuer'den dönünce Portekiz Almanya karşısında ağır bir mağlubiyet aldı.
Neredeyse çocukluklarından beri birlikte oynayan futbolculardan kurulu Almanya takım gibi takım. Üstelik hep golü düşünen ve göze hoş gelen bir top oynuyorlar. sadece yıldızlarına güvenen Portekiz'e üstünlük sağlamaları zor olmadı böylece.