Statü gereği grupların son maçları şikeye açık. Çünkü üçüncü maçlarda alınan sonuçlar grup birinci ve ikincilerini de belirliyor. Bu yüzden takımlar elele verip skoru iki tarafı da üst tura çıkaracak biçimde bağlıyorlar. Yıllar önce Avusturya ve Almanya "al gülüm ver gülüm" maçında 0-0 berabere kalıp Cezayir'i kupa dışına atmıştı. Sonraki yıllarda İsveç ve Danimarka, şike kokan bir maçta berabere kalıp birlikte gruptan çıkmıştı.
İkincisi, gruptan çıkmak için ikili averaj değil, genel averaj geçerli. Bu nedenle son maçlar averaj şikelerine açık. Yendiğiniz takımın bir gol farkla gruptan çıkması mümkün. Büyük haksızlık.
Üçüncüsü, son maçlara kalındığında bazı takımlar çıkmayı, bazıları da eve dönmeyi "garantilemiş" oluyor. İddiasını kaybetmiş bu takımlar genellikle yedeklerle maça çıkıyor ve asılmıyor. Garantileyen de sonraki maçları düşünüp hareket ediyor ve maça asılmıyor. Şike değil belki ama büyük haksızlık.
Ya da bir puan yeten takım oyunu kilitliyor, anti-futbolla istediğini alıyor. Bu da seyirciye haksızlık.
Aslında, gruplarda ikincilerle üçüncüler çapraz baraj maçları oynasalar sorun çözülür. Sadece 8 maç fazla oynanır, o da iki günde hallolur. Ama gözü paradan başka bir şey görmeyen FİFA ülke sayısını arttırıp maç sayısını azaltma derdinde. Böyle olunca şike kapısı ardına kadar açılıyor.
Başka bir sorun da var.
Üst turda hangi grubun birincisiyle, hangi grubun ikincisinin oynayacağı belli. Ancak FİFA yayın gelirlerini düşünüp bu gruplardaki maçları aynı anda oynatmıyor. Örneğin, A grubu takımları B grubu takımlarıyla çapraz oynayacak. Ama B grubu maçları 19.00'da, A grubu maçları 23.00'te. Yani A grubundaki Brezilya maça çıktığında rakip grupta kimin birinci, kimin ikinci olduğunu bilecek ve skoru, istediği rakibi seçecek biçimde belirleyebilecek. En azından ona göre kadro çıkartıp oyuncularını dinlendirebilecek.
Hollanda'nın hocası Van Gaal'in Brezilya'dan önce oynuyor olmaya isyanı bundan.
Malum ev sahibi takımlar Turnuvaların daha canlı geçmesi için FİFA tarafından bir şekilde kollanıyor. Bu kez ev sahibi takım ayrıca şampiyonluğun kuvvetli adaylarından biri. Grupta birinci olursa, B Grubunun ikincisiyle oynayacak. Bu turda Brezilya'nın elenmesi kimsenin işine gelmeyeceği için B grubunda ikinci olmak hiç de avantajlı değil.
Şili grubun ikincisi olarak çıktı bu maça, Hollanda da birinci... Bir beraberlik bile Hollanda'nın Brezilya ile oynamaktan kurtulması demekti.
Bu nedenle Hollanda sürekli oyunu sıkıştırdı. Şili hücum etmeye çalıştı. Portakallar ancak kaptığı toplarla Roben'i buluşturup sonuca gitme arzusundaydı. Hollanda'nın bu futbolu bana 2010'da oynadıkları anti-futbolu hatırlattı ve adı atak futboluyla özdeşleşmiş bir takıma hiç yakışmadı.
Şili'nin ise mutlaka kazanması gerekiyordu. Onlar da alışmadıkları bir durumla karşılaştılar. Topla rakipten daha çok oynamak zorunda kaldılar. Geniş alanda hızlı oynamaya alışmış bir takım için, topu bırakıp savunmaya yığılmış bir takımı açmak kolay değildi.
Maçın 60 dakikası dolarken yapılan 30 faulun 20'si Hollanda'ya aitti. Bu üç dakikada bir faul demekti. Yani Portakallar anti futbola devam ediyordu.
Şili rakibini alt edebilmek için hızlı kanat oyuncusu olarak ikinci yarı için Beausejour'u sahaya sürdü.
69'da savunmacı Silva'yı çıkarıp forvete Valdivia'yı aldı.
Çünkü Şili için beraberlik bir işe yaramıyordu.
Giderek daha çok hücum etmeyi düşündü. Ama bu durum Hollanda'nın da daha rahat pozisyon bulmasına yol açtı.
Yine de Hollanda ancak duran toplardan sonuca gidebilecek bir futbol oynuyordu.
Nitekim Hollanda'nın golü korner atışından geldi. 77'de kazanılan korner geriye oynandı, kesilen topu hava toplarında yetersiz olan Şili savunmasının arasından Fer kafayla ağlarla buluşturdu: 1-0.
Bu dakikadan sonra artık Şili'nin işi daha da zorlaştı. Tüm defansif önlemleri bırakıp oyunu Hollanda sahasına yıktı.
Ama Şili gol ararken golü bulan yine Hollanda oldu. Kontra atağa kalkan Hollanda 90+2'de Roben'in pasını kulvarında yüz metreci gibi koşarak alan Memphis takımını 2-0 öne geçirdi.
Böylece sonradan oyuna giren iki genç Hollandalı skoru belirlemiş oldu.
Sonuç: Şili hem maçı kaybetti hem de Brezilya'nın rakibi oldu. Ev sahibi koruması olmazsa, yavaş ve etkisiz Brezilya'nın Şili karşısında işi zor. Bu futbola devam ederse ve Meksika ile oynarsa Hollanda'nın işi daha da zor.