Ölüm grubundan ya da 'Şampiyonlar Grubu'ndan hiçbir ciddi başarısı olmayan Kosta Rika ayağının gücüyle kurtuldu ilk önce. ve topu Uruguay ve İtalya'ya attı.
Bu akşam bu ikiliden biri daha Ölüm grubundan çıkacaktı.
Yani her iki takım için de hayati öneme sahip bir mücadele olacaktı.
Maçın önemine hiç de uygun olmayacak şekilde ağır ve sıkıcı başladı karşılaşma. Aslında gruptaki üçüncü maçlar için doğal bir durumdu bu. Bir puan uğruna ya Rab futbol nasıl katlediliyordu.
Çünkü gruptan çıkmak için İtalya'ya beraberlik yetiyordu.
İtalya topla daha fazla oynadı. Daha fazla atak yaptı ama sonuca gidecek pozisyonlar üretecek bir futbol yoktu ortada.
Kalabalık savunma arasına orta amacıyla atılan etkisiz toplarla sonuca gitmek imkansızdı. Ancak tehlikeli noktalardan kazanılacak duran topların bir anlamı olabilecekti.
Mesela 12'de Pirlo'nun serbest vuruşla kullandığı sert topu Muslera ancak kornere göndererek önledi.
Bu noktada Uruguay savunmada kalabalık kalarak rakibinin tehlikeli olmasını engelledi.
Anlaşılan onlar da İtalya'yı durdurmak ve kontra ataklarda özellikle Suarez'le buluşturulan toplarla sonuca gitmeye çalışıyordu.
Nitekim 33'de o ana kadar en tehlikeli pozisyonu Uruguay Suarez'le yakaldı.
Buradaki soru Suarez olmasa Uruguay'ın ne yapacağıydı.
İlk yarım saat atlatıldıktan sonra Uruguay da oyuna dahil oldu.
Şimdi top sadece Uruguay yarı alanında oynanmıyordu.
Ve artık İtalya'nın da kontra atak şansı olabilecekti. Özellikle de Balotelli'yle.
Kendisinden çok şey beklenen Balotelli, "plajda eğlenmek varken ben burada ne arıyorum" havasındaydı. İkinci yarı yerini Parolo'ya buraktı.
Uruguay da Ludeiro'yu çıkardı Maxi Pereira'yı aldı.
Fakat oyunun temposu bir gıdım artmadı.
Artmazdı çünkü her iki takım da Brezilya'ya posası çıkmış, gücü ve motivasyonu bitmiş futbolcularla gelmişti. İlk maçlarında da daha çok şöhretli yorgun oyuncularına dayandılar. Kopuk, akışkan olmayan ağır futbolla bir yere gidilemeyeceğini bir kez daha kanıtlamanın anlamı var mıydı?
Örneğin Uruguay, Lugana gibi, Forlan gibi ünlülere güvenmenin bedelini ağır ödemişti ilk maçta. Sonra gençlere yönelerek takım gibi takım olmaya başlamıştı.
2012 Avrupa Şampiyonası'nın ümit veren İtalya'sı ise güçsüz ve bitikti bu kez. Kontrolsüz hareketler maçın kaderini etkilemeye başladı.
59'da Marchisio, Uruguaylı Arevalo'ya attığı tekme nedeniyle doğrudan kırmızı kart görünce İtalya on kişi kaldı.
İtalya katı defansa döndü bu dakikadan sonra. Suarez 66'da çok iyi bir şutla neredeyse takımını kurtarıyordu ama kaleci Buffon "bu topu ancak ben çıkarırım" dercesine harika bir kurtarış yaptı.
Futbol yeteneğiyle ters orantılı ahlaki davranışlara sahip Suarez, 79'da Chiellini'ye kafa attı ve rakibinin omuzunu ısırdı ama yine çok şanslıydı. Çünkü hiçbir hakem kendisini görmedi.
Böylece Meksikalı hakem Rodriguez isteyerek veya istemeyerek maçın kaderiyle oynadı.
Bu hareketin hemen ardından 81'de Uruguay'ın beklediği gol Atletico Madrid'in şampiyonluk golünü de atan altın kafa Godin'den geldi.
Kalan dakikalarda maçın başında oyunu beraberliğe bağlamaya çalışan İtalya'nın bu kez bir gol için çırpınışını izledik.
Üstelik on kişiyle.O gol gelmeyince İtalya İngiltere ile birlikte ölüm grubunda kaldı.
Kısa özet: Kosta Rika'nın puan farkıyla ve müthiş etkili futboluyla bu gruptan çıkması bu turnuvanın en büyük olayı...
Ve Amerika kıtası şu ana kadar Kupa'nın hakimi... Baksanıza fire vermeden üst tura çıktılar: Brezilya, Meksika, Şili, Kosta Rika, Uruguay ve Kolombiya... Garip bir biçimde Brezilya dışında hepsi de yeni, dinamik ve pozitif bir futbol oynuyor. Bu durum uzun ve ayrıntılı incelemelere değer.