Beşiktaş’ın defans hattı yine değişmişti. Çünkü sakatlıklar, cezalar daha da ötesi yanlış transferlerle bir türlü oturmuş bir savunmaya sahip olamıyor Siyah-beyazlılar. Hatta neredeyse iki hafta üst üste aynı geri dörtlüyle maça çıkamıyor.

Defansın göbeği bu kez son dakika  transferi Dany ile eski transfer olmasına rağmen ilk on birde ikinci kez forma giyen Franco’ya teslim edilmişti.

Savunma sorununun yanı sıra Fernandes sorunu da devam ediyordu Kartal’da.

İsteksiz Fernandes nihayet yedeğe çekilmişti. Fernandes iyi bir profesyonel olsa gelecek sezon nerede olacağını düşünmeden en azından parasını aldığı maçların karşılığını da vermeye çalışırdı.

Profesyonellik derken Gaziantep formasıyla mücadele eden Cenk Tosun da bu anlamda fena halde baskı altında olacaktı. Çünkü Cenk Beşiktaş’la gelecek sezon için anlaşmış, Başkan Fikret Orman’la Beşiktaş formasıyla fotoğraf çektirmişti. Yani her hareketi her iki takım taraftarlarınca mercek altına alınacaktı. Başka bir deyişle Cenk belki de hayatının en zor maçına çıkmıştı.

Ve Gaziantep’in başında Sergen Yalçın gibi Beşiktaş’ın sembol bir futbolcusu ilk kez teknik direktör olarak Beşiktaş’a karşı mücadele edecekti.

Sözün özü futbolun dışında pek çok şeyin konuşulabileceği, tartışılabileceği, yorumlanabileceği bir 90 dakika izleyecektik.

Tempolu başlamadı maç. Her iki takım da oyunu orta alanda tutmak gayreti içindeydi.

Zaten kaleyi bulan ilk şut Veli’den geldi. Kaleci Karcemarskas bu topta başarılıydı.

Giderek Beşiktaş’ın etkisi arttı. Ama zaten Beşiktaş her maçta topa sahip olmakta zorluk çekmiyordu. Buna karşın topu etkili  kullanmakta sorunu vardı hep.

Ne var ki Gaziantep karşısındaki Beşiktaş geçen haftalara göre orta alanda daha sağlam ve daha etkiliydi. Bunda, benim defalarca yazdığım gibi Atiba’nın orta alana çekilmesinin, Fernandes gibi kopuk kopuk oynayan ve savunmaya faydası olmayan oyuncusunun olmamasının etkisi büyüktü.

Defans dörtlüsünün önündeki Veli ve Atiba’ya yakın oynaması  ve böylece takımın boyunun kısaltılması da  Siyah-beyazlıların hem defansta hem de ofansta daha başarılı gözükmesinin en önemli nedeniydi.

Kartal’ın topu en etkili kullanan oyuncusu Oğuzhan 19’da takımını öne geçiren golün hazırlanışında da etkiliydi. Ama Gökhan’ın harika final pasını ve Olcay’ın usta kafa vuruşunu da unutmamak gerek.

İkinci yarıya hızlı ve etkili başladı ev sahibi takım. Ama o ilk dakikalar atlatılınca Beşiktaş ardı ardına pozisyonlar yakalamakta zorlanmadı.

53’de Motta , 58’de Gökhan, 62’de Olcay, yerinde seçilmiş şutlarla ikinci gole yaklaşan isimlerdi.

61’de de ev sahibi önce Sapara sonra Ekrem’le Beşiktaş kalesini zorladı.

Ve vazgeçmeyeceğini gösterdi.

Ne var ki ikinci gol 74’de Beşiktaş’tan, sonradan oyuna giren Ömer’in ayağından geldi. Ömer bir kaç dakika önce sakatlanan Almeida’nın yerine  oyuna alınmıştı.

Böylece Beşiktaş Gaziantep deplasmanından üç puan çıkarmayı neredeyse garantiledi derken 85’de Sapara’nın sol kanattan kullandığı serbest vuruşa kimse müdahale edemeyince top sekti ve aradaki farkı bire indiren gol geldi.

Ve tabi bu gol son dakikaların heyecanını arttırdı.

90+4’de sahanın en iyilerinden Turgut Doğan’ın sağ kanattan sert ortasına birisi dokunsa skora denge gelebilirdi.

Ama olmadı ve Beşiktaş geçen haftalara oranla daha etkili oynadığı bu maçı üç puanla kapamayı başardı.

Bir kez daha tekrarlamak gerekirse Beşiktaş’ın Atiba gibi orta alanda topu iki yönlü kullanabilen tek oyuncusunu doğru yerde kullanmasının ve Fernandes’in ağırlaştırıcı etkisinden kurtulmasının galibiyette etkisi büyüktü.