Nerede o eski Almanya?! Hani durup durup bir şekilde kazanan Almanya. Bu yüzden futbolseverlerin tepkisine maruz kalan Almanya.
Yeni Almanya tam tersine hiç durmuyor. Nerdeyse sekiz kişiyle hücum ediyor. Hücumda 2-5-3 gibi diziliyorlar. Göçmen çocuklarını da bünyelerine alıp çok daha demokratik ve sevimli bir takım oluşturdular. Son katkı da Guardiola'dan gelmiş anlaşılan. Şampiyon Bayern München'e uyguladığı sistemden de yararlanmışlar çünkü. Mesela santraforsuz oynuyor Almanya. Ve Lahm, Guardiola'nın yaptığı gibi sol bekten orta alana çekilmiş.
2014'te yeni futbolun temsilcisi artık onlar. Bir de Brezilya ve Arjantin'e bakın. Kim ünlüyse takıma almışlar. Neymar gibi Messi gibi değişken ve hareketli adamların önüne oyunu sıkıştıran sabit santrforlar koymuşlar. Arkalarına da defansif, verimsiz orta sahalar. Takım olarak oynadıkları futbol temposuz, sıkışık.
Almanya da bir gün de ortaya çıkmadı tabi. Aslında 2006'dan beri Alman Panzeri yok sahnede. Çok renkli Almanya Operası var.
Ama eskisi gibi her maçı kazanamıyorlar artık. Brezilya'daki soru ise şuydu: Zor kaybeden bir favori haline gelmiş miydi Almanya?
Maça gelince; devam demek için şiddetle puana ve puanlara ihtiyacı olan Gana'nın, Portekiz gibi kolay lokma olacağını hiç sanmıyordum maç öncesinde. Almanya için ciddi bir sınavdı bu maç.
Gana, turnuvanın en genç yaş ortalamasına sahip. Tabii 23 kişilik kadro bazında. İlk 11'leri deneyimli. Hem sertler hem de hareketli. Ve akışkan oynuyorlar.
Almanya'nın turnuvanın en uzun boylu takımı olmasını dikkate alan Gana hocası Appiah, Amerika karşısında oynayan kalecisi Kwaresey'in yerine daha uzun olan Dauda'ya forma vermişti.
Almanya Gana'ya göre daha etkili başladı oyuna ve rakip alanda daha fazla görüldü.
Ama Gana boş alan bırakmayarak Almanya'nın baskısını önledi ve bir yandan da kararlı bir şekilde ceza alanına yaklaşıp sert şutlarla kaleci Neuer'i zorladı.
İki takımın da pozitif oynadığı, atağı düşündüğü, topun iki kale arasında gidip geldiği zevkli bir maç oluyordu.
Düşünün, ilk yarıda sadece toplam on faul yapıldı. Yani kimsenin oyunu kesmeye, yavaşlatmaya niyeti yoktu. Hakemin de.
51'de Gana'nın bir anlık konsantrasyon kaybı sonucunda Almanya golü buldu. Müller orta sahaya çekildi, penaltı noktasına koşu yapan Goetze'ye kesti, savunmacıları arkasına alan Goetze kafayla ağları buldu.
Ama Gana tüm gücüyle yüklendi. Yine kararlı indi rakip alana. Sağdan kesilen topa A. Ayew yerinde yükseldi ve uzun boylu Alman savunmasının üzerinden kafayla beraberliği yakaladı.
Böylece 1.75'lik A. Ayew hava toplarında boyun değil zamanlamanın ve hızın daha önemli olduğunu gösterdi.
Golden sonra Almanya savunması konsantrasyonunu kaybetti. 63'de tam Lahm'la atağa kalkarken topu Muntari kaptı, ileri çıkan Alman savunmanın arasından Gyan'ı gördü. O da uzmanı olduğu pozisyonda takımını öne geçiren golü attı.
Böylece Gana Almanya karşısında 2-1 öne geçti.
67' de Jordan Ayew bencil davranmasa Gana o dakikada maçı bitirebilirdi.
Artık sahada Gana fırtınası esiyordu.
Löw bu fırtınayı yaptığı değişiklilerle durdurmaya çalıştı.
Nitekim sonradan oyuna giren Klose 71'de Hoewedes'in köşeye giden kafa topunu fırsatçılığıyla adeta ağlara itti. Ve Klose hem Ronaldo'nun 15 gollük rekorunu yakaladı hem de skora dengeyi getirdi: 2-2.
Yine karşılıklı akınlar devam etti. Her iki takım da skoru değiştirecek pozisyonlar da buldu.
Ama özellikle ikinci yarısıyla nefes kesen maçta dakikalar tükendi.
Sonuç:
Almanya hala kolay puan kaybediyor.
Kupada kesin favori yok ve bir önceki maç sonrakinin göstergesi olmuyor.
Ve dilerim böylesi bir top oynayan Gana, özellikle Almanya'dan aldığı puanla gruptan çıkar.
İlginç bir not: Boateng kardeşlerden biri Almanya, diğeri ise Gana formasıyla sahaya çıktı. Bu da günümüz Dünya'sında milli takımların artık milliyet temelinde oluşmadığının göstergesiydi.