31 Temmuz 2024

Genco Erkal: 83 yaşında Cumhurbaşkanı’na hakaretten yargılandı, doğayı, demokrasiyi, ifade özgürlüğünü savundu

Geriye Nazım Hikmet’in adeta sesi olan, Türkiye’deki politik tiyatronun öncülerinden Genco Erkal’ı, hasta haliyle yargılamak ayıbı kaldı

"Paylaşımlarımda hakaret yoktur. Hiçbir zaman olmadı. İddianame kabul edilirse mahkemede sadece kendimi değil, başta Cumhuriyetin temel değerleri olmak üzere, doğayı, demokrasiyi, insan haklarını, ifade özgürlüğünü savunacağım. Bana bu fırsatı verdikleri için teşekkür ediyorum."

2021’de, 83 yaşındayken hakkında Cumhurbaşkanı’na hakaret suçundan dava açılan Genco Erkal’ın, iddianameye yönelik ilk tepkisi bu olmuştu…

Erkal, bu suçtan yargılanan tek kişi değildi elbette. 2014 - 2021’de, bu suçtan 38 bin dava açıldığı kayıtlara girmişti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına rağmen, bu suç hapis cezası kapsamından çıkartılmamıştı.

Ancak Genco Erkal’a kadar uzanması, Türkiye’nin en önemli sanatçılarından birinin 83 yaşında mahkemelik edilmesi, Cumhurbaşkanlığı avukatlarının davayı takip edip, ceza istemesi, haklı olarak, hala şaşırtabiliyordu insanları…

Zira Erkal hakkında açılan davanın kendine özgü yanları vardı. Erkal’ın, sosyal medya hesabı geriye doğru taranmış, üç ayrı Twitter mesajı saptanmıştı. Her biri için ayrı hesap yapılmış, 1 yıl 2 aydan 4 yıl 8 aya kadar hapsi talep edilmişti. İstanbul Başsavcılığı, suçun zincirleme ve aleni işlendiğini belirterek cezanın arttırılmasını da istemişti.

Neydi suç olan? Savcılığa göre şu üç sosyal medya mesajı:

- 7 Haziran 2016: Ailenin çocuk doğurup doğurmayacağına karışacağına diplomayı ortaya bir koy bakalım. Arkadaşın rektörden de olsa, sahte de olsa görelim şunu.

- 16 Kasım 2016: Başkanlık sistemi yetmez. Türk usulü çobanlık sistemi olsun.

- 16 Ağustos 2020: 'Erdoğan, Ayder Yaylası'nda 2022'ye kadar çalışmanın bitirilmesini hedefliyoruz.' Eyvaaah, güzelim doğa harikası Ayder Yaylası'nı bitirmeye karar vermiş. Parmağının değdiği yeri beton edip kurutuyor.

5 yıl sonra işleme konulan ihbar

Hadi, bu sosyal medya mesajlarının benzerlerine de dava açılıyor diyelim. Sembol olmuş sanatçının mahkeme kapılarına gelmesine neden olan inceleme neden yapılmıştı?

İddianameye göre, 20 Temmuz 2016'da İ.K. adlı kişi tarafından e-mail yoluyla Emniyet'e hakkında ihbarda bulunulmuştu. Beş yıl sonra aniden bu ihbar savcının gündemine gelmiş, yetinmemiş sosyal medyasını taramıştı Erkal’ın. Ve sonuçta 2021’de bu üç ayrı mesajı suç saymıştı.

İlk ifadesinde, savcıya şunları söylemişti usta sanatçı:

"Hiçbir zaman hakaret yoluna başvurmadım. Bunu kendime yakıştırmam. Ben cumhurbaşkanlığı sistemine, çevre katliamlarına, laik bir ülkede sürekli din olgusunun siyasi malzeme olarak kullanılmasına, ifade özgürlüğünün kısıtlanmasına, insanların düşünceleri nedeniyle hapis yatmasına, yoksulları daha yoksul kılan bir düzene karşıyım. Buna ilişkin görüşlerimi eleştiri sınırları içerisinde aktardım."

Genco Erkal, avukatı Aslı Kazan refakatinde Çağlayan Adliyesi'nde ifade vermişti

İfade özgürlüğü için

Buna rağmen savcı davayı açtı. Duruşmalar İstanbul 16. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yapıldı. Erkal, sanatçı dostlarının da takip ettiği, avukatlığını eski İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan’ın yaptığı o duruşmada kendini şöyle savundu:

“Öncelikle Twitter paylaşımlarımda hiçbir hakaret unsuru olmadığına yürekten inandığımdan böyle bir dava açılacağını hiç beklemediğimi ifade edeyim. Dava açıldığına göre şimdi burada söz konusu tweetleri teker teker ele alıp savunacağım. Ayder Yaylasından başlayalım. Bu iktidarın doğayla arası pek parlak olmamıştır. İnşaat ve beton aşkı her zaman doğa aleyhine çalışmıştır. Onlar için önemli olan pazarlanacak yeni rant alanları yaratmaktır. Toprağı, alınıp satılacak arsa olarak görürler. Doğaya verilen zararlar konusunda tipik örnekler arasında Kaz Dağında maden aramaya izin verilmesi, halkın karşı koymasına rağmen İkizdere’de taş ocaklarına ruhsat vererek doğanın tahrip edilmesi, özel koruma altındaki kıyıların imara açılması sayılabilir. Cumhurbaşkanı da zaman zaman bizzat özeleştiri yaparak, örneğin İstanbul için şunları söylemiştir: ‘Biz bu şehre ihanet ettik. İstanbul’un kıymetini bilemedik. Bundan ben de sorumluyum.’ Bu paylaşımlar bir eleştiridir, hakaret içermez. İddia makamının bunun kabul edilmesi sevindirici. Diploma meselesi yıllardır tartışılıyor bunu tek söyleyen ben değilim. Çobanlık konusunda Cumhurbaşkanının kendisi de 'ben de çobanım' diyerek kabul ediyor burada hakaret olamaz. Beraatımı talep ediyorum.”

Fransa’da iki, Türkiye’de 38 bin

Avukat Kazan da savunmasında çarpıcı o noktayı işaret ederek şunları söylüyordu:

“Cumhurbaşkanına hakaret davaları Türkiye’de bir baskı aracı olarak kullanılıyor. Fransa’da bu suçtan iki dava açılmış. Türkiye’de sadece 7 yılda 169 bin soruşturma, 38 bin 608 dava açıldı.”

“Hoşça kalın dostlarım”

Savcılık, görüşünü değiştirip, 2022’deki üçüncü duruşmada Erkal’ın beraatini talep etti. Savcı, bu kez, Anayasa'nın düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti ile ilgili 26. Maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin ilgili içtihatlarına göre Erkal’ın politik paylaşımlarda bulunmasının doğal olduğunu söyledi. Mahkeme de bu görüş doğrultusunda beraat kararı verdi.

Geriye Nazım Hikmet’in adeta sesi olan, Türkiye’deki politik tiyatronun öncülerinden Genco Erkal’ı, hasta haliyle yargılamak ayıbı kaldı. “Hoşça kalın dostlarım” diyerek veda eden sanatçının, ölümünden sadece iki yıl önce…

Gökçer Tahincioğlu kimdir?

Gökçer Tahincioğlu, 1997'den 2018'e kadar Milliyet Gazetesi'nde yargı muhabirliği, Ankara Haber Müdürlüğü, köşe yazarlığı yaptı.

Haber, yazı ve fotoğraflarıyla Musa Anter, Metin Göktepe, Abdi İpekçi gibi isimlerin adını taşıyan gazetecilik ödüllerini aldı. Çağdaş Gazeteciler Derneği ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü ödüllerine layık görüldü.

Bu Öğrencilere Bu İşi mi Öğrettiler?: Öğrenci Muhalefeti ve Baskılar (2013, Kemal Göktaş'la birlikte), Beyaz Toros: Faili Belli Devlet Cinayetleri (2013) ve Devlet Dersi: Çocuk Hak ve İhlallerinde Cezasızlık Öyküleri (2016), Çünkü Umurumuzda adlı mesleki kitaplara imza attı. Yaralı Hafıza ve Kayıp Adalet adlı derleme kitapların editörlüğünü üstlendi. 

İlk romanı Mühür, 2018'de yayımlandı. 2020'de yayımlanan ikinci romanı Kiraz Ağacı ile Yunus Nadi Roman Ödülü'nü kazandı. Üçüncü romanı Sabahattin Ali'yi Ben Öldürdüm, Eylül 2023'te yayımlandı. 2018'den bu yana T24 Ankara Temsilcisi olarak çalışıyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bir şairi “ıslah” etmek: Şiirin, boğaza dayanan bıçaktan tehlikeli bulunduğu düzen

İşlemediği bir suçu kabul etmediği, üye olmadığını söylediği bir örgüte üye olmadığını kanıtlamak için türlü eylemlerde bulunması gerektiği için reddediliyor başvurusu. Çomak için Kasım ayında cezaevi kurulu yeni bir inceleme daha yapacak. Benzer bir rapor verilirse yine cezaevinde tutulacak. Cezaevi yönetimine göre “ıslah olana kadar…”

Emekli Emniyet Müdürü Hanefi Avcı anlatıyor: Hükümet, sokağa ait bir grubun hep yanında olmasını istiyor

“Yeşil’i öldürdüler. En son Lübnan'a gönderiyorlar. Pasaport kayıtları falan var, ben tespit ettim hepsini. Geldikten sonra garajların oradaki MİT’e görüşmeye gidiyor. Ankara'da. Görüşmeye gittikten sonra bir daha çıkmıyor. Adamı susturdular. Ve ben Eymür'ün yüzde 99 haberi olduğu kanaatindeyim… Bana Cem Ersever geldi dedi ki, ‘HADEP açlık grevi yapıyor, ben buraya bomba koyacağım.’ Engel olduk”

"Katliamı araştırın, sorumluları bulun" kararı da uygulanmadı: Yargı kararlarına uymama dönemi ve linç

Anayasa Mahkemesi'nin kararı dramatik. Mahkeme, daha önce aynı konuda 2018 ve 2021 yıllarında verdiği üç ayrı kararı anımsattı. İdari yargının, bu talepleri geri çevirerek, tam yargı davası yolunu etkisiz kıldıklarını, yaşamı koruma yükümlüğüne yönelik ihlalin tespit edilmesi konusunda başvuruculara başarı şansı sunmadıklarını vurguladı. Başvurucuların yaşam hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru haklarının ihlal edildiğini tespit etti ve yargılamanın yenilenmesine hükmetti

"
"