Bu hafta "yozlaşma içeren polis dizileri"ni vereceğiz demiştik ama "Organize İşler: Sazan Sarmalı" gündeme pat diye düşünce, onun hakkında konuşmak şart oldu. Bu epeyce içeriği olan bir konu olduğu için sadece bunu anlatacağız. Yolsuzluklu polis dizileri haftaya kaldı.
Türkiye’de Netflix-sinema salonları kavgasını "Sazan Sarmalı" mı başlatacak?
Evvelki gece Netflix'e Yılmaz Erdoğan'ın "Sazan Sarmalı" düşünce herkes şaşırdı. Olamaz diye düşündü ama aslında Netflix tüm dünyada hep bunu yapıyor. Baştan anlatalım.
Biliyorsunuz, başını Yılmaz Erdoğan, Cem Yılmaz gibi yapımcıların çektiği bir grup ile sinema salonları arasında bir kavga yürütülüyordu. Sonra Sinema Kanunu çıktı (bu kanunun bir kısmı iyi olsa da, içinde sansür getirebilecek olan bir kurul olayı var.) Arkasından Sazan Sarmalı’nın 1 Şubat’ta 1237 kadar sinemada vizyona girdiğini gördük.
Bu filmin sinemalarda gösterimi devam ederken, şaşırtıcı bir şey oldu ve 15 Şubat cuma günü film Netflix’te gösterime girdi. Netflix bunu şöyle duyurdu;
Yerli film tutkunlarına müjde! Organize İşler Sazan Sarmalı Netflix’te.
Türkiye dahil, ABD’den İngiltere’ye, Kanada’dan Danimarka’ya, 190’dan fazla ülkedeki izleyiciler, İstanbul’un altını üstüne getiren üçkağıtçı Asım Noyan ve çetesinin maceralarına tanıklık edecek.
Yılmaz Erdoğan imzası taşıyan Organize İşler Sazan Sarmalı’nın kadrosunda Yılmaz Erdoğan, Kıvanç Tatlıtuğ, Ezgi Mola, Bensu Soral, Rıza Kocaoğlu, Okan Çabalar, Güven Kıraç, Ahmet Mümtaz Taylan, Ersin Korkut ve Erdem Baş gibi isimler yer alıyor.
Sazan Sarmalı ve Netflix’in bu hareketi, tüm dünyada yaşadığı tartışmaları Türkiye’ye taşıyacak. Aynen Uber olayı gibi, geriden geliyoruz. Paris, Londra gibi çeşitli merkezlerde taksi şöförleri ayağa kalkıp, bazı haklar elde ettikten sonra Türkiye’de Uber kavgası başladı. Şimdi muhtemelen benzer bir olayı Netflix’te göreceğiz.
Biliyorsunuz, Netflix sadece gösterim yapmıyor, yanı sıra içerik yaratıyor. Yani MGM, Disney Studios vs gibi stüdyolarının yaptığının başka bir çeşitini yapıyor. Hazır içerikleri aldığı gibi, parayı verip içerik yaptırıyor. Bunu da bütün dünyada yapıyor. Örneğin Türkiye’de “Hakan: The Protector" bu şekilde çekildi.
Bu içerikleri için “kabul görmek” açısından da, festivallere katılıyor. İşte bu noktada, tartışmalar yükseliyor ve stüdyolarla, sinema salonları Netflix’in centilmenlik kuralına uymadığını ileri sürüp, festivallere katılmasını engellemeye çalışıyorlar [1]. Bunun önce Cannes’da gördük, sonra Venedik Film Festivali’nde, Oscar'da ve en son Berlin Film Festivali’nde.
Sinema salonları endüstrisinin yıllardan bu yana gelen kuralı, filmlerin önce sinema salonlarında oynaması ve film için sinemaya gelen seyirci kitlesinin tamamlanması sonrasında bireysel kullanım için DVD ya da benzeri yöntemle çoğaltılmasıydı. Bu kural; sinema salonlarının hayatta kalmasının teminatı gibi bir şeydi.
Örnek verelim; Fransız kanunlarına göre, sinemalarda gösterilen bir filmin ancak 36 ay yani üç yıl sonra streaming servislerinde (İnternet TV ya da WebTV) yayınlanmasına izin veriyor. Çeşitli ülkelerde -daha az süreli de olsa- benzer kurallar var. Yani bu sene çekilen bir filmin DVD gösterimi Fransa’da ancak 2022’de mümkün. Dolayısıyla Netflix bu tür bir kural/kanun dizisinin kabul etmiyor. Hatta bazı yerlerde sinema salonları ile aynı anda film gösterebiliyor.
Sazan Sarmalı sinemalarda 2 haftada 2,6 milyon kişiye ulaştı
Sazan Sarmalı’nın BKM tarafından sinema kanunu çıkmadan önce Netflix’e satıldığı kaydediliyor. Anlaşılan sinema salonlarına 2 haftalık bir süreyi yeterli görmüşler. Bu sürede filmin 2,6 milyon kişiye ulaştığı kaydediliyor.
Bu arada bir not; Netflix "190 ülkede" demiş ama kontrol ettik, film henüz yurtdışından izlenemiyor. Bu başka filmlerin de Türkiye’den izlenememesi ile aynı gerekçeden ötürü olsa gerek. Netflix film lisanslarını —çeşitli nedenlerle, o ülkede ayrıca gösterim yapacak ya da başka bir digital platforma satılmış olması nedeniyle olabilir— ülke bazında ve süreli olarak satın almış olabiliyor. Diğer ülkelerde başlamak için --çeşitli nedenlerle-- bir süre bekliyor olabilir.
Sazan Sarmalı şimdilik sadece Türkiye içinde seyredilebiliyor ve anlaşılan Netflix Türkiye’de abone sayısını arttırmak için elini hızlı tutmuş.
Filmde güzel İstanbul görüntüleri var. Ama asıl Nil Karaibrahimgil’in şarkısı müziği, sözleri ve sunuşu ile çok güzel.
Saadet Partisi’nin zeka dolu reklamları
Sazan Sarmalı konusunda, Saadet partisinin "yasaklanan Sülün Osman" ve "Penguen" reklamlarını da hatırlatalım. Sülün Osman, 1950-1960 aralığında yaşayan ve Galata kulesi gibi akla gelmeyecek şeyleri satan bir dolandırıcıydı. Penguenler ise, TV'larda ceza alan saatlerde konan dökümanter filmlerdi. Temel Karamolla bu reklam filmlerini İsmail Küçükkaya'nın programında aşağıdaki gibi anlatmıştı.
Her 2 reklam, doğrudan "Organize İşler" filmleri ile ilgili çekilmiş. Penguen'deki "Bye Bye Happiness" bir önceki filmden geliyor;
Bu film dolandırıcılık yöntemlerini ve arkasındaki kişileri ortaya koyan bir ders niteliğinde
Bu arada belirtelim; filmde de "Buna Sazan sarmalı" denilir diye tarif ettikleri dolandırıcılık; Ekşi Sözlük’te şöyle tarif ediliyor; "birbirlerinden habersiz iki tüccar ile bir kuyumcu arasında kurduğu üçgenle vurgun yapan çetenin metodlarına polisin verdiği isim". Filmi seyrederseniz zaten kendiniz de görebilirsiniz.
Ben filmi seyrederken, eğitici olduğu izlenimi de aldım. Özellikle yatakta keyif çatan bir dolandırıcının "savcı" sesi ile konuştuğu, ona pedikür yapan kadının "asistanı" ve ona telefonu veren cüce dolandırıcının da telefonu açan polis rolü oynadığı sahne. Ders vermek açısından, müthiş güzel bir sahne olmuş.
Biliyorsunuz; ülkemiz neredeyse 10-15 yıldır, "ben komiser bilmem kim, sizin kimliğiniz teröristlerin eline geçti, bu nedenle şuraya şu parayı getirin" diyenlerle, onlara para kaptıranların konuşulduğu bir dönem oldu. Ne yazık ki sonu da gelmiyor. Ama Yılmaz Erdoğan bu sahneyi muhteşem vermiş.
[1] Wiki-Turk : Netflix Inc
[2] Ekşi Sözlük : Sazan sarmalı