29 Mart 2021

Salgın, Mynmar darbesi, Süveyş Kanalı kazasının ortak noktası: Tedarik zinciri

Süveyş kazası, normal gibi gözüküyor ama yine de Korono'yla başlayan tedarik zinciri sorununa katkısı ihmal edilemez boyutta

Covid-19 salgının dünyaya hediye ettiği sıkıntılar sadece sağlıkla ilgili değil. Diğer bir önemli etkisi, -bilişim sektörü başta olmak üzere- "tedarik zinciri sıkıntısı" oldu. Sıkıntı, hastalıktan kaynaklanan hammadde, ara madde üretim sorunları ile başladı ama bugünlerde fazlasıyla hissedilen "taşımacılık" ile katlandı.

Bugün dikkatinizi ortak noktası "Tedarik Zinciri Sıkıntısı" olan üç farklı olaya çekmek istiyorum: Salgın, Mynmar Darbesi ve Süveyş Kazası.

Salgın başladığında, "Korona 5G'ye neden oluyor" gibi saçma sapanları dahil olmak üzere ortalıkta pek çok komplo teorisi uçuştu. Bu yazıda biz de size "tedarik zinciri sıkıntısı"nı ve sorgulanması gereken durumları anlatacağız. Komplo teorisi sınıfına girer mi, siz karar verin.

Salgın Çin'in Güneydoğu bölgesindeki üretim üssünde başladı

Geçen yıl bilişim-iletişim ürün ve ara madde üretiminin etkileneceğine dikkati çeken yazımızı salgın daha Türkiye'yi vurmadan 1 ay önce "biyolojik saldırı mı" başlığı ile vermiştik [1]. Çünkü salgının patlak verdiği yer olan "Wuhan" -o yazıda da belirttiğimiz üzere- Çin’in en üretken alanı olan güneydoğu bölgesinin yani Çin’in "ekonomik güç merkezinin" tam ortasında stratejik bir konumdaydı. Bu bölge telekom-bilişim ağırlıklı olmak üzere pek çok sektör için ara ürün ya da bitmiş ürün üretiyordu. Dolayısıyla, o günlerde sorulan bir soru; Çin’in ekonomik ve finansal sektörlerini felç etmek isteyen bir Anglo-Amerikan operasyonu olup, olmayacağı şeklindeydi [1].

Sonra salgın dünyadaki her ülkeye yayıldı, Wuhan odak olmaktan çıktı, salgının yayılma hızı bizi başka yerlere çekti ve bu konu unutuldu. Ama salgın başlangıcından itibaren dünyanın tedarik zinciri altüst oldu. Önce hastalanan ya da karantinaya giren çalışanlar nedeniyle, bir süre üretim yapılamadı ya da aksadı. Üretim yapılmaya başlandıktan sonra ise, değişen hayat ve iş koşullarından ötürü, talebe aşırı bir yüklenme oldu. Yani evlere kapanan insanların kullanacağı, bilgisayar, modem, mikrofon vs gibi ürünlerin talebi katlanarak arttı. 

Başta bunlar bilgisayar ya da iletişimle ilgili ürünlerdi. Ama zaman içinde evde ilk defa bu kadar uzun oturan insanların, ev malzemelerine de yüklendikleri raporlandı. Örneğin 2020, perde satıcıları için şanslı bir yıl oldu. Mobilya, buzdolabı, kütüphane vs peşinden geliyor.

Eylül ayından itibaren ise, dağıtıcıların "Korona sonrası" dönem için plan yaparak, stoka mal almaya başladıkları raporlandı. Bu deniz taşımacılığını arttırdı ama burada bazı başka sıkıntılar oluştu. Tek taraflı taşımacılık dolayısıyla gemi ve konteynır sıkıntılarının fiyatlara büyük bir artış olarak yansıdığı belirtiliyor. Bunun zaman içinde global ekonomiye kötü yükleneceği, her sektörde ürünlerin çok fazla zamlanacağı şimdiden görülen bir tahmin.

Mynmar darbesi ve nadir metaller sektö

Noami Klein, "Şok Doktrini" isimli kitabında, doğal ya da doğal olmayan olağanüstü durumların, bazı politikaları uygulamak için kullanıldığını yazıyor. Katrina fırtınası gibi doğal olayların, fakir bölgelerde bile özel okulları ya da hastaneleri getirdiğini anlatarak başlıyor. Anlattığı şok getiren olaylar arasında tabii ki askeri darbeler dönemli yer tutuyor. Aşağıya bu kitaptan çekilen videolardaki Arjantin-Şili darbeleri ile ilgili bölümü koydum (Bu kitaptan anlatılanlar 4 video halinde internette var.)

Darbelerin pek kendi kendine yapılmadığını, üç darbe yaşayan bir ülke olarak aşağı yukarı biliyoruz. Mynmar darbesine bakılınca da arka planda farklı bir durum göze çarpıyor.

Darbenin önemli bir etkisi, Mynmar'dan Çin'e olan "Nadir Metal" sevkiyatının durmuş olması[2]. Çin günümüzde dünya nadir metal endüstrisinin yüzde 97'sini elinde tutuyor. Çin'in Mynmar "Nadir Metal Bağımlılığı"nı ise aşağıya bakarak görebilirsiniz.

Nadir metaller sektörü Çin'in elinde

Şimdi bu "nadir metal" olayı nedir?[3] Bir de ona bakalım..

Bugün kullandığımız yüksek teknoloji ürünlerin her yerinde "nadir metal"ller var[3]. Bu pazarı 1990'lara kadar İngiltere ve ABD yönetiyordu. Çin tedarik zincirini geliştirmek için hükümet desteği, araştırma ve geliştirme, eğitim programları, ucuz işçilik ve düşük fiyatlar kullandı ve nadir toprak metal üretimindeki payını 1990'da yüzde 27'den şimdilerde yüzde 97'ye yükseltti. Yani şimdi "Dünya Nadir Metaller Pazarı"nı yöneten ülke Çin. Bu da hem Avrupa, hem de ABD açısından sorunlu bir durum.

Başka deyişle başta ABD olmak üzere üretici ülkeler bu nadir metaller konusunda Çin'e yüzde yüz bağımlı durumda. O ne derse o olur. Örneğin; 2005 yılında kaynakları ve çevreyi korumak adı altında ihracat kısıldığında fiyatlar yükselmişti.

Peki bu "nadir metaller neden önemli, nerelerde kullanılıyor?" derseniz. Bu metallerin kullanıldığı yerler genellikle yüksek teknoloji alanları. O nedenle de "endüstrinin vitaminleri" diye de anılıyorlar. Daha fazla bilgi için dipnot [3]e bakabilirsiniz. Şimdi nerelerde kullanılıyor birkaç örnek verelim (hatta bir de resim):

  • Bilgisayar işlemcileri
  • Elektrikli araç bataryaları
  • Rüzgar türbini enerji üreticisi
  • LCD Ekranlar
  • Bilgisayar sabit disklerindeki mıknatıslar
  • Cep telefonları
  • Tıbbi Görüntüleme Cihazları
  • Jet motorları (Savaş Jetleri)
  • Savunma/Savaş Teknolojisi

Belki biraz da miktarsal bilgi versek iyi olur; bir F-35 Stealth Fighter uçağında 400 kg, Bir Arleigh Burke sınıfı Amerikan destroyerinde 2.300 kg, bir Virginia sınıfı Amerikan denizaltısında 4.150 kg nadir metal kullanılıyor.

Özetle, Mynmar darbesi acaba kime karşı yapıldı?

Süveyş Kanalı kazası

Şimdi bir de Süveyş kanalındaki olay var. 23 Mart'ta meydana geldi yani 6 gün önce. Şimdi "Tedarik Zinciri Sıkıntısı"na katkıda bulunan Süveyş kanalındaki olay var. 23 Mart'ta meydana geldi yani 7 gün önce, 18 bin konteynır kapasitesi olan 400 metre uzunlukta, 59 metre genişlikte ve 16 metre boyundaki EverGreen gemisi, en geniş yeri 200 metre olan Süveyş kanalını tıkayıverdi (yanda harita üzerinde tıkadığı nokta gözüküyor).

Baktığım kadarıyla Süveyş Kanalı, sanırım 1956'da İngiliz işgali (18 ay) ve 1967 İsrail-Mısır savaşı (8 yıl) dışında hiç bu kadar uzun kapanmamış. Bir acayip olay. Gemi öyle bir yönlenmiş ki, kanalı çaprazlama bir şekilde tamamen kapatmış. Bu gemiyi 7 gündür yüzdürmeye uğraşıyorlar. Bunun maliyeti ayrı, kendi üzerindeki ve yolu tıkadığı için arkasında kalan gemilerin taşıdığı yüklerden kaynaklanan maliyet ayrı. Süveyş Kanalının günlük 14-15 milyon dolarlık kazanç kaybı ayrı.

Uzmanlar şunu söylüyor:

"Arap yarımadası ve Basra Körfezi'nde büyük miktarlarda petrol bulunduğunda, petrolün Avrupa'ya nakledildiği ana yol haline geldi. Şimdi Çin, imal edilmiş mallar için belki de en önemli tek yer olduğu için, Akdeniz'e ve ayrıca Kuzeydoğu Avrupa'daki Kuzey Denizi ve Atlantik'teki limanlara ulaşmaları için en önemli yollardan biridir."

Tanıdığım bir armatöre sordum. Bana bunun kaza olmasından şüphe duyulamayacağını söyledi ve ekledi:

"Gemiciler Süveyş kanalını geçerken devamlı kaptan köşkünde, pür dikkat durumunda ve sigara dahi içmeyen bir pozisyonda olurlar."

Ama yine de düşünelim bir:

"Tedarik Zinciri Sıkıntısı" üst üste olaylarla önümüzde. Önümüzdeki dönemde fiyatlar her şeyde anormal artacak. Bunun ne kadar doğal, ne kadar değil, ne kadarı doğal, ne kadarı değil acaba?

Dünya ticaretinin (ihracat/ithalat) yüzde 90'ının deniz yoluyla yapıldığı tahmin ediliyor. Buzdolabından, arabaya, hatta tuvalet kağıdına, bisikletten, bilgisayara pek çok şey Asya'dan, Avrupa'ya Süveyş kanalı üzerinden geliyor. Bununla da başta Çin olmak üzere büyük bir ekonomi yaratılıyor. Diğer seçenek Afrika'nın ucundaki -rüzgarları ile meşhur- Ümit Burnunu dolaşmak. Bunun süreyi 15 gün uzattığı (25 gün yerine 40 gün) ve Asya'dan ithalatın cazibesini azalttığı kaydediliyor.

2019 yılında kanaldan geçen gemi sayısı 18 bin 800 ve 1,25 milyar ton olarak veriliyor [4]. Yani günde 50 gemi gibi bir sayı. Dünya ticaretinin de yüzde 13'ü. Süveyş kanalındaki son kaza 15 temmuz 2018'de olmuş. Motorları kilitlenip, duran Aeneas isimli gemiye 4 gemi çarpmış. Kanal 3-4 saat kapalı kalmış. 21 Ekim 2017'deki kazada ise mekanik sorun yaşayan OOCL Japan, savrularak karaya oturmuş. Ondan önce 2 geminin birbiriyle çarpıştığı ve aşağıda YouTube de çok popüler olan videosu yer alan 28 Eylül 2014 kazası var. Yani Süveyş kanalında zaman zaman kazalar yaşanmış.

Bu arada Çarşamba gününe bu kazayı irdeleyeceğimiz ve Korona döneminde denizciliğin durumuna bakacağımız bir videomuz olacak.

Bütün bunları sorgulamak...

Bütün bunlar önemli konular. Çünkü önümüzdeki dönemin ekonomisini etkileyecek.

Türkiye'nin içinde sıkışıp kaldık ve dünyada ne olup bittiğine bile bakamıyoruz. TV'lerimiz saçma sapan konuları bize anlatıyor. Dünya'da pek çok konu, şu anda yeniden şekilleniyor. Gelecek nesillerin iyi koşullara sahip olması, kafayı dışarı uzatıp, ne olup bittiğine bakmak ve bugünün koşullarını analiz etmekten geçiyor. Bunları size bu nedenle anlattım.

Şimdi bu yazının özeti şu:

  • Korona sürüyor. Daha ne kadar sürecek bilemiyoruz. Aşı bir yana, sağlık sistemimizin geleceğine dair bir planlama yapıyor muyuz?
  • Korona şimdiden dünyayı değiştirdi. 1980'lerde başlayan outsourcing yani taşeronluk türü çalışma, küçük şirketleri ortaya çıkarmıştı. İnternetle birlikte yani 2000'lerden sonra startuplar ve Gig ekonomisini [5] konuşmaya başladık. Korona bunlara ilaveten, uzaktan çalışmayı arttırdı. Adeta hayatın gerçeği anlamına getirdi. Bu bir anlamda çalışanların daha az "iş ve emeklilik garantisi"ne sahip olması, ama şirketlerin daha az eleman maliyeti ve daha az bağımlılığa sahip olması demek. Bunun Türkiye ekonomisi açısından nasıl kullanılacağını ya da planlanacağını düşünmemiz lazım. Aksi durumda, intihar eden, hayatı boş bulan gençliğimizle baş başa kalacağız. Genç işsizliğinin bu kadar arttığı bu dönemde, ekonominin geleceğini bir an önce planlama, programlama safhasına geçmeliyiz.
  • Mynmar darbesinin arka planı şüpheli, orada bir operasyon olmuş olma olasılığı yüksek. Bizim nadir metallerimiz ne durumda? Acaba bunlara kim, nasıl komuta ediyor?
  • Trump'ın başlattığı ABD-Çin arasındaki ticaret savaşı, sürüyor ve hatta Biden döneminde daha da güçleniyor gibi gözüküyor. ABD-Çin Ticaret savaşında, Türkiye'nin pozisyonu nedir? Ben bir strateji gö Gören var mı?
  • Süveyş kazası, normal gibi gözüküyor ama yine de Korono'yla başlayan tedarik zinciri sorununa katkısı ihmal edilemez boyutta. Asya'dan tedarikin zorluğunu, dünyanın gözüne fena halde soktu. Tedarik olayının üretim kadar önemli boyutu "lojistik". Korona döneminde taşımacılığın olağanüstü fiyat artışı yanında konteynır sıkıntısı gibi olaylar üstüne Süveyş kazası, acaba Avrupalıları Çin'den daha yakın ya da kolay tedarik merkezleri aramaya iter mi? Acaba Türkiye burada bir strateji geliştirmekte geç kalıyor mu?

Çarşamba günü Süveyş kazasını ve tedarik zincirinin taşıma boyutunu daha detaylı konuşacağız.



[1] Ticaret Savaşı Nereye Evriliyor? Corona Virüsü Bir Biyolojik Saldırı mı?

[2] Mynmar Darbesi, Çinin Yüksek Teknoloji Üretimine Darbe mi Vuruyor?

[3] Wiki-Turk : Nadir Metaller

[4] Suez Canal Navigation Statistics

[5] GİG Ekonomisi

Yazarın Diğer Yazıları

Depremi yaşayan 4 ilde nüfus 300 bin azalmış

Bölge nüfusundaki yüzde 7-8'lere varan azalma, sığınmacı açmazı ile birlikte düşünüldüğünde, Hatay başta olmak üzere bölgenin geleceği ve özellikle güvenliği açısından odaklanılması ve strateji geliştirilmesi gereken bir konu olarak önümüzde duruyor

Bakan "Türkiye emin ellerde" diyor, ama öyle mi?

USOM ya da Ulaştırma Bakanlığı gerçekten ülkemizin vatandaşlarının "emin ellerde" olması için çalışmak isterse, öncelikle operatörler-bankalar-savcılık-kolluk arasındaki eksik olan koordinasyon ve süreçleri tanımlamakla işe başlayabilir

Mahalli yönetim seçimlerin analizi (I)

Ekonomisi ve diğer tüm alanları güzel bir ülkede yaşamak istiyorsanız "cahil halk" retoriğinden kurtulun, iyi bir yurttaş olarak seçim kanunlarını, siyasi parti kanunlarını ve de ilgili mevcut gelişmeleri vs. yakından takip edin. En önemlisi gerçek verilere güvenin. O zaman "yine mi" mutsuzluğunu yenmek mümkün olur