11 Ağustos 2020

İnternet bölünmeye mi başladı?

İnsanların internette görebileceklerini çok sıkı bir şekilde kontrol etmek isteyen hükümetler, duvarları çekerek sorunu çözmeyi düşünüyor

Kasım 2019'da "T24'ün 2020 Yıllık basılı dergisi" için yazdığım "2020'de bilişim ve telekom alanındaki beklentiler" isimli öngörünün 4 ara başlığından birisi "İnternet duvarları" idi [1]. Şöyle yazmıştım;

"...Teknolojiyle para kazanırken, bir yandan da istihbarat elde etmeye alışmış ABD, yerini bırakmaya hazır değil. Bu yüzden, 2019 yılını suçlamalar, Huawei patronunun adeta rehin alınmak yoluylatutuklanan kızı, Trump'ın Çin'e karşı engelleme girişimleri ile geçirdik.

"Engelleme demişken, sektörde ambargo görmeye başladık. Venezuela, İran, Suriye, Kuzey Kore'ye karşı uygulanan Adobe, GitHub gibi "yazılım" ya da "platform" kısıtlamaları söz konusu. Yani teknolojiler artık paylaşılmaya değil, saklanılmaya çalışılıyor. Patlamanın motoru "ortak akıl" bir kenara itilerek, fiziksel duvarların yanında İran, Suriye, Venezuela'ya yarın bilmiyoruz hangi ülkeye karşı "İnternet Duvarları" yükseliyor. Olayın diğer bir yüzü de, Kuzey Kore, İran, Rusya ve Çin'in kendi içine kapanan interneti. Dünyanın bir "internet adaları" haline gelme ihtimali korkutuyor."

Bu yazıdan 6-7 ay sonra şimdi bakıyoruz, ABD TikTok ve WeChat için duvarlar koymaya çalışıyor. Daha doğrusu TikTok, 100 milyona ulaştığı söylenen Amerikalı genç kullanıcıyı Çin'in potansiyel siyasi etkisinden arındırmaya çalışıyor.

Arap Baharı'nı yaratan sosyal medyası ile övünen ABD, Çinli TikTok'a kaptırdığı gençlerinin sayısının bu kadar yükseldiğini fark etmedi bile. Gerçi arada TikTok konusunda endişe belirten Amerikalı milletvekilleri bulunuyordu. Esas şok ise Trump'ın Tulsa'daki başkanlık seçimi kongresi, TikTok üzerinden organize olan gençler sayesinde bomboş kalınca geldi. TikTok'un gerçek gücü ortaya çıktı [2].

Çin'in büyük duvarı

İnternetten önce fiziksel büyük duvar yani "Çin Seddi" vardı. İngilizce söylenişi ile "Great Wall". Şimdi ise siber alanda "Great Firewall" var. Antik olanı Hun akınlarına ya da diğer düşmanlara karşıydı, bugünkü ise internete karşı.

Çin, çok daha önceden beri internetin gücünü fark etmiş durumda [3]. Bu farkına varış da 1999 yılında 10 bin kişilik bir protestoyu oluşturmak için kullanan Falun Gong'un payı büyük [4]. Çin taa 1998'lerden itibaren interneti tartışmış. Sonuçta 2006'lardan sonra yarattığı "Great Firewall" projesi [5] ile o zamandan bu yana her şeyi blokluyor.

Bu yolla vatandaşlarını ülkesinin Tiananmen Meydanı olayları [6] gibi kötü olayların hatırlara gelmesinden ya da Falun Gong [4] gibi muhalif seslerden korumaya çalışıyor. Bu nedenle Sincan olaylarının yaşandığı 2009'dan bu yana Twitter, Facebook ve daha bir çok batılı sosyal medya sitesinin kullanımı yasak [7]. Aynen ülkemizde olduğu gibi Çin'de de "dış güçler" söylemi yaygın ve demokrasi yanlıları adeta terörist olarak sunuluyor.

Net-izen'dan Spl-internet'e

İnternetin ilk çıktığı 1990'larda, çeşitli ülkelerden sıradan insanlar ilk defa bu ortamda karşılaşmaya başladılar. Daha önce ülkeler arasında sadece turist ya da iş insanlarının, o da belirli ortamlarda temas kurduğu bir yapı vardı. İnternet üzerinden karşılaşan insanlar ise birbirinden farklı olmadıklarını gördüler. O günlerde "netizen" kavramı ortaya çıktı. Yani İngilizce "vatandaş (citizen)" kelimesinin "net" yani internete uygulanmış hali; "internet vatandaşları". İnsanlar o ilk günlerde (hatta 11 Eylül'e kadar da denilebilir) kendilerini netizen diye adlandırmaya başladılar.

Bu terim vatandaşlıktan öte; interneti entelektüel ve sosyal bir kaynak haline getirerek, "açık erişim", "ağ tarafsızlığı", "ifade özgürlüğü" gibi siyasi yapıları geliştirmeye yönelik ilgi ve aktif katılımı da ifade eder [8].

Michael ve Ronda Hauben, İnternet ve Netizenler: İnternetin İnsanların Yaşamları Üzerindeki Etkisi isimli 2001 tarihli makalelerinde Netizen konusunda şunu belirtirler; [9]

"21. Yüzyıla hoş geldiniz. Siz bir Netizensiniz (bir İnternet Vatandaşı) ve Net'in mümkün kıldığı küresel bağlantı sayesinde bir dünya vatandaşı olarak var oluyorsunuz . Herkesi yurttaşınız olarak görüyorsunuz. Fiziksel olarak bir ülkede yaşıyorsunuz, ancak dünyanın büyük bir kısmıyla küresel bilgisayar ağı aracılığıyla iletişim halindesiniz. Neredeyse, dünyadaki diğer tüm Netizenlerin yanında yaşıyorsunuz. Coğrafi ayrılık, aynı sanal mekânda varoluşla değiştirilir."

Ancak devletlerin bu "netizen" işinden pek hoşlanmadıkları görülüyor. İster ABD gibi demokrasisi (!!!) ile övünen bir ülke, ister komünist parti ile yönetilen bir ülke olsun. Her ikisi de, kendi söylediklerinin aksini söyleyenlerden ya da uygulamalarının ve varsa yolsuzluklarının ortaya dökülmesinden hoşlanmıyorlar.

Günümüzde batı literatüründe, Çin ve Rusya ile ilgili siber saldırı ya da dezenformasyon sohbetlerinde "Splinternet (Bölünmüş internet)" terimi kullanılıyor.

Bir arkadaşım, TikTok ve WeChat bloklaması konusunda "Ama Çin de yapmıyor mu, neden ondan bahseden yok" diye sordu. Ben de cevapladım; "2 yanlış, 1 doğru etmez". İkisi de ya da başka kim yapıyorsa yanlış. Hatta ABD'nin Çin'in yaptığını yapacak olması çok şaşırtıcı.

Sürer mi? Çin'in duvarının nasıl aşıldığına dair bir sürü haber yayınladık. Bir örneğini dipnotta verelim[7][10]. İnterneti, ifade özgürlüğünü, insanların bir arada olmasını engellemeye yönelik ne kadar çaba varsa, karşısında da teknolojik üstünlüğü kullanan başka birileri var.

Trump'ın (ABD'nin) attığı tehlikeli adımın nedeni seçim mi?

Cumhuriyetçi Amerikalılar (muhafazakarlar) arasında Çin'le işbirliği konusunda, daha Nixon'un Çin'i 1972'deki ziyaretinden bu yana gelen bir antipati vardır. Bu durum, 2000'den sonra iyice alevlendi. Her türlü göçmen için antipati doğdu. Çin'in telekomünikasyon ve teknoloji alanında ileri gitmesi, buna karşılık ABD'nin teknolojide geride kalmaya başlaması ise çok dikkat çekici oldu. Amerikalılar bu nedenle "Amerikayı yeniden büyük yapacağız" sloganına yani Trump'a oy verdiler.

Ama 4 yıl sonra, Korona savaşında başarısız olmuş, ihmalkâr görünümlü ve de kendi vatandaşlarına (özellikle siyah olanlara) pek de sempatik bakmadığı görülen Trump'ın durumu sarsıntılı. Gerçi rakibi genç ve dinamik, ortalığı yıkacak, oyları toparlayacak biri değil. 71 yaşındaki Biden medyada fazla yer de bulamıyor. Kazanması ancak Trump karşıtlığı ve Demokrat parti taraftarlığı sayesinde olacak gibi. Ama Trump'ın yine de kaybetmesinin çok olası olduğu düşünülüyor (Kazanmasının şaşırtıcı olmayacağını söyleyenleri de gözardı etmeyelim).

Bu nedenle Cumhuriyetçi ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo günümüzde "ABD'nin temiz bir internet istediğini" söylemesinin arkasında biraz da seçim yatırımı var gibi de gözüküyor.

Ancak attıkları adım hayli tehlikeli. İnternetin küresel olma niteliğini tartışmaya açabilir. "Splinternet (Bölünmüş internet)" terimi zaten bir süredir ortada ve tartışılıyor.

Koltuklarına yapışmış ama icraatleri tartışmalı olan siyasetçiler için internetin kontrolü çok istenen bir durum. Ülkelerin kendi içlerinde basılan kitap, dergi, gazeteleri kontrol etmeleri nispeten kolay ama internet için bu mümkün değil. İnsanların internette görebileceklerini çok sıkı bir şekilde kontrol etmek isteyen hükümetler, duvarları çekerek sorunu çözmeyi düşünüyor.

Mümkün mü?

ABD WeChat ve TikTok için neler yapacak henüz ana hatları belli değil. Ama aşağı yukarı şunlar olacak;

  1. Trump kararnamesi yürürlüğe girdiğinde TikTok'a ulaşım hala sağlanabilir. Ancak yasal güncellemeler ulaşamayabilir. Bu kararname ile uygulama Android ve Apple Store'lardan kaldırılacak.
  2. Ayrıca finansal açıdan sıkıntılar yaşanacak. Amerikalı reklam verenden reklam alamaz hale gelecek.
  3. Çalışanların maaşları ABD yönetimi tarafından dondurulabilir.
  4. TikTok ofisleri boşaltılmaya zorlanabilir.
  5. Hatta TikTok mahkeme açmaya hazırlanıyor ama Trump'ın emri, Amerikalı avukatların Amerika içindeki herhangi bir yasal işlemde TikTok'u temsil etmesini imkansız hale getirebilir. Kararnameyi ihlal etmenin ağır cezaları var. 45 günlük sürenin ardından, TikTok ile iş yapmak ihlal başına 300.000 $ para cezasına neden olabilir ve "kasıtlı" denilerek bunu yapanlar cezai kovuşturmaya bile maruz kalabilirler.

TikTok'un 11 Ağustos Salı günü Kaliforniya'da bir dava açmaya hazırlandığını da not edelim [11].

Son olarak bir soru da şu; ABD interneti toptan kapatabilir mi? 2010 yılında Obama'nın ABD için bir "Kill Switch" istediği biliniyor. Çin ya da başka bir ülkenin saldırı yapması durumunda, ABD'nin internetini toptan kapamak için bir düğme araştırıldı ama bu çalışma başarısız oldu[12].

Bu yazımızda "internet gönüllülerinden" ya da başka deyişle "netizen"larından bahsetmedik. Başka bir yazımızda dünyada internetin altyapısı nasıl çalışıyor ve internete gönül verenler neler yapıyor anlatırız.


[1] T24 Yıllık 2020 çıktı: 180 sayfa, 57 yazar, uzman, çizer ve sanatçı...

[2] TikTok Kullanıcıları, K-Pop Hayranları Trump Seçim Toplantısını Sabote mi Ettiler?

[3] Internet censorship in China

[4] Falun Gong ya da Falun Dafa, 1990'da kurulan bir dini hareket. Budist gelenekleri takip ediyor. Dünyada 70 ülkede bir kaç yüzbin takipçisi olduğu kaydediliyor. Lideri ABD'de 400 dönümlük bir arazi içinde yaşıyor. Performans sanatları ile ilgili 2 okulun sahibi. 2016 seçimlerinde Trump için reklam yaparak dikkati çeken Epoch Times gibi bazı medya organlarına da sahip.

[5] Great Firewall

[6] Çin Komünist partisinin yozlaşma içinde olduğu ve baskıcılığı nedeniyle, 1989 yılının 15 nisan - 4 haziran arasında öğrencilerin, işçilerin ve aydınların önderliğinde yaşanan protesto gösterileri. Tiananmen Meydanı odak noktası olduğu için Tianmen Olayları (ya da Tianmen Katliamı) ismiyle bilinir. Çünkü kanlı bir şekilde bastırıldı. Komünist Parti kayıtlarına göre 200-300 arası, diğer kaynaklara göre 2000-3000 arası ölü sayısı yarattı.

[7] The Complete List of Blocked Websites in China & How to Access Them

[8] Netizen

[9] Hauben, Michael, Hauben, Ronda Preface: What is a Netizen?

[10] Weibo uygulamasında sansürlenmiş mesajların görülmesini sağlayan uygulama

[11] TikTok Trump Yönetimini Mahkemeye Vermeye Hazırlanıyor

[12] Amerika'lılar İnterneti Toptan Kapatma Düğmesi mi Oluşturacak?

Yazarın Diğer Yazıları

Depremi yaşayan 4 ilde nüfus 300 bin azalmış

Bölge nüfusundaki yüzde 7-8'lere varan azalma, sığınmacı açmazı ile birlikte düşünüldüğünde, Hatay başta olmak üzere bölgenin geleceği ve özellikle güvenliği açısından odaklanılması ve strateji geliştirilmesi gereken bir konu olarak önümüzde duruyor

Bakan "Türkiye emin ellerde" diyor, ama öyle mi?

USOM ya da Ulaştırma Bakanlığı gerçekten ülkemizin vatandaşlarının "emin ellerde" olması için çalışmak isterse, öncelikle operatörler-bankalar-savcılık-kolluk arasındaki eksik olan koordinasyon ve süreçleri tanımlamakla işe başlayabilir

Mahalli yönetim seçimlerin analizi (I)

Ekonomisi ve diğer tüm alanları güzel bir ülkede yaşamak istiyorsanız "cahil halk" retoriğinden kurtulun, iyi bir yurttaş olarak seçim kanunlarını, siyasi parti kanunlarını ve de ilgili mevcut gelişmeleri vs. yakından takip edin. En önemlisi gerçek verilere güvenin. O zaman "yine mi" mutsuzluğunu yenmek mümkün olur