29 Ocak 2022

İmamoğlu'nun MOBESE görüntüleri ve Abdülhamit Gül'ün konuşması

Acaba Gül bize neyi hatırlatıyor? Ve gece yarısı birdenbire neden istifa etti?

Dün gece yarısı Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'ün istifa ettiğini sabah kalktığımızda haberlerden öğrendik. Acaba neden istifa etti? İstifasının arkasında Ekrem İmamoğlu'nun MOBESE görüntülerinin servis edilmesi mi var?

Abdülhamit Gül: Bütün kurumlar ve idare kişisel verilerin korunması sorumluluğunu yerine getirmelidir

Konuştuğumuz bazı yetkililer, dün Kişisel Verileri Koruma Kurulu'nun (KVKK) düzenlediği "28 Ocak Veri Koruma Günü" dolayısıyla yaptığı konuşmada çok ilginç bir bölüme işaret ediyorlar [1]:

"Geçmişte FETÖ'nün istihbarat ve veri madenciliğine verdiği özel önemi hepimiz biliyoruz. Ve bu çerçevede delil üreterek, tezgahlarla, oluşturulan kumpaslarla nasıl insanların kişisel haklarını ihlal ettikleri, nasıl mahremiyet haklarını ihlal ettiklerini hepimiz gördük, yaşadık. Usulsüz dinlemeler, kişilerin mahrem görüntüleri, özel bilgilerin ifşa edilmesi, verilerin hukuk dışı yollarla ele geçirilmesi gibi tüm hukuk dışı bu fiilleri hep beraber yaşadık. Hukuk devletinde esas itibarıyla haysiyet cellatlığı olmaz, itibar suikastı olmaz. Hukuk buna asla izin vermez, veremez, vermemelidir. Dijital kumpaslarla insanların hayatını tarumar eden, insanlara kumpas kuran, bu FETÖ'cü zihniyetin de asla ama asla unutulmaması gereken bir mücadele alanı olduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz. Bu FETÖ'vari anlayışın uygulamaları da hiçbir zaman hiçbir suretle ve hiçbir kimse tarafından gerçekleşmemesi yönünde de teyakkuzu ve bu konuda da hukukun gerekli tedbirleri alması da en esaslı görevlerden biridir."

Gül'ün konuşmasının diğer bir paragrafı ise, devlet kurumlarının kişisel verilere karşı sorumluluğunu hatırlatmak üzerineydi:

"Bütün kurumlar ve başta da idare, bu sorumluluğu bihakkın yerine getirmesi lazım. Vatandaşın güvenerek verdiği bu bilgileri yarın başka yerlerde, medyada, sağda solda ifşa edilecek bir hale gelmediğinden emin olması lazım. Bu konuda güvenin boşuna çıkmaması konusunda bütün kurumların büyük bir hassasiyeti sürdürmesi gerekmektedir. Çünkü kişisel veriler, kişinin en temel haklarından biridir."

Bu konuşmada (artık eski olan) Adalet Bakanı Gül, "bilginin silaha, verinin en değerli madene dönüştüğü"nü belirtirken, veri madenciliği, yapay zeka gibi kavramlara da işaret ediyor.

Acaba Gül bize neyi hatırlatıyor? Ve gece yarısı birdenbire neden istifa etti?

22 milyon dolara yapılan HGS sistemi, 15 Temmuz sonrası çöpe gitti

Abdülhamit Gül'ün konuşmasının büyük bir kısmını ayırdığı FETÖ'nün, insanların yollardaki hareketlerini takibi ile ilgili olan sistemlerinden biri MOBESE ise diğeri HGS sistemiydi. AKP'nin 15 Temmuz girişimi sonrasında FETÖ'nün 15 milyon aracın hareketlerini takip edebildiğini iddia ederek kullanımdan kaldırdığı HGS sistemi ve yazılımı, Türkiye'ye bugünkü para ile 300 milyon TL'ye mâl olmuştu ama çöpe gitti. O zaman yayımladığımız bir haberde şöyle demişiz[2].

"Otoyol ve köprülerde geçiş ücretini otomatik tahsil etmeye yarayan HGS sistemi "FETÖ'ye bağlı şirketler tarafından geliştirildiği" ve "15 milyon aracın bilgilerinin takip edilebilir olduğu" nedenleriyle yenilendi. Oysa, PTT ve Karayolları Genel Müdürlüğüne 2014 yılında yaklaşık 22 milyon dolar'a (o zaman ki parayla yaklaşık 65 milyon TL, bugün yaklaşık 300 milyon TL) satılan Hızlı Geçiş Sisteminin (HGS), 24 Mayıs 2011'te imzalanan sözleşme ile 3 yıl boyunca Vendeka tarafından yönetildiği belirtilirken, FETÖ'nün Tayvan İmamı olarak tanımlanan Hüseyin Kızmaz'ın bu şirkette, Pasifik İş Geliştirme Müdürü olduğu kaydediliyor."

2016'daki bilgilere göre, kartlı geçiş sisteminin yerini alan HGS, 2 bin kilometre otoyol ağını kapsarken, 94 ayrı lokasyon olmak üzere 387 gişede faaliyet gösteriyordu. Osmangazi ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile Gebze İzmit Otoyolu ve Kuzey Marmara Otoyolu'nda HGS yazılımları hep aynı kapsamdaydı.

MOBESE kayıtları nereden çıktı?

Sözcü yazarı Saygı Öztürk, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun MOBESE görüntüleri için gözlerin İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş'a çevrildiğini yazdı[3].

"MOBESE kayıtlarını kim çıkardı, bunun için kimin talimatı oldu, kayıtlar çıkarıldıktan sonra kime teslim edildi, sonra basına servisi kim yaptı?" gibi sorularını gündeme getiren Öztürk, görüntülerin ancak şu hallerde emniyet dışına çıkarılabileceğini belirtti:

  1. "Savcılık makamının isteği üzerine yürütülen bir soruşturma kapsamında olayın çözülmesi için istenebilir.
  2. Mahkeme tarafından yürütülen bir kovuşturma kapsamında olayın aydınlatılması için istenebilir.
  3. İdari soruşturma kapsamında ön inceleme, araştırma-soruşturma kapsamında alınabilir.
  4. Bir olayın aydınlatılması için yetkili makamların görev alanları içinde ve talimatla bu görüntüler alınabilir. Bunlar istihbarat, güvenlik amaçlı olduğu gibi kamuoyunu bilgilendirmek için alınabilir."

Bu görüntüleri kopyalayabilmek için sisteme giren her polis memurunun kendi şifresini kullanması gerektiğini belirten Öztürk, Aktaş'ın konunun soruşturulması için müfettiş talep etmesi gerektiğini vurguladı.

Öte yandan Öztürk, yazısında ismini vermediği bir emniyet görevlisinin "MOBESE kayıtları bizden çıkmadıktan sonra hiçbir yerden çıkması mümkün değil. Bu işin gizli kalması da asla kabul edilemez. Bugün olmasa bile yarın ortaya çıkacaktır" dediğini de belirtti.

İmamoğlu MOBESE görüntülerini yargıya taşıdı

İmamoğlu'nun restorana giriş görüntülerinin 027-G-34SRY-0 numaralı MOBESE kamerasından alındığı anlaşılıyor. Anayasanın 20. Maddesinde kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı, "anayasal bir hak" olarak teminat altına alınmış durumda.

Nitekim dün, İmamoğlu'nun avukatları görüntülerin soruşturulması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na şikayet dilekçesi sundu. Avukatlar, MOBESE'den sorumlu ve/veya erişimi bulunan tespit edilecek şüpheli veya şüpheliler ve ek olarak iki gazetenin muhabirlerinden şikayetçi oldu. Şikayete konu suç maddeleri de şunlar: TCK 135 yani kişisel verilerin kaydedilmesi, TCK 136 yani verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, TCK 257 yani görevi kötüye kullanma.

Avukatların savcılığa sunduğu dilekçede olay şöyle özetlendi:

"Müvekkil Ekrem İmamoğlu 24 Ocak 2022 tarihinde gün boyunca hem İBB Afet Koordinasyon Merkezi hem de sahada yoğun çalışmalar yapmıştır. Müvekkilin yapmış olduğu çalışmalar esnasında daha önceden planlanmış resmi bir yemeğe katılmasının ardından söz konusu mekanın bulunduğu sokağa araçların giriş ve çıkış anlarına ait MOBESE görüntüleri açık sosyal medya hesaplarından paylaşılmıştır.

Amacı suç önlemek, kişilerin güvenliğini sağlamak olan ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nün kontrolünde sınırlı kişilerin erişimine açık olan bu sistem görev gereklerine aykırı şekilde kullanılmış, bu nedenle müvekkilin mağduriyetine sebep olmuştur. Müvekkile ait görüntüler, görevin kötüye kullanılması suretiyle hukuka aykırı olarak kaydedilmiş ve yine hukuka aykırı olarak başkalarına verilmiştir. Açıklanan nedenlerle şüpheli ya da şüphelilerin tespit edilerek cezalandırılmaları talebi ile şikayette bulunma zorunluluğu doğmuştur. Mevcut kayıtların hangi kişiler tarafından ele geçirildiği ve yayınlandığı tarafımızca kesin olarak bilinmemekte olup, yapılacak soruşturma kapsamında şüpheliler hakkında suç şüphesi oluşması halinde kamu davası açılmasını talep etmekteyiz."

MOBESE nedir?

MOBESE (MOBil Elektronik Sistem Entegrasyonu), Türkiye'nin 81 ilinde bulunan sistemle, suç ve suçluyla mücadele amacıyla kurulmuş olan kameralı güvenlik sistemleridir. İlk olarak 2005'de İstanbul Valiliğinin 25 trilyon eski TL harcayarak (o zamanki dolar kuru ile 15 milyon dolar yani bugünkü parayla 200 milyon TL) kurduğu sistem[3], İçişleri Bakanlığı bütçesinden o günden bu yana geliştirilmiş ve 81 ile yayılmıştır. Bütün sistem bugüne dek ne kadar para harcandığı bilinmiyor ama 2010'larda harcanan paranın o zamanki para ile 150 milyon TL olduğu raporlanmıştı.

İşte İmamoğlu'nun kamera görüntülerinin geldiği yer bu MOBESE. Kuruluşu konusunda Hürriyet gazetesinde ilginç detaylar var. Tavsiye ederim, okuyun [4].

MOBESE neleri takip ediyor 

Hemen belirtelim, 2006'da MOBESE'nin hukuki altyapısındaki eksiklikler tespit edilmiş ve çalışmalar başlamış[5]. Tabii buna 2016'da yürürlüğe giren Kişisel Verileri Koruma Kanunu da bir boyut katıyor.

Peki, MOBESE neleri takip ediyor? Şimdilerde MOBESE'nin sitesi dışarı açık değil. Sadece içinde "MOBESE" kelimesi geçen haberler görülüyor (MOBESE kayıtlarından alınan bilgiyle şu şahıs yakalanmıştır vs cinsinden).

Ama Avukat Özgür Eralp'in sitesinde 2006 yılında buna dair bir makale var. O makaleden bir bölüm alalım [6]:

"MOBESE'ye yakıştırılan başka adlar da "Şehir Komuta Kontrol Merkezi" veya "Kent Bilgi ve Güvenlik Sistemi."

Her ne kadar MOBESE denince akla sadece sokaklara yerleştirilmiş kameralar geliyorsa da İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün internet sitesinde belirtildiği üzere projenin bileşenleri şu şekildedir (Not: o tarihte http://MOBESE.iem.gov.tr/ adresi üzerinden siteye ulaşılabiliyordu. Bugün ulaşılamıyor)

» Komuta Kontrol Merkezi (K.K.M.)
» Araç Takip Sistemi (A.T.S.)
» Mobil Araç Sorgulama Sistemi (M.A.S.)
» Mobil-K Ünitesi (MOBİL-K)
» Karınca Evrak Transfer Sistemi (K.E.T.SİS.)
» Nezarethane İyileştirme ve Kontrol Merkezi (N.İ.K.S.)
» Bölge Görüntüleme Sistemi (B.G.S.)
» Plaka Algılama Sistemi (P.A.S.)
» Muhtarlık Otomasyon Sistemi (M.O.S.)
» Asayiş Otomasyon Sistemi (AS.O.S.)
» Mobil Operasyon Yönetim Merkezi (MO.YÖN)
» İstanbul Emniyet Müd. Bilgisayar Ağı (İEMNET)

Aslında MOBESE altında Bölge Görüntüleme Sistemi (BGS) olarak düzenlenmiş bu sistem halkın yoğun olarak bulunduğu ve geçiş güzergahı olarak bilinen yerlere konulan kameralar ile kameralardan alınan görüntülerin merkeze sürekli olarak aktarılıp kaydedilmesinden oluşmaktadır.

Bu sistemlerin keyfi ve düzensiz kullanımının başta kişisel verilerin ve özel hayatın gizliliği olmak üzere bir çok hukuk kuralını ihlal etme ihtimalinin yüksek olduğu muhakkaktır."

Son söz

Dipnotta linkini verdiğim Av. Özgür Eralp'in yazısında bir de şöyle bir bölüm var[6]:

"Kırklı yılların sonunda kafasını hiç bir gizlisi kalmamış, tümüyle saydam hâle getirilmiş insan tipinin vizyonuna takan George Orwell de mutlak kontrol ile bu saydamlığı sağlayan süper devlete, kitabında Okyanusya adını yakıştırmıştı.1984 adlı bu kitapta Büyük Birader'in yönetimindeki devlette, yaşam alanlarının her köşesine yerleştirilmiş kameralar olan, insanların attığı her adımın, sarf ettiği her sözün resmî makamlarca nasıl izlenip, arşivlendiği anlatılmaktaydı.

Herkesin gözetlenebilmesine olanak sağlayan G.Orwellin Tele ekranı veya Jeremy Benthamın mahkumların kontrol etmek için tasarladığı Panoptikon yöntemi hukuk ve felsefe dünyasında yıllardır tartışılırken yakın geçmişte hayatımıza giren MOBESE bu tartışmaları yeniden alevlendirdi."

Maalesef teknoloji geliştikçe insanların yararına olduğu kadar, başka amaçları gerçekleştirmek için de kullanılabiliyor. Bunun sınırını ise, kendi haklarının neler olduğunu sorgulayan ve tepki gösteren insanlar oluşturacaklar.

Kanuna göre vatandaşın aydınlatılma zorunluluğu var. Bu MOBESE ya da HGS sistemi, bizleri nereye kadar takip ediyor, hangi verileri alıyor ve nasıl kullanıyor. Bu sistemlere kimlerin erişimi var. Emniyet Genel Müdürlüğünün bu konularda bizi aydınlatması lazım. Ben şahsen bu olaydan sonra zaten kendilerine bir takım sualler gönderiyor olacağım. 

Bu yazıyı herkes farkında olsun diye yazdım. Neler olduğunu farkına varın ve tepki gösterin. Bu sistemler sizi takip ediyor. Bir polis memuru bunu dışarıya verebiliyorsa, acaba arkadaş, eş, dost istediğinde, ya da bazı kritik davalarda da veriyor mu, ya da daha kötüsü bazı görüntüleri silebiliyor mu?

İktidar değiştiğinde, bu yazılımların da değiştirilmesi gerektiğini şimdiden hatırlatalım. Aynen AKP'nin HGS'yi alelacele değiştirmesinde görüldüğü gibi[2].



[1] BAKAN GÜL: FETÖ'VARİ BİR ANLAYIŞIN UYGULAMALARININ HİÇBİR ZAMAN GERÇEKLEŞMEMESİ İÇİN HUKUKUN GEREKLİ TEDBİRLERİ ALMASI EN ESASLI GÖREVİDİR

[2] HGS Sistemi –FETÖ Nedeniyle– Yenilendi, 22 Milyon dolar Çöpe Gitti

[3] Tayyip Erdoğan MOBESE'nin Açılışını Yaptı

[4] İşte MOBESE'nin şifresi

[5] MOBESE'nin Hukuki Altyapısı Oluşturuluyor

[6] SORU 277 : ŞU MOBESE DEDİKLERİ…

Yazarın Diğer Yazıları

IT dünyasının ‘Kara Cuma’sı

Tekel haline gelmiş, açık kaynak olmayan ve yabancı yazılımlar, milli güvenlik tehdidi midir?

TBMM Komisyonu’nun Çin ziyareti masraflarını Huawei mi, TBMM mi ödedi?

Her iki taraf da cevap vermekten kaçındı. Hem Huawei hem de TBMM. Kaçındılar çünkü aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık. Vergi üzerine vergi getirilirken TBMM böyle bir seyahatin masraflarını öderse vatandaşa ayıp olmaz mı? Ödemez ve Huawei öderse o da meslekleri bile farklı olan milletvekilleri açısından başka bir garabet olmuyor mu?

Elon Musk, AB'nin gizli sansür anlaşmasını reddettiğini açıkladı

"Avrupa Komisyonu, X'e yasadışı bir gizli anlaşma önerdi. Eğer kimseye söylemeden, konuşmaları gizlice, sessizce sansürlersek, ceza vermeyeceklerini söylediler"