Geçen hafta 6 Şubat 2023 depremin en şiddetli yaşandığı illerden birisi olan Hatay'daydık. 20 kadar gazetecinin katıldığı bir basın gezisi ile gittik ve "e - ticaret"in, girişimcisi ya da çalışanı ile bizzat depremin sıkıntıları içindeki insanlara nasıl umut verdiğini, harekete geçirdiğini kendi ifadeleri ile dinledik. Sizlere de bunu aktarmak ve "eğer deprem bölgesine destek olmak istiyorsanız, lütfen deprem bölgesindeki esnaftan alışveriş edin" demek istiyoruz.
HepsiBurada e - ticaret firması, bölgeye 20 kadar gazeteciyi "Her Sipariş Bir Destek" kampanyası kapsamında götürdü. Orada 4 kadın girişimci ve 1 kadın kooperatifi ile karşılaştık. Onları dinledik, neler yaşadıklarını, insanlarını nasıl kaybettiklerini ama kampanya sonucunda siparişler ulaştığında nasıl heyecana kapıldıklarını gördük. Sizlere de kendi ifadeleri ile aktarmak istiyoruz.
E - ticaretin 2022'de genel ticaret içindeki payı yüzde 18,6'sı oldu
Hikâye tarafına geçmeden önce biraz bilgi verelim. Ticaret Bakanlığı'nın yeni açıklanan e - ticaret verilerine bakıldığında, 2022'de 801 milyar TL olarak gerçekleşen e - ticaretin 458 milyar TL'si perakende olmuş. Toplam 548.688 e - ticaret işletmesi olduğu ve bunun 539 bininin e - ticaret pazaryerleri altında hizmet verdiği belirtiliyor.
Muhtemelen ülkede en fazla e - ticaret konularında yazan kişilerden biriyim. 2010 öncesi yazdıklarımız daha ziyade "ne zaman açılacak bu e - ticaret'in önü" türünden yazılardı. 2010 sonrası da durum farklı değildi. Kredi kartları kullanım konusuna gelen önemli güvenceler, daha büyük firmaların e - ticarete adım atması, 2015 sonrasında da -fiziksel dünyadaki AVM'lerin eşdeğeri- e-pazaryeri dediğimiz daha büyük e - ticaret sitelerinin hayata atılmasıyla durum değişir gibi oldu. Gerçi 2015'de hâlâ toplam perakendenin içinde yüzde 1,6'lık bir yer kaplıyor durumundaydılar.
Ama Covid-19 salgını bunu değiştirdi. Hem kullanıcı, hem de firmalar hayata e - ticaret ile tutundular. Bir anda cirolar büyüdü. TÜBİSAD'ın 2015 yılı raporu (50 bin TL üzeri satış yapan firmaları içeriyordu) sadece 19 milyar TL'den bahsediyor. Oysa 2022'nin ilk 6 ayında 348 milyar TL'ye ulaşarak, 7 yılda yuvarlak hesapla 40 kata yakın artış görmüş.
Bunları anlatmamın nedeni, bu hafta HepsiBurada'nın davet ettiği gazeteciler topluluğu olarak gittiğimiz Hatay'da gördüklerimiz. Covid-19 ile katlanan e - ticaretin depremle yıkılan ama daha önemlisi ruhsal açıdan çöken Hatay'a bir yardım eli uzattığını görmek oldu.
Yukarıda videoda bazı bölümlerini izleyeceksiniz. Ama ben yazılı olarak da ve sizlere "Hatay'a ya da depreme uğramış diğer 11 ile yardım etmek istiyorsanız, bölgenin tüccarlarından alışveriş edin" demek istiyorum. Çünkü Hatay'da iş sahiplerinin çoğunluğunun da vefat etmesi nedeniyle ticaret durmuş durumda. Bu büyük sorunu e - ticaret yoluyla yenmek mümkün.
Her gün kekik toplayan kadınların deprem sonrası gelirleri yok olmuş
Hatay'da ilk gittiğimiz yer bir dağ köyü oldu. Bu köyde kadınlar, depremden önce her allahın günü kekik topladıklarını ama bu kekikleri kendilerinden satın alan tüccarların depremde vefat etmesi nedeniyle, şimdi sıkıntıya düştüklerini anlattılar.
Kadınlar, e - ticaret sayesinde her gün olmasa da kekik hasadı yapabildiklerini söylediler.
Bu sıkıntıdan kurtulmanın yolu ise, e - ticaret olmuş. HepsiBurada'nın verdiği bilgiye göre, mart ayı içinde "Her Sipariş Bir Destek" kampanyasının toplam satış hacmi 250 milyon TL'nin üstüne çıkmış. 10 Nisan itibariyle deprem bölgesinde toplam 1.650 girişimci kadın ve kadın kooperatifi Hepsiburada'da satış yapmaya devam ediyormuş.
Konuyu bir de bölgedeki bir kadın girişimci olan NeşeliMutfak.com'un sahibi Dilek Tecirli'den dinledik. Tecirli depremden sonra evini ve işyerini kaybetmemiş ama çalışanlarını, arkadaşlarını, akrabalarını kaybetmiş. Tüm bu üzüntü arasında morali bozuk bir şekilde yaşamaya çalışırken "depremle yaralanmış ve ne yapacağımızı şaşırmış haldeyken" diyor ve 12'nci günde birden sipariş yağmaya başladığını aktarıyor. Çünkü yukarıda bahsettiğimiz HepsiBurada'nın "Her Sipariş Bir Destek" kampanyası başlatılmış.
Dilek Hanım bu süreci büyük bir heyecanla anlatıyor, kendisinin ve ekosisteminin (örneğin kekik toplayan kadınların) bir anda gelir elde etmeye başladığını söylüyor. Yani e - ticaret, hem Hataylı girişimcilerin, hem de çalışanların, hem ekosistemin (paketleme ve kargo gibi) önünü açmış.
Meriç Çiftliği - Zeytincilik ve diğer tarım ürünleri
Ziyaret ettiğimiz diğer yer Suriye sınırına yakın bir alandaki Meriç Çiftliği oldu. Dilek Hanımla birlikte, Meriç çiftliğinin sahibi olan iki kız kardeş yani Serra ve Işıl Nalçabasmaz zeytincilik ve zeytinyağcılık yapıyor.
Hatay sofrasının zenginliği malum, Meriç çiftliğinde genç nesil girişimci Işıl Nalçabasmaz; kız kardeşi, annesi, babası ve anneannesiyle birlikte bize bir Bergamot ağacının altında, upuzun ve Hatay yerel yiyeceklerinden oluşan zengin bir masa hazırlamıştı.
Meriç Çiftliği, Suriye sınırındaki Yayladağ köyü yakınlarında 4 bin 500 dönümlük bir alanın 2 bin 500 dönümünde zeytincilik, zeytinyağcılık, geri kalanında ise orman ürünleri, sumak, keçiboynuzu ve diğer üretimleri yapıyorlar. Aile işi olan bu konuda Hatice Hanım bize, Maraş-Hatay-Filistin üçgeninin zeytinin ana vatanı olduğunu, İtalya'ya İspanya'ya ve Kuzey Afrika'ya buradan gittiğini anlatıyor.
E - ticaretin kendileri ve yarattıkları ekosistem için kurtarıcı olduğunu depremle anladıklarını ve birçok ailede erkeklerin işlerini depremle kaybettiğini ama kadınların burada bir çıkış yakaladıklarını anlatıyorlar.
Yemekte çok üzüldüğümüz bir konu da Hatay Kadın Girişimciler Derneği Başkanı Çiğdem Kıral tarafından ikaz edildi. Kıral, tarım arazilerine dökülen molozlardan topraklarına karışacak asbestin yaratacağı felakete dikkat çekti ve basın olarak desteğimizi istedi.
Defne Apollon İpekçilik - İpek böcekçiliği
Hatay ziyaretimizde bizi en çok etkileyen konu ise, Defne Apollon adlı İpek Böcekçiliği tesisi oldu. Hatay'da köylerde zaten ipek böceği ve dolayısıyla ipek üretimi yapılırmış. Anne Emel Duman'ın kurduğu el yapımı ipek tesisinin, Uludağ Üniversitesinden eğitim alan ailenin kızı Tuğçe Duman'ın yarattığı ivmelenme ile 4 ay önce büyük bir show room kurduklarını öğrendik.
Aşağıdaki videoda Tuğçe Duman bize yaptıklarını anlatırken, bu show room'u ve arka planda yerdeki yatakları görüyorsunuz. Duman ailesi tesisi şimdilerde depremzede ve yardım kuruluşlarına açmışlar. 100 kadar insanın tesiste kaldığını öğrendik.
Tuğçe Hanım aşağıdaki videoda çok ilginç bir şey anlatıyor; "Barış İpekçiliği" adını verdikleri (ki tarihsel olarak Defne de barış yolu imiş) yöntemle, bütün dünyada ipek üretimi için —tek kozadan çıkan 1700 metre uzunluğundaki ipek iplik kesilmesin diye— kozalar içindeki kurtçuklar öldürülerek (sıcak suda kaynatılarak) üretim yapılırken, bu tesiste tam tersine kurtçuğun kozadan çıkarak kelebek olmasına müsade ediliyor. Elde edilen delikli kozadan iplik üretimi yapılıyor.
Bunun tarihçesi ise, tüccarın köyden kozaları delinmemiş olarak aldıktan sonra geriye bıraktıkları delikli kozalarla el yapımı üretim yapmayı denemeleri olmuş. Bugün dünyada sadece Hintli bir firma (aile) ve Hatay'lı Duman ailesi bu yolla ipek üretimi yapıyor. Tırtılların kelebek olmalarına müsade ediyorlar.
Anne Emel Duman çok üzgün. Çünkü "Hatay Sarısı" adı verilen ve deprem öncesi coğrafi işaret alacakları İpek Böceği cinsine ait yumurtaların yüzde 95'ini, deprem sonrası elektrikler kesilince kaybetmişler. Çok hassas olduğunu söylediği bu yumurtalardan kalan yüzde 5'i için aşırı özen gösterdiklerini belirtiyorlar. Bize bu nedenle gösteremediler.
Gelmişken, evin büyükannesinin İpek Böceği kozalarından, el ile ipek iplik eğirmesini de izledik.
Ayrıca ülkenin son Ermeni köyü Vakıflı da bu depremde zarar görmüş. Oradaki el emeği reçel ve benzeri üretimler yapan kadın kooperatifi yetkilileri de bize durumu anlattılar. 35 haneli köyde deprem öncesi 75 kişi yaşarken, deprem sonrası bu sayı 40'a düşmüş. Onların da şu anda tek şansları e - ticaret.