06 Mart 2023

BTK, sorumluluğu operatörlere mi yüklemeye çalışıyor? (Ⅰ)

Depremdeki haberleşmenin kesilmesinin ve bunun yarattığı olumsuzlukların sorumlusu herkesten önce Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'dır. Nokta...

2019 yılında yaşadığımız 5,8'lik İstanbul depreminde kesilen haberleşme sonrasında, BTK operatörlere ceza kesmişti. Hani ne kadar ceza derseniz; 2 milyon Turkcell'e, 2,5 milyon Vodafone'a ve 5,2 milyon da Türk Telekom'a olmak üzere toplam 9,8 milyon TL. Hatırlayalım; 2019 yılında bu 3 operatörün toplam geliri; 29,6 milyar TL idi. Yani, gelirlerinin on binde 3,3'ü kadar.

Peki bu ceza neye karşı verilmişti? 5,8 şiddetindeki deprem sırasında ve sonrasında Turkcell 1 saat 15 dakika, Vodafone 1 saat 45 dakika ve Türk Telekom 27 saat kesinti yaşamıştı.

Üstelik deprem hasar bile yaratmadığı halde haberleşmenin durumu böylesine kötüydü. Ya yaratsaydı? Acaba kaç saat haberleşemeyecektik?

BTK sorumluluğu, cezalar ve soruşturmalarla operatörlerin üzerine yıkıyor

Peki, 2019'da bu sıkıntıyı yaşadık, cezalar da verildi filan, 2023 Kahraman Maraş depremine kadar aradan 3,5 yıl geçti. Haberleşmede sorun  çözüldü mü? En lazım olduğunda haberleşme kesintisiz ve düzgün yürüdü mü?

Hayır çözülmedi.

"Cezalara rağmen neden?" filan diye sormayın. Çünkü BTK cezayı, gerçekten hakedilen bir ceza olarak değil, "Sorumlu olan Operatörlerdir, BTK değil" ALGIsı yaratmak için kesiyor. Zaten miktara bakın anlayın. Bu kadar ciddi bir olayda tüm kabahatli olanlar operatörler olsaydı ceza operatörlerin sadece 3 saatte kazandıkları para kadar olur muydu? Özellikle "Haberleşememek", bu depremde gördüğünüz üzere "yaşamı tehdit eden bir sorun" iken.

Üstelik bu para da tüketicinin cebinden çıkıyor.

Bu nedenle 2019'daki depremin arkasından da yazmıştık; sıkıntının kaynağı, operatörlerden önce sektörün gelişmesini engelleyen BTK, onun üzerindeki Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve onun da üzerindeki AKP hükümetidir. Operatörlerin de yapmadıkları ya da eksik yaptıkları varsa da, ceza kesilecekse asıl sorumlulara, yani BTK, Ulaştırma Bakanlığı ve AKP Hükümetine kesilmelidir.

Bu yazıda bir daha, bir daha, bir daha neden böyle olduğunu anlatacağız. Siz sevgili telekomünikasyon tüketicileri, lütfen haberleşme haklarınız konusunda farkındalığınızı  yükseltin ve talep edin. Yapmayan yetkilileri de şikayet edin, tepki gösterin, dava açın ...

Operatörler depremde ne yaptılar?

Bu girişten sonra "Operatörler Depremde Ne Yaptılar?" dosyamızın bu 6.bölümünde, geçtiğimiz hafta duyurulan BTK'nın operatörlere açtığı soruşturmaya ve aslında durumun ne olduğuna, depremde neden haberleşemediğimize değineceğim.

Önceki bölümleri de hatırlatalım;

kendi cevaplarından okuyabilirsiniz. Deprem zamanı ya da deprem olmayan zaman için "Altyapının eksik bırakıldığını" 23 yıldır -ama özellikle son 10 yıldır- yaza yaza dilimizde tüy bitti. Okuyucularımız okudu, okudu, okudu sonra muhtemelen kendisi ile ilişkisini çok önemsemedi ya da "ben ne yapabilirim ki" diye düşündü ve sonra unuttu.

Ama Kahramanmaraş depremi ne gösterdi? Haberleşme, yaşamın sürdürülebilmesi açısından çok önemli. Enkaz altından yerini bildiren insanlar bir yana, depremin bilmem kaçıncı gününde bile ulaşılamayan köylerden bahsediliyordu. Neden acaba? Haberleşilemediği için olabilir mi?

Şimdi yeniden yazalım. Belki bu korkunç felaket sonrasında, haberleşmenin önemini bütün okuyucularımız iliklerine kadar hissetmişlerdir.

Deprem sonrasında baz istasyonları ne durumdaydı?

Ben son 20 yıldır, TRT seyretmem ve okumam. Bu nedenle görmemiştim, ama bir arkadaşım Ulaştırma Bakanlığı ve BTK koordinesinde yürüdüğünü belirttiği römork baz istasyonları haberini yolladı.

Habere baktım; 16 şubat tarihli ve bölgeye gönderilen mobil baz istasyonu sayısının 400'ü aştığını söylüyor. Dün yayınladığımız BTK cevaplarında ise bu sayı 500'e yakın şeklinde veriliyor. Turkcell söyleşisine bakarsanız, 250+ mobil baz istasyonu yolladık diyor, Vodafone 190 mobil baz istasyonundan bahsediyor ve Türk Telekom mobil baz istasyonu konusunda rakam vermekten kaçınıyor, ayağa kaldırdığı sabit baz istasyonlarından bahsediyor.

Dolayısıyla Turkcell ve Vodafone'ın verdiği rakamlara göre 450 baz istasyonu gözüküyor. 11 tane de İBB'nin gönderdiğini biliyoruz. Bu durumda haberde bahsedilen ULAK baz istasyonu herhalde en fazla 15-20 tane olmalı.

Buna karşılık, Turkcell 1.600 istasyonun kesildiğini, Vodafone ise 1.200 istasyonun yıkıldığından bahsediyor. Türk Telekom somut rakam vermiyor. Rakamını veren 2 operatörün 2.800 istasyonu yıkılmış ve dolayısıyla 2 operatörün oraya gönderilen mobil baz istasyonu sayısı ancak 6'da biri kadar.

Baz istasyonlarızde 70-80 Fiber, yüzde 20-30 radyolink olmalıydı, Fiber engellendiği için tam tersi durum var.

Mobil baz istasyonları "arızi" durumlarda, yani normal şartlar altında sabit baz istasyonları ile sürdürülen haberleşme miktarının üzerine çıkıldığında gereklidir. Bir yerde maç vardır ya da başka türlü bir kalabalık --konferans, maraton, miting vs-- olabilir. Mobil operatörler normal zamanda 3-5 sabit baz istasyonu ile idare edilen o bölgeye, böyle durumlarda mobil baz istasyonlarını göndererek, artan haberleşme miktarını desteklerler.

Şurada ya da burada, 81 ilde çok kalabalık durumlar aynı anda olmayacağından, mobil baz istasyon sayısının 500-1.000 olması yeterlidir. Tabii ki bu ifadenin "gerek ve yeter şartı"; sabit şebekenin sağlam ve yedekli olmasıdır. Özellikle de deprem gibi afetler açısından.

Yani sabit şebekenin, fiber optik şebekeye bağlı olması ve yumurtaların aynı sepette olmaması açısından, bir kaç farklı ve de yedekli fiber şebeke bulunması gerek ve yeter şarttır.

Ama ne görüyoruz? Türkiye'de baz istasyonlarının ancak % 35-40'ı fiber bağlantıya yani ingilizce ifadesiyle "reliable (güvenilir)" bağlantıya sahipmiş. Gerisi radyolinkmiş.  Oysa dünyada bu oran % 70-80 fiber ve % 20-30 radyolinktir. Radyolink ancak kablo döşemenin zor olduğu yerlerde kullanılır.

Aşağıda Turkcell CEO'su Murat Erkan'ın 2021 kasımında konuşmacı olarak katıldığı Ulaştırma ve Bakan Yardımcısı (eski BTK başkanı) Ömer Fatih Sayan'ın moderatörlüğünde Mobilfest konferansında yaptığı konuşmadan bir parça sunalım;

Deprem bölgesinde fiber ya da radyolink bağlı olanlar ayrıca yedekliler miydi?

Tabi haberleşmenin böylesine sıkıntı yaşamasının sorunu hem altyapının olmaması, üstelik de yedekli olmaması. Sorduğumda yedekli denildi ama yaşanan kesinti bu cevabın yanlış olduğunu düşündürüyor. Öyle olmadığını anlıyoruz. Peki neden yedekli değildi?

Enkaz üzerinde çöken radyolinkli bir baz istasyonunun aradan çıkmasıyla, arkasındaki radyolinkle bağlı olan ama çökmemiş mesela 5 başka baz istasyonunun daha kullanılamaz hale geldiğini söylediler. Yani yedekleyen bir şey yok.

Zaten dediğimiz gibi, mobil baz istasyonlarını birbirine ya da şebekeye bağlayan şey bir sabit fiber optik bağlantı olmalıdır. Bunun seçeneği radyolinklerdir. Ancak radyolinkler IEEE sayfasından da görebileceğiniz üzere başta hava koşulları olmak üzere bazı durumlardan etkilenebilirler. Bu nedenle de, ancak kablo döşemenin zor olduğu uzak alanlarda ve toplam şebekenin % 20-30'u oranında kullanılırlar. % 70-80 oranında fiber olmalıdır.

'Fiber nasıl engellendi'nin resmini görelim

Bugün dünyadaki standart, yeni hücresel ağ vericilerinin gigabit bağlantıları kullanılarak bağlanmasıdır. 1 Gbps mutlak minimumdur, daha fazla trafik toplayan istasyonlarda 10 Gbps fiber optik kablo bulunur.

Ama aşağıdaki karara bakın;

Ne diyor biliyor musunuz? Fiber optik kablo şebekesinin yaygınlaştırılmasını teminen, Türk Telekom'a 2011 tarihinden itibaren 5 yıl boyunca muafiyet veriliyor. Bunun sonucunda fiber yatırımı ne olmuş, bakalım;

Bu grafikten bakalım, Fiber optik şebeke Türk Telekom'a sağlanan muafiyet sonucu ne kadar artmış? 2011'de 152,5 bin km'den, 2016'de 222,7 bin km'ye çıkmış. Yani 5 yılda Türk Telekom toplamda 70 bin km fiber döşemiş. Yıl başına 14 bin km. Komik...

Yani neymiş?

Bu kararı kimler aldı, kimler uygulamadı, kimler Türk Telekom'da yatırım yapması gerekirken yapmadı ise, depremdeki haberleşmenin kesilmesinin ve bunun yarattığı olumsuzlukların sorumlusu herkesten önce Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'dır. Nokta...

Diğer etkenler

Bu yazı şimdiden çok uzun oldu. Fiber şebekenin eksikliğini bir daha vurguladığımız bu bölümün, AKP'li yetkilileri uyarması ve derhal fiber yatırım için çalışmaları gerektiğini söyleyelim ve bir sonraki bölümde BTK'nın ve Ulaştırma Bakanlığı'nın neleri eksik yaptığını anlatmaya devam edelim. 


Grafik ve içerikte desteği için M. Ali İnceefe'ye teşekkür ederim.

Yazarın Diğer Yazıları

Neden bazı sitelere erişimde sıkıntı oldu?

Çeşitli hizmetler veren Cloudflare'i ülkemizde en çok "dDOS temizleme hizmetleri" ile biliyoruz. Trendyol'undan, Yemeksepetine, çeşitli gazetelerden, eksisozluğe, arabam.com'a kadar pek çok sayıda Türk web sitesi tarafından da kullanılıyor. Detayları Dağhan Uzgur'a sorduk

Trendyol "buybox" soruşturmasında, Rekabet Kurumu’na taahhüt metni sundu

İddiaya göre e-ticaret platformları, müşteriye gösterilecek satıcı konusuna daha doğrusu satıcılar arasında fiyatlara müdahale edebiliyor ve böylece son kullanıcının alım şartlarını etkiliyor

Avrupa endişeli, dikkatler denizaltı kabloları üzerinde

Denizaltı kablolar, uluslararası veri trafiğinin yaklaşık yüzde 99'unu taşıyan küresel internet bağlantısının omurgasını oluşturur. Bu kablolar, bulut bilişim, finansal işlemler ve medya akışı gibi hizmetleri etkinleştirerek küresel iletişim için kritik öneme sahip

"
"