30 Ekim 2015
AK Parti, CHP, MHP ve HDP’nin 7 Haziran ve 1 Kasım bildirgelerini hepimizde bolca bulunan duygular ve önyargılarla değil de bilimsel metodlarla karşılaştırdığımızda ne görüyoruz?
Açıkçası ben bugüne kadar siyasi partilerin bildirgelerini okuyarak oyunun rengine karar veren hiçkimseyle tanışmadım. Bu belki benim çevremin darlığından kaynaklı olabilir. Sanki bana hep tuttukları partiyi adeta DNA’ya işlenmiş bir taraftarlıkla destekleyen insanlar denk geliyor...
Fakat herşey ölçümlenebilirken kendi çevremizden değil veriden yola çıkmak tabii daha mantıklı. Örneğin ANDY-AR’ın 9 Ekim’de yayınlanan araştırması benim gözlemimden çok uzak bir sonuca sahip: ‘‘Seçmenin %46,3’ü kararını seçim bildirgelerine göre veriyor… Siyasi partiler seçmene ulaşmak için kampanyalar yapsa da seçmen genelde Türkiye’nin mevcut siyasi durumuna göre ideolojik düşünerek sandığa gidiyordu. Bu kez seçim bildirgeleri önem kazandı. CHP, 7 Haziran öncesinde kampanyasını bildirge üzerine kurunca farkındalık oluştu. AK Parti de bu seçimde bunu sürdürdü.’’
Bu vurguya ek olarak Ak Parti’nin CHP’nin bildirgesinden etkilendiği, üstüne de HDP’nin bildirgesinin ‘‘özyönetim’’ vurgusundan dolayı toplatılması beni bu konuda iyice meraklandırdı. Madem ülkenin en prestijli araştırma firmalarından birine göre bildirgeler bu seçimde bu kadar öne çıkıyordu, partiler birbirini bildirge ‘‘araklamak’’la suçluyordu ve bir partinin bildirgesi toplanacak kadar tehlikeliydi, bu konuya biraz daha yakından bakmak gerekiyordu, ama nasıl?
Hem hangi partiye oy vereceğime bildirgeleri okuyup karar versem nasıl olur, hem de acaba gerçekten 7 Haziran’dan 1 Kasım’a çapraz araklar var mı diye merakla partilerin web sitelerinden iki seçim için hazırladıkları bildirgeleri indirdim. Fakat bir sorun vardı. Çoğumuz gibi vakti kısıtlı biri olarak hem tüm bu metinleri okumam mümkün değildi, hem de okusam da muhtemelen yine çoğu kişi gibi benim de bol keseden sahip olduğum önyargılarım bu metinleri objektif değerlendirmemi engelleyecekti.
Bu noktada Bilgi Üniversitesi Medya İletişim Fakültesi’nden Dr. İvo Furman ve Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden Dr. Savaş Yıldırım imdadıma yetişti. Furman ve Yıldırım günümüzün popüler kavramlarından ‘‘big data’’ üzerine çalışıyorlar. Özetle, insan beyninin işleyip idrak edemeyeceği kadar büyük verileri kendi geliştirdikleri ve bu alanda geçerli başka yöntemlerle sadeleştirip analiz edilebilir hale getiriyorlar. Yani seçim bildirgeleri gibi uzun ve karışık metinler de bu yöntemlerle analiz etmek için biçilmiş kaftan. Furman ve Yıldırım beni kırmadılar ve Doğal Dil İşleme (Natural Language Processing) ve Semantik Analiz yöntemlerini kullanarak çıkardıkları grafiklerle, bana ve merak eden herkese meclisteki dört partinin 7 Haziran ve 1 Kasım bildirgelerini hızlıca ve önyargısız karşılaştırma imkanı sağladılar.
İlgilenenler için yöntemin detayları yazının sonunda yer alıyor fakat hızlıca grafikleri incelerken yardımcı olacak birkaç not düşelim. Grafikler iki seçimin parti bildirgelerinde öne çıkan kavramların birbirlerine ve partilere yakınlığını ortaya koyuyor. Böylece iki seçim için karşılaştırmalı olarak partilerin siyasi duruşunun hangi kavramlarla yakın olduğunun haritası ortaya çıktı.
Bir kavramın lekesi ne kadar büyükse o kadar çok sayıda kullanıldığına işaret ediyor. Bir kavramdan bir parti lekesine mesafe ne kadar yakınsa o kavram o parti tarafından o kadar sahiplenilmiş. Kavramların kendi arasındaki mesafeler de yine birbirlerine olan ilgilerini gösteriyor. Kavramlar yakınlaştıkları partilerin renklerini alıyorlar, ortak kullanılanlar ise başka renklerle kümeleşiyorlar. Lekelerin nerede olduğu siyasi ideolojilerden tamamen bağımsız, sadece bu araştırmanın sonucunda nerede konumlandırıldıklarını ifade ediyor.
İlk grafik en yüksek frekanslı kavramlar listesinden seçim gündemiyle doğrudan ilgili olmaları sebebiyle seçilmiş 275 kavramın birbirleriyle ve seçim bildirgeleriyle olan yakınlıklarını ortaya koyuyor. Burada en sık kullanılan kavramların birbirlerine ve bildirgelere yakınlıklarını görmek mümkün.
AKP’nin CHP’nin bildirgesine yaklaştığından bahsedilmişti, fakat bu grafikte öyle bir veri yok. Hatta öyle ki dört partinin de söyleminde 7 Haziran’dan 1 Kasım’a hatrı sayılır bir fark yok. Belki ancak HDP’nin 1 Kasım’da biraz daha CHP’ye yaklaştığı söylenebilir. AK Parti ve MHP’nin kavram dünyaları birbirlerine yakın gözükürken CHP ikisinden ayrışıyor. HDP ise üç partiye de bir hayli uzak konumda.
Bu grafiğin bize sağladığı diğer bir veri ise HDP’nin 1 Kasım bildirgelerini toplatılma sebebi olarak gösterilen ‘‘özyönetim’’e vurgunun bildirgeler kavramsal olarak incelendiğinde gözükmüyor olması. Hatta özyönetim kavramı HDP'nin 1 Kasım bildirgesinden ziyade, 7 Haziran bildirgesinde vurgulanmış.
Bu grafik sayesinde ilk aklımıza takılanları görsellerden çıkarak cevaplamış olduk ve metinleri seçmeni ilgilendirebilecek altbaşlıklar halinde incelemeye devam ettik: Ekonomi, Kürt meselesi, sosyal hizmetler, dış politika, soyut kavramlar ve (CHP’nin 1 Kasım bildirgesini gençliğe adamasından yola çıkarak) gençlik. Bu kategorilere ait olabilecek kelimeleri ayrıştırdıktan sonra Furman ve Yıldırım yeni haritalar üretti.
İlk grafik ekonomiye dair ve Ak Parti’nin baskınlığı gözle görülür.
Ak Parti’nin bu başlıkta en sık kullandığı ve bariz olarak sahiplendiği kelimeler finans, istikrar, bölgesel gelişmişlik, özel sektör ve ihracat olarak öne çıkıyor. Partinin ekonomik kalkınma anlayışının ulaşımdan geçtiğini benimsediği de aşikar: Yavuz Sultan Selim köprüsü, helikopter, uçak, yüksek hızlı tren, metro, raylı sistem ve yerli marka otomobil gibi kavramlar sadece bu partiyle özdeşleşmiş durumda.
Ekonomide AK Parti’yle en yakın kavramlar kullanan parti MHP. Ortak vurguları arasında ithalat, kayıt dışı, KOBİ’ler, İŞ-KUR ve kredi kartı fonu var. MHP’nin kendi kavramları arasında en öne çıkan ise istihdam. Diğerleri sosyal yardım, HES, tarım ve hayvancılık, orman, uluslararası rekabet, kira yardımı, asgari ücret ve esnaf.
CHP’nin ekonomiye dair kavram dünyası AK Parti ve MHP kadar yoğun değil. Yakın kavramları tüketici, bilimsel araştırma, TOKİ, internet, bölgesel kalkınma ve toplu iş sözleşmesi. Burada dikkat çeken, sosyal devlet, katma değerli üretim ve aile sigortasının sadece CHP’nin söyleminde yer tutması. Demiryolları da CHP’nin ulaşım çözümünde odağı gibi gözüküyor.
HDP’nin ekonomik söylem dünyasında tek başına gözüküyor. En çok vurguladığı kelime işçi, kendine özel kelimesi göç. Bu altbaşlıktaki en yakınındaki parti CHP ile müşterek kelimeleri sendika, mülteci, kooperatif, çalışma koşulları, işsiz. HDP, CHP ve MHP’nin ortak vurguladıkları ie emek, işsiz, nükleer ve AVM olarak beliriyor. Bu noktada altını çizmemiz gereken şey, AVM ve nükleer gibi vurguların eleştirisel olarak da değerlendirmenin mümkün olduğu.
Bildirgeleri, 7 Haziran’dan 1 Kasım’a en çok konuşulan başlıklardan biri Kürt meselesi süzgecinden geçirdiğimizde AK Parti’nin 2 seçimdir bu konuya dair vurguladığı kavramların tamamen kendine münhasır olduğu ortaya çıkıyor. Ak Parti’nin yaklaşımının çözüm süreci, kırsal kalkınma, hak ve hürriyetlerden ve soydaş kavramlarından geçtiğini görebiliriz. Bir de baskın bir şekilde öne çıkan kan kelimesi dikkat çekiyor.
AK Parti CHP’yle sosyal diyalog ve Güneydoğu; MHP’yle milli birlik, gazi ve sosyal refah vurgularında müşterekleşiyor. 3 partinin ortak vurguları ise yaşam kalitesi, asker, Ortadoğu ve sivil toplum.
Görünen o ki MHP, Kürt meselesinde Kasım seçimlerinde bir nebze de olsa AKP’nin çizgisine yaklaşmış. Terör ve şehit kelimeleri sık kullanımlarıyla öne çıkıyor, kendisine özel kelimeleri ise milli kültür, Türk dünyası, ihanet ve bölücü. Buna karşılık, CHP ise demokrasi, barış ve özgürlük kavramlarını sık kullanmış, hoşgörü, göç ve Suriye de sahiplendiği kelimeler arasında. CHP’nin HDP’nin 1 Kasım bildirgesiyle müşterek kavramları özerklik, yasal güvence ve demokratik ilkeler.
HDP, Haziran ve Kasım seçimleri arasındaki süreçte CHP’ye yaklaşmış ve 7 Haziran’daki kavramlarından uzaklaşmış. Kendine özel kavramları 7 Haziran’da ırkçılık ve eşit yurttaşlıkken, 1 Kasım’da Kürt ve savaş olmuş.
Buradaki ilginç bir nokta, HDP’nin 1 Kasım bildirgelerinin toplatılmasına sebep gösterilen özyönetim kavramının HDP’nin iki bildirgesinde de çok önemli bir yer tutmadığını görmek oldu. Hatta bu kavram 7 Haziran’da daha vurgulu.
Soyut kavramlar bu yöntemle ortaya çıkan en ilginç grafiklerden biri. Ak Parti ve MHP’nin neredeyse aynı soyut kavramlar dünyasından beslediği gözüküyor. Belirgin fark, bu kavramların AK Parti’de bir parça daha vurgulu olması. Özellikle ahlak ve vatandaş kavramlarına büyük bir vurgu var. Sosyal refah, hak ve hürriyetler, Türk dünyası, milli kültür, milli devlet, milli birlik, soydaş, İslam ve ihanet bu maneviyat dünyasının yapı taşları. İlginç olarak Roman ve Alevi kelimelerine de sadece bu iki partide vurgu olması.
CHP, MHP’yle sosyal diyalog, refah, din, kimlik, yaşam kalitesi, şeffaflık ve hukukun üstünlüğü kavramlarına ortak vurgu yapıyor fakat barış, demokrasi ve dayanışmaya vurgu sözkonusu olunca ayrışıyor. 1 Kasım’da diyanet kavramı CHP ve HDP’nin müşterek vurgusu olmuş.
HDP, 7 Haziran’da öne çıkan kavramları eşit yurttaşlık ve ataerkilden 1 Kasım’da uzaklaşmış. 1 Kasım’da CHP ve MHP’yle pozitif ayrımcılık, emek, kimlik ve din kavramlarında ortaklaşmış. Vicdan özgürlüğü HDP’ye özelken CHP’ye özel kelimeler doğa dostu ve sosyal demokrat. Laiklik ve demokratik hem CHP hem HDP tarafından kullanılıyor ama ağırlıkları hafif. Çok bir yer tutmuyor.
Dış politikada AKP ve CHP’nin dünyaları birbirine çok yakın. MHP’ye bakıldığında klasik teori söyleminin dışında çok bir dış politikaya vurgu yok.
AKP Kore, Azerbaycan, Çin, Afrika, Kuzey Afrika, Libya ve Balkanları vurguluyor. Avrupa Birliği’ne özellikle bir altını çizme söz konusu. CHP’de ise Suriye, asker, Orta Asya, Kafkasya, Rusya, Ortadoğu ve barış öne çıkıyor. MHP ve CHP’nin iki müşterek kavramı Kıbrıs ve İran. HDP’nin de 1 Kasım bildirgesindeki kavramlar 7 Haziran’a göre biraz daha ön plana çıkabilmiş. Bunların çoğu CHP’yle müşterek kavramlar, örneğin Filistin, Ermenistan, mülteci ve Kürt.
CHP’nin 1 Kasım bildirgesini gençlere ithaf etmesinden yola çıkarak incelediğimiz kategorilerden biri de gençler oldu. Fakat tabii ihtaf etmekle olmuyor, acaba gerçekten hangi parti gençlerin ilgilenebileceği konuları vurgulayan bir bildirge hazırlamıştı? Gençlerin ilgisini çekebilecek iş imkanları, askerlik, teknoloji, spor, sanat vb. alanlarda kavramları karşılaştırdık.
AKP’nin olimpiyatlar, tiyatrolar, yükseköğrenim, enflasyon ve kız çocuklarına dair vurgusu öne çıkıyor. Nev-i şahsına münhasır diğer vurguları atletizm, yabancı öğrenci, ekoturizm ve e-devlet. CHP öğretmenleri sahiplenirken, HDP çalışma koşulları ve ekolojiye vurgu yapıyor. CHP’yle HDP’nin özel müşterekleri ise işsizlik, uyuşturucu madde, özgürlük ve sosyal devlet.
Grafiği CHP’nin iddiası açısından değerlendirdiğimizde, CHP resmin ortasındaki pozisyonundan yola çıkarak partinin hakikaten de gençliği ilgilendirebilecek kavramlara yakın bir duruş sergilediğini söylemek mümkün. AKP, CHP ve MHP demokrasi, istihdam, öğrencilik, ar-ge, orta ve yüksek öğretimi ortaklaşa ve fazlaca vurguluyorlar. Belki olası koalisyon görüşmelerinde buralardan ilerleyebilirler.
Son grafikte de altbaşlıkların ağırlıklarıyla oluşturulan genel tabloyu görüyoruz. Partilerin 7 Haziran ve 1 Kasım’da hangi kelimeleri ve dolayısıyla da başlıkları vurguladıkları objektif bir şekilde ortaya çıkıyor. Ekonomide AK Parti, dış politikada CHP, maneviyatta MHP ve HDP, gençlikte ise CHP’nin bildirgeleri daha dolu..
Buradaki lekelerin büyüklükleri 8 bildirgenin metin uzunluklarıyla ilgili. Ak Parti-1 Kasım yaklaşık 70 bin kelimeyle en uzun, HDP-1 Kasım ise yaklaşık 8 bin kelimeyle en kısa bildirgeler. CHP’ni bildirgeleri 42 bin civarında. Ak Parti, CHP ve HDP’nin bildirgelerinin uzunluklarını seçimden seçime çok değişmemiş. Fakat MHP’de dikkat çekici bir değişiklik var. MHP’nin 1 Kasım bildirgesi 7 Haziran’dan tam 6 kat daha uzun. Bildirge yaklaşık 8 bin kelimeden 48 bin kelimeye çıkmış.
Bu çerçevede AK Parti ve CHP’nin iki seçim arasında belirlediğimiz ekonomi, dış politika, Kürt meselesi, toplumsal kavramlar, soyut kavramlar ve gençlik altbaşlıklarında çok bir söylem farkı ortaya koymuyorlar. Fakat HDP ve MHP’nin kendi 7 Haziran ve 1 Kasım bildirgeleri arasında fark olduğunu haritadan görüyoruz. HDP’nin 7 Haziran bildirgesi belirlediğimiz tüm altbaşlıklara uzakken 1 Kasım’da bu konulara dair daha içi dolu bir bildirge hazırlayarak haritanın ortasına yerleşmiş. MHP ise 7 Haziran’da AK Parti’ye yakın dururken, 1 Kasım’da tüm partilerden uzak bir noktaya savrulmuş vaziyette.
Bu araştırma, seçim bildirgelerine yorum getirmekten ziyade seçmene kendi analizini yapabilmesi için bir araç sunuyor. Yorum ve önyargılardan sıyrılarak, bildirgelere ampirik bakma olanağı sağlıyor. Fikir sahibi olmak isteyen kişilere, kelimelerin sıklığı ve birbirine mesafesi gibi ölçülebilir veriler sonucu ortaya çıkan tabloya bakarak seçim bildirgelerini değerlendirme fırsatı sunuyor. Resme bu bakış açısıyla bakmak kamuoyunda oluşmuş genel algıların geçerliliğini test edip onaylamak açısından da faydalı.
Bildirgelerin hangi kavramları ortaklaşa sahiplendikleri bu grafiklerle net olarak ortada. Akılda tutulması gereken önemli bir nokta, partilerin ortak kümelerinde bulunan kelime ve kavramlara partiler tarafından nasıl yaklaşıldığının farklı olabileceği. Örneğin başkanlık sistemi, dört partinin de ortak vurguladığı kavramlar arasında yer alsa da konuya yaklaşımın aynı olmadığını biliyoruz. Özetle, Furman ve Yıldırım’ın çalışması sayesinde parti bildirgelerinin uzlaşma veya çatışma noktalarının bilimsel olarak ortaya konduğunu söylebiliriz. Bildirgelerde vaat edilenlerin güncel siyasette ne kadar karşılık bulduğu konusunda takdir okurun. Bakalım bildirgelerin siyasi arenadaki izdüşümleri bu sefer neler olacak. 1 Kasım’dan sonra göreceğiz.
EK: NASIL BİR YÖNTEM KULLANILDI?
Bu araştırmada Doğal Dil İşleme (Natural Language Processing) ve Semantik Analiz* yöntemleri kullanılarak meclisteki 4 partinin 7 Haziran 2015 ve 1 Kasım 2015 seçim bildirgelerini karşılaştırıldı. Partilerin internet sitelerinden elde edilen PDF formatındaki bildirgelerbilgisayarın analiz edebileceği düz metin (txt) haline getirildi. Metinler tekli, ikili ve üçlü kelime öbekleri şeklinde etiketlendi. Ardından belli frekansın altındaki terimler (kelime veya kelime öbekleri) ve içerik ihtiva etmeyen terimler (ve, bir, ama vb.) elendi. Diğer içerik ihtiva eden önemli terimler analiz için kullanıldı. Bu terimlere ilişkin ekonomi, şehir, kültür gibi üst tematik kavram listeleri oluşturuldu ve kelimeler işaretlendi. Tüm analizler gerek terim düzeyinde gerek kavram düzeyinde ele alındı.
Kelimelerin frekansları ve parti bildirgelerindeki dağılımları ölçülerek temel analiz matrisleri oluşturuldu. Bu matrislerden istatistiksel olarak anlamlı bağlantılar ortaya çıkarıldı. Semantik analiz sayesinde terimlerin, kavramların ve parti bildirgelerinin benzerlikleri iki boyutlu düzlemde ifade edildi. Bu analizdeki normalizasyon ortaya daha dengeli hesaplamalar yapabilme imkanı sağladı. Bu sayede hem çok yüksek frekanslı (ve de çok düşük frekanslı) kelimelerin ve bildirgelerin negatif yan etkisi giderilmiş oldu hem de kelimelerin, kavramların ve bildirgelerin yakınlıkları ölçülebilir hale getirildi.
Kelimeler ve parti bildirgeleri n boyutlu uzayda ifade edilerek ve en yüksek öneme sahip iki boyutu üzerinden 2D grafiklerle çok düşük bir bilgi kaybıyla görselleştirildi. Kavramlar ve parti bildirgeleri iki boyutlu düzlemde birbirlerine ne kadar yakınsa ilişkisel olarak o ölçüde yakındır. Bu grafikler kelime-kelime, kelime-bildirge ve bildirge-bildirge yakınlığı şeklinde okunabilir olma özelliği sayesinde araştırmacılara çeşitli analiz imkanı vermektedir.
* https://github.com/savasy/secimanalizi
'Rönesans adamı' Umberto Eco aksilikle şakacılığı üslubunda iyi harmanlayan biriydi...
Çalışırken ölmek, sakat kalmak, meslekte iş göremez duruma gelmek istemiyorsak üzerimize düşeni yapmak bizim elimizde.
Adalet Arayan İşçi Aileleri şimdi de Soma’da göz göre göre gelen katliamda hayatını kaybedenlere saygı, ailelerine dayanışma ve sorumlularına öfke göstermek için biraraya geldiler
© Tüm hakları saklıdır.