01 Ocak 2023

Modern punk Noel Baba, Vivienne Westwood ve büyüklere masallar

Bu masalları sadece eğlenceye çevirmenin, iyi dileklerde bulunmanın ne sakıncası olabilir?

Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde diye başlayan masallardan birisinde, Kuzey Kutbu'nda yaşayan, kocaman, yanaklarından ateşler fışkıran, çok zengin bir birisi varmış.

İnsancıl bakışları, sevgi dolu yüreği ile etrafındaki insanları mutlu etmeye adamış hayatını.

Üstelik marangozmuş. Durmadan atölyesinde oyuncaklar yapar, sonra da onları Noel gecesi çocuklara dağıtırmış. Ama nasıl dağıtmak? Hepimiz bu masallarla büyümedik mi? Şehirdeki evlerin bacalarına tırmanıp hediyelerini, ocakların şöminelerin bacalarından içeriye koyarmış. Bir gün bu işi yaparken o kadar yorgun düşmüş ki, başka bir yöntem aramış.

Bahçesine geri dönmüş, bir kızak yapmış, kırmızıya boyamış, kendisine kırmızı elbiseler ve beyaz kürklü bir kırmızı külah yapıp, bunları giyip, hediyeleri de koyarak, ren geyiklerinin çektiği kızağı ile yola çıkmış. Bu defa da kızak hediyelerin ağırlığından kara saplanmış.

Noel Baba, ren geyiklerini karın içinden çıkartmaya çabalarken, birden bire karın içinden bir melek çıkmış. İpeksi kanatları bembeyaz uçuşan elbisesi ile yardıma geldiğini anlatmış. Ren geyiklerinden bir tanesine sadece dokunmuş ve ''onlar artık uçabilirler '' demiş. Ellerini havaya kaldırmış, uçuşan etekleri ile gökyüzüne doğru uçarken, bir sürü ELF ortaya çıkmış. Onlar da yeşil uzun elbiseler ve yeşil külahlar giyiyormuş. Upuzun kulakları, komik elleri varmış. Ve elleri o kadar becerikliymiş ki, dağıtılan oyuncakları hemen yeniden yapıp dağıtmaya devam ediyorlarmış.

Noel Baba mutluluktan uçuyormuş. Elf'ler ile birlikte kızağa binmişler. Ren geyiklerinin çektiği kırmızı arabaları ile gökyüzüne doğru uçup sevgi ve mutluluk dağıtmaya devam etmişler. Sihirli değneklerinin ucundan çıkan yıldız ışıkları, geceyi pırıl pırıl yapmaya devam etmiş. İşte o ışıklar, şimdi Noel veya yılbaşı gelmeden önce, evleri sokakları aydınlatan, minicik ışıklarla ruhumuza sıcacık heyecanlar aktaran, sofralarda farklı bir tad bırakan, kimi evde kuruyemiş ve muz olarak sofraya gelen, kimi sofrada hindi ve iç pilav olan, her inanç ve kültürde farklı kutlanan, yeni yılın gelişine selam durmak değil mi?

Noel Baba gerçek miydi, Aziz Nicholaos muydu? Uzaylı mıydı, Elf ler avatarlar mıydı?

Punk mıydı acaba? Yani yetmişlerde ortaya çıkan, ifade özgürlüğü hareketi ve isyanı olarak doğan, kültür ve alışkanlıklara karşı çıkan, sisteme karşı çıkan müzik ve giysiden birçok etki yaratan eşsiz varoluş. Punk bir giyim tarzı olarak, felsefe olarak, edebiyat olarak, dansı ve görsel bilinirliği ile sağlam bir akım ve alt kültür oluşturdu.

Vivienne Westwood gibi... O sadece bir modacı mıydı? İngiltere'nin Punk İkonu avangart çizgisi ile luxury moda kavramı ile, moda ikonu olması ile, çift cinsiyetli tasarımları ile, sloganlı aykırı giysileri ile, tam da yetmişlerde Punk öncüsü olarak, felsefesi, yaşama bakışı ve işleri ile çağın iz bırakan kadını...

Aktivist. Aykırı, turuncu dağınık saçlı, iklim konusuna dokunan sıra dışı modacı. Sadece modacı mı?

Bu kadar çoklu disiplini hayatına sığdıran bir ikon yaşamda iz bıraktı. Öncü olmak, ilk olmak, ardından kitleleri sürüklemek bu olsa gerek.

Bence Noel Baba da Punk idi, bunca yıldır öncü hareketi ile. Şimdi bize birileri çıkıp, "Noel kutlamak günahtır! Yasaktır. Yılbaşı bizim kültürümüzde kutlanmaz!" diyenlere sadece şunu diyebiliyorum.

MÖ olan olayları, hikâyeleri, ağızdan ağıza yayılıp değişen hurafeleri, güneşe tapan putperestleri, bir zamanlar tanrı sanılan güneşin erken batması ile kısalan günleri ve güneşin kendileri ile daha uzun kalmasına sevinerek kutlamalar yapan bu insanların, dans ederek içki içerek, ışıklar saçarak güzel sofralarda yemek yemeleri, birbirlerine hediyeler vererek eğlenmelerine engel koyan ve de buna uyarak hayatına renk katmayı yasaklayıp duygularını bile köreltmiş insanlara ne demeli? Kim karışabilir?

Bu bir masal. Uydurulmuş, kavimleri bir arada tutmaya yarayan, İsa'nın doğum günü bilinmediği için birkaç günde kutlanan eğlenceli, renkli güzel dileklerle başlayan bir yeni yıl takvimi.

Roma İmparatoru Konstantin putperest iken, miladın 313. yılında Hristiyanlığı kabul edip, Güneş Tanrısının doğum günü olan 25 Aralık'ta yılbaşı olmuş. Mitra kültürü ile birleşmiş ve Noel olmuş. Roma Katolikleri tarafından da Hristiyanlığa adapte edilmiş.

Bu masalları sadece eğlenceye çevirmenin, iyi dileklerde bulunmanın ne sakıncası olabilir? O inanç bu inanç şu düşünce... Abartmayalım, güzel dilekler her zaman gerekli. Her fırsatta renklilik canlılık enerji, müzik ve dans hayatımızda kalsın.

Punk Noel Babaya teşekkür.

Esmer Erdem kimdir?

Esmer Erdem, sanat tarihçi bir anne ile ressam bir babanın kızı olarak Ankara'da doğdu.

Sanatsal projeler ve sanatsal üretim alanında yoğunlaştı.

Hayatında iz bırakan en önemli dönemi, “Urart Okulu” denilebilecek sistem ve Mehmet Kabaş'a borçlu olduğunu vurgular.

Müze replikaları ve özel tasarım ürünlerle markaların üretiminde çalıştı, uzun süre DÖSİMM (Kültür Bakanlığı Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü) için heykel, takı ve sanatsal obje üretti; dünya turizm fuarlarında 300 parçalık Eski Hitit'den günümüze kadar gelen Anadolu Uygarlıkları Replika Koleksiyonu'nu sergiledi.

Armaggan mağazalarının kuruluş, markalaşma ve konsept sürecinin belirlenmesinde yer aldı, "luxury handcraft" akımının Türkiye'de başlatılmasının öncülerinden oldu. Tüm atölye ve tasarım-üretim ekibinin oluşumu, Hereke tezgâhlarında Osmanlı kumaşları dokumasına kadar giden kültürel süreci kurdu. Gaziantep Tasarım Mağazası ile ‘kutnu kumaş'ın kullanım alanlarını genişleterek dünyaya tanıtılmasında rol üstlendi.

Edirne Tasarım, Zeugma Müzesi koleksiyonu, Cumhurbaşkanlığı özel hediyeleri, Ankara CSO tasarım mağazası, Atatürk Kültür Merkezi tasarım mağazası ile birçok kurum ve kuruluşta statü hediyeleri üretimi gibi iş ve sanat projelerinde yer aldı.

Esmer Erdem Sanat Tasarım Üretim Şirketini kurdu, çalışmalarına İstanbul ve Bodrum'da sürdürüyor.

Yazarın Diğer Yazıları

Semboller ve renkler

Has yaratıcılık budur bence.. Renkler ve sembollerle oynayanların ilkesi ile yaşanacaklar.. Bir anlamda duyguları, duyarlılıkları, hazları, umutları öznel biçimde kurgulamak.. 

'Günlük!' diye başlayan yazılar..

Anılar gelir, aslında kendi kalakalmışlığına ağlarsın; varken hiç düşünmediğin olayları, birlikte geçirilen zamanları anımsarsın..

Özgürlük üzerine..

Acıdan, ayıplardan, baskılardan, hayata dayatılan engellerden ne zaman korkulmaz ve özgürleşilir?