28 Ocak 2020

Suç iki yüzlü olanda, sizde değil!..

İki yüzlülüğü parmakla göstermek, netliğe ve huzura kavuşmak için dolaysız bir seçenek gibi görünür. Dayanışma fakiri bir dünyada terk edilmiş insanlar arasında kendini terk edilmiş olarak tanımlayarak dengede görünme şansı sunar

Herkes mi iki yüzlü? Çevre aktivistleri? Sinema yıldızları? Pop yıldızları? Polemik çığırtkanlık yapan komedyenler?.. Çok fazla sorun ve üzüntü var yaşadığımız gezegende ama bir tuhaflık var sanki?

Hepimiz bayıldık Rick Gervais'nin Altın Küre Ödülleri'nde yaptığı konuşmaya. O da peşinden teşekkürlerini dile getirdi. Hatta "Make Jokes, not war!!!" yani "Şaka yapın, savaş değil!!"sözleriyle Instagram'ına şöyle bir not düştü:

"Hepinize Altın Küre'deki monoloğuma yaptığınız harikulade yorumlarınız için teşekkür ediyorum. Aldığım en iyi reaksiyondu ve benim için anlamı büyük…"

Ne olmuştu? Altın Küre'yi beşinci ve son kez sunduğunu ilan eden İngiliz komedyen Ricky Gervais sahneye çıkmış ve defaatle hiçbir şeyi umursamadığını söylemişti. Ondan sonrası tufan, öncesiyse alavere dalavereydi. Altın Küre 2020'nin sunucusu, "Eyy Hollywood uyandığını söylüyorsun ama Çin'de çalıştığınız şirketler ucuz işçi çalıştırıyor, n'aber?" demişti. Gervais, Amazon'u da IS ile karşılaştırmış, 'bu gece kazanırsanız, burayı siyasi bir konuşma platformu olarak kullanmayın. Öğretecek bir konumda değilsiniz" demişti. "Gerçek dünya hakkında hiçbir şey bilmiyorsunuz."

Gervais'in bu konuşması siyasi yelpazenin sağında ve solunda; muhafazakar siyasi yorumcusundan en demokratına kadar büyük övgü almıştı. Twitter'da övgü ve alkışların ardı arkası kesilmiyordu. Gervais konusunda siyasi kamplar arasında ender rastlanan bir konsensus oluşmuştu. Peki neden? Herkesi buluşturan, Gervais'yi göklere çıkartan onun bireyci tavrı olmasındı sakın! Çünkü bu tavır onu ve başkalarını hiçbir şeyden sorumlu hissettirtmeyecekti. Hiçbir şey için endişelenmeye gerek kalmayacak, her şey başkalarının, düzenbazların, ikiyüzlülerin suçu olacaktı. Hem zaten Gervais'nin, karşılığında para aldığı, beş seferdir çıkıp konuştuğu ödül töreni kılıklı reklam kuşağı, Amazon ve Apple TV'nin (ona göre IS) ekmeğine yağ sürecek, bütün şovlar ve filmler yeni üyeler kazanacaktı.

Görünüşte Ricky Gervais'nin hiçbir şey umurunda değil. Dolayısıyla o, ikiyüzlü de değil. Hatta akıllı telefonu da yoktur herhalde; o konuşmaya gelen tepkilere de bir kütüphane bilgisayarında açtığı Twitter hesabından cevap vermiştir. Öyle mi gerçekten? En azından birkaç Tweet'i iPhone'undan göndermiş olması muhtemel değil mi? İkiyüzlülük, savunduklarının askine, bazen et yiyen vejetaryen, otelden BM binasına arabayla giden Greta Thunberg, makalesini Mac'te yazan bir yazar olarak karşımıza çıkmıyor mu!

İki yüzlülüğü ortaya çıkarmak ve dalga geçmek en kolayı. Hepimizin çelişkili ve  tutarsız olduğu durumlar var. Fakat toplumlar bütün bunlara nasıl katlanacağını, belki de bazen kabul etmesi gerektiğini bilemez ve tolere edemez halde. O yüzden Greta'nın bindiği arabanın içinde paket gıda olan bir fotoğraf gördüğümüzde hüsrana uğruyoruz. Zira artık gerçeği, pozisyon ve sorumluluk almayı katışıksız olarak görmek istiyoruz. Çünkü çok uzun zamandır öfkeli, incinmiş ve güvensiziz. Son yıllarda çok fazla delilik ve saçmalık oldu. Ve gündelik hayatlarımız acıyla dolu olduğu için hızlı bir çözüm, hakiki bir netlik hissi, ahlaki olarak bağışlanma arayışındayız. Bireycilik bize bunları hızlı ve kolay yoldan veriyor: Gervais'nin bize bahşettiği gibi, kısa ve arındırıcı bir mutluluk.

Hepimiz kendi iki yüzlülüğümüzü ele almak yerine, sorunları başkalarına havale ediyoruz. Gervais de bir bakıma öyle. 'Ben pisliğin tekiyim, tembelim, hiçbir şey denemiyorum' diyor ve bu "ihtar"ıyla alkışlanıyor; dengesini yitirmiş bir dünyada ziyadesiyle kabul gören iki yüzlülük hafiyeliğine soyunuyor.

Son yıllarda, South Park'tan Joker'e, baş aktörleri üzerinden, 'sonunda birileri çıktı ve gerçekleri kustu' dedirten hikayeler güçleniyor. Hepsi kendi edilgenliği dışında ner varsa, her şeyi kınayan hikayeler. O, sıklıkla kullandığımız ironinin güvenlik çemberi olmadan işleyen, adanmışlıkla meydana gelen her türlü tutkulu girişim ve cömertlik çabasını yerip aşağıladığımız ve faydalandığımız yerden beslenen hikayeler. 

Gervais, birçok meslektaşı gibi, yakın zamanda sürekli olarak ifade özgürlüğü meselesini dillendirdi. Alt metin şuydu: 'Sonunda kimse bana müdahale etmeden her şeyi söylüyorum, mizah, artık sanatından sorumlu tutulmasın. Mizah, onun tavrında, özgürce yorumlama gücünü geri almak, hak ediyorsa herkesi iki yüzlü ilan etmek istiyordu. Ancak kendisinin de aynı ölçüde derecelendirilmesine itiraz ediyordu. Gervais, Altın Küre'de, 'sadece şaka yapıyorum' diye söze başladığı monologundan sorumlu tutulmak istemediğini baştan söylüyordu.

Altın Küre töreninin ortasında, Gervais başka bir espri daha yapıyordu: Hiçbir kadının en iyi yönetmen dalında yine aday gösterilmediği dehşetine dikkat çekerken, iyisi mi, gelecekte kadınların film çekme hakkından bütünüyle mahrum bırakılmasının daha iyi olacağını söylüyordu. O zaman kızılacak bir şey de kalmayacaktı. Bu pek de başarılı olmayan espri, onun dünya görüşüne de işaret ediyor olabilir miydi: Kim, kendisine ayrılan süreyi eşitlik veya çevre politikası için kullanmak istiyorsa, baştan kaybetmiş olacaktı.

Bireycilik, eylemsizliği tavır olarak yüceltmeyi mümkün kılıyor. Ya da biraz daha iyi niyetli olursak, başkalarına doğrulttuğunuz işaret parmağınızla kendi çelişkilerinizden ve acınızdan kurtulma imkanı. Çünkü zaten her şey yeterince yıpratıcı. Herkes yorgun. Ve yorgunlukta sadece asgari olanı yaparsınız. Karmaşadan kurtulma, aptal yığınlardan ayrışma çabasına girersiniz. İki yüzlülüğü parmakla göstermek, netliğe ve huzura kavuşmak için dolaysız bir seçenek gibi görünür. Dayanışma fakiri bir dünyada terk edilmiş insanlar arasında kendini terk edilmiş olarak tanımlayarak dengede görünme şansı sunar. Neticede, hiçbir şeyi umursamayan ve bir pislik olduğunu söyleyen birilerinin iki yüzlü olmamak için bunu yapması gerekir...

Yazarın Diğer Yazıları

Instagram kimliğin için tatilde ne yaptın?

Özellikle tatilde ihtiyaç var tanıklığa.. Ne aşk, ne eğlence tanık olmadan yaşanmış sayılmaz. Bu tanıklığın dümeni yine Instagram’da; özellikle de müzikli yerlerde. Havaya doğrultulan ya da burna sokulan cep telefonları yoksa, o eğlence yaşanmış sayılmıyor…

Yeni afyon: Kaynanadili ve Plantasia

YouTube’da milyonlarca tık alan kült klasiği “Mother Earth's Plantasia” albümüyle Mort Garson, “How To Make A Plant Love You” isimli yeni çıkan kitabıyla Summer Rayne Oakes, “Millenial” kuşağının yükselen zevk ve ihtiyaçlarına cevap veriyor…

Soul divası Joss Stone İstanbul’a geliyor!

Dünya basını onun ismini Aretha Franklin ve Janis Joplin gibi isimlerle yan yana koyuyor."Total World Tour" ismiyle 200 ülkede 200 konser için yola koyulan İngiliz soul yıldızı Joss Stone, 11 Temmuz’da 26. İstanbul Caz Festivali kapsamında İstanbul’da