08 Nisan 2021

Yüzde 25'lik kurumlar vergisi uygulanırsa, ihtirazî kayıtla beyan edip dava açmaya değer mi?

Hukuk devletine saygının bir gereği olarak oran artışını ikinci dönemden itibaren uygulatmak, bu konudaki (yoğun) tartışmaları da sona erdirecektir

Kurumlar vergisi oranının 2021 yılı için yüzde 25, 2022 yılı için ise yüzde 23'e çıkarılmasını da içeren torba yasa teklifi Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmeye başlandı.

04 Nisan 2021 tarihli yazımda bu konuyu detaylı olarak irdelemiş ve 2021 yılı birinci geçici vergi dönemi için yüzde 25 oranının uygulanmaması gerektiği belirtilmiştim. Çünkü 2021 yılı birinci geçici vergi dönemi 31 Mart'ta sona erdi ve 1 Nisan'dan itibaren beyan dönem başladı. Geçmiş yargı kararları da açıkça gösteriyor ki, dönem kapandıktan sonra artırılan vergi oranının kapanan dönem için uygulanması gerçek bir geriye yürüme niteliğindedir. 

Dünya gazetesinden Canan Sakarya ve Hüseyin Gökçe'nin müşterek haberine göre, kurumlar vergisinin yüzde 25'e çıkarılmasına ilişkin hükmün, geriye dönük yürüyecek olmasına yönelik eleştirilere rağmen, ekonomi yönetimi bu alanda geri adım atmayacakmış. AK Parti kaynakları, düzenlemenin 2021 yılı başından itibaren geçerli olacağını, ilk geçici vergi döneminin istisna tutulması konusunda bir çalışmalarının bulunmadığını ifade etmişler.

Söz konusu haberde, bu durumda dava açılabileceği, konunun Anayasa Mahkemesi'ne kadar gidebileceği belirtiliyor.

Gerçekten de teklif aynen yasalaşır ve ilk geçici vergiye ilişkin olarak da yüzde 25 oranı uygulanırsa, geçici vergi beyannamesinin ihtirazî kayıtla verilmesi ve dava açılması mümkün.

Ancak geçici verginin işleyişi dikkate alındığında bu davayı açmak ne ölçüde fayda sağlar? Bugün bu sorunun cevabını arayacağım.

Önce geçici verginin işleyişini kısaca açıklamakta fayda var.

Geçici vergi, yıllık kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere üçer aylık dönemler halinde alınan bir peşin vergi uygulaması. Yani nihai bir vergileme değil. Ödenen geçici vergi kurumlar vergisinden mahsup ediliyor, bu nedenle ödenen geçici vergi tutarı kadar kurumlar vergisi eksik ödeniyor. Eğer ödenen geçici vergi kurumlar vergisinden fazla olursa, bu fazlalık yıllık kurumlar vergisi beyannamesi verildikten sonra mükellefe nakden veya mahsuben iade ediliyor.

Geçici vergi 3, 6, 9 ve 12 aylık kümülatif kazançlar üzerinden hesaplanıyor

Her ne kadar, geçici vergi dönemleri üçer aylık dönemler olarak belirlenmiş olsa da, beyan edilecek kazancın hesaplanmasında 3, 6, 9 ve 12 aylık kazançlar esas alınıyor.

Yani geçici vergi matrahı üçer aylık dönemlerin kazancı üzerinden değil 3, 6, 9 ve 12 aylık kümülatif kazançlar üzerinden hesaplanıyor.

  1. Dönem: Ocak-Mart (3 aylık)
  2. Dönem: Ocak-Haziran (6 aylık)
  3. Dönem: Ocak-Eylül (9 aylık)
  4. Dönem: Ocak-Aralık (12 aylık)

Bu nedenle 2021 yılı birinci geçici vergi döneminde yüzde 25 oranı uygulanmasa bile, birinci dönemi de içerecek 2, 3 ve 4. dönem geçici vergi beyannamelerinde uygulanacaktır. Yani ilk dönemde uygulanmamasının sadece üç aylık bir etkisi vardır.

Diğer taraftan, yıllık beyanname üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden, geçici vergilerin mahsup edilebilmesi için, üçer aylık dönemler halinde tahakkuk ettirilmiş geçici verginin mutlak suretle ödenmiş olması gerekir. Dolayısıyla üçer aylık dönemler itibariyle tahakkuk ettirilmiş ancak ödenmemiş bulunan geçici verginin kurumlar vergisinden mahsup edilmesi mümkün değil

Ödenmediği için yıllık beyanname üzerinden mahsup edilemeyen geçici vergi tutarları ise terkin ediliyor, yani takip edilmiyor. Terkin edilen geçici vergi tutarına, vade tarihinden terkin edilmesi gereken tarihe (beyan döneminin başladığı 1 Nisan'a) kadar gecikme zammı uygulanıyor.

Bu hükümler uyarınca ilk dönem için haksız bir şekilde vergi oranının yüzde 20 yerine yüzde 25 olarak uygulanmasının, sonraki geçici vergi matrahlarının ilk geçici vergi matrahından düşük olduğunu ve sonraki geçici vergi matrahlarından indirilemediğini varsaysak dahi, ilk dönem için ödenen geçici vergi yıllık beyannameden mahsup edileceği için mükellefin üzerinde yük olarak kalmayacağını söyleyebiliriz. Finansman maliyetini ihmal ederek söylüyorum bunu…

İlk geçici vergi beyannamesini ihtirazi kayıtla beyan edip dava açtığımızı varsayalım. Yıllık beyannameyi vermeden önce davanın sonuçlanması olasılığı çok düşük, bu durumda ihtirazi kayıtla ödediğimiz geçici vergiyi mahsup etmeyecek miyiz? Tabii ki edeceğiz.

Peki, sonra geçici vergi davasını kazandığımızda ve ödediğimiz geçici vergiyi iade aldığımızda, bu defa yıllık kurumlar vergisinde mahsup ettiğimiz geçici vergiye ilişkin düzeltme yapmayacak mıyız?

Özetle, ilk dönem geçici vergi beyannamesinde yüzde 25 oranının uygulatılması haksız ve Anayasaya aykırı olmakla birlikte, bunu dava etmeye değmeyeceğini ve karmaşaya sebep olacağını düşünüyorum.

Devletin bu uygulamadan fazla bir kazancı olmayacağını yukarıda anlatmaya çalıştım. En az 3, en fazla 9 aylık erken tahsilat (mükellef bakımından finansman maliyeti) için bence artırılmış oranı geçmişe yönelik uygulamaya değmez. Hukuk devletine saygının bir gereği olarak oran artışını ikinci dönemden itibaren uygulatmak, bu konudaki (yoğun) tartışmaları da sona erdirecektir.

Kaldı ki, geçici verginin eksik beyan edildiğinin sonradan tespit edilmesi halinde, sadece yüzde 10'u aşan kısım için cezalı tarhiyat yapılabiliyor. Yani ödenmesi gereken geçici verginin yüzde 10'una kadar yasal tolerans gösteriliyor. Mükelleflerin bu kapsamda oran haksızlığını kısmen önlemeleri de pratik olarak mümkündür.

Yazarın Diğer Yazıları

İştirak hissesi satışında uygulanan kurumlar vergisi istisnasının oranı Cumhurbaşkanı kararı ile yüzde 75’ten yüzde 50’ye düşürüldü

Taşınmazlarla diğer varlıkların satışında uygulanan istisna, koşullar ve oran yönünden aynı olmalı...

Yemek kartları ile ilgili yanlışta yargı kararına rağmen ısrar ediliyor!

Yemek kartı/çeki/kuponu gibi araçlarla sadece yemek hizmeti alınabilir. Bunların market ve benzeri yerlerde amaç dışında kullanılması halinde işverenlere yaptırım uygulanması hukuka aykırı olacaktır

"
"