Kamuoyunda "varlık barışı" olarak adlandırılan uygulamadan yararlanabilmek için bildirim süresinin 30 Haziran 2021 tarihinde sona ermesinden kısa bir süre önce (son gün) Cumhurbaşkanı yetkisini kullanarak, bildirim ve varlıkların yurda getirilme sürelerini 6 ay uzattı. Bir 6 ay daha uzatma yetkisi var.
Varlık barışına dair en çok sorulan soruları 26 Mayıs 2021 tarihli yazımda yanıtlamaya çalışmıştım.
Varlık barışı,
- Gerçek ve tüzel kişilerin yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının bildirilmesi ve yurda getirilmesi ile,
- Yurt içinde bulunan ancak gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin kanuni defter kayıtlarında yer almayan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazların vergi dairesine bildirilerek kayıtlara alınması anlamına geliyor.
Bildirimde bulunmanın sağladığı en önemli avantaj, bildirimde bulunulan varlıklar nedeniyle hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmayacak olması.
Geçmiş varlık barışı düzenlemelerinde, yurt dışında elde edilen iştirak kazançları ve yurt dışındaki iştiraklerin tasfiyesinden doğan kazançlar ayrıca belirtilmekte ve bu kazançlar Türkiye'ye getirilmesi şartıyla gelir veya kurumlar vergisinden "istisna" edilerek vergisiz bir şekilde Türkiye'ye getirilmeleri teşvik edilmekteydi. Yani istisna kapsamında Türkiye'ye getirilen varlıklar üzerinden yüzde 2-3 oranında vergi alınmamaktaydı.
Yani aynı yasal düzenleme içinde, varlık barışından farklı olarak istisna uygulaması şeklinde ayrı bir düzenleme yapılmakta idi.
Yararlanma süresi yıl sonuna kadar uzatılan yeni varlık barışında ise bu kazançlar için istisna şeklinde ayrı bir düzenleme yer almıyor.
Bu durum, yurt dışı iştirak kazançları ile iştirak tasfiyesinden doğan kazançların, varlık barışı kapsamında bildirime konu edilebilip edilemeyeceği sorusunu gündeme getirdi.
Yeni düzenlemede açıkça belirtilmemekle birlikte, 31 Aralık 2021 tarihine kadar elde edilen/edilecek bu nitelikteki gelirlerin de varlık barışı kapsamında bildirilmesine engel olmadığını düşünüyorum.
Çünkü eski düzenlemede de bu kazançların varlık barışı kapsamında beyanı mümkündü, ancak aynı düzenleme içinde daha avantajlı bir imkân sağlandığından bu kazançlar için varlık barışından yararlanmaya gerek kalmıyordu.
Yeni varlık barışında ise bu konu ayrıca düzenlenmediğinden, genel hükümlere göre bildirim, yani varlık barışından yararlanmak mümkündür.
Peki, yeni düzenlemede istisna uygulamasına ilişkin neden açık bir hükme yer verilmemiş olabilir?
Bence yeni varlık barışında yüzde 2-3 oranında vergi alınmadığı için bu şekilde bir farklı düzenlemeye gerek duyulmamış olabilir.
Çünkü eski düzenlemelerde olduğu gibi yeni varlık barışında da, bildirime konu edilebilecek varlıklar için kaynaklarına göre bir sınırlama bulunmuyor. Başka bir ifade ile kaynağını yurt dışı iştirak kazançları ile iştirak tasfiyesinden doğan kazançların oluşturduğu varlıklar da pekâlâ bildirime konu edilebilir. Bunu engelleyen bir hüküm bulunmadığını düşünüyorum.
Bu nedenlerle kaynağını bu tür kazançların oluşturduğu varlıkların, genel varlık barışı kapsamında bildirime konu edilmesi ve dolayısıyla bu varlıkların da vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı korumasından yararlanması mümkündür.
Bu konu haklı olarak tereddüt yarattığı için Maliyenin bu konuyu netleştirmesi isabetli olur.
Bu konudaki tereddütler giderilirse, bu varlıklarla ilgili çok sayıda bildirim yapılması ve böylece Türkiye'ye önemli bir kaynak girişi sağlanması mümkün olacaktır.