Değerli okurlarım, hatırlayacaksınız kurumları Türk lirası (TL) cinsinden yatırım enstrümanlarına yönlendirmek amacıyla, 2022 yılında yapılan düzenlemelerle yatırım fonlarından elde edilen gelirlere yönelik önemli vergi avantajları sağlanmıştı.
Bunları 02 Haziran 2022 tarihli yazımda açıklamıştım.
Çok geçmeden, istisna ve muafiyetleri daraltma hedefi doğrultusunda yatırım fonlarında kurumlara sağlanan avantajlar, 15/7/2023 tarihinden itibaren iktisap edilen yatırım fonu katılma payları için geçerli olmak üzere kaldırıldı. Bu tarihten önce iktisap edilmiş fonlarda eski hükümler geçerli, yani avantaj devam ediyor. Girişim sermayesi yatırım fonlarından (GSYF) elde edilen kazançlara yönelik avantajlar için yasal değişiklik yapılmadığı için bunlarda da vergi avantajları devam ediyor.
GSYF dışındaki yatırım fonlarında kurumlar için kaldırılan avantajlar neler?
Kurumların 15/7/2023 tarihinden itibaren iktisap ettikleri/edecekleri yatırım fonu (GSYF hariç) katılma payları için avantajlar/vergi istisnaları kaldırıldı.
Bu nedenle;
* GSYF dışındaki yatırım fonlarından kurumlarca elde edilen kar payları artık iştirak kazançları istisnası kapsamından çıkarıldığı için kurumlar vergisine tabi olacak.
* GSYF dışındaki yatırım fonu katılma paylarının fona iadesinden elde edilen gelirler de artık istisna olmadığı için, bu yatırım fonlarının katılma paylarının fona iadesinden elde edilen gelirler de kurumlar vergisine tabi olacak.
* GSYF dışındaki yatırım fonları için geçici vergi ve yıl sonlarında hesaplanan değer artışları da kurumlar vergisine tabi tutulacak. 15/7/2023 tarihinden önce iktisap edilmiş yatırım fonları için hesaplanan değer artışları istisna olmaya devam edecek.
Buna göre; kurumlar, geçici vergi ve kurumlar vergisi hesaplamalarını yaparlarken önce aktiflerinde yer alan yatırım fonlarının GSYF olup olmadığına bakacaklar. GSYF ise yukarıda belirttiğim istisnalar uygulanacak. Değilse fonun iktisap tarihine bakılacak, 15/7/2023 tarihinden önce iktisap edilmiş olanlar için istisnalar uygulanmaya devam edilecek, bu tarihten itibaren edinilen fonlar dolayısıyla elde edilen gelirleri ise kurumlar vergisine tabi tutulacak.
Bu değişiklikle birlikte kurumların yatırım fonlarına olan ilgilerini tamamen kaybettiklerini söyleyebiliriz.
Gerçek kişilerde yatırım fonlarına ilişkin avantaj devam ediyor!
Gerçek kişilerin elde ettikleri finansal nitelikteki gelirlerin vergilemesi esas itibariyle stopaj yoluyla yapılıyor. Eğer bireysel yatırımcıların bu nitelikteki gelirleri üzerinden vergi kesintisi yapılıyorsa, bu gelirler için yıllık beyanname verilmiyor. Yapılan stopaj nihai vergi haline geliyor. Yani bireysel yatırımcıların bu gelirleri prensip olarak stopaj yoluyla gelir vergisine tabi tutuluyor. Bugün için geçerli sabit stopaj oranları yüzde 0, yüzde 10 veya yüzde 15 olarak belirlenmiş bulunuyor.
Eğer gelirler üzerinden stopaj yapılmıyorsa, söz konusu gelirler izleyen yılın mart ayında verilen gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmek suretiyle gelir vergisine tabi tutuluyor. Bu durumda yüzde 40’a kadar varan artan oranlı bir vergileme söz konusu oluyor.
Yatırım fonlarından elde edilen kar payları ve fona iade suretiyle elde edilen gelirlerde de bu esaslar geçerli. Çünkü bu gelirler stopaja tabi tutulduklarından yıllık beyanname ile beyan edilmek zorunda değiller. Stopaj oranı yüzde 0 (sıfır) olarak belirlenmiş olanlar bile, “stopaja tabi tutulmuş” kabul edildikleri için bunlar için de beyanname vermek gerekmiyor. Böyle olunca da bu gelirler gerçek kişilerde maksimum yüzde 10 oranında vergilendiriliyor, bazı durumlarda ise hiç vergileme yapılmıyor.
Geçerli stopaj oranları halen şöyle:
* Hisse senedi yoğun[1] menkul kıymet yatırım fonlarının katılma belgelerinden sağlanan gelirler için yüzde 0 (sıfır)
* İki yıldan fazla süreyle elde tutulan “girişim sermayesi yatırım fonu” ve “gayrimenkul yatırım fonu” katılma paylarından elde edilen kazançlar için yüzde 0 (sıfır)
* Diğer yatırım fon gelirlerinde yüzde 10 (Ancak geçici düzenleme uyarınca 23/12/2020 ile 31/12/2023 tarihi (bu tarih dâhil) arasında iktisap edilen -değişken, karma, eurobond, dış borçlanma, yabancı, serbest fonlar ile unvanında “döviz” ifadesi geçen yatırım fonları hariç- yatırım fonlarından elde edilen gelir ve kazançlar için stopaj oranı yüzde 0 olarak uygulanıyor.)
Bu yazı için son sözlerim…
Yukarıda açıklamaya çalıştığım konunun özeti şudur: Mevcut düzenlemelere göre finansal nitelikteki gelirleri gerçek kişiler doğrudan elde ederlerse maksimum yüzde 10 gelir vergisi öderler. Hatta eurobond, hisse senedi kâr payı gibi bu özel vergileme rejimi (GVK Geçici 67) dışında kalan gelir türlerinde daha yüksek oranlarda vergileme söz konusu olabilir.
Yatırımcılar böyle yapmayıp yatırımlarını yatırım fonları aracılığıyla yaparlarsa, genel veya özel nitelikteki düzenlemeler uyarınca vergi yükü sıfıra kadar inebilir.
Yatırım fonu aracılığıyla yapılan yatırımlarda katılma payını fona iade etmedikçe gerçek kişilerce elde edilen (realize olan) bir gelir söz konusu değildir. Kaldı ki fondan bu suretle gelir elde edilse bile stopaj yoluyla vergilendirilen bu gelirlerde stopaj oranı halen sıfır veya en fazla yüzde 10 olduğu için en fazla yüzde 10 vergi yüküne katlanılır. Oysa yıllık beyanname verenlerde bu oran yüzde 40’lara kadar yükselebilmektedir.
Ülkemizde gelir vergileme sistemindeki önemli sorunlardan biri budur. Gelir türlerine göre çok farklı oranlarda vergileme yapılmaktadır. Umarım ileride vergi kanunları yeniden yazılırken veya reform çalışmaları yapılırken bu farklılıklar giderilir.
Örneğin, neden anonim şirket pay satışı iki yıldan sonra tamamen vergisizken, limited şirket paylarının satışında tam vergileme yapılır? Bugün için bunun geçerli bir nedeni var mı?
[1] SPK mevzuatına göre; portföy değerinin en az yüzde 80’i devamlı olarak menkul kıymet yatırım ortaklıkları payları hariç olmak üzere Borsa İstanbul A.Ş.’de işlem gören ihraççı paylarından oluşan ve SPK Yatırım Fonları Tebliğinde belirtilen şemsiye fonlara bağlı olarak ihraç edilen fonlar "hisse senedi yoğun fon" olarak kabul ediliyor.
Erdoğan Sağlam kimdir?
Erdoğan Sağlam Ankara'da doğdu, ancak nüfusta doğum yeri olarak Çorum görünüyor.
Liseyi İstanbul Maliye Okulu'nda yatılı okudu. Böylece mesleğe çok erken bir giriş yaptı. Ardından Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü'nü bitirdi. Üzerinde lise ve fakülteyi ikincilikle bitirmek gibi bir lanet vardır. En birinci ikincidir.
Üniversiteyi bitirmesinin ardından Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanlığı Kurulu sınavını kazandı. Yedi yıl Hesap Uzmanı olarak çalıştıktan sonra 1994 yılında ayrılarak özel sektöre geçti. Bir yıl süreyle bir şirketler grubunun mali işler direktörlüğünü yaptı.
İzleyen dönemde uluslararası danışmanlık ve denetim şirketlerinden BDO Türkiye'ye (Denet) katıldı. Halen ortak ve yönetim kurulu üyesi olarak faaliyetine devam ediyor. Eşini ve işini çok seviyor.
Başta Vergi Konseyi ve TÜSİAD olmak üzere pek çok mesleki sivil toplum kuruluşunun vergi çalışmalarına katkıda bulunuyor.
2003 -2010 yılları arasında ve 2020 yılında Milliyet gazetesinde, çalışma hayatı boyunca mesleki dergilerde vergisel konularda çok sayıda makalesi yayımlandı. Mayıs 2020'den itibaren T24'te yazmaya başladı.
Teknik bir kitap yazmak istemediği için henüz bir kitabı yok. İleride en azından bir şiir kitabı, bir de polisiye roman yazmak istiyor. Yeminli mali müşavirlik ve bağımsız denetçilik lisanslarına sahiptir.
|