14 Şubat 2025

Geçici vergide yapılan enflasyon düzeltmesi kalıcı mıdır?

Değerli okurlar, enflasyon düzeltmesinden çok sıkıldığınızı biliyorum, ancak bu konuda gerekli açıklamalar zamanında veya hiç yapılmadığı için birçok tereddüt yaşanıyor. Bu yazımda önemli bir tartışma hakkındaki görüşlerimi açıklamaya çalışacağım

Vergi Usul Kanununun (VUK) mükerrer 298 inci maddesine göre, kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri Üretici Fiyatları Genel Endeksindeki (Yİ-ÜFE’deki) artışın, içinde bulunulan dönem dahil son üç hesap döneminde yüzde 100'den ve içinde bulunulan hesap döneminde yüzde 10'dan fazla olması halinde malî tablolarını enflasyon düzeltmesine tâbi tutmak zorundadırlar.

Enflasyon düzeltmesi uygulaması, her iki şartın birlikte gerçekleşmemesi halinde sona erer.

Kapsama giren mükellefler, geçici vergi dönemlerinin sonu itibarıyla malî tabloları düzenlemek ve enflasyon düzeltmesi yapmak zorundadırlar. Geçici vergi dönemlerinde yukarıda belirtilen oranların tespitinde, son 3 hesap dönemi yerine 3’er aylık dönemlerin son ayı dahil önceki 36 ay ve içinde bulunulan hesap dönemi yerine son 12 ay dikkate alınır.

Bir hesap dönemi içindeki geçici vergi dönemlerinin herhangi birinde düzeltme yapılması halinde takip eden geçici vergi dönemlerinde ve içinde bulunulan hesap dönemi sonunda da düzeltme yapılır.

Yasal düzenlemeden geçici vergide yapılan gereken enflasyon düzeltmesinin kalıcı olduğu sonucunu çıkarıyorum.

Bu sonucu Maliyenin tebliğdeki yaklaşımının da desteklediğini düşünüyorum.

VUK’nun mükerrer 298/A maddesine göre taşıma; malî tablolardaki parasal ve parasal olmayan tutarların, taşıma katsayısı kullanılarak ilgili dönemin sonundaki yeni değerlerinin hesaplanması işlemini, taşıma katsayısı ise malî tabloların ait olduğu aya ilişkin fiyat endeksinin, bir önceki dönemin sonundaki (yıl içinde işe başlayanlarda, işe başlanılan aya ilişkin) fiyat endeksine bölünmesiyle elde edilen katsayıyı ifade eder.

Enflasyon düzeltmesine ilişkin 555 sıra no’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 35 maddesinde, taşıma katsayısının hesaplanmasında esas alınacak “bir önceki dönem” ifadesinden, enflasyon düzeltmesi hesap dönemi olarak yapılıyorsa enflasyon düzeltmesi yapılmış bir önceki hesap döneminin, geçici vergi dönemlerine ilişkin olarak yapılıyor ise enflasyon düzeltmesi yapılmış bir önceki geçici vergi döneminin (birinci geçici vergi dönemine ilişkin yapılıyorsa bir önceki hesap döneminin) anlaşılması gerektiği belirtilmiştir.

Bu açıklamadan da anlaşılacağı üzere, Maliyenin anlayışına göre geçici vergide enflasyon düzeltmesi yapıldıktan sonraki geçici vergi dönemlerinde ve yıl sonunda yapılacak enflasyon düzeltmesine en son geçici vergi döneminde yapılan enflasyon düzeltmesi sonucunda tespit edilen değerlerin esas alınması gerekir.

Başka bir ifadeyle Maliye geçici vergi dönemlerinde yapılan enflasyon düzeltmesini yasal düzenlemeye uygun olarak nihai bir işlem olarak değerlendirmekte ve sonraki enflasyon düzeltmesi işlemlerini bu değerler üzerine inşa etmektedir.

Bu yaklaşımın önemli sonuçları vardır.

Son dönemlerde tartışılan iki önemli konuya ışık tutacak niteliktedir.

İlk konu, geçici vergide düzeltme yaptıktan sonra dağıtılan kar paylarına ilişkin geçmişte geçici vergi için yapılan düzeltme işlemlerinin iptal edilip edilmeyeceğine ilişkindir. Örneğin 2024 yılı üçüncü geçici vergi dönem sonu olan 30.9.2024 tarihi itibariyle geçmiş yıl kârları düzeltildikten sonra yıl bitmeden geçmiş yıl kârlarının dağıtılması durumunda, söz konusu geçmiş kârlarının yıl sonu itibariyle düzeltmeye esas bilançoda yer almadığı için düzeltme yapılacak herhangi bir tutar olmadığı açıktır. Ancak bu durumda geçici vergide yapılan enflasyon düzeltmesi işlemleri iptal edilecek midir? Başka bir ifadeyle, pasifte yer alan geçmiş yıl kârlarına ilişkin enflasyon düzeltmesi farkları ile hesaplanan enflasyon zararı karşılıklı olarak kapatılacak mıdır?

Yukarıda açıkladığım gerekçelerle böyle bir durumda geçici vergide yapılan enflasyon düzeltmesi işlemlerinin iptal edilmemesi ve kayıtlarda korunması gerektiğini düşünüyorum. Enflasyon düzeltmesinin felsefesi de böyle olmasını gerektirir. Zira geçici vergi dönemi sonunda geçmiş yıl kârlarında duran tutarın düzeltilmesi, onun karşılığında aktifte yer alan parasal olmayan değerlerin enflasyon düzeltme kârını, parasal değerlerin de faiz ve kur farkı gibi gelirlerini dengelemek içindir. Örneğin işletmenin geçmiş yıllar kârları karşılığında aktifinde önemli tutarda banka hesabı olduğunu ve bu hesabın da faiz geliri ürettiğini varsayalım. Eğer geçmiş yıllar kârları dağıtılıp önceki geçici vergi dönemlerinde oluşan düzeltme gideri iptal edilirse, bu faiz gelirinin enflasyona tekabül eden kısmının vergisi ödenmiş olur. Halbuki düzeltmenin esas amaçlarından biri de bu türden enflasyonist kârların vergilenmesini önlemektir. İşte öz varlık kalemlerinin düzeltilip gider yaratmasının amacı da zaten budur. Bu suretle aktif kalemlerin edinimine kaynak olan özvarlık unsurlarının uğradığı enflasyonist kayp gider yazılmış olur. Aktif kalemin edinimine kaynak teşkil eden yabancı kaynakların da zaten finansman gideri ürettiği varsayılır.

İkinci çok tartışılan konu, geçici vergi dönemlerinde yapılmakta olan yatırımlara ilişkin olarak hesaplanan enflasyon kazançlarının özel fon hesabına alındıktan sonra, yıl bitmeden, yapılmakta olan yatırımların tamamlanarak aktife alınması sebebiyle söz konusu fonların dönem kazancına eklenip eklenmeyeceği hususudur?

Burada da yapılmakta olan yatırımlarla ilgili enflasyon düzeltmesi sebebiyle hesaplanan ve pasifte özel fon hesabına alınan tutarların, söz konusu yatırımlar yıl kapanmadan aktif alınsa bile bilançoda korunması gerektiğini düşünüyorum.

Bu sonuca, yapılan geçici vergi enflasyon düzeltmelerinin kalıcı olması gerektiği ilkesinden ulaşıyorum. Yani geçici vergide kazanılan haklar korunmalıdır.

Maliye umarım bu konularda yukarıda açıkladığım görüş doğrultusunda resmi açıklama yapar!

Erdoğan Sağlam kimdir?

Erdoğan Sağlam Ankara'da doğdu, ancak nüfusta doğum yeri olarak Çorum görünüyor.

Liseyi İstanbul Maliye Okulu'nda yatılı okudu. Böylece mesleğe çok erken bir giriş yaptı. Ardından Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü'nü bitirdi. Üzerinde lise ve fakülteyi ikincilikle bitirmek gibi bir lanet vardır. En birinci ikincidir.

Üniversiteyi bitirmesinin ardından Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanlığı Kurulu sınavını kazandı. Yedi yıl Hesap Uzmanı olarak çalıştıktan sonra 1994 yılında ayrılarak özel sektöre geçti. Bir yıl süreyle bir şirketler grubunun mali işler direktörlüğünü yaptı.

İzleyen dönemde uluslararası danışmanlık ve denetim şirketlerinden BDO Türkiye'ye (Denet) katıldı. Halen ortak ve yönetim kurulu üyesi olarak faaliyetine devam ediyor. Eşini ve işini çok seviyor.

Başta Vergi Konseyi ve TÜSİAD olmak üzere pek çok mesleki sivil toplum kuruluşunun vergi çalışmalarına katkıda bulunuyor.

2003 -2010 yılları arasında ve 2020 yılında Milliyet gazetesinde, çalışma hayatı boyunca mesleki dergilerde vergisel konularda çok sayıda makalesi yayımlandı. Mayıs 2020'den itibaren T24'te yazmaya başladı.

Teknik bir kitap yazmak istemediği için henüz bir kitabı yok. İleride en azından bir şiir kitabı, bir de polisiye roman yazmak istiyor. Yeminli mali müşavirlik ve bağımsız denetçilik lisanslarına sahiptir.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Vergide uzlaşmayı toptan kaldıralım gitsin!

Uzlaşmada neden vergi aslında ve cezada indirim yapıldığı tutanağa bağlansaydı, saydamlık ve sorumluluk açısından çok daha isabetli olurdu ve uzlaşma müessesesi tartışılır olmaktan çıkardı

Maliye sokağa çıkıyor, hasılat denetimleri başlıyor!

Maliye'nin son dönemlerde, geçmişte uygulanan ancak çok önceden terk edilen müesseseleri ısıtarak gündeme getirdiğini gözlemliyoruz. Sanırım vergi tahsilatını artırma düşüncesi Maliye'yi bu hatalara düşürüyor. Uygulama ısrarla sürdürülür ve somut tespitler olmaksızın tarhiyatlar yapılırsa, son dönemlerde sayısı çok artmış olan uyuşmazlıklara yenilerinin eklenmesi kaçınılmazdır!

9 soruda e-ticarete getirilen yüzde 1 stopaj uygulaması

Stopaj ve KDV tevkifatı gibi uygulamaların, kazançlarını beyan konusunda riskli durumda bulunan mükellefleri hedef almak yerine, büyük ve ödeme sorunu olmayan, uyumlu mükellefleri hedeflediğini görüyoruz. Bu da amacın tahsilat (bir an önce tahsilat) olduğunu teyit ediyor

"
"