10 Şubat 2025

Maliye sokağa çıkıyor, hasılat denetimleri başlıyor!

Maliye'nin son dönemlerde, geçmişte uygulanan ancak çok önceden terk edilen müesseseleri ısıtarak gündeme getirdiğini gözlemliyoruz. Sanırım vergi tahsilatını artırma düşüncesi Maliye'yi bu hatalara düşürüyor. Uygulama ısrarla sürdürülür ve somut tespitler olmaksızın tarhiyatlar yapılırsa, son dönemlerde sayısı çok artmış olan uyuşmazlıklara yenilerinin eklenmesi kaçınılmazdır!

Değerli okurlar, Hüseyin Gökçe’nin Ekonomim Gazetesinde 7 Şubat’ta yayımlanan “Maliye ekipleri kasaya oturdu!” başlıklı haberinden Maliye'nin hasılat denetimlerine başladığını öğrendik.

Haberde, Gelir İdaresi Başkanlığının 81 ilin defterdarına yazı göndererek toplu hasılat ve toplu denetim çalışması yapılmasını istediği, bu kapsamda başta lokantalar olmak üzere çeşitli sektörlerde Maliye elemanlarının hasılat denetimine başladıkları belirtiliyor.

Bu düzenlemenin 2 Ağustos 2024 tarihinde yayımlanan torba yasa ile 1 Ocak 2025 tarihinden itibaren yürürlüğe girmek üzere yapıldığını 29 Ağustos 2024 tarihli yazımda duyurmuştum.

Gerekçede bu düzenlemenin, ticari veya serbest meslek faaliyetleri yönünden mükellefiyeti bulunan gelir vergisi mükellefleri ile kurumların gerçek hasılatlarının tespitine yönelik olarak bir vergi güvenlik müessesesi olarak getirildiği ifade ediliyor.

Amaç, yoklama ile tespit edilecek günlük hasılat tutarlarından hareketle hesaplanacak yıllık hasılat tutarlarının mükelleflerin beyan ettikleri hasılat tutarları ile karşılaştırılması ve bulunan farkın yüzde 20’den fazla olması durumunda, mükelleflerin, Vergi Usul Kanununun 370 inci maddesi kapsamında izaha davet edilmesi.

Mükelleflerce yapılacak izahın değerlendirilmesi, Vergi Usul Kanununun izaha davet hükümlerine göre yapılacak.

İzaha davet uygulaması nedir?

İzaha davet uygulaması; bilgi, belge, bulgu ve verilerden hareketle yapılan analizler neticesinde tespit edilen konular kapsamında, vergi ziyaına neden olma ihtimalleri bulunan mükellefler hakkında yetkili merciler tarafından yapılmış ön tespitlerle ilgili olarak aynı merciler tarafından mükelleflerden açıklama talep edilmesidir.

Süreç nasıl işliyor?

Kendilerine izaha davet yazısı gönderilen mükellefler, yazının tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içerisinde yazılı veya elektronik olarak ya da ilgili komisyona sözlü olarak açıklamalarını yapabiliyorlar.

Bu 30 günlük sürede mükelleflerin izah yerine beyanname vermeleri veya beyannamelerini düzeltmeleri de mümkün bulunuyor.

İlgili Komisyon tarafından mükelleflerce yapılan izahın yeterli bulunmaması halinde, alınan karar mükellefe bildirilerek ön tespit tutanağındaki tutarın beyan edilerek ödenmesi gerektiği belirtiliyor.

Bu bildirim üzerine mükellefin, 30 gün içerisinde hiç verilmemiş olan vergi beyannamelerini vermesi, eksik veya yanlış yapılan vergi beyanını tamamlaması veya düzeltmesi, ödeme süresi geçmiş bulunan vergileri, ödemenin geciktiği her ay ve kesri için, gecikme zammı oranındaki izah zammıyla ödemesi halinde normalde yüzde 100 olarak uygulanan vergi ziyaı cezası yüzde 20 olarak uygulanıyor. Yani cezada yüzde 80 indirim yapılıyor. Bu ceza için mükellefler Vergi Usul Kanununun 376 ncı maddesi kapsamında “cezada indirim” talep edebiliyorlar veya tarhiyat sonrası uzlaşma başvurusunda bulunabiliyorlar.

Kanunda, bu indirimli ceza uygulamasından yararlanılsa bile mükellef hakkında vergi incelemesi yapılmasına ve gerekirse tarhiyatın tamamlanmasına engel olmadığı belirtiliyor.

Uygulamada bu indirimli ceza uygulamasından yararlanarak beyanname veren veya beyanlarını tamamlayan tüm mükelleflerin vergi incelemesini sevk edilip edilmediğini bilmiyorum, ancak eğer sevk ediliyorlarsa müessesenin ruhuna aykırı bir işlem yapılıyor demektir.

Mademki mükellef her hal ve şartta incelemeye sevk edilecek, neden peşinen verginin, izah zammı adıyla gecikme zammının ve indirimli de olsa cezanın hemen ödenmesi isteniyor? Mükellefin gönüllü uyum kapsamında beyanını yapması veya tamamlaması bu noktada sürecin sonlandırılmasını gerektirir bence.

Bu nedenle kanunun bu hükmünün değiştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Değiştirilmese bile İdarenin uyum gösteren mükellefleri incelemeye sevk etmemesini diliyorum. Tabii ki sahte belge kullanma veya düzenlemeye ilişkin ön tespitlerin bulunması halinde, 30 gün içinde beyan ve ödeme yükümlülükleri yerine getirilse dahi inceleme yapılması anlaşılabilir.

Mükellefin yaptığı izahının kabul edilmemesi ve beyana davet edilmesine rağmen mükellef tarafından beyanname verilmemesi veya beyannamenin düzeltilmemesi halinde ise mükellef hakkında vergi incelemesine veya takdir komisyonuna sevk işlemleri yapılıyor. Bu seçenekte mükellef hakkında vergi incelemesi yapılması ve gerekirse tarhiyatın tamamlanması çok doğru. Vergi incelemesi sonucunda ilave tarhiyat yapılmasının önerilmesi halinde ceza tam (yani yüzde 100) olarak uygulanıyor.  

Fiilen tespit edilen günlük hasılatlardan nasıl yıllık hasılat tutarına ulaşılıyor?

(1) Ticari veya mesleki faaliyeti nedeniyle mükellefiyeti bulunanların günlük hasılat tutarları, bir ayda üçten, bir takvim yılında ise on ikiden az olmamak kaydıyla yapılacak yoklamalar ile tespit ediliyor. Bu işlem tüm mükellefler için zorunlu olarak yapılması gereken bir işlem değil. Maliyenin riskli bulduğu sektörlerde faaliyet gösteren bazı mükellefler için yapılması söz konusu.

(2) Günlük hasılat tutarlarının tespiti için ilgili ayda; yoklama yapılan günlerde belirlenen günlük hasılat tutarlarının toplamı, yoklama yapılan gün sayısına bölünerek “günlük ortalama hasılat” tutarı belirleniyor ve günlük ortalama hasılat tutarları, tespit yapılan ayda çalışılan gün sayısıyla çarpılmak suretiyle yoklama yapılan ayın hasılat tutarı tespit ediliyor.

(3) Yoklama yapılan aylara ilişkin aylık hasılat tutarlarının toplamı tespit yapılan ay sayısına bölünerek “aylık ortalama hasılat” tutarı tespit ediliyor ve aylık ortalama hasılat tutarı, ilgili yılda faaliyette bulunulan ay sayısıyla çarpılmak suretiyle mükelleflerin ilgili takvim yılı hasılat tutarları hesaplanıyor.

(4) Sonra bu şekilde hesaplanan yıllık hasılat tutarları, mükelleflerin beyan ettikleri (defterlerinde yer alan) hasılat tutarlarıyla karşılaştırılıyor.

(5) Tespit edilen hasılat tutarlarıyla beyan edilen hasılat tutarları arasındaki fark yüzde 20’den fazla ise mükellefler yukarıda açıkladığım şekilde izaha davet ediliyor.

Uygulama ilk kez bu yıl yapılacak. Maliyenin süreci nasıl yürüteceği henüz bilinmiyor. Umarım yapmış olduğu tespitler üzerinden hesapladığı farkı kabul edip beyanını düzelten ve talep edilen ödemeleri yapan mükellefler ayrıca incelemeye sevk edilmez.

Yaptıkları izah kabul edilmeyen mükellefler, beyanlarını yapmadıkları veya tamamlamadıkları taktirde incelemeye sevk edilecekler.

Hasılat tespitinden yola çıkılarak yapılacak bu vergi incelemelerinde gerçek hasılatı ortaya koyan inceleme ve araştırma (banka hesap bilgileri, alıcı ifadeleri, stok sayımları, randıman incelemeleri vb.) ortaya konulmadan sadece yoklama sonucunda tespit edilen günlük hasılat tutarlarından hareketle tarhiyat yapılacak olursa, bu tarhiyatlara ilişkin olarak açılacak davaların mükellef lehine sonuçlanacağını tahmin ediyorum.

Fark üzerinden KDV hesaplanacak mı?

Uygulama gelir vergisi kanununa eklenen bir güvenlik müessesesi olduğuna göre tespit edilen farklar üzerinden katma değer vergisi hesaplanamaz. Bu konuda Ekonomim gazetesinde yer alan haberinde sayın Hüseyin Gökçe, değerli Meslektaşım/Üstadım YMM Bülent Ak’ın görüşlerine de yer vermiş. KDV konusunda aynı görüşte olduğumuza sevindim. Farklar üzerinden KDV hesaplanabilmesi için Katma Değer Vergisi Kanununda da bu konuda bir düzenleme yapılması gerekir.

Bu yazı için son sözlerim…

Doksanlı yıllarda vergi inceleme elemanı olarak çalıştığım dönemlerde “yaygın denetimler” adı altında bu tür fiili tespitler üzerinden tarhiyatların yapıldığına bizzat tanık oldum.  Bu tarhiyatlara ilişkin davalar genellikle mükellef lehine sonuçlandı.

Yoklama memurları ile işletme çalışanları arasında yaşanan tartışmaları gülerek hatırlıyorum.

Her ne kadar gerekçede gerçek hasılatların kavranmasından söz edilmişse de yeni düzenleme ile tespit edilen farkların gerçek hasılat olduğu söylenemez.

Varsayımla tespit edilen bu hasılatların matraha esas alınması gerçek gelir üzerinden vergilendirmeyi öngören gelir/kurumlar vergilerimizin ruhuna aykırıdır.

Geçmişte denenen ve başarılı olmadığı için terkedilen bir modelin tekrar uygulamaya konulması isabetli olmamıştır. Üstelik bu uygulamayı yürütecek yeterli sayıda maliye personeli bulunmamaktadır.

Bu uygulamanın olumlu değerlendirebileceğim tek sonucu işletmeler üzerinde yaratacağı caydırıcı etkidir. Yapılacak yoklamalar mükellefleri belge düzenleme konusunda olumlu yönde etkileyebilir.

Uygulama ısrarla sürdürülür ve somut tespitler olmaksızın tarhiyatlar yapılırsa, son dönemlerde sayısı çok artmış olan uyuşmazlıklara yenilerinin eklenmesi kaçınılmazdır!

Maliyenin son dönemlerde, geçmişte uygulanan ancak çok önceden terk edilen müesseseleri ısıtarak gündeme getirdiğini gözlemliyoruz. Sanırım vergi tahsilatını artırma düşüncesi Maliye'yi bu hatalara düşürüyor.

Geçmişte hayat standardı ve ortalama kâr haddi gibi müesseseler kanunda yer aldığı ve otomatik tarhiyat öngörüldüğü halde yargıda bu müesseselere istinaden yapılan tarhiyatlar iptal edilmişti. Hatırlatırım…

Erdoğan Sağlam kimdir?

Erdoğan Sağlam Ankara'da doğdu, ancak nüfusta doğum yeri olarak Çorum görünüyor.

Liseyi İstanbul Maliye Okulu'nda yatılı okudu. Böylece mesleğe çok erken bir giriş yaptı. Ardından Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü'nü bitirdi. Üzerinde lise ve fakülteyi ikincilikle bitirmek gibi bir lanet vardır. En birinci ikincidir.

Üniversiteyi bitirmesinin ardından Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanlığı Kurulu sınavını kazandı. Yedi yıl Hesap Uzmanı olarak çalıştıktan sonra 1994 yılında ayrılarak özel sektöre geçti. Bir yıl süreyle bir şirketler grubunun mali işler direktörlüğünü yaptı.

İzleyen dönemde uluslararası danışmanlık ve denetim şirketlerinden BDO Türkiye'ye (Denet) katıldı. Halen ortak ve yönetim kurulu üyesi olarak faaliyetine devam ediyor. Eşini ve işini çok seviyor.

Başta Vergi Konseyi ve TÜSİAD olmak üzere pek çok mesleki sivil toplum kuruluşunun vergi çalışmalarına katkıda bulunuyor.

2003 -2010 yılları arasında ve 2020 yılında Milliyet gazetesinde, çalışma hayatı boyunca mesleki dergilerde vergisel konularda çok sayıda makalesi yayımlandı. Mayıs 2020'den itibaren T24'te yazmaya başladı.

Teknik bir kitap yazmak istemediği için henüz bir kitabı yok. İleride en azından bir şiir kitabı, bir de polisiye roman yazmak istiyor. Yeminli mali müşavirlik ve bağımsız denetçilik lisanslarına sahiptir.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

9 soruda e-ticarete getirilen yüzde 1 stopaj uygulaması

Stopaj ve KDV tevkifatı gibi uygulamaların, kazançlarını beyan konusunda riskli durumda bulunan mükellefleri hedef almak yerine, büyük ve ödeme sorunu olmayan, uyumlu mükellefleri hedeflediğini görüyoruz. Bu da amacın tahsilat (bir an önce tahsilat) olduğunu teyit ediyor

Vergide 2025 tahminlerim…

Korkutmak gibi olmasın ama 2025 yılında radikal kararlar alınması ihtimal dahilinde. Umarım kapalı kapılar ardında yeni ek vergiler ve net aktif vergisi gibi olağanüstü düzenlemeler için hazırlık yapılmıyordur!

Personele araç tahsis eden şirketler ne ölçüde vergisel risk altında!

Tahsis edilen araç sadece işe gidip gelmeye yönelik değilse veya araç özel amaçlar için kullanılmak üzere tahsis edilmemişse, yani şirket faaliyetlerinde kullanılmak üzere tahsis edilmişse, ortada çalışana sağlanan bir menfaat yoktur, bir diğer ifadeyle araç tahsisi ücret olarak değerlendirilemez

"
"