13 Mart 2025
Bu söyleşi her zamankinden biraz daha farklı gelebilir size. Google Arama’nın (Google Search) dünya çapında sözcülüğünü yapan Danny Sullivan’la çevrimiçi bir söyleşi yaptım. Genel birkaç soru sormuş olsam da asıl niyetim Google’ın özellikle Haber (Google News) ve Keşfet (Google Discover) sekmelerinden Türkiye’deki bağımsız haber sitelerine gelen trafikte yaşanan büyük düşüşün nedenlerini öğrenmekti.
Düşüş derken aslında bir çöküşten bahsediyoruz. Zira 2024 Ağustos ve bu yılın başında yapılan iki güncelleme sonrası T24’ün de aralarında olduğu bağımsız haber mecralarına buralardan gelen ziyaretçi sayısı adeta sıfıra indi.
Nitekim dün kapandığını büyük bir üzüntüyle okuduğumuz Gazete Duvar da yaptığı duyuruda kapatma kararının nedenlerini sıralarken Google’daki bu büyük düşüşün de mali planlarına büyük sekte vurduğunu ifade etti.
Bağımsız haber siteleri için bu trafik büyük önem taşıyor. Ziyaretçi sayısı düştükçe reklam gösterim sayıları da dibe vuruyor ve yayıncıların neredeyse tek gelir kalemini oluşturan reklam gelirleri devam etmeyi imkânsız hale getirecek derecede azalıyor.
İşte bu yüzden aşağıda okuyacağınız söyleşi bir miktar teknik detay da içeriyor. Uzun süredir bu büyük soruna çare arayan yayıncılar için bir referans niteliği taşıdığından söyleşiyi kısaltmak istemedim.
O nedenle iki güne yayarak yayınlamanın doğru olacağını düşündüm.
Tamamını okuyunca göreceksiniz ki, Danny Sullivan için de benim için de kolay bir söyleşi olmadı. Buna rağmen Danny sorularıma -zaman zaman ısrarlı sorularımla onu bunalttığımı hissetsem de- büyük bir sabırla yanıt verdi. Özellikle yarın yayımlanacak ikinci kısımda biraz ısrarcı davrandım ki somut olarak nasıl bir adım atılacağını Danny’nin ağzından duyabilelim. Bunları şunun için belirtmek istedim: Bilmenizi isterim ki bu bir PR röportajı değil, Google Türkiye ekibi de, yalan yok, sağolsunlar hiç böyle davranmadılar. Danny’yi zaman zaman kızdıracak, üşüdüğü için giydiği ceketini sorular karşısında terleyip yeniden çıkarttıracak kadar zorladım. Bugün yayınlanan kısımlarda konuya daha genel sorularla giriş yaptığımı göreceksiniz. Nalına mıhına sorular ise ikinci kısımda…
Nihayetinde tepkileri dile getirmemin bir işe yarayıp yaramayacağını bilmiyorum lakin yarın okuyacağınız bölümde Danny tüm bu tepkilerin ilgili birimlere raporlanacağına dair bir güvence verdi. Bu raporların yapılan güncellemelerin yeniden değerlendirilmesinde bir etkisi olacak mı, hep birlikte göreceğiz.
İyi okumalar.
-Şuradan başlamak istiyorum: Yapay zekâ gelişmeye devam ettikçe, Google Arama’nın yakında bizi semantik olarak daha fazla anlayacağını ve ilk sayfada daha ayrıntılı sonuçlar almaya başlayacağımızı düşünüyor musunuz? Yani arama motorları bir süre sonra Büyük Dil Modelleri gibi çalışmaya başlayabilir mi?
Yıllardır kelimeleri eşleştirmenin ötesine geçmeye çalışıyoruz aslında. Epey de becerdik sanırım. İnsanlar bazen aradıkları metinden farklı kelimelerle arama yapıyorlar. Mesela bir şeyi tamir etmeye çalışıyorsan veya bir hastalıkla ilgili bilgi almaya çalışıyorsan tesisatçı ya da doktorun kullanacağından farklı bir terim kullanıyorsun. Yapay zekâ ve makine öğrenmesini biz uzun zamandır kullanıyoruz. Muhtemelen on yılı aşkın bir süredir… Yakın zamanda denemeye başladığımız “yapay zekâ modu” gibi özellikler de var. Ve bunun devam edeceğini düşünüyorum.
İnsanlar arama yapmanın bu yöne evrilmesini bekliyorlarsa, o zaman bir arama motoru olarak bizim de bu talebe kulak vermemiz lazım. Ancak çok önemli bir nokta daha var ve Google olarak biz de bunun çok ama çok farkındayız, bunu ancak altta yatan web ekosistemi gerçekten başarılıysa, yani bilgi birikimi varsa yapabilirsiniz. Dolayısıyla yapmaya çalıştığımız şey, hem bu açıklamalı kısmı hayata geçirmenin bir yolunu bulmak, hem de bunu yaparken aynı zamanda kaynakları veya daha fazla bilgiyi insanların erişimine açık tutmak ve oradan devam edebilmelerini sağlamak.
Bu şekilde aramanın büyümeyi sürdüreceğini ve aynı zamanda web ekosisteminin de gelişmeye devam edeceğini düşünüyoruz. Çünkü eğer kaynak göstermezseniz ve insanların kaynaklara ulaşmasını sağlamazsanız, web ekosistemi de gelişmez.
-İçerikleri de paylaşmaya başlama gibi bir yola gittiğinizde telif ödemesi yapmak gibi bir planınız var mı? Yani mesela, OpenAI NewsCorp’la bir anlaşma yaptı. Google da bir noktada içerik partnerlerine telif ödemesi yapmayı düşünüyor mu?
Yani bu beni aşan idari bir konu. Telif hakkı konusunda konuşmam doğru olmaz. Ama şunu söyleyebilirim: Mesela bir kaynakla lisanslı bir anlaşma olması arama sonuçlarında ilk sırada o kaynağın çıkması anlamına gelmiyor. Buna benzer anlaşmalarımız var ve kesin olan tek şey bu anlaşmalar dahi sıralamayı etkileyemiyor. Bu şekilde çalışmıyoruz. Yani insanların daha iyi bir yerde görüntülenmek için para ödemek zorunda kalacağı anlaşma yapmak istemiyoruz. Burası kesin.
-Gelelim meşhur algoritma değişikliklerine… Türkiye’de de çok tartışılan bir konu bu. Geçtiğimiz bir yıl içinde iki büyük düşüş yaşadık. Biri 2024’ün ağustos ayında diğeri ise bu yılın başında olmak üzere… Buradaki düşüş öyle sadece “düşüş” kelimesiyle anlatılabilecek gibi değildi, doğru kelime belki de “çöküş” olabilirdi. Çünkü bilhassa Google Haber ve Google Keşfet’te resmen sıfıra vurdu rakamlar. Bunun sebebi neydi?
Herhangi bir site için ayrıntıya girmem zor. Ancak daha genel olarak konuşursam bir sıralama değişikliği yaptığımızı ve adımlarımızı yerel değil de küresel olarak belirlediğimizi söyleyebilirim. Ama tabii ki, sonra geriye dönüp baktığımızda yaptıklarımızın bazı başka şeyleri tahmin etmediğimiz bir şekilde etkilediğini fark edebiliriz. Bu yaşandığında yaptığımızın yararlı olmadığı sonucuna da varabiliriz. O zaman da kendimize şunu sorarız: Bunu daha iyi hale getirmenin bir yolu olabilir mi? Ve bu genel reçeteyi nasıl iyileştirebileceğimizi anlamaya çalışırız.
Yine genele dair konuşursam, çok çeşitli sorgular için genel olarak işleri nasıl iyileştirebiliriz gibi bir eğilim var. Yani bu bahsettiğiniz durumlar da muhtemelen bu tür bir nedenden kaynaklanıyor. Zaten bu değişiklikler sonrası geriye dönüp sorunu anlamaya ve daha iyi bir duruma getirmeye çalışıyoruz.
Diğer bir konu da Google Keşfet ile Google Arama arasında bir ayrım olduğunu akılda tutmak. Keşfet, Arama’nın bir parçası ve bazen oradan büyük bir trafik gelir ve sonra bu kaybolabilir. Sonra yine geri gelir. Yani öne çıkaracağım içerikle ilgili bazı kriterleri karşılamamışsındır, orada görünmez olursun. Sonra başka bir konu başlığında bu kriterleri karşılarsın ve yeniden oradaki yerini alırsın.
Bu nedenle genel olarak mecralara “Keşfet’e bağlı kalmayın” diyoruz. Özellikle haber yayıncılığında bu daha zor bir durum yaratıyor, anlıyorum. Çünkü oradan ciddi bir trafik alıyorsunuz. Ama Arama kısmına kıyasla çok çok daha belirsiz bir alan orası.
Ayrıca Keşfet için içerik seçeneklerini de artırıyoruz. Başladığımızda sadece haberle sınırlıydı içerikler. Sonra genişledi. Bir de tabii bu güncellemeler sonrası tam tersini yaşayanlar da var. Oraya da bakmak lazım. Gerçi siz haber sitelerinin geneli için bu durumun geçerli olduğunu söylediniz ama…
Son olarak henüz öngöremediğimiz başka tuhaf bir şey yaşanmış da olabilir. Bir sonraki güncellemeyle bunun üstünden geçtiğimizde buradaki ayarlardan daha iyi bir performans almamız da mümkün bu açıdan.
-Fakat durumu anladınız değil mi? Bu sadece T24’e özgü bir durum değil. Pek çok yayıncı, özellikle bağımsız yayıncılar bu durumdan kötü etkilendi. Hatta bu konuda haberler yapıldı.
Anlıyorum. Ama bu güncelleme için amacımızın bağımsız haber sitelerini engellemek olması mümkün değil. Bizim durduğumuz yerden o mecralar sadece birer web sitesi. Sistem, “Aaaa bu bağımsız haber sitesi. Bu ise değil” gibi algılamıyor bu mecraları.
Sistem birden fazla belirteci hesaba katarak bir sıralama yapıyor. Bu bahsettiğiniz platformlar bu belirteçlerden bazılarını karşılamıyor olabilir. Ayrıca belki de sistem bu sitelerin içeriklerini layık oldukları kadar ödüllendirecek şekilde verimli çalışmıyor. Bu da olabilir.
Ve sonra dediğim gibi… Belki de bir noktada “Vay be. Bu şaşırtıcı bir durum. Bunu beklemiyorduk” diyeceğiz.
Yani bu tür büyük değişikliklerde gerçekten bir şeylerin daha iyi gittiğini ve bazı noktalarda faydalı olduğunu biliriz. Çünkü öncesinden bunları test ederiz. Genel olarak bir gelişme sağlamıyorsa zaten o güncellemeyi piyasaya sürmeyiz. Ama bu tür niş bir alanda gerçekten de beklenmeyen bir sonuç ortaya çıkabilir ve “Bu ideal bir durum değil” diyebiliriz. Sonra da bu durumu gözden geçirerek bir karara varmaya çalışırız.
-Türkiye özelinde şöyle bir durum da var. Özellikle bu bağımsız yayıncıların büyük şirketler gibi bir mali yapısı yok. Dolayısıyla eğer burada SEO yapmak gerekliliği duyuluyorsa bunun için ayrıca ekipler kurmanın veya teknoloji ekipleri oluşturmanın altından kalkamayabiliyorlar. Bu da onları yarışta geriye düşürüyor.
Mecraların bulunmak için SEO yapmaları gerektiğini düşünmelerini istemiyoruz. Umarım, bu sözlerim amacımızım bu olmadığı konusunda sizi biraz rahatlatır. SEO konusunda halihazırda bir rehberimiz var. Sadece içeriğinize erişebildiğimizden emin olun. Bu da çok zor bir şey değil. Bunu yapıyorsanız çok da fazla şey yapmanıza gerek yok. Gerçi bazen insanlar bizi fark etmeden blokluyor. Bu da karşılaştığımız bir durum. İçeriğinize rahat bir şekilde erişebiliyorsak SEO için özel bir şey yapmanıza gerek yok.
Siz site haritalarından hoşlanmasanız da biz sizin yerinize bunu yapıyoruz. Belki sitelerde yapısal birkaç şeye dikkat etmekte fayda olabilir. O kadar… Bunun dışında okurlar için doğru içerikleri vermeye devam etmek yeterli.
Ayrıca şöyle düşünün: Bu son aksaklıklara kadar büyük şirketlerin SEO yapması o kadar da etkilemiyordu. Demek ki sorun SEO yapmamakta değil. Yaşanan şey bir sıralama değişikliği yapmamızla ilgiliydi ve bu değişiklik bir grup için belli türden belirteçleri karşılamayan içeriklerde sonuç vermedi.
Tekrar söylemek isterim: Bu anlattıklarım yaşanan durumun peşine düşmemizi engellemiyor. Bir şeyler yapılan değişiklikle uyum sağlamadı. Ama bu SEO yapmakla alakalı bir durum değil. İçeriğinizi doğru anlamak için bizlerin sürekli bazı değişiklikler yapması gerekiyor. Mesele bu.
SEO hiçbir anlam ifade etmiyor gibi bir şey de demiyorum. Yanlış anlaşılmasın. SEO’yu dikkate almakta fayda olabilir ama bir zorunluluk değil.
Eray Özer kimdir?Eray Özer ODTÜ'de psikoloji okudu, sosyoloji hatmetti. Akabinde Bilgi Üniversitesi'nde yüksek lisans, Anadolu Üniversitesi'nde ise tez aşamasına takılan bir doktora ile akademik hayattan bir türlü elini eteğini çekemedi. Hatta iki yıl boyunca Kadir Has Üniversitesi'nde sosyoloji dersleri verdi. Meslek hayatına Radikal Gazetesi'nde başladı, kısa süreli televizyon haberciliği deneyiminin ardından Doğuş Dergi Grubu'nda devam etti. Son olarak ise Cumhuriyet hafta sonu eki Sokak'ı çıkaran ekipte yer aldı. Radikal, Birgün, Cumhuriyet ve Diken'de yazdı. Yaklaşık dört sezondur devam eden bir podcast içeriği hazırlıyor. Buzdolabının tarihinden Yapay Zekâ'ya, Roman halkının hikâyesinden Kayıp Kıta Mu'ya birbirinden farklı konular hakkında hiç bilinmeyenlerin anlatıldığı "Yeni Haller" ismindeki podcast yayınına Spotify'dan veya tüm podcast uygulamalarından ulaşabilirsiniz. |
Ukrayna’nın ABD’yle anlaşmasını dört gözle bekleyen Batı medyası ülkedeki maden yataklarının değerini anlatmakla bitiremiyor. Lakin kazın ayağının öyle olmadığını söyleyenler de var. Yataklar ticari açıdan çıkarılmaya değer özellikte mi? Bir madenin kuruluşu 20 yıl sürebiliyorken ABD açısından bu anlaşma mantıklı mı? Sovyet döneminden kalma raporlarla belirlenen rezervler gerçeği yansıtmıyor olabilir mi?
Neden özellikle İmamoğlu? Neden onun seçim yarışına girmesi istenmiyor? Eğer İmamoğlu’nun adaylık ihtimali ortadan kalkar ve “Terörsüz Türkiye” hedefine ulaşılırsa Kürt seçmen Erdoğan ve Yavaş arasında nasıl bir tercih yapar? Yahut Erdoğan-Yavaş ikilisine alternatif bir aday olarak Demirtaş belirir mi? Sorular sorular…
On yıl önce ilk kitabı çıktığında bir röportaj yazısı kaleme almıştım Ahmet Abi’yle ilgili: Beyşehir’in Çavuş köyünde başlayan çocukluğunu, Brüksel’de devam eden yaşamını, diplomatlık hayallerini, Mehmet Ali Birand’ın sayesinde gazeteciliğe uzanan ve Çankaya Köşkü’nde nihayetlenen kariyerini uzun uzun konuşmuştuk. Ahmet abiyi uğurlarken bu satırların arşive sıkışıp kalmasına gönlüm el vermedi
© Tüm hakları saklıdır.