17 Mart 2025

Google algoritması meselesiyle ilgili son birkaç söz…

Google algoritmasını geride kalan hafta boyunca epey konuştuk. Şimdi gelin meseleye daha genel bir çerçeveden bakalım. Google arama motoru bugün yüzde 90’lık pazar payına sahip. Google Ads online reklam pazarını uzak ara elde tutuyor. Her üç kullanıcıdan ikisi Google tarayıcısı Chrome’u tercih ediyor. Android işletim sistem tüm mobil cihazların yüzde 70’inden fazlasında yüklü. Şimdi bu şirket kamusal sorumluluk ve denetimden bağımsız iş yapabilir mi?

Basın tarihimiz açısından utanılacak bir haftayı geride bıraktık. Zira bağımsız haberin önemli mecralarından biri olan Gazete Duvar, “bu işi ekonomik olarak sürdüremiyoruz” diyerek kapandı.

İnternet medyasında bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar eli ayağı düzgün, gazeteciliği layığıyla yapmaya çalışan mecra vardı, biri eksildi.

Benim için de hareketli bir hafta oldu.

Duvar’ın kapanması sonrası bağımsız internet mecraları Google’ın algoritma değişikliğine isyan eden bir açıklama yapınca, benim Google Search’ün küresel sözcüsüyle mülakatım da bunun üstüne gelince pek çok yerden aradılar, görüş sordular vs…

O mecralarda anlattım ama isterim ki bir de okurlarla paylaşayım.

Katıldığım yayınlarda en çok sorulan soru “Google bu sansürü iktidarla arasını iyi tutmak için mi yapıyor” sorusuydu.

Burada da cevaplamış olayım: Sanmıyorum.

Daha doğrusu böyle düşünmek için elimizde şüpheden başka bir şey yok.

Zira yaşanan trafik azalmasından mustarip olan sadece Türkiye’deki siteler değil. Yaşanan durum küresel ölçekte benzer sonuçları gördüğümüz bir Google güncellemesi sonucu ortaya çıktı.

Dolayısıyla “Hadi, Türkiye’deki bağımsız internet mecralarını bitirelim” diye verilmiş bir karar olma ihtimali pek akla yatkın değil.

Lakin biz aslında arama motoru meselesinde daha temel bir problemle karşı karşıyayız.

Çok detaya girmeden özetlemeye çalışayım.

Bugün internet kullanıcılarının yüzde 90’ı arama motoru olarak Google’ı kullanıyor.

Keza aramalar sonucunda gittiğiniz ticari işletmelerde de (mesela bağımsız haber siteleri) Google Ads servisiyle karşınıza getirilen reklamlar var.

Yetmedi, arama için kullandığınız tarayıcı da muhtemelen Google ürünü olan Chrome. (Tüm kullanıcıların yüzde 66’sı Chrome kullanıyor.)

Bu da yetmedi, muhtemelen mobil cihazınızda Android bir işletim sistemi kullanıyorsunuz (iPhone hariç) ve bu da Google’ın bir başka ürünü. (Android kullanım oranı da yüzde 70’in üzerinde.)

Yani bir derede suyu akıtan, o suya baraj kuran, o barajdan suyu alıp şişeleyen, şişeyi üreten, şişeyi transfer edecek aracın sahibi olan… Hepsi Google!

Hangi suyun daha iyi olduğuna karar veren, hatta “ne sudur ne değildir”i bile tanımlayan Google’ın kurduğu bu evren.

2024’ün ağustos ayında, yani çok da eski olmayan bir süre önce ABD’de Google’ın domine ettiği bu arama motoru tekelinin illegal olduğuna dair bir karar alındı.

Bu Google ve onun ana şirketi Alphabet için çok kritik bir önem taşıyordu.

Android işletim sisteminden Google Ads’ine, Google Search’ten Chrome’una uzanan yelpazenin şirketin sektöründe bir tekele, bir tröste dönüşmesine neden olduğu; davaya bakan yargıç Amit Mehta tarafından karara bağlandı.

Dava sonucunda şirkete nasıl yaptırımlar uygulanacağı belirsizdi lakin hükümet kanadı (Biden hükümeti) Google’ın “yapısal rahatlamaya” ihtiyaç duyduğunu dile getirdi.

Yani Google’a kibarca “Şirketleri birbirinden ayır” diyorlardı.

Geçen kasımda bu uyarının ilk meyvesi olarak yine kanun koyucular somut bir adım attı ve Google’ın Chrome’u satmasını istedi.

Zira Chrome isimli tarayıcı Android işletim sistemlerinin tamamına “doğal” bir uygulama olarak yüklü geliyordu.

Benzer yaptırımlar Avrupa kanadında da devreye alındı ve alınmaya devam ediyor.

2022 Eylül’ünde Avrupa Komisyonu tarihinin en büyük anti-tröst cezasını verdi ve şirketi tam 4,125 milyar avro cezaya çarptıran karar yüksek mahkemede onandı.

2024’ün Mart ayında ise bu kez Fransız Rekabet Kurulu, Google’a yapay zeka geliştirirken Fransız haber sitelerinin içeriklerini izinsiz kullandığı, medya platformlarını bu konu hakkında bilgilendirmediği ve bu medya haberlerinin link’lerini yapay zeka uygulamasında paylaşmasına rağmen telif ödemesi yapmadığı gerekçesiyle 250 milyon avro cezaya çarptırdı.

Yapay zekayla ilgili bir başka çok yakın zamanlı dava ise bir eğitim uygulaması tarafından açıldı. Chegg isimli bu uygulama, Google’ın yeni denemeye başladığı AI Overviews isimli yapay zeka platformunun kendi eğitim müfredatında olan içerikleri kullanıcıların çeşitli sorularına cevap olarak sunduğunu öne sürerek şirketi zarara uğratmaktan dava açtı.

Son bir örnekle bitirelim: Bizdeki duruma belki de en çok benzeyen karar ise Güney Afrika’dan yine sadece birkaç hafta önce geldi.

Güney Afrika’da da Rekabet Kurulu, Google’ın arama sonuçlarında yerel haber siteleri yerine global haber mecralarını öne çıkardığını, bu suretle yerel habercileri zarara uğrattığını öne sürerek şirketin yerel haber sitelerine yılda 27 milyon dolara varan miktarda ceza ödemesini karara bağladı.

Peki, şimdi gelelim en kritik soruya: “Ya kardeşim, Google bağımsız ve özel bir şirket sonuçta. İstediğini öne çıkarır, istediğini çıkarmaz. Size ne?” diyebilir miyiz?

Hayır, diyemeyiz.

Çünkü bir marka pazarın yüzde 90’ını kaplıyorsa... O da yetmezmiş gibi yan ürünleriyle de pazarda uzak ara her alanda kendi ürünlerini sektöre dayatıyorsa… Artık “Ben özel bir şirketim, istediğim ayarla istediğim gibi oynarım” diyemez.

Neden diyemez? Çünkü böyle bir hakimiyete karşı Google’ın kararlarından mağdur olan herhangi bir mecra, mesela T24, haksız yere mağdur ediliyor durumuna düşer.

Hangi arama motorunda indeksleneceğini T24 seçmedi.

Hangi arama motorunun sektörü domine edeceği konusunda da T24’ün bir dahli yoktu.

Dolayısıyla tüm sektörü domine eden bir şirketin haksız rekabeti engellemesi, kamusal sorumluluk gereği mesela T24’ün hangi kriterleri karşılamadığı için o sıralamalarda yukarılarda çıkmadığını açıklaması gerekir. En azından bunu yapması kaçınılmazdır.

Lakin Google asla kriterlerini kamuya açık bir şekilde paylaşmıyor. Bu açıdan kapalı bir kutu. Yani biz o “meşhur” algoritmanın içinde ne olduğunu bilmiyoruz.

Velev ki, biliyor olalım.

O kriterler binlerce dolar yatırım yaparak karşılanıyor olabilir. Herhangi bir sitenin bu kriterleri karşılayacak bütçesi olmayabilir. Butik mecralar olabilir. Olabilir de olabilir.

Dolayısıyla misal sen bir elmayı 2 metre yüksekliğe kafana göre koyup doğası gereği boyu kısa olanların elma yeme şansını sıfırlayamazsın.

Kaldı ki, yukarıda da anlattığım üzere Google burada elmayı kaç metre yukarıya koyduğunu bile paylaşmamayı tercih ediyor.

Ezcümle, burada bir kamusal sorumluluk tartışması doğar ve doğuyor.

İşte yukarıda saydığım davaların pek çoğu da benzer şikayetler sonucu ortaya çıkıyor.

Tabii bu anti-tröst davaları, özellikle ABD menşeli olanlar Trump döneminde nasıl işleyecek göreceğiz.

Sonuçta bu devasa şirketlerin CEO’ları da Trump’ın yemin törenine boşuna gitmediler, törene 1 milyon doları boşuna bağışlamadılar.

Fakat ABD dışında Google’ın bu tekeline karşı daha pek çok dava açılacağını düşünüyorum.

Keza sadece Google değil, diğer yapay zeka modelleri de içerikleri izinsiz kullandıkları için pek çok telif davasıyla karşı karşıya kalacaklar.

Bunun sonucunda içerik üreticilerle telif anlaşmaları yapma yoluna gidecekler.

Lakin söz konusu Türkiye olunca bu telif meselesinin nasıl işlediğini biliyoruz. Korkum o ki, bu işler yine en son bizde kurala kanuna bağlanacak. Bu türden girişimlere devlet olarak en son biz itiraz edeceğiz.

Geçen hafta bağımsız medya platformları isyan ederken Rekabet Kurulu’ndan bir açıklama gelseydi her şey farklı olabilirdi.

O açıklama gelmedi. Şaşırdık mı? Hayır.

İyi haftalar.

Eray Özer kimdir?

Eray Özer ODTÜ'de psikoloji okudu, sosyoloji hatmetti. Akabinde Bilgi Üniversitesi'nde yüksek lisans, Anadolu Üniversitesi'nde ise tez aşamasına takılan bir doktora ile akademik hayattan bir türlü elini eteğini çekemedi. Hatta iki yıl boyunca Kadir Has Üniversitesi'nde sosyoloji dersleri verdi.

Meslek hayatına Radikal Gazetesi'nde başladı, kısa süreli televizyon haberciliği deneyiminin ardından Doğuş Dergi Grubu'nda devam etti.

Son olarak ise Cumhuriyet hafta sonu eki Sokak'ı çıkaran ekipte yer aldı. Radikal, Birgün, Cumhuriyet ve Diken'de yazdı.

Yaklaşık dört sezondur devam eden bir podcast içeriği hazırlıyor. Buzdolabının tarihinden Yapay Zekâ'ya, Roman halkının hikâyesinden Kayıp Kıta Mu'ya birbirinden farklı konular hakkında hiç bilinmeyenlerin anlatıldığı "Yeni Haller" ismindeki podcast yayınına Spotify'dan veya tüm podcast uygulamalarından ulaşabilirsiniz.

 

Yazarın Diğer Yazıları

T24’e özel Google röportajında ikinci kısım: Siyasi eğilimleri hesaplamıyor, bir site iktidar yanlısı mı iktidar karşıtı mı bilmiyoruz

Google Arama global basın sözcüsü Danny Sullivan’la algoritma değişikliği hakkında yaptığımız söyleşinin ikinci kısmını yayınlıyoruz. Bu bölümde Sullivan’a bağımsız haber sitelerinin engellenmesi suretiyle iktidarlarla arayı sıcak tutmaya çalışıp çalışmadıklarını soruyorum. Daron Acemoğlu’nun “haberin çölleşmesine neden olduğu için” Google’ı suçlaması hakkında düşüncelerini merak ediyorum. İşte cevaplar…

Google Arama’nın dünya çapında basın sözcüsü T24’e konuştu: Trafiklerde yaşanan sorunu anlamaya ve daha iyi hale getirmeye çalışıyoruz

Google Arama’nın uluslararası sözcülüğünü yapan Danny Sullivan’la algoritma değişikliği sonrası bağımsız haber sitelerinde yaşanan büyük düşüşü konuştuk. Okuyacağınız söyleşi Gazete Duvar’ın da kapanma gerekçeleri arasında yer alan bu düşüşün nedenleri anlamaya biraz olsun yardımcı olacağı gibi, Google tarafının bağımsız habercilerin sesini duyması açısından da önemliydi

Ukrayna’nın madenleri sahiden nadir ve değerli mi?

Ukrayna’nın ABD’yle anlaşmasını dört gözle bekleyen Batı medyası ülkedeki maden yataklarının değerini anlatmakla bitiremiyor. Lakin kazın ayağının öyle olmadığını söyleyenler de var. Yataklar ticari açıdan çıkarılmaya değer özellikte mi? Bir madenin kuruluşu 20 yıl sürebiliyorken ABD açısından bu anlaşma mantıklı mı? Sovyet döneminden kalma raporlarla belirlenen rezervler gerçeği yansıtmıyor olabilir mi?

"
"