Bu hafta size haberi dijitalde nasıl tükettiğimizden bahsetmek istiyorum. Kaynağım birkaç hafta önce yayımlanan Reuters 2024 Dijital Habercilik Raporu.
Gelin madde madde dünya ve Türkiye haberi nasıl tüketiyor, ona bakalım…
Facebook’un önlenemeyen düşüşü…
Türkiye’de toplumun önemli bir kesiminin (özellikle yüksek yaş grubunun) sosyal medyası olma işlevini sürdüren Facebook haber kaynağı olarak ta 2016’dan beri sürekli bir düşüş içerisinde.
Son iki yılda yüzde 4’lük bir kitleyi kaybettiler ve son sekiz yıl içerisinde yüzde 42’den yüzde 26’ya gerilediler.
Türkiye’de ise bu oran yüzde 27 ve sadece bir yılda yüzde 33’ten altı puan kayıpla bu noktaya geriledi.
Fakat unutmayalım, dünya çapında hala dijital haber kaynakları arasında birinci sırayı koruyorlar. Fakat az bir farkla…
Youtube’un yükselişi
Ülkemizde olduğu gibi dünyada da üç sosyal medya mecrasının haberde yükselişine tanıklık ediyoruz: Youtube, Instagram ve Tiktok.
Bu da bize bir şey söylüyor: Haberi artık video formatında tüketmeyi tercih ediyoruz. Burası net.
Youtube pandemide yakaladığı yükselişin ardından bir miktar düşüşe geçmişti (2020’de yüzde 21, 2022’de yüzde 19), şimdi yeniden toparladığını ve yüzde 22’lik bir oranla lider Facebook’un hemen yanına geldiğini görüyoruz.
İvmeleri itibarıyla en dikkat çekici çıkışı yapan iki mecra ise Instagram ve TikTok. Instagram on yıl önce haber kaynağı olarak sadece yüzde 2 oranında tercih edilirken sürekli yükselmeyi sürdürdü ve bugün yüzde 15’e ulaşarak Whatsapp haberciliğini (yüzde 16) yakaladı.
Bu arada Whatsapp’ın hayatımızdaki yeri de ayrı bir yazı konusu aslında. E-postayı lüzumsuz hale getirdi. Pek çok kurumun iç iletişiminin vazgeçilmez unsuruna dönüştü. Telefonla sesli görüşmeyi tarihe gömdü. Haberde de güçlü bir konumda. Whatsapp gücü ve etkisi bakımından diğerlerinden ayrı bir yerde duruyor.
TikTok ise sadece dört yılda yüzde 1 seviyesinden yüzde 8’e geldi ve Twitter’ın, yani X’in (yüzde 11) hemen gerisine yerleşti.
Türkiye’de ise TikTok’u haber kaynağı olarak tercih edenlerin oranı yüzde 10.
Haber kaynakları çoğalıyor
Çevrimiçi platformların haberde giderek daha fazla öne çıktığını görüyoruz. Bundan on yıl önce sadece iki platformdan faydalanan haber takipçileri artık altı platformdan besleniyor.
Youtube’u en az haftada bir kez haber için kullananların oranı yüzde 31, Whatsapp için bu oran yüzde 21, TikTok ise yüzde 13’e ulaşarak ilk defa bu oranda Twitter’ı (yüzde 10) geride bırakmış durumda.
Kısa videoların zamanı…
Habercilikte yeni format video. Özellikle de genç yaş grubunun haberde video formatını tercih ettiğini görüyoruz. Videoların da tercihen kısa olmasını istiyor haber tüketicisi.
Zaten artık her şeyi “kısa” istiyoruz. Haberi de… Her üç kişiden ikisinin (yüzde 66) haftada en az bir kez kısa habere erişimi oluyor.
Bu rakam Türkiye için çok ama çok yüksek: Yüzde 81. Yani Türkiye kısa videoları dünya ortalamasının epey üzerinde seviyor ve tüketiyor.
Uzun formatlar ise dünya genelinde haftada en az bir kez yüzde 51 oranında tüketiliyor.
Burada haber portalları için de ne yazık ki kötü bir haber var: Kitlenin çok büyük kısmı video haberleri genellikle çevrimiçi platformlardan tüketmek istiyor (yüzde 72.)
Yayıncının web sitesinden video içerik tüketenlerin oranı ise çok düşük kalıyor: Yüzde 22.
Bu arada, gençlerin videoları daha çok Instagram ve TikTok, orta yaş ve üzeri grubun ise Youtube ve Facebook üzerinden tüketmesi de tahmin edilebilir bir başka sonuç.
Haber siteleri için zor zamanlar…
Bir üzücü haber de Youtube, TikTok, Whatsapp gibi çevrimiçi platformların haber aracına dönüşmesi sonrası haber sitelerinin gücünü giderek yitirmesi.
Haber sitelerini veya uygulamalarını habere ulaşmada ana kaynak olarak tercih edenlerin oranı son altı yılda on puan geriledi ve yüzde 22’ye düştü.
Ayrıca haber sitelerine abonelik rakamlarının da bir türlü istenen oranlara ulaşamadığını görüyoruz.
Özellikle uluslararası içeriklerin önemli bir kısmı sadece paralı abonelikle erişilebilir hale getirilmiş olmasına rağmen abonelik oranı 10 yıl içerisinde sadece yedi puan yükselerek yüzde 17 seviyesine gelebilmiş durumda.
Almanya’da haber için para ödeyenlerin oranının yüzde 13, Britanya’da ise yüzde 8’de kalması hiç de iç açıcı bir tablo sunmuyor.
Artık habere güvenmiyoruz
Raporda öne çıkan bir diğer çarpıcı sonuç ise haberlere olan güvenimizin ciddi şekilde sarsılmış olması.
Katılımcıların yüzde 59’u hangi haberin gerçek, hangisinin sahte olduğu konusunda bir endişe yaşıyor.
Okuduğu veya izlediği haberlere güvenenlerin oranı ise yüzde 40. Yani on kişiden altısı haberleri tüketmesine rağmen içeriğine güven duymuyor.
Türkiye’de ise bu oran yüzde 35. Yani Türkiye’de neredeyse on kişiden yedisi habere güven duymuyor.
Ayrıca maalesef haber içeriği tüketmekten bilinçli bir şekilde kaçınanların oranı giderek yükseliyor. Her on kişiden dördü haberden uzak durmaya çalışıyor.
Bir ilginç bilgi de şu: Habere güven konusunda sadece Kuzey Avrupa ülkelerinin dünya ortalamasının üzerinde kaldığını görüyoruz. Dünyanın geri kalanında yaşanan kaos, savaşlar, çatışmalar, ekonomik krizler habere güveni derinden sarsarken Kuzey Avrupa bunların dışında kalabilmiş gibi duruyor.
Bu arada sahte haberler konusunda en büyük güven sorunu yaratan mecralar olarak TikTok ve Twitter öne çıkıyor.
TikTok’un haberde yükselişi sürerken TikTok kaynaklı haberlere güven sorunu yaşanması da kendi içinde çelişen ve “post-truth” çağında içerikleri inanmasak da tüketmeye nasıl alıştığımızı gösteriyor.
Ezcümle…
Rapordan öne çıkan çarpıcı başlıklar özetle böyle…
Tamamından edindiğim izlenimleri de paylaşmak isterim:
Bir kere öyle görünüyor ki haberin yeni formatı yukarıda da belirttiğim gibi video habercilik. Fakat burada da öyle büyük prodüksiyonlar yahut sahadan aktarımlar değil, daha çok fenomenlerin öne çıktığı bir video habercilikten söz ediyorum.
Bu da bugün artık insanların habere sadece bilgi alma kaygısıyla değil, perspektif edinme amacıyla yaklaştığını gösteriyor.
Yani bilgiden çok yorum istiyoruz. Ya da daha iyimser ifadeyle bilgiyle yoğurulmuş yorum…
Değişim çok hızlı. İnsanlar doğal olarak büyük bir hızla değişen gündemi birisi kendi yerine anlasın, olup bitenler karşısında bir tavır belirlesin ve o tavrı sosyal medya platformları aracılığıyla -ve mümkünse lafı fazla uzatmadan- kendiyle paylaşsın istiyor.
Çevrimiçi platformların bu kadar öne çıkması ve sosyal medyanın haberin ana mecrası olması haber sitelerini zor günlerin beklediği anlamına geliyor.
Tam da bu yüzden haberciliği profesyonel standartlar gözeterek devam ettirmeye çalışan -mesela T24 gibi- mecralara destek olmak büyük önem taşıyor.
Unutmayalım, bugün hassasiyet geliştirdiğimiz pek çok konudan bu kıymetli mecralar olmasaydı haberdar olmayacaktık.
Konvansiyonel dijital medyanın da zamanla kendini dönüştürüp bu yeni trendlere göre yeniden yapılandırması gerekiyor.
Habercilik için zor zamanlar, evet. Ama unutmayın, hayat her zaman dönüşür, değişir.
Gerçeği bilmeye olan ihtiyacımız bitmedikçe habercilik de bitmez.
İyi haftalar…
Eray Özer kimdir?
Eray Özer ODTÜ'de psikoloji okudu, sosyoloji hatmetti. Akabinde Bilgi Üniversitesi'nde yüksek lisans, Anadolu Üniversitesi'nde ise tez aşamasına takılan bir doktora ile akademik hayattan bir türlü elini eteğini çekemedi. Hatta iki yıl boyunca Kadir Has Üniversitesi'nde sosyoloji dersleri verdi.
Meslek hayatına Radikal Gazetesi'nde başladı, kısa süreli televizyon haberciliği deneyiminin ardından Doğuş Dergi Grubu'nda devam etti.
Son olarak ise Cumhuriyet hafta sonu eki Sokak'ı çıkaran ekipte yer aldı. Radikal, Birgün, Cumhuriyet ve Diken'de yazdı.
Yaklaşık dört sezondur devam eden bir podcast içeriği hazırlıyor. Buzdolabının tarihinden Yapay Zekâ'ya, Roman halkının hikâyesinden Kayıp Kıta Mu'ya birbirinden farklı konular hakkında hiç bilinmeyenlerin anlatıldığı "Yeni Haller" ismindeki podcast yayınına Spotify'dan veya tüm podcast uygulamalarından ulaşabilirsiniz.
|