06 Haziran 2021

Rusya'daki ilk devrim: Aralık 1825 Decembrist İsyanı (2)

Onurlu mücadele, bu uğurda yaşamlarını kaybeden, büyük acılar yaşayan insanların çabalarını boşa çıkarmamış, aydınlanma bayrağı sonraki nesillere gururla taşınmıştır

Decembristler harekete geçiyor

Askeri kolonilerin kurulmasıyla birlikte Rusya'nın kırsal kesiminde toplumsal hayat altüst olacaktır. 5 Ağustos 1816 tarihli kararname ile Novgorod Gubernia'sında (bölgesinde) kurulan ilk askeri koloninin ardından güney Rusya'da yeni kolonilerin hazırlıkları tamamlanır. Artık askeri kolonilere merkezden asker gönderme uygulaması sona erecek, onun yerine mahalli köylüler asker haline dönüştürülerek, kendi ordusunun adeta kölesi haline geleceklerdir. Eskiden olduğu gibi toprak sahibi soyluların elinde köle kalmayı, yüksek vergi vermeyi ve hatta Sibirya'ya sürülmeyi bile tercih edecek olan köylüler hiç beklenmedik yeni bir baskı yöntemiyle tanışınca, 1817 yılından itibaren arka arkaya üç büyük isyan girişiminde bulunurlar. Ancak, her girişim oldukça sert yöntemlerle bastırılarak, liderleri ağır cezalara çarptırılır, elebaşları derhal idam edilir. Güneyde, Chuguev'de, Kont Arakcheev'in çağırdığı askeri birlikler bölgede terör estirirler. 1825 yılına kadar Petersburg, Novgorod, Mogilev, Ekaterinoslav ve Kherson Gubernia'larında toplam nüfusu 748.519'a ulaşan kanton tarzı askeri kolonilerin tamamlanmasından sonra, huzur ve barış bir türlü sağlanamaz. Köylülerin tek taraflı isyanından ilham alan aydınlar Rusya'nın kuzey ve güneyinde iki farklı hareketle kıpırdanmaya başlarlar. Decembristler olarak adlandırılacak her iki grubun, siyasi olduğu kadar, stratejik konularda da farklı eğilimleri olsa da hedefleri aynıdır. Totaliter dozunu iyice artıran Çar Alexander ve onun monarşik yönetiminden biran önce kurtulmak.

Decembrist hareketinin model olarak on sekizinci yüzyılda kendisini gösteren masonik yapılanma ve örgütlenmeden etkilendiği söylenir. Masonik düşünce özellikle soylu aristokratlar ve askerler arasında rağbet görür. Rus Çarları bu yapılanmaya kuşkuyla baksalar bile, gizli servislerden gelen raporlar temelde Rus devletine ve monarşiye ciddi bir tehlike yaratmayacakları şeklindedir. Masonik yapılanmalar ilk başlangıçta felsefi düşüncelerin tartışıldığı ve yardımlaşma duygusunun ön planda olduğu seminer merkezleri gibi gelişmiş, sonraları demokrasi ve insan haklarının tartışıldığı örgütlenme modeline dönüşmüştür. Bazı Fransız locaları yurtdışında görev yapmış radikal ve genç askerler için liberal düşüncelerin tartışıldığı ve geliştirildiği aydınlanma merkezleri haline gelir. Nicholas Turgenev gibi Decembristler masonluğun ülkedeki köle-köylülüğün kaldırılması için bir araç olabileceği düşüncesini savunurlar. Novikov gibi aydınlar ise yazılarında köylülerin kölelikten kurtulması, özgür düşünce ve çağdaş evrensel eğitim gibi konulara ağırlık verirler, günlük sorun ve konuları hicvederler. Rusya'da o günlerde Mason locaları bu tür tartışmalar için iyi bir zemin oluşturmaktadır.Decembristlerin öncülerinden General Orlow, üst derecedeki masonik çalışmaların politik amaçlı konulara yönlendirilmesini önerir. Yeni bir yaklaşımla örgütlenmede gizli bir yapılanmaya gidilmesi benimsenir.

Napolyon savaşları nedeniyle Rusya'nın Avrupa ilişkilerine daha fazla müdahil olması ve batı ile temasların eskisine göre daha çok artması, liberal düşüncelerin en uç noktalara, Sibirya'ya kadar ulaşmasına neden olur. Batı Avrupa'daki kültürel gelişmeyi ve yazarları çok iyi takip eden Rus aydınları, Adam Smith, De Lolme, Condorcet, Bignon, Benjamin Franklin, J.B.Say, Jeremy Bentham ve diğerlerini hayranlıkla okur ve izlerler. On dokuzuncu yüzyıl başlarına gelindiğinde binlerce Rus öğrenci, Leipzig, Heidelberg, Göttingen, Berlin ve Königsberg gibi üniversitelerde eğitim almaya başlamıştır.

Rus aydınları için en büyük travmayı Avrupa'dan ülkelerine döndüklerinde karşılaştıkları garip olaylar sırasında yaşarlar. Decembristlerin öncülerinden Ivan Yakushkin, Fransa'dan Rusya'ya dönen askerlerin yaşadığı bir olayı şöyle anlatır; "Fransa'dan Rusya'ya deniz yoluyla uzun bir yolculuk sonunda ulaştık. Birinci Muhafız Alayı limanda karaya inip, "Te Deum" marşını dinlerken, askerleri yakından izlemeye gelen halk aniden polis tarafından acımasızca dövülmeye başlandı. Bu bizleri Avrupa dönüşünde şok etti. Sonunda güzel bir ata binen, hayranlıkla beklediğimiz Çar, muhafızları eşliğinde tören meydanına ulaştı. Elindeki kılıcını Çariçe gelince saygıyla aşağıya indirerek onu selamladı. Onu hayranlıkla izlemeye başladığımız anda gariban bir köylü askerlerin arasından yolun karşı tarafına geçmeye çalışıyordu. Bunu gören imparator atını mahmuzlayarak alandan uzaklaşmaya çalışan zavallı köylünün üzerine sürmeye başladı. Polisin coplarıyla zaten dayak yiyen zavallı köylüye doğru saldırıya hazırlanan Çar'ı görünce biz askerler dehşete düştük, ikinci büyük hayal kırıklığını yaşadık…" Bütün bu olaylar Avrupa'dan dönen aydınların kendi ülkelerine yabancılaştıkları hissine kapılmalarına neden olur. Napolyon gibi bir despotu yendikleri için mutluluk duyanlar şimdi kendi ülkelerinde ondan daha kötü bir yönetimi farketmeye başlar.

Decembrist hareketinin her şeyden önce tamamen saf bir Rus milliyetçiliği hareketi olduğu söylenir. Hareketin önderleri başta Fransa olmak üzere Avrupa kültürünün etkisi altında kalmış olsalar da, ülkelerinde bir Fransa yaratma düşüncesini hiçbir zaman benimsemezler. Pushkin, Griboedov, Lermontov ve Ryleev gibi yazarlar hareketin Rusya'da yeni bir milli canlanma olduğunu düşünürler. Rusya'nın Avrupa'dan, batı kültüründen çağdaş yenilikleri alacağına, bu yeni düşüncelerin gelenekleri, toplumsal kültürü geliştirebileceği gibi, bireysel olarak Rus halkını olumlu etkileyebileceğine inandılar.

Semenovsky olayı

On dokuzuncu yüzyılın ilk yarısında Rusya'da askerlik hizmeti, yirmi beş yıl gibi çok uzun bir süre olmasının yanında, oldukça acımasız bir uygulamadır. Askerler bir türlü alışamadıkları, tamamen keyfi uygulamalara ilaveten çok sıklıkla işkence ve eziyetle karşılaşmakta, büyük bir baskının altında adeta ezilmektedirler. Semenovsky olayı bu perdenin az da olsa açılmasına ve bu acı gerçeğin gün ışığına çıkmasına neden olacaktır. İmparatorun gözbebeği olan bu birlikte gereksiz ve maksatlı bir müdahale ile başlayan isyan zamanla ülkenin diğer birliklerinde de kendini gösterir. Çar Alexander'ın kendi muhafız alayı Preobrazhensky Alayı için "Onlar benim saray muhafızım, ama Semenovsky Alayı benim en değerli askerlerimdir" ifadesini çok sık kullanmıştır. Bu Alayda subay ve erler arasında candan, yürekten bir sevgi bağı vardır. Ülke genelindeki kaosa ve sistemsizliğe rağmen disiplinin müthiş bir ahenkle sağlandığı bu askerler arasında Napolyon savaşları süresince en ufak bir itaatsizliğe şahit olunmamıştır. Semenovsky Birliği, 1815 yılında ülkeye bir askeri birliğin görebileceği en büyük gururla dönecektir.

Bu erişilmez gururu hazmedemeyenler de vardır. Başta imparatorun kardeşi, daha sonra Çar olacak olan Grand Dük Nicholas- Mikhail Pavlovich olmak üzere, Çar'ın sevgili tetikçisi Arakcheev ve bazı askerler, Semenovsky'nin bu başarısına olan kıskançlıkları nedeniyle efsanevi kumandan Potemkin'inin görevden alınmasını sağlayarak yerine kariyerinde hiçbir askeri başarısı olmayan Albay Schwarz'ın atanmasını sağlarlar. Schwarz hiç vakit kaybetmez. 16 Ekim 1820 günü St.George madalyası sahibi, askerlik kariyerleri kahramanlıklarla dolu bir grup askeri kamçıyla döverek, eziyet eder. Ertesi gün, Alayın birinci bölüğü çavuşlarına yapılan eziyet ve dayağı haketmediklerini bildirerek şikayette bulunur. Şikayet edilen Schwarz'ın doğrudan kendisidir. Olayı öğrenen Yüzbaşı Kashkarev doğrudan müdahalede bulunarak, askerleri sükunete davet eder. Direniş devam edince, bütün bölük zindana atılarak, cezalandırılır. Haber duyulunca Semenovsky Alayının tamamı isyan ederek, arkadaşlarının derhal serbest bırakılmasını, "O Alman'ın" kumandan Schwarz'ın derhal görevden alınmasını isterler. Yetkililer bu güçlü ve ani tepki üzerine bütün Semenovsky Alayını dağıtarak, Rusya'nın dört bir yanına gönderirler.

Askerlerin büyük bir bölümü o günlerde Rusya'nın bir parçası olan Finlandiya ve yeni fetihlerin yapıldığı Kafkasya'ya gönderilir; bir kısmı da Sibirya'ya, Omsk ve Orenburg gibi en uç bölgelere sürgüne gider. Üçüncü Orduya gönderilen büyük bir grup asker Güneyli Decembristler için büyük bir umut kaynağı olarak olur. Bu olayın en ilginç yanı, Semenovsky olayının ertesinde askerlerin talep ettiği gibi Albay Schwarz'ın görevinden azledilmesidir. Daha sonra imparator tarafından affedilerek, askerlik görevine tekrar dönen Schwarz tam yirmi iki yıl sonra askeri mahkemede yargılanarak, suçlu bulunacak, başkent Petersburg'da yaşamaktan menedilecektir.

Semenovsky olayının çok boyutlu etkileri olur. Güneyli Decembristlerin lideri Muraviev-Apostol gibi eski askerler, Semenovsky'lerin arasındaki ilişkiyi hep güçlü tutarak, ilerde kalkışılacak isyanın hareket noktasını kişisel gayretleri ile şekillendirmiş, güçlü bir bağa dönüştürmüştür. Semenovsky olayı 1825 Decembrist ayaklanmasının başlangıcı olmuştur.

Olayı Avrupalı diplomatlarla toplantı halinde olduğu Troppau'da duyan İmparator odasına kapanarak, uzun süre düşünür. Sonraki günlerde, Avrupa ve ülkesinin devrim ve benzeri tehlikeli özgürlük söylemlerinden kurtulması için Metternich'in dogmatik fikirlerine katı katıya bağlı kalması gerektiğine karar vererek, hayatının hatasını yapacaktır. Çar aldığı haberden hemen sonra en sadık ve zalim adamı Arakcheev'e mektup yazarak olayın sorumlusunun Albay Schwarz olmadığını iddia edecektir. Çar'a göre asıl sorumlu ülkeye karanlık fikirler sokan mason locaları ile batı Avrupa'dan gelen zararlı özgürlük söylemleridir. Ancak, ülke içinde elden ele dağıtılan bildirilerle zalimlere karşı mücadelenin başladığı, ülkenin o günkü koşullarından Çar ve yakın çevresinin sorumlu olduğu duyurulmaya başlanmıştır. Duyuruyu yazanın kim olduğu araştırıldığında en büyük şüpheli Karazin'dir. Yıllar önce, Çar Alexander'a Marquis Posa şifreli ismi ile mektup yazan ve kendisinden övgü alan yazar Karazin bu defa kuşkulu olduğu gerekçesiyle altı ay hapis cezasına çarptırılacaktır.

Harekete ilham veren gizli örgütler

On dokuzuncu yüzyıl Avrupa'sında Alman Tugendbund, İspanyol Carbonari ve Yunan Milliyetçilerinin bağımsızlık için kurdukları Hetaria Philike gibi örgütler Rus aydınları için isyana ilham kaynağı olacaktır. Hareketin ilk öncülerinden General Mikhail Orlow, Nicholas Turgenev ve Nikita Muraviev kurulacak gizli örgütün temel unsurları üzerinde kafa yorarlar. 1812 savaşı nedeniyle bu girişim sonuçsuz kalır. İkinci girişimi Poltava Gubernia'sında Peter Borisov isimli bir askeri öğrenci başlatır. "Pythagorean Sect-Pisagor'cular" adı altında bir dernek oluşturur. Platon'un ütopyası olan devlet modelini hedefleyen bu dernek daha sonraları Güney Decembristlerle birleşerek onları güçlendiren Birleşik Slavlar Örgütünün ilk nüvesi olacaktır.

1814 yılına gelindiğinde General Mikhail Orlov Alman Tugendbund'tan ilham alarak ikinci bir çalışma başlatır. Kitleleri eğitip, milliyetçi ülküleri aşılamak gayesiyle bir dernek kurma girişiminde bulunur. 1816 yılında Dmitriev -Mamonov'la birlikte gizli derneğin çatısını kurmaya başladıkları sırada, Nicholas Turgenev de onlara katılır. "Order of the Russian Knight" adı verilen gizli dernek yarı masonik, askeri militarist eğilimli ve aristokratik bir monarşiyi hedeflemiş ama başarıya ulaşamamıştır.

Kurtuluş için birlik oluşumu

Decembrist hareketinin ilk ciddi oluşumu olarak 9 Şubat 1816 günü St. Petersburg'da kurulan "Union of Salvation- Kurtuluş için Birlik" hareketi gösterilir. Birçoğu Semenovsky Birliğinde aynı zamanda görev yapan askerlerin oluşturduğu bu hareketin öncüleri, Muraviev Apostol, Ivan Yakushkin ve Sergei Trubetskoi gibi eski dostlardır. Grubun çekirdek kadrosu daha sonra özenle seçilen adaylarla güçlenmiş, Pavel Pestel gibi ideologu aralarına katarak, hareket net bir görünüm kazanmaya başlamıştır. Mikhail Orlow, Pestel'in gruba katılmasının özel bir anlamı olduğunu, kendisinin daha sonra hareketin lideri olacağını söyleyerek, Pestel'in önemine vurgu yapmıştır.

Pestel, 24 Temmuz 1793 günü, Sibirya Genel Valisi olan aristokrat bir babanın çocuğu olarak dünyaya gelir. 12 yaşında Almanya'ya eğitim için gider. Dönüşünde St. Petersburg Askeri Akademisini şeref derecesi ile tamamlar. 1812 yılında yapılan Borodino Savaşında ölümden döner, ağır yaralanır. Daha 27 yaşında iken Albay rütbesine atanarak Viatsky Bölgesindeki birliğin komutanlığına atanır. Pushkin onun hakkında "Bu sabahı Pestel'le sohbet ederek geçirdim. Kelimenin tam anlamıyla çok akıllı bir adam. Onunla metafizik, siyaset ve ahlaki değerler üzerine konuştuk. Bugüne kadar tanıdığım en orijinal fikirli insan olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim." demiştir.

St. Petersburg'da oluşturulmaya çalışılan bu hareketin başlangıçtaki hedefi çağdışı kölelik kurumunu kaldırmak ve ülkeye anayasal bir monarşi getirmektir. Yakushkin gibi aydınlar, bu hareketin özgün olmasını ve yabancıları taklitten sakınılması gerektiğini önemle hatırlatmıştır. Önemle seçilen hedef, ilerde düğmeye basılması için "Kraliyete bağlılık yemininin ancak ve ancak, Kralın sınırlı monarşiyi kabul etmesi halinde yapılması" gerekliliğidir. 14 Aralık 1825 günü, isyan bu önemli gerekçe temel alınarak başlatılacaktır.

Hareketin ilk çalışmaları sırasında küçük bir grup olmasına rağmen ciddi görüş ayrılıkları çıkar. 1817 yılında, faaliyetin neredeyse durdurulma noktasına gelindiği günlerde, yeni bir kavram birliğine ihtiyaç olduğunu ileri süren Pestel, devrime başlamadan önce kavramlar üzerinde ilke birliğine varılmasının şart olduğunu ileri sürecektir. İçinde Pestel'in de olduğu özel bir komite kurularak, hareketin gerekçelerini açıklayan temel prensipler yazılmaya başlanır. 18 Şubat günü hareketin anayasası hazırdır. Yazılan metni yeterince demokratik bulmayan bir grup hareketten çekilir. Aynı günlerde yeni bir gelişme olur. 1812 savaşının beşinci yıldönümü ve anma törenleri için St. Petersburg'a giden dernek yöneticileri yaklaşık on ay kaldıkları şehirde çalışmalarını hızlandırırlar. General Orlow'un da esas aldığı Alman modeli Tugendbund tekrar masaya yatırılır. Decembristler artık yeni ve güçlü bir modeli benimseyeceklerdir. "The Union of Welfare- Refah Birliği" adı altında, Alman Tugendbund'dan kopyalanan esaslar temel anayasa olarak kabul edilir. Green Book- Yeşil Kitap olarak tanıtılır. Üyelik olarak 18 yaşını bitiren her sınıftan Hristiyan erkek vatandaşlara derneği kapıları açılır. Hedefler artık daha belirgindir. Yardımseverlik, insan hakları, eğitimin iyileştirilmesi, adalet ve milli ekonominin toparlanması ana ilgi alanlarıdır. Hastanelerin koşullarının iyileştirilmesi, yetimhanelerin daha iyi ve güvenli yerler olması, hapishanelerin disipline edilmesi, işsizlere yardım için örgütlenmeler, yaşlı ve muhtaçlara barınak sağlanması ile köle köylülüğün kaldırılması artık olmazsa olmaz hedefler haline gelmiştir. Onca çalışma ve fikir ayrılığına rağmen yeni bir yola girilmiştir.

Hareket ikiye bölünüyor

Kuzeyde başlayan hareket gün geçtikçe gelişir ve yayılır. Kuzey Rusya'da artık tüm üyeler hareketin anayasası, Yeşil Kitaptan memnundur. Güneyde işler farklı gelişecektir. Pestel 1818 yılında İkinci Orduya atanır. Yeni komutan Witgenstein'in Tulchin'deki karargahında önemli bir göreve atanmıştır. İkinci ordunun ikinci adamı olarak çok önemli bir görevdedir. Pestel'in ilk işi, güneydeki organizasyonu toparlayarak, güçlendirmektir. Yeşil Kitaba karşı çıksa da demokrat kişiliği nedeniyle grubun benimsediği yeni örgütlenme döneminde muhalefet etmenin doğru olmadığını düşünür.

Kuzey Decembristleriyle karar ve uygulama birliğinde karşılaşılan zorluklara rağmen, Pestel güney ve kuzey hareketlerinin birbirlerine muhtaç olduğunun farkındadır. İsyan halinde yönetimi ele geçirmek ancak ve ancak kuzeydeki askeri birliklerin başarısı halinde mümkün olabilecektir. Sonunda kendi idealinin Cumhuriyetçi bir model olduğunu açıklayarak, hareketin ufkunu genişletir. İtirazlar üzerine, Amerika Birleşik Devletleri'nin de çok geniş bir alana sahip olmasına rağmen, cumhuriyetçi yapısıyla oldukça başarılı bir yol izlediğini ve iyi bir model olduğunu savunur. Monarşik anayasal düzeni savunanlar homurdanmaya başlar. Pestel ısrar eder. "Monarşinin olduğu yerde anayasal düzen gümrük tarifeleri gibi tek bir kalem hareketi ile değişebilir" der. Pestel daha da ileri gider; "Çar ve ailesi isyan sonucunda öldürülerek, izleri yok edilmelidir" düşüncesini ileri sürer. İsyan sonrasında kurulacak, başında bir diktatörün olacağı geçici hükümetin 8-10 yıl iktidarda kalarak, mevcut düzeni yeni sistemle uyumlandırabileceğini ve geçici hükümetin ülkede isyan sonrası oluşabilecek anarşiyi kolaylıkla önleyebileceğini savunur. Decembristlerin Yüksek Konseyi Pestel'in Cumhuriyetçi yaklaşımını onaylar, diğer bazı öneriler onaylanmasa da Pestel Tulchin'e büyük bir güvenle döner. Güneyli hareket radikal tavrıyla ön plana geçecektir.

Tüm bu olaylar gelişirken, Rus gizli servisi hareketle ilgili ipuçlarını az da olsa izlemeye başlar. 4 Ocak 1821 tarihinde Çar tarafından gizli bir askeri polis örgütü kurulur. Aynı ayın sonlarında Moskova'da başlayan kuzey-güney değerlendirme toplantıları çok hareketli geçer. Güney'i temsil eden Komarov, "Artık bu toplantıların anlamı kalmadı, kendimizi lağvedelim" diyerek görüşmeleri terk eder. Tulchin'e dönüşünde Pestel bu yaklaşıma kesinlikle karşı çıkarak, Güney'in, "Southern Society- Güneyliler Topluluğu" adı altında bağımsız olarak yoluna devam ettiğini söyler. Pestel, Kuzey Grubunun da bağımsız olarak yoluna devam etmesi gerektiğini ilan ederek, devrim yolunda birlikte olduklarını vurgular.

Kuzey grubu 1820 yılında Cumhuriyetçi prensipleri kabul etmelerine rağmen daha tutucu olan üyeleriyle birlikte Nikita Muraviev ve Prens Sergei Trubetskoi önderliğinde çalışmalarına devam etme kararı alacaktır. Muraviev kuzeylilerin anayasasını hazırlayan ideolog olarak 1813-14 yılları arasında yaşadığı büyük ve acı savaş tecrübesi ile liderlik için çok iyi bir isimdir. Robespierre hayranı Fransızca hocasından öğrendiği demokrasi prensiplerine sıkı sıkıya bağlıdır. Yine de Pestel'in "Russian Justice-Rus Adaleti" başlıklı kitabında yazdığı prensiplerine karşı olduğunu söylemekten çekinmez. Muraviev izlenmesi gereken doğru yolun "Anayasal Monarşı" olduğunu tekrar hatırlatmaya başlar. Muraviev'in hazırladığı anayasa taslağı on bölümden oluşmaktadır. Ona göre, Rusya idari olarak yeniden yapılanmalı ve 13 devlet ve iki bağımsız bölümün bulunduğu Federal bir devlet olmalıdır. Yasama yetkisi iki kamaralı bir mecliste olan sistemde icra yetkisi İmparatorun elinde olacaktır. Ordunun başkomutanı ve kanunları veto yetkisine sahip bir imparator sistemde hala tutulmaktadır. Muraviev'in önerdiği sistem de ABD sistemine benzerlik göstermektedir. Çok geniş topraklara sahip Rusya için Federal yapının daha uygun olduğunu savunur. Pestel, federal sisteme şiddetle karşı çıkar. Devleti güçsüzleştirerek, yabancı devletlere yem olunması için büyük bir tuzak olduğunu iddia eder. Köle-köylülük sistemini geçiştiren Muraviev, kölelik sistemi kalksa bile köylülere toprağın, bir ihtimal kiralanabileceğini söylemekten daha ileri gidemez. En önemli konuyu es geçmiştir.

Sistemler arası farklılıklara rağmen her iki grubun anlaştığı tek konu devrimin küçük bir askeri grup tarafından organize edilerek, gerçekleştirileceğidir. Bu plan 1820 yılında İspanya'da Riego ve Quiroga'nın liderliğinde küçük bir militer grubun gerçekleştirdiği isyana benzemektedir. İsyanın 1789 Fransız İhtilali gibi kanlı bir girişim olmaması için her türlü tedbirin alınması en önemli önceliklerdendir.

Pestel'in eski Rus kanunlarından ilham olarak "Russian Justice-Rus Adaleti" olarak başlığını koyduğu çalışması, Güneyli hareketin temel prensipler bütünü haline gelir. Pestel'in politik fikirleri grubun anayasası olmuştur. İsyan başlamadan önce, 13 Aralık 1825 tarihinde tutuklanan Pestel'in kitabı arkadaşları tarafından Tulchin'de toprağa gömülerek gizlenmesine rağmen yetkililerin eline geçer. Bu belge 75 yıla yakın gizlendikten sonra kamuoyunun bilgisine ancak 1900 yılında sunulabilecektir.

Decembrist hareketinin anlamını daha iyi kavrayabilmek için Pestel'in savunduğu ilkeleri yakından izlemekte fayda olduğu düşünüyorum. Rus Çarlığının içindeki azınlıklar konusunda ilginç düşünceleri olan Pestel, işgal altındaki Polonya halkına özerklik verilebileceğini, ancak Polonya'nın ilerde hiçbir şekilde Rusya ile savaşa girmeyeceğini taahhüt etmesi gerektiğini söyler. Kafkas ulusları, Moğolistan ve hatta o günlerde Rus egemenliği altında olan Fin halkının asimile edilmesi gerektiğini savunurken, Moldova'lıların, Baltık Almanlarının, Litvanya, Estonya, Tataristan, Kırgız ve Kalmuk halklarının tamamıyla Ruslaştırılması gerektiğini söyleyecek kadar ileri gider. Çingeneler ya Ortodoks olup, Ruslaşacaklar ya da Rusya'dan gideceklerdir. Yahudilerin asimile edilemeyeceğinin bilincinde olduğu için onların Anadolu ve Orta Doğuya sürülmelerini ve orada bir devlet kurmalarının daha doğru olduğunu da iddia edebilecektir. Yaklaşımı itibariyle oldukça ırkçı bir tutum alan Pestel, isyanın başarılı olması halinde doğuştan veya mülk sahibi olmaktan kaynaklanan bütün ayrımlarının kesinlikle yok edilmesi gerektiğine taraftardır. Köle-köylülük sistemi derhal kaldırılarak, soylu toprak sahipleri bu imtiyazlarından derhal mahrum edilmelidir, ifadesini kullanırken, tanrının kurduğu sistemde, doğanın mevcut durumunda toprağın ortak alan olduğunu savunarak, böyle bir servetin birkaç kişi elinde bırakılmasının en büyük suç olduğunu söyleyecektir. Ticaret ve sanayi tamamen serbest olacak diyen Pestel, Fizyokratlarla aynı düşünceyi paylaştığını hissettirecektir.

Tutuklandığı gün Prens Volkonsky'e, "Merak etme. Beni parçalara ayırsalar bile kimseyi açık etmeyeceğim. Sizden ricam yazdığım esasları "Russian Justice- Rus Adaleti" kitabımı iyi koruyun demiştir.

Pestel'in yeni bir demokrasi anlayışını savunurken, sistemi ayakta tutması için güçlü bir polis devletini de istemesi onun muhaliflerince Rusya'nın Napolyon'u olarak suçlanmasına; toprakta özel mülkiyeti reddetmesi ise yazdığı eserin Komünizm öncesi ilk komünist kitap olarak tanımlanmasına neden olacaktır. İdolü olan George Washington gibi bir devrim yaptıktan sonra politikayı bırakarak basit bir yaşama dönmek isteyen Pestel, Washington'dan farklı olarak bir manastıra yerleşmeyi ve yaşamının sonuna kadar orada kalmayı hayal etmiştir.

Ekim 1823 ayında Kuzey Topluluğunda lider Nikita Muraviev'e destek olunması için üçlü bir yönetim modeli benimsenir. Evgeny Obolensky ve Sergei Trubetskoi yönetime katılırlar. Trubetskoi yönetime gelmekle kalmaz; isyan halinde tüm Decembristleri yönetecek olan "Diktatör" ünvanını da alır. Bu arada, Güney Topluluğu hareket için yeni bir müttefik bulacaktır. Polonya Milli Özgürlük Hareketi. Rus işgali altındaki Polonya'da yönetim Çar Alexander'in kardeşi Grand Dük Constantine'in elindedir. Constantine döneminde Polonya için reform yapılarak askerlik süresi kısaltılmış, ordu mensuplarının mali olanakları iyileştirilmiştir. Polonya'daki Rus ordusu "Litvanya Alayı" Polonya bağımsızlığı için en kritik unsurdur. Polonya'da bağımsızlığın öncüleri Rusya'da reform yapmaya hazırlanan askerlere, Decembristlere büyük yakınlık duyarlar.

1825 yılı başlarında Kuzey topluluğunun başındaki Nikita Muraviev aile sorunları nedeniyle askerlik görevinden ayrılır. Trubetskoi'nin Kiev'e tayin olması sonucunda Kuzey Topluluğunun yeni lideri Ryleev olacaktır. Ryleev isyan için Deniz Piyade birliği ile yakın temas kurar. Çok önemli isimleri Topluluğa dahil eder. Bunların arasında isyan sırasında en atak rolü üstlenen Kakhovsky de bulunmaktadır. Güneyde ise 1817 tarihinde Peter ve Andrei Borisov kardeşler tarafından kurularak, örgütlenen "United Slavs-Slav Birliği" ve Polonyalıların dahil olduğu müttefik yapı, isyan halinde yaklaşık 70.000 askerin harekete geçirilebileceğine işaret etmektedir.

"Alexander I" Taganrog'ta ölüyor

İmparator'un 19 Kasım 1825 günü Karadeniz sahilindeki şirin tatil beldesi Taganrog'da ölüm haberi, bu habere hazırlıksız yakalanan Decembristleri alt üst eder. Çar'ın çocuğunun olmaması nedeniyle en kıdemli kardeşi Polonya Grand Dükü Constantine'in imparator olmasına kesin gözle bakılırken, 14 Ocak 1823 tarihli bir feragat mektubuyla Constantine'in tahtı kabul etmediği ve küçük kardeş Nicholas'ın Çar olacağı bilgisine ulaşılır. Bu durumu kesinleştiren gizli belge Çar Alexander tarafından 16 Ağustos 1823 tarihinde imzalanarak Moskova'daki Uprensky Katedrali, Senato ve St. Petersburg'daki Devlet Konseyine "Ölümüme Kadar açılmayacaktır" notuyla gönderilmiştir. Gizli kalması gereken bu konu Alexander tarafından en yakınları Arakcheev ve Karamzin'e söylenir. Prusya Prensi Wilhelm de konudan haberdardır.

27 Kasım 1825 tarihinde Çar'ın ölüm haberi geniş bir çevrede öğrenilir. Yönetimde kısa bir süre boşluk "Interregnum" olacaktır. Trubetskoi "Bakalım koyun ne zaman pazarda satılacak" esprisini yapar. Bu kararsız dönem Decembristleri heyecanlandırmaya başlamıştır. İsyan bekledikleri orduda beklenen dedikoduyu yayarlar. "Nicholas asker düşmanıdır. Askerlik süresini kısaltmaz, asker maaşlarını ve mali koşulları iyileştirmez. Constantine Polonya'da Genel Valiyken en iyi örnekleri gösterdi. Askerlik süresini kısalttığı gibi, asker maaşlarını en iyi seviyeye getirdi"

Diğer bir konu, yeni Çar'ı Güney ve Kuzey Topluluklarının önerdiği monarşik anayasayı kabul ettirmeye zorlayarak, kısa sürede amaca ulaşılması, aksi taktirde Çar için toplanılan alanda Kraliyete bağlılık yeminini etmemek suretiyle isyanın bir an önce başlatılmasıdır. 9 Aralık günü Kuzey Topluluğu bu konu için hazırlık yapma kararı alır. Ertesi günü Constantine'in tahttan feragat ettiği kesinleşmiştir.

14 Aralık günü 1825 günü sabahın erken saatlerinde Kuzey'in liderlerinden Mikhael ve Alexander Bestuzhev kardeşler Moskovsky Alayından bir birliği isyan için harekete geçirmeyi başarır. Askerler "Nicholas'ı istemiyoruz. Yaşasın Constantine" şeklinde slogan atarak, daha önce planlandığı üzere yemin alanı olarak belirlenen Senato Meydanına doğru yürüyüşe geçerler. Onlara bazı deniz piyade birlikleri ve zırhlı birlikler de katılmaya başlar. Tören alanına gelen Kakhovsky anayasayı kabul etmemesi halinde yeni Çar Nicholas'ı öldürmeye yemin etmiştir. Ancak koordinasyon eksikliği ve hareketin liderlerinden Trubetskoi gibi önderlerin son anda Çar lehine çark etmeleri dolayısıyla gelişmeler aniden tersine döner. Trubetskoi ani bir kararla Avusturya Elçiliğine sığınır. Meydanda toplanan asker sayısı toplamda 3.000 kişiyi geçmeyecektir. Kuzey'in önderlerinden Ryleev, eşi ve kızının baskısından son anda kurtularak meydana ulaşmaya çalışır. Beklenen liderlerin ve askeri birliklerin alana ulaşmaması isyancılar arasında gerginlik yaratır. Çevresindeki komutanların telkinine rağmen Çar göreve geldiği ilk günlerde kendi askerinin üzerine ateş açmayı kesinlikle reddeder ama endişe içindedir. Senato binasını kuşatan Çar yanlısı askerler önceleri silah kullanmadan isyancıları sakinleştirmeye çalışır. Başarısız olurlar. St. Petersburg Askeri Valisi Miloradovich isyancılara yaklaştığında, isyancı Obolensky kendisini ikaz ederek, uzaklaşmasını ister. Miloradovich ani bir dönüş yaptığı sırada Kakhovsky ateş ederek onu öldürür. Birçok savaşa katılarak üstün başarılar kazanan ve sağ kalmayı başaran komutan, bir Rus askeri tarafından öldürülmüştür. Diğer bir komutan Stürler yine müzakere yapmak için yanaştığı isyancılarla konuşurken, yine Kakhovsky tarafından vurulur, öldürülür. İsyancılara gönderilen Ortodoks Metropolit Sarafim'in konuşması da hiçbir fayda sağlamaz. Sonunda olan olur. Nicholas artık saldırmaktan başka bir çare kalmadığını anlamıştır. General Toll, Çar'a yaklaşarak "Ekselansları ya görevinizden çekilerek tahtı bırakın ya da bir dakika bile beklemeyin, derhal ateşe başlayalım" der. Çar çaresiz razı olur. Ateş açılır, bir anda yüzlerce asker parçalanarak havaya uçar. Olayı seyreden St.Petersburg'lular da ateş altındadır. Senato meydanı ve çevre sokaklar insan parçaları ile dolar, vahşet bir saldırı isyanı kana bulamıştır. Galernaia Caddesi ve Neva Nehri kıyıları da sonraları katliam alanına dönüşecektir. İsyan ve devrim teşebbüsü başarısız olunca, Nicholas I döneminin başladığı artık tescillenmiştir. St.Petersburg Polis Şefi Alexander Shulgin parlak bir fikirle gelerek ölü ve yaralıların buzdan kırılan Neva nehrine atılarak meydan ve caddelerin hemen temizlenmesini önerir.

Daha sonraları, 28.12.1825 günü kardeşi Constantine'e yazdığı mektupta; "Böyle bir polis örgütüne sahip olduğum için çok üzgünüm, utanç duyuyorum. Hiçbir şey yapmadılar, hiçbir şey bilmiyorlar ve anlamıyorlar. Biliyor musun, Polis Şefi Shulgin olay sırasında votkasını içmeye başladı. İyice sarhoş oldu. Onun şu aralar bana pek bir faydası olacağını sanmıyorum. Onun gibi adamları nasıl bu görevlere getirdiler bilmiyorum, gerçekten öğrenmek istiyorum…" der.

Dört ay sonra 1826 yılının bahar ayları geldiğinde havanın ısınmasıyla kırılan buzların arasından yüzlerce isyancı askerin ve St.Petersburg'lunun cesedi açığa çıkar. Cesetler ve insan parçaları Neva nehri kıyılarına vurarak, ateş açanların ve polisin zalimliğini, dahası 14 Aralık 1825 günü yaşanan acı olayın fotoğrafını tekrar gün ışığına çıkarmış, herkesin yüreğinin bir kez daha acı bir şekilde dağlanmasına neden olmuştur.

Kuzeydeki isyan girişiminden yaklaşık iki hafta geçtikten sonra haberler Güney Topluluğuna ulaşır. Bu sırada Güneylilerin içindeki hainler boş durmamış örgüt üyelerinin isimlerini birer birer St.Petersburg'a uçurmuşlardır. Kont Ivan Witt ve Alexander Boshniak gibi hainler İmparatora çok önceden ispiyon yapmışlar güneyin vakit geçmeksizin çökmesini sağlamışlardır. İlk ihbar mektupları gittiğinde Çar'ın tepkisi farklı olur. Muhbir Rascal'ın terfi için yalan söylediğini ve arkadaşlarına çamur attığını düşünür. Ancak çapraz bilgilerle durum doğrulanınca hızla tutuklamalar başlayacaktır. 13 Aralık günü Pestel tutuklanınca, Muraviev-Apostol kendisine bağlı piyade birliği ile isyana kalkışır. Ancak başarılı olamaz. 31 Aralık 1825 gününe kadar kendine bağlı askerleri ile mücadeleye devam eder. İsyanda iş birliği yaptıkları Birleşik Slavların uyarısını dinlemeyerek, vurucu atağı yapmaktan çekinmiş, Kiev'e saldırmamıştır. Siyasi tarihçiler bunun büyük hata olduğunu söylerler. Avuç içi kadar küçük piyade bölüğüyle yaptığı bir saldırı sırasında ağır yaralanır. Birlikleri teslim olmak zorunda kalır. Decembrist hareketi güneyde de kaybetmiştir. Artık ipler yeni Çar Nicholas'ın eline geçmiş, yoğun soruşturmalar başlamıştır. 

Decembristlerin yargılanması ve infazlar

Decembristlerin tutuklanarak zindana atıldığı süreç içinde olayın başka bir boyutu St. Petersburg'da konuşulmaya başlanır. İsyancıların neredeyse tamamı soylu Rus, Slav subaylarken, isyanı bastıranlar ise General Geismar ve Kumandan Rot gibi Alman kökenli askerlerdir. Slav soylular Çar nezdinde itibar kaybetmiştir. Almanlar yapılan işin, şöhretin peşine düşerek, büyük beklentiye girerler, yeni Çar'ın gözüne daha fazla girmeye çalışacaklardır.

10 Ocak 1826 tarihinde Avusturya'nın St.Petersburg Büyükelçisi Kont Lebzeltern'e bir mektup yazan Prens Metternich 14 Aralık 1825 tarihli olay için çok ilginç ifadeler kullanır. "…Bu olay bizlere, tüm kamuoyuna genç ve tecrübesiz Çar'ın karakteri hakkında fikir sahibi olma olanağı sağladı. Böyle bir olay Rusya'da bu kadar kolay çıkabiliyorsa, bir ihtimal, bütün çevre ülkelerde de aniden görülebilir. Şimdilik, bu kötü ellerin yönetimindeki (yeni Çar Nicholas) gelişmeleri izleyerek, Kutsal İttifak üyeleri olarak aramızdaki dayanışmayı bozabilecek yeni bir uyumsuzluğun önlenmesini beklemekten başka bir çaremiz yok, umarım tekrarına izin vermezler."

Soruşturmaları Çar Nicholas kendisi kışlık sarayından yönetir. Çoğu isyancı ile yüz yüze konuşur, onlara güvenini sarsarak hainlik yaptıklarını hatırlatır. Zaman zaman birbirlerine düşmeleri için yalan açıklamalar yapar. Bu sırada soruşturmaların derinlemesine gerçekleştirilmesi için yeni bir mahkeme kurulur. İsyancıların bulunduğu Petr ve Pavel Kuleleri zindanlarına bağlantılı mahkeme salonunda ağır koşullar altında sorgulamalar yapılır. Mahkumlar genellikle gece yarıları uykularından kaldırılarak, ifadeye zorlanırlar. Kimi zaman ailelerine iyi koşullar sağlanacağı vaadiyle yalan ifade ve iftirada bulunmaya davet edilirler. Nihayet 30 Mayıs 1826 günü Soruşturma Komisyonu kararını verir. Çar Nicholas 1 Haziran 1826 günü Özel Yüksek Mahkemeyi oluşturarak mahkeme kararını bekler. Üyeler arasında Decembristlere çok yakın biri, Speransky de vardır. Çar tarafından özellikle üyeler arasına alınmıştır. Karar sürecinde günlerce acı çeker, gözyaşı döker ancak kişisel kanaatini karara yansıtamaz. Görünürde mahkeme üyelerine çok adil olmaları telkin edilse de çıkan karar çok şaşırtıcıdır. Hiç beklenmeyen beş kişi hakkında, Rusya'da o tarihlerde ölüm cezası olmasa da asılarak ölüm kararı verilmiştir.

Yargılanan 589 kişi arasından 290'ı beraat eder. Geriye kalan 299 kişi arasından 121'i olaydan birinci derecede sorumlu tutulur. 134 kişi suçlu bulunarak küçük cezalara çarptırılır, rütbeleri indirilir veya sökülür, Rusya'nın dört bir yanına dağıtılırlar. Dört kişi ülke dışına çıkarılır. Yirmi kişi yargılama sırasında ölür, dokuz kişinin akıbetinden kimse haber alamaz.

Yıllar sonra kardeşi Çar Nicholas'a mektup yazan Polonya Grand Dükü Constantine "…General Orlow aklıma geldikçe hep düşünüyorum. Bu adam hiç yargılanmadan, içine düştüğü sudan nasıl kupkuru çıktı…" Başka bir asker, 1852 yılında Rus askerlerine teslim olan Hacı Murat'ın teslim ve anlaşma belgelerini değerlendiren, o günlerde Kafkasya'yı fethetmekle meşgul Savaş Bakanı Knyaz Chernishev'de yıllar önce dahil olduğu Decembrist hareketinden kurtulmayı başarmış, 25 yıl sonra Savaş Bakanı olmayı bile başarmıştır.

Hareketin önemli isimleri, ideologları Pestel, Sergei Muraviev-Apostol, Ryleev, Kakhovsky ve Bestuzhev-Riumin idam edilecektir.13 Temmuz 1826 günü sabah saat üç infaz saati olarak belirlenir. Darağaçlarının yanı başında askeri tören yapılır. Askerlerin üniformaları çıkarılarak, rütbeleri sökülür. Başlarının üstünde kılıçları kırılır, pelerin giydirilerek meydana alınırlar. Bu arada bir gece öncesinde yağan yağmur nedeniyle urganlar çok ıslanmıştır. Tecrübesiz cellatlar urganları bağlamayı da beceremeyince, üç mahkümun ipi aniden boşalır, Muraviev-Apostol, Ryleev ve Kakhovsky idam sehpasından yere çakılırlar. Her üçünün de ayakları kırılır, acı içinde çığlık atarlar. Muraviev acıyla haykırır "Zavallı Rusya, adam gibi asmayı bile beceremedin". Mahkumlar tekrar dar ağacına çıkarılır ve acı içinde kıvranırlarken infazları güç de olsa tamamlanır. Hiç kimsenin bilmediği bir yere gömülürler. Mahkeme kararıyla mezar taşlarına Ortodoks haç'ı bile konulmaz, idam sehpası motifi kazınır. "Sonsuza kadar onursuz kalın" ifadesi ilave edilir.

İnfaz haberini alan Çar Nicholas tanrıya şükreder ve gününe kilise de dua ile başlar. Akşam saatlerinde Çariçe ile çay içerek sohbet eder. Yüzünde çok solgun ve melankolik bir ifade taşıdığı gözlenir. Daha ilk günlerinde aldığı yanlış kararlarla ülkesini karanlık bir yola sokan Çar Nicholas, geri kalmış, sanayileşmeyi becerememiş ülkesinin Kırım Savaşında uğradığı ağır yenilgi sonrasında Decembristler için adeta itirafta bulunacaktır. Çar savaşta aldığı ağır yenilgi için "Pestel ve Bestuzhev bile bana bu kadar kötü davranmadı" diyerek üzüntüsünü hissettirecektir. Rusya batılı anlamda ilk büyük reform olan Köle-Köylülüğün kaldırılması ile sonraki Çar, İkinci Alexander döneminde tanışacak, ülke özgür kalan köylülerin ve tarım işçilerinin şehirlere göçüyle sanayileşme sürecine geç de olsa girmeyi başarabilecektir.

Sürgün süreci ve Decembristlerin Sibirya efsanesi

İsyana katılan Moskovksky ve Chernigovsky Alaylarının sürgünü Şubat 1826 ayında başlar.1500 asker İran'la yoğun savaşın yapıldığı Kafkasya'ya gönderilir. İsyanın liderleri Prens Trubetskoi, Prens Obolensky, Yakubovich, Peter ve Andrei Borisov, Prens Volkonsky ve Artamon Muraviev uzun ve yorucu bir yolculuk sonucunda Sibirya'da ikamet edecekleri şehirlere ulaşırlar.

Yaşadıkları otuz yıl süresince Rusya'nın en uç noktalarında, Baykal Gölü kıyılarında, Çin sınırında bitmek tükenmek bilmeyen bir enerji ile ülkelerinin ihmal edilmiş beldelerinde büyük bir aydınlanma yaşatırlar. Bazıları sürgün öncesinde Avrupa'da öğrendikleri konuları anlatarak, gördükleri eğitim kurumlarının benzerlerini yaratmayı başararak, yüzlerce öğrenci yetiştirirken, diğerleri kırk bin kişiye bir doktor düşen yoksul halka bir tıp adamı, doktor gibi hizmet eder, hastaneler kurarlar. Tarımı bilenler seracılığı Sibirya'da tanıtarak fakir halk için harika bir gelir kaynağı yaratır. Kimileri sürgüne gelen eşleriyle hayatlarının sonuna kadar Sibirya'da yaşamını sürdürür, kimileri ise yörenin kızları ile evlenerek mutlu olmaya çalışır. 30 yıl sonra 26 Ağustos 1856 günü çıkan kısıtlı affa rağmen çoğunluğu Rusya'ya, eski yuvalarına bir daha dönmez. Aftan faydalanabilen 20-25 kişiden Rusya'ya dönen küçük bir grup ülkede başlayan yeni dönemi görmenin mutluluğunu yaşarlar. Artık köle-köylülük kalmamış, en büyük acılar sona ermiştir.

Sibirya'da aydınlanma için mücadele etmeye devam eden Decembristlerin öğrencilerinden sağ kalanlar 14 Aralık 1925 günü, ayaklanmanın 100. yılında büyük bir anma töreni ile kutlarlar. Onurlu mücadele, bu uğurda yaşamlarını kaybeden, büyük acılar yaşayan insanların çabalarını boşa çıkarmamış, aydınlanma bayrağı sonraki nesillere gururla taşınmıştır.


Kaynakça

  • THE FIRST RUSSIAN REVOLUTION 1825, THE DECEMBRIST MOVEMENT, ITS ORIGINS, DEVELOPMENT, AND SIGNIFICANCE, Anatole G. MAZOUR, D.
  • HACI MURAT ve SONRAKİ HİKAYELER, Lev TOLSTOY, Çeviren:Uğur BÜKE
  • RUSYA: Bozkır Prensliğinden İmparatorluğa- Enver GÜNEY, T24 Pazar-19 Nisan 2020

Yazarın Diğer Yazıları

Tarih tesadüfleri sever (II): Mehmed Memduh Paşa'nın Anılarında 31 Mart 1908 Olayı ve İkinci Meşrutiyet

Tarih tekrarları olduğu kadar, tesadüfleri de sever. Geçmişte yaşanan acı ve tatlı olayların aydınlattığı gerçekler unutulmaz, hatırda kalırsa bizleri, hepimizi hata yapmaktan alıkoyar. Tekrarlanan olaylar iyi olanlarla devam eder ve tarih güzel olaylara tesadüf eder

Bize mutluluğun GNP'sini hesaplayabilir misin, Kuznets?

Birçok sorunun dikkate alınmadığı milli gelir hesaplamaları ve bu değerlere göre karar veren yöneticiler -mali analistler- şirketler bizleri hâlâ yanlış yönetip, yönlendirmeye devam ediyorlar...

On dokuzuncu yüzyılda Kırım, Kazan ve Türkistan'da aydınlanma: "Cedidçiler"

"Tarih bir intihar notu değil, hayatta kalmamızı sağlayan uyarı kaynağıdır." Jeanette Winterson