05 Ekim 2024

Prenslikle yönetilen ülkenin krallara layık yat fuarı: Monaco Yacht Show 2024

MYS, süperyat sektöründe inovasyon ve lüksün zirvesi olarak kabul edilir. Diğer yat fuarlarında göremeyeceğiniz oranda sektörel yenilik, teknoloji, göremeyeceğiniz büyüklük ve lükste yatlar, bu fuardadır

Her yıl aynı tarihlerde, takvimler 25 Eylül’ü gösterdiğinde dünyanın en prestijli yat fuarı, dünyanın en havalı ve küçük ülkesinde start alıyor. Monako Yat Şov. Uluslararası Süperyat endüstrisinin lider firmalarını bir araya getiren bir yatçılık şöleni. Tabi ki büyük Türk tersaneleri de bu şölenin vazgeçilmezi.

Bu yıl da oradaydım. Monaco’nun kalbinde, Port Hercules’de 1991’den beri süregelen dünyanın en prestijli yat fuarındaydım. Diğer fuarları az prestijli mi yani? Elbette değil. Dünyada Dubai’den İstanbul’a, Barcelona’dan Miami’ye, Cannes’dan Cenova’ya dek onlarca büyük yat şovu var ancak Monako bu işi, krallar gibi yapmayı seçmiş bir yat fuarı.

Deniz Kurt

Peki Monaco Yacht Show’u üstün kılan öğeler nedir? Öncelikle MYS, süperyat sektöründe inovasyon ve lüksün zirvesi olarak kabul edilir. Diğer yat fuarlarında göremeyeceğiniz oranda sektörel yenilik, teknoloji, göremeyeceğiniz büyüklük ve lükste yatlar, bu fuardadır. Hatta öyle ki, son yıllara dek normal vatandaşın karşılayabileceği rakamlarda satılan giriş biletleri dahi artık minimumda 600 euro gibi rakamlara çıkarılmış, şirket olarak ziyaret etmek isteyenler ise bin 500 euronun üzerinde rakamlar ödemektedir. Stant açmak ya da yatı sergilemek gibi rakamları varın siz hesaplayın! Kısaca MYS’de, neredeyse milyar dolarlık olan bu yatları satın almak isteyen kişiler ya da sektördeki yerini altın harflerle belli etmek isteyen firmalar haricinde kimse gelmesin, züğürdün çenesini yormayalım demişler.

Bu yıl su üstünde, 40 dünya prömiyeri de dahil olmak üzere 120’den fazla süperyat sergilendi. Aralarında KISMET gibi devasa yatların da bulunduğu fuarda, 50 lüks tender ile yatçılık alanında faaliyet gösteren tasarımcılar, deniz mimarları, ekipman tedarikçileri, en lüks yat dekorasyon firmaları, yat hizmet sağlayıcıları da dahil olmak üzere 560 şirket bu fuara eşlik etti. Son yıllarda olduğu gibi inovasyon, sürdürülebilirlik ve çevre dostu olmak konuların en başında geliyordu. Siemens Energy gibi markalar sıfır karbon hedeflerine yönelik enerji çözümleri sergilerken, Nautor Swan gibi köklü markalar da lüks ve performansı birleştiren yatlarını tanıttılar.

Geçen yıl fuarda İtalyanların ağırlıkta olduğunu yazmıştım. Fuar alanının mavi renkli halılarında yürürken İtalyanca, neredeyse duyduğunuz tek dildi. Bu yıl da tabi ki büyük İtalyan tersaneleri San Lorenzo, Italian Sea group, Tankoa, Benetti, Azimut, Ferretti, Baglietto, CRN, Mangusta oradaydı. Megayat inşalarında ünlü tersaneler Oceanco, Heesen, Royal Huissman, Lürssen, Feadship gibi stantlar ise tabii ki olmazsa olmazdı. Türk yat sektöründen kimler katıldı dersek, elbette ki listenin zirve isimleri yerlerini almıştı. Türkiye’nin gururu devasa süperyatlar üreten Bilgin Yachts, Sirena Yachts, Turquoise Yachts, Numarine, Aegean Yachts yeni inşa edilmiş yatları ya da projeleriyle göz doldurdular. Yepyeni yatları ve fikirleriyle benim ilgimi çekenlerden biri Rock Yachts idi. Hollanda Vripack tarafından şimdiye dek hiç görmediğim bir tasarım/layout kullanışlılığı ve lüksü ile şaşırtıcı idi. Mishi Yacht ise yelkenli olarak 20-26 metrelere 40+ metre lüksünü getirmiş olması ile inanılmaz şaşırtıcı idi.

Dört gün süren fuardan bu yıl da lüksün ve yaratıcılığın zirvesini seyrederek ağızlar açık vaziyette ayrıldık. Yat dünyasının kalbi bir kez daha Monte Carlo’da taşikardi kadar hızlı attı.

Deniz Kurt Kimdir?

Deniz Kurt, Atlantico Crew isimli uluslararası yat danışmanlık şirketini kurmadan önce 10 yılı aşkın bir süre özel şef ve süperyat şefi olarak başarılı bir kariyer sürdürmüştür. İstanbul’daki MSA - Mutfak Sanatları Akademisi’nden mezun olmuş, burada temel aşçılık eğitimini tamamlamıştır. Daha sonra İtalyan mutfağında ileri düzey eğitim almak için Alma La Scuola Internazionale di Cucina Italiana’ya devam etmiş, İtalyan Mutfağında ‘master’ düzeye erişmiş ve Profesyonel İtalyan Şef Diploması alma hakkını kazanmıştır.

İtalyan mutfağı eğitimini tamamladıktan sonra, Milano’nun kalbinde bulunan La Scala Tiyatrosu içindeki Il Marchesino‘da çalışmaya başlamıştır. Il Marchesino, 1970’lerden bu yana İtalya’nın ilk Michelin yıldızı ve ilk üç Michelin yıldızı alan efsanevi İtalyan şef Gualtiero Marchesi tarafından kurulmuştur. Bu deneyimin ardından, dünyaca ünlü Japon şef Nobu Matsuhisa’nın sahip olduğu restoran zincirinin Milano şubesi olan Armani Nobu Milano’da çalışmıştır.

Restoran deneyimlerinden sonra, denizlere olan tutkusunu kariyeriyle birleştirerek, 24 ila 90 metre arasında değişen tanınmış süperyatlarda head chef olarak çalışmış, dünyanın dört bir yanında 6 kez Atlantik okyanusu geçişi dahil 50.000 deniz milinden fazla seyir yapmıştır.

2020 yılından itibaren MSA - Mutfak Sanatları Akademisi ile işbirliği içinde, kurucusu olduğu Profesyonel Süperyat Şefliği Eğitimi programını yürüterek, her yıl yatçılık sektörüne yeni şefler kazandırmaktadır.

2013 yılından bu yana Aktüel, Naviga ve Ceyms gibi dergilerde yemek ve seyahat yazarlığı yapmıştır. 2015 yılından itibaren halen YACHT Türkiye dergisine düzenli olarak yazmaktadır. Gastronomi konulu yazıları çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmıştır.

2021 yılında, dünya çapında gezdiği kıyıların yemek tarihini, hikayelerini ve yemek kültürünü yerel tariflerle zenginleştirerek okurlara sunduğu ilk kitabı Islak Menü’yü yayımlamıştır. Ayrıca, 2021-2022 TV sezonunda Beingurme TV kanalında 26 bölümlük bir yemek ve seyahat programı sunmuştur.

Yazarın Diğer Yazıları

Jingle Bells: Yurt dışında Noel coşkusu başladı

Bizim bayramımız değil, evet. Ama biz de filmlerden tut, evimizde süslediğimiz ağaca dek biraz içindeyiz, itiraf edelim. Bizler Hristiyanlığın bu geleneklerini evimize yılbaşı geleneği olarak taşıyoruz. Sofralarımızda içi dolgulu hindi ya da tavuk pişiriyoruz, şıkır şıkır ışıklandırılmış Noel ağacı ve süsleri ile şenleniyoruz. Peki nedir esas Noel alışkanlıkları?

Yılbaşı tatlıları

Yılbaşı yaklaşıyor. Yeni yıl denilince eski yılın derdi ve tasasını unutturan, umudu canlandıran bir yılbaşı gecesi ile başlarız her yıla. Derdi tasayı en iyi unutturan şey de elbette tatlılardır!  Kimse inkâr etmesin, çikolatanın, şekerin, kekin ve pastanın verdiği mutluluğun yerini hiçbir şey tutmuyor

Michelin galaksisi 2: ‘İnsan para ödemediği şeye değer vermez!’

Michelin’i lastik markası olarak biliriz. O boğum boğum vücuduyla şişkoluğun sembolü gibi görünen Michelin maskotu, kadınlar olarak dönüşmekten en çok korktuğumuz şeydir. 1900 yılından beri bu şişko bebeğin restorancılığın da sembolü olduğunu düşünürsek epey anlamlı görünüyor ama Michelin yıldızlı bir restorana gittiğinizde sizi bu denli şişmanlatacak yemekler bulursanız bana da haber verin!

"
"