14 Nisan 2019

Katlettiğimiz insanlığımız!

“Evrendeki tüm varlıkların mutlu ve özgür olmasını, kendi düşünce, söz ve davranışlarımın bu mutluluk ve özgürlüğe katkı sağlamasını dilerim”

"Lokah Samastah Sukhino Bhavantu"

Sanskritçe bu sözlerin anlamını şöyle çevirebiliriz:

“Evrendeki tüm varlıkların mutlu ve özgür olmasını ve kendi düşüncelerimin, sözlerimin ve davranışlarımın, bir şekilde bu mutluluğa ve özgürlüğe katkı sağlamasını dilerim”.

8000 yıl önce söylenmiş bu sözler, doğa ile bütünlüğümüzün nitelikli derinliğini anlatıyor.

Bu sözler doğadaki tüm canlıların birlikte eşit koşullarda yaşama felsefesinin sadelikle dile getirilmiş hali.

Hayvanların emeği çalınıyor!

Kapitalizmin yarattığı gösteri toplumunda yoganın felsefi yönünün derinliğinden pek bahsedilmiyor. Halbuki, yogadaki “asanalar” yani hareketler aslında çoğunlukla hayvanların gözlemlerinden ve onları taklit etmekten oluşuyor. İnsanlığın gelişimin  sebeplerinden biri de, hayvanların sağladığı artı değerlerden ileri geliyor. Üstelik ücretsiz bu hizmetlerin karşılığı nadiren takdir ediliyor.

Londra’da, İkinci Dünya Savaşı’nda hayatını kaybeden hayvanlar için yapılan heykel bu kadirşinaslığın  nadir bulunan güzel bir simgesi.

Dünyanın her yerinde olmasa da, büyük bir bölümünde , insanlar kendilerini gittikçe hayvanlardan ayrı tutuyor. En acısı da kendisi için evcilleştirdiği hayvanlar üzerinde bir tahakküm kurması.

Dünya ekolojik bir kriz içerisinde , fakat bu kriz insanların ahlaki bir kriz içerisinde olmasından dolayı iyice derinleşiyor. Doğaya ve çevreye, daha fazla karlılık için yapılan aç gözlü müdahaleler sonumuzu getiriyor.

Asfalt, hayvandan değerli...

Hayvanlar  endüstriyel üretimde canlarını onlara hiç saygı duymayan, önündeki yemek için şükretmeyen insanlar için acı çekiyorlar.

Öte yandan dünyanın yarısı aç…

Refah toplumları, fokları öldürüyor, balinaları yok ediyor, kutup ayısını evsiz bırakıyor…

Hayvanlar her gün  bir asfalttan daha az saygı görerek bizler için canlarını veriyorlar…

Ankara’da, yaşanan hayvan katliamı ahlaki bir çöküşün habercisi…

İşkenceler sonucu ölen her hayvan, bizlerin canından kopan birer parça.

Tüm doğa bir bütün, onlar öldükçe bizler de ölüyoruz.

Beni canlılara yapılan her türlü işkence, ayrımcılık, kötü muamele derinden sarsıyor. Yeryüzündeki cenneti bir arada yaşayamamak bizleri kaçınılmaz bir sona hazırlıyor. Hayvanları zehirleyenler, bu dünyadaki cennetti yok ediyorlar.

Söylenecek sözden ziyade yapılacak bir sürü eylem, çıkması gereken yasa var. Ancak vaatler seçimlerin öncesinde kalıyor…

Bu dünyada acı çektirilerek öldürülen hayvanla ahlakımızı kaybediyoruz. Hayvanların haklarını lütfederek vermek, suç işleyenleri cezalandırmamak bu evrenin yaradılışına saygı göstermemektir.

Yazarın Diğer Yazıları

Aaaaa nereden çıktı bu kadına şiddet?

Tüm topluma ama en çok kendilerini modern, adaletli, kadına destek olduğunu düşünen erkeklere iş düşüyor çünkü sizler bu kadar adaletli olsaydınız Türkiye’de bugün kadınlar bu kadar şiddet görmezdi

Tabutların değeri, Türkiye’deki değerler değişimine bir bakış 

Bir toplumda cinsel istismar, tecavüz ve hayvana karşı şiddet bu denli normalleştirilir, kurumlar işlemez görevlerini yerine getiremezse, maddiyata önem veren değerlerle büyümüş, madde içinde ruhları erimiş, gösterdikleri şiddetin karşılığı cezasız kalmış, birtakım güç ilişkileri ile korunan bireyler bir ülkeyi şiddete boğarlar

Yeri değişmiş bir çiçek: Türkiye

Cumhuriyet'in 100. yılında sevdiklerini çöp torbasında gömmenin ya da kimi zaman molozların arasında kalmalarının dayanılmaz yüzleşmesini yaşadık

"
"