26 Temmuz 2023

Yüzde 1 için

Bu ağaçlar Türkiye'nin tamamının enerjisinin yüzde 1'ini üreten iki santral için kesildi

On yıllar içinde yetişip var olan güzelim bir orman, bu çağda ve bu kuraklıkta herkesin gözünün önünde ve jandarma gözetiminde yok ediliyor. Ormanlara halkın girişinin kısıtlandığı yangın sezonunda hızar motorları fazla mesaide. Ne güzel değil mi?

Kestirenlere sorsanız, size memleketin enerji ihtiyacından, beraberinde adeta refah artışı ve istihdam getiriyormuş gibi kutsallaştırılan "büyümeden" bahsedip sizi gerçekçi olmamakla itham edebilirler. Biraz daha ileri giderseniz hedef bile gösterilirsiniz. Ormanı savunmak vatana ihanetle bile eş tutulabilir.

Oysa gerçekler farklı. Aslına bakarsanız, o ağaçları kestirenler ile milyonların gerçekliği çok farklı. Durduğunuz yerler aynı olmayınca, o pencerelerden gördüğünüz gerçeklikler de farklı oluyor doğal olarak.

Konuya döneyim: Linyit sahası açmak amacıyla uzun süredir hedefte olan Milas'ın Akbelen ormanı, katledilmeye başlandı. Kömür sahası açmak için yüzlerce ağacın -yer yer yörede yaşayan kişilere yevmiye karşılığı- takır takır kestirilmesinde bu kesime itiraz eden köylülerin güvenlik güçleri tarafından engellenip darp edilmesinde, köylü kadınlara ters kelepçe takılmasında insanın ruhunu boğan örseleyen, öfkelendiren; biz vatandaşlara büyüme, kalkınma diye elektrik ihtiyacı diye sunulan gerekçelerde inandırıcı olmayan yanlar mevcut.

Bir kere hatırlayalım:

Bu ağaçların kesilmesinin görünür nedeni, iki termik santrale yakıt sağlamak. Yeniköy ve Kemerköy santralleri elektrik üretirken kömür kullanıyor. Kesilen ağaçların ardından kelleşen ve çoraklaşan zeminin altında da linyit yatakları olduğu düşünülüyor

Bu iki santrali de iki özel şirketin ortak kurduğu bir şirket işletiyor. Limak ile İçtaş şirketlerinin ortaklaşa kurduğu YK Enerji, iki termik santrali 2014 yılından bu yana işletiyor. Tabii ki devletin yaptığı bir özelleştirme operasyonu sonrası.

Bu ağaçlar neden kesiliyor derseniz, kısaca üretimin sürekliliği için cevabı verilebilir Şirketin elinde linyit çıkarabildiği alan, belli ki bir müddet sonra tükenecek. Yıllarca baca gazı arıtma tesisinin olmayışı, tarımsal alanlara ve insan sağlığına verdiği zararla yüzlerce habere konu olmuş bu iki santral belli ki elektrik üretmeye devam edecek.

Peki elektrik üretimini buradan, bu hiç de iyi bilinmeyen iki santralden, sağlamak ne kadar zorunlu?

Sorduğunuzda tabii ki bu üretimin zorunlu olduğu yanıtını alırsınız. Aksi bir cevaba zaten ihtimal olamaz.

Toplam kapasitenin yüzde 1'i için

Gelin somut verilere bakalım: Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) verilerine göre Yeniköy Termik Santrali'nin kurulu gücü, işletmedeki kapasitesi 420 megavat. Kemerköy Termik Santrali'nin ise 675.209 megavat.

Yani iki santralin toplam kurulu gücünü alt alta topladığınızda 1100 megavata ulaşıyorsunuz.

Bu ise Türkiye'nin tamamının elektrik enerjisi alanındaki kurulu güç kapasitesinin yüzde 1'i.

Evet yanlış okumadınız, bu ağaçlar Türkiye'nin tamamının enerjisinin yüzde 1'ini üreten iki santral için kesildi. (Resmi verilere göre bu yılın Haziran ayı sonu itibariyle Türkiye'nin kurulu gücü 104 bin 904 megavat.)

Çok yazık değil mi gerçekten? Hadi bu kararı alanların içi sızlamıyor. Bir üzüntü emaresi taşımıyorlar. Peki bu iktidar temiz enerji övgüsünü boşuna mı yapıyor, yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilecek elektrik enerjisinin, bu iki santralin ürettiği yüzde 1'i karşılama ihtimali, imkanı hiç mi yoktur?

Peki bu iktidar imza attığı, taraf olduğu iklim değişikliğiyle, çevreyle ilkgili onca uluslararası metni de mi umursamıyor?

Soruyu böyle sorunca, okurlar "Tabii ki umursamıyor, ne sandınız ki" ya da "Bunda şaşıracak ne var ki" gibi yanıtlar veriyorlar ama biz bir hukuk devletinde yaşadığımız tasavvurunu terk etmeyi doğrusu hiç düşünmüyoruz.

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990-1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013-2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti-TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası-(2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

 

Yazarın Diğer Yazıları

İhale kanunundaki manidar gecikme

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, Kamu İhale Kanunu’nda reform yapılacağından bahsederken, kamuda tasarruf ve mali disiplin ile bağını kuruyordu. Ne var ki, kanundan kaçmanın aracına dönüşen istisnalar ile su yolu edilen pazarlık usulündeki yaygın usulsüz kullanımların önüne nasıl geçileceğine dair henüz bir ipucu bulunmuyor

Sağlık bütçesi kimin için?

2025 yılında Sağlık Bakanlığı için ayrılan ödeneğin yüzde 10’u, şehir hastanelerini işleten 18 firmaya gidecek. Başka bir ifadeyle, gelecek yıl, 18 şehir hastanesini işleten 18 müteahhitlik şirketine 104,6 milyar TL ödenecek

2025 bütçesinde KÖİ ve Dışişleri bütçesi

KÖİ modeliyle yaptırılan ulaştırma altyapı projeleri ile şehir hastaneleri için 200 milyar TL’nin üzerinde kaynak ayrıldı. Bu tutarın 97,6 milyar TL’si, otoyol, köprü ve tüneller için. Dışişleri Bakanlığı için ayrılan 39 milyar TL’nin 2,5 katı...

"
"