02 Haziran 2023

Şimşek etkisinin ömrü ne olur?

Erdoğan talimatıyla faiz arttırımına zinhar gitmeyen ve bu tutum dolayısıyla dengelerin bozan aktörlerden birine dönüşen bir Merkez Bankası orada öylece dururken Şimşek, aktif siyaset içinde büyük sorumluluk alır mı?

Karar almayı gerektiren hemen her mesele gibi ekonomi de seçim sonrasına bırakılmıştı malum. Ekonomideki kötü gidiş, ciddi bir önlem paketi açıklanmadan duracak gibi görünmüyor. Eriyen döviz rezervleri, artan bütçe açığı, büyüyen cari açık ve sergilenen her türlü teknik oyuna karşın inmeyen enflasyon, geçici tedbirlerle iyileşecek bir manzara değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yönettiği bir Türkiye'de, anlaşmalı, kurallı, gözden geçirmeli, notlu bir finansman desteği için IMF'nin kapısının çalınması beklenmiyor.

Her ne kadar, birçok alanda ve kurumsal ilişkilerde daha önce savunduğunu iddia ettiği sayısız tezin tersi görüntü vermekten kaçınmasa da senelerdir "IMF'ye şöyle dedim, böyle dedim" söylemiyle siyasi kampanya yürüten Erdoğan için bu seçeneğin çok istense bile güç olduğunu söylemek mümkün. En azından seçimden henüz çıkmışken kalkışılacağına ihtimal verilmiyor.

Geriye Şükran Turu'na çıkılası Körfez ülkelerinden gelen ve ne karşılığında geldiği bilinmeyen "depo" paraları, Türkiye Varlık Fonu bünyesindeki kurumlar için planlandığını duyduğumuz hisse satışları ve bir de eski ekonomiden sorumlu bakan Mehmet Şimşek'in şahsi kredibilitesinden kredibilite devşirerek kaynak musluklarını açma beklentisi kalıyor.

Peki bu tablo içinde enflasyon Erdoğan'ın iddia ettiği gibi nasıl tek haneye düşecek?

Mehmet Şimşek

Uzun yıllar bakanlık ve başbakan yardımcılığı yapan Mehmet Şimşek, kendisine yönelen bütün ısrarlara karşın yakın zamana kadar siyasete yeniden geri dönmeyi düşünmediğini net biçimde duyurmuştu. Kulislerde yayılan "kabul etti" iddiası yaygınlaşınca da akla bunun ancak belli koşulların sağlanması karşılığında olabileceği geliyor. Çünkü Şimşek hâlihazırda yerli ve uluslararası nitelikli birçok şirkete, kuruluşa stratejik danışmanlık hizmeti veriyor. Büyük şirketlerin satın alma, birleşme, devralma gibi operasyonel adımlarında yol gösterici çözümler sunma niteliği taşıyor.

Şimşek'in siyasi bir sorumluluk alması, esaslı bir psikolojik dayanıklılık süreci de gerektiriyor. Hazine ve Maliye'nin kumandasına geçmesi halinde olur da kendisine gündemden düzgün sorular yöneltebilecek gazeteciler ile karşılaşma zemini olursa, kendisine yöneltilecek ilk sorunun "Faiz sebep enflasyon sonuç tezine gerçekten inanıyor musunuz?" olması sürpriz olmayacaktır.

Peki Erdoğan talimatıyla faiz arttırımına zinhar gitmeyen ve bu tutum dolayısıyla dengelerin bozan aktörlerden birine dönüşen bir Merkez Bankası orada öylece dururken Şimşek, aktif siyaset içinde büyük sorumluluk alır mı?

Çok zor. Bu durumda üç seçenek görünüyor:

-Şimşek bugüne kadar olduğu gibi kendi işleri ve işlerini yürütme biçimiyle ilgili küresel finans piyasalarındaki kredibilitesini önceleyerek ya görev kabul etmeyecek.

- Ya "vatanın menfaatleri her şeyin önünde gelir" diyerek (Kulis haberi bu yöndeydi) isteksiz de olsa görevi kabul edecek ama elini taşın altına tam sokmayacağı, meseleleri yukarıdan gören daha steril bir pozisyonda konumlandırılacak.

- Ya da Erdoğan özellikle son iki yıla dair bütün ekonomi politikalarından nedamet getirip, sıkı bir maliye ve para politikası ile olması gerektiği gibi bir fiyat istikrarı politikasına razı olacak.

Memur maaş artışı, asgari ücrete temmuz artışı, kamu ihaleleri, altyapı projeleri, KÖİ projelerinden kaynaklanan ödemeler bütçenin manevra alanını bu kadar daraltmışken ek bütçe çıkarılacak mı, çıkarılmadan açık nasıl kapatılacak izleyeceğiz.

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990-1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013-2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında ‘küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti-TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası-(2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bir "kaçış rampası" olarak Dışişleri Vakfı

Şimdiden "Paralel Dışişleri" diye nitelenmeye başlanan Vakıf girişiminin, üç yıllık tasarruf genelgesinden bir kaçış olduğu açık

Şimşek'e kimler soru sorabilir?

Tasarruf tedbirleri konusunda "dostlar alışverişte görsün" mahiyetindeki toplantının biz gazetecileri ilgilendiren en önemli boyutu; güya bu kadar önem atfedilen, haftalar öncesinden davul çalar gibi anons edilen bu toplantının bitiminde soru alınmamasıydı

TÜİK kimin tarafında duruyor?

TÜİK; DİSK’in zorunlu olarak Bilgi Edinme Kurulu’nun bağlı olduğu Adalet Bakanlığı’na açtığı davada çıkan karara itiraz etmiş. Madem taraf değilseniz bu itiraz ne? Bitmedi: TÜİK, bir de Adalet Bakanlığı aleyhine dava açıyor. Yetmiyor, Danıştay Başsavcılığı’na TÜİK olarak “Bu kararları bozun” diyor