23 Ağustos 2024

Muhafazakâr iktidarın ağaç sevgisi

Ağaçları kesiyorsunuz, ama bu fiili anmadan nakil ve kaldırma diyorsunuz. Bu da AKP tipi muhafazakârlığın başka bir riya sayfası

Muhafazakârlık, muhafaza etmekten geliyor. Muhafaza etmek ise korumak ve saklamak anlamlarını birlikte içeriyor.

Bir varlığı, canlıyı, kültürel bir mirası neden koruyup saklamak ister insan? Özet anlatımla, zarar görmemesi için. Türkiye'yi 22 yıldır yöneten AKP, kendisini muhafazakâr bir parti olarak tarif eder. Ama iş, toplumun ortak varlığı olan kamusal nitelik taşıyan değerlere, varlıklara, doğal kaynaklara, mimari, tarihsel değeri olan yapılara geldiğinde; muhafazakârlık çoğu kez yalan olur.

AKP iktidarının tarihi, yıkarak ya da yıkmaya cesarete edemediğini değersizleştirerek, yenisini, büyüğünü, en büyüğünü, en pahalısını, insanın kendini içinde en küçük hissedeceğini kamu kaynaklarıyla "yakınlarına" yaptırarak karşılıklı kazanıp kazandırmanın tarihidir biraz da.

Bunun son örneği,tarihi Ankara Garı önündeki ağaçlarda yaşandı. Cumhuriyet'in ilk dönemlerinde, Başkent'te giriş kapısı niteliği taşıyan, 937 yılında hizmete giren Ankara Garı'nın ön kısmındaki ağaçlar kesilerek, yerine elektrikli araçlar için şarj istasyonu kuruldu. Birgün gazetesinde Mustafa Bildircin imzalı haberde, yerde kesilen ağaçlar ve kesildiği noktaya beton döküldüğünü gösterir fotoğraflarda bir de büyük U harfi görüyoruz. (Metro duraklarındaki evrensel bir işaret olan M sembollerini CHP'nin yönettiği belediyelerden ayırmak için "Bunu biz yaptık, Ulaştırma Bakanlığı yaptı" demek için U harfleriyle değiştirmişlerdi.)

Fotoğraflar: Birgün

Fotoğraf, insanın içini acıtıyor. "İnsanın" diye ne kadar ısrarla vurgulasak yeridir. Özel şirketleri kollamak adına; aslında hepimizin ortak varlığı ve zenginliği olan ağaçları, bu kadar rahat ve pervasızca kestirebilmek, kesilmesine onay ve geçit vermek, yakın geçmişte örneğini ne kadar çok görmüş olursak olalım, anlayabileceğimiz türden bir "muhafazârlık" değil. O, başka türlü bir insanlık hâli olmalı.

Ağaçlar sekiz yıl önce kesildi

Aslında Ankara Garı, uzunca bir süredir taktiksel bir politik tercihle değersizleştirilme süreci içinde. Tarihi Ankara Garı; Kolin-Limak-Cengiz üçlüsüne Yap-İşlet-Devret modeliyle yaptırılan ve söz konusu müteahhitlere döviz üzerinden yolcu garantisi verilmiş olan Ankara YHT garı karşısında kelimenin iki anlamıyla da geride bırakıldı.

Bundan sekiz yıl önce 2016 yılında da bu gara ulaşmayı sağlayacak köprülü kavşak için Celal Bayar Bulvarı üzerinde 50'nin üzerinde ağaç kesilmişti. Dönemin Ankara Büyükşehir Belediyesi yönetimi "kesilme" kelimesini kullanmadan ağaçların, TCDD'nin talebi, Orman Bakanlığı'nın görüşüyle "nakledildiğini, nakledilebilecek durumda olmayanların da kaldırıldığını" açıklamıştı. Ağaçları kesiyorsunuz, ama bu fiili anmadan nakil ve kaldırma diyorsunuz. Bu da AKP tipi muhafazakârlığın başka bir riya sayfası.

Yasal olan her zaman meşruiyet anlamına gelmez. Ağaçların kesilmesini bir kurumun isteyip diğerinin uygun görüş vermesi o ağaçların kesilmesini haklı çıkarmaz.

CHP Sivas Milletvekili Ulaş Karasu, konuyu bir soru önergesiyle Meclis gündemine aktararak, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu'nun yanıtlaması istemiyle sorular yöneltti. Kesilen ağaçlar için hangi kurumdan izin alındığını, tarihlerini, kesilen ağaçların yerine kurulan şarj istasyonunun maliyetini, projesini… Soruların yöneltildiği Bakan Uraloğlu dün Bitlis'te konuşmuş. "E ğer siz Allah rızası için iyi niyetle yola çıkarsanız, hele hele başınızda Recep Tayyip Erdoğan gibi bir lider varsa Allah bereketini de o işin kolaylığını da veriyor" demiş.

Tıpkı muhafazakârlık gibi bereket anlayışları da farklı farklı.

Bereket görmek isteyenler Ankara YHT Garı için verilen yolcu garantileri ile gerçekleşen yolcu sayısı arasındaki milyonluk farklara, yedi yıl tutmayan yolcu sayısına, tutmayan yolcu garantileri için müteahhitlere bütçeden aktarılan milyarlarca TL'lik kaynağa ya da tarihi Ankara Garı önünde kesilen ağaçların yerine dökülmüş betona bakabilir.

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990- 1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013- 2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti- TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası- (2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020)

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

 

Yazarın Diğer Yazıları

 Vahdettin Köşkü'nde Kalkınma Fonu

Vahdettin Köşkü'nde kurulan TVF'nin Büyüme ve Kalkınma Alt Fonu isimli yeni operasyonu ile 12-13 Eylül Dubai ve Abu Dabi'deki görüşmeler arasındaki bir bağlantı olup olmadığını ama daha önemlisi bunun Türkiye'nin kalkınmasına SOMUT faydasını bakalım bize kim anlatacak

OVP fotoğrafı kimin için?

Her şey, yeni dönemde "esneklik" adı altındaki daha güvencesiz çalışma hayatı için. Yeni nesil çalışma biçimleri, sektörel dönüşümler, esnek ve verimli yapı ifadelerinin zaten dipte olan güvencesizliğin daha da derinleşeceği anlamına geliyor

Ankara'nın çayına bak

"Enerji getiriyoruz" diye yola çıkılan bir HES'in sağlayacağı yararın, o HES'lerle bitecek tarımdan, tarımla gelen yerel ekonominin darbe almasından, köylülerin hayatının alt üst olmasından daha mı önemli olduğu sorusu dünyanın en meşru sorularından biri olur. Ne kadar tartışılsa yeridir

"
"