04 Eylül 2024

Ankara'nın çayına bak

"Enerji getiriyoruz" diye yola çıkılan bir HES'in sağlayacağı yararın, o HES'lerle bitecek tarımdan, tarımla gelen yerel ekonominin darbe almasından, köylülerin hayatının alt üst olmasından daha mı önemli olduğu sorusu dünyanın en meşru sorularından biri olur. Ne kadar tartışılsa yeridir

"Bir şirket para kazanacak diye bu sistemi kurdurmayacağız."

"Suyumuz giderse arazilerimiz hiçbir işe yaramaz."

"Devletten tek kuruş katkı almadan, borçlanarak, kredi kullanarak, satarak buraya kilometrelerce boru çektik."

"Suyumuza toprağımıza sahip çıkacağız."

* * *

Ankara Çayı'nın geçtiği köylerden üçü; Sarıoba, Müslüm, Oğuzlar'da çiftçilik, muhtarlık yapan köylülere ait bu sözler.

Kararlı görünüyorlar. Binbir zahmet ve emekle sulama getirdikleri arazilerini tarım yapılamaz hale getirecek, işlerini, hayatlarını elinden alacağını söyledikleri yatırıma seslerini yükseltiyorlar.

* * *

Konu, Amerikalı şirket H2O International'ın Ankara çayı üzerinde 992 milyon TL'lik yatırımla kurmaya hazırlandığı hidroelektrik santrallar.

Senelerdir memleketin dört bir yanında, nerede kuruluyorsa orada yaşayanların direncine, itirazına, çoğu kez de köylünün güvenlik güçleri tarafından eziyet edilişine tanıklık ettiğimiz HES'ler, Ankara bozkırına da dayandı.

Toplantı yapılamadı

Ankara'da çiftçiler, H2O International'ın Ankara Çayı üzerinde kurmak istediği HES projesine ilişkin düzenlenen halkın katılımı toplantısı yaptırmadı

Şüphesiz bu HES'ler kendiliklerinden gelmiyor buralara. Onlara belirlenmiş yasal çerçeve içinde yol veren bakanlıklar, onların da ardında bir "irade" var. Ancak artık görülüyor ki bu "irade"ye karşılık, orada doğup büyümüş orada yaşayanların da bir iradesi var.

Nitekim geçen 23 Ağustos'ta, o Çevresel Etki Değerlendirme Raporu (ÇED) Halkın Katılımı için yapılacak olan toplantı, köylülerin itirazı üzerine yapılamadı.

Solfasol TV'den Aykut Alyanak ve Mehmet Onur Yılmaz'ın haberinden, H2O International Firması Temsilcileri ve Çevre İl Müdürlüğü yetkililerinin toplantı için gittikleri Sarıoba köyünü terk ettiklerini öğreniyoruz.

Ankara Barosu dava yolunda

Amerikalı şirket H2O International'ın, Ankara çayı üzerinde kurmayı planladığı HES'lerle ilgili haber geçtiğimiz haftalarda, özellikle enerji konusunda yayın yapan platformlarda yaygın olarak yer almıştı.

Şirketin Polatlı Ayaş Sincan ilçeleri sınırlarında gerçekleştireceği "Arşimet Burgu Hidroelektrik Santrali" projeleri için Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu süreci başladı.

O gün yetkililerin dönmek zorunda kaldığı köyde, Ankara Barosu'ndan avukat Ali Kuş, ÇED raporunun olumlu çıkması halinde köylüler adına yargı yoluna başvuracaklarını açıkladı.

"Ektiğimizden kazancımız yok"

O toplantıda köylülerin verdiği bilgiler, Türkiye'de tarımın da enflasyonun da neden bu halde olduğunu bir kez daha anlatıyor. Eski muhtar Nida Özel'in şu sözlerine dikkat:

"Bizim akarsuyumuz yüzeysel akar. Bunlar bu sistemi kurduğu zaman arazilerimiz verim vermez. Devlet bize katkı sağlayacağına bizim topraklarımızı çalıştırmaz vaziyete getirecek. Zaten şu anda çiftçi olarak mağdur durumdayız. Ektiğimizden kazancımız yok. Şehirliyi bedava besliyoruz. Devletten bir kuruş katkı almadan kilometrelerce boru çektik. Bu burgulu sistemin geçtiği yerde bize su vermeyecekler."

Sarıoba köyünün mevcut muhtarı İsa Gökçe, kendi çabalarıyla kurdukları sulama sistemini kastederek, "Bunlar milli servet kardeşim. Bu saatten sonra nereye gideceğiz biz?" diyor.

Oğuzlar köyü eski muhtarı Ferruh Koçgencer, kurulacak HES'lerin ekonomiye yarardan çok nasıl zarar vereceğini şu basit denklemle paylaşıyor:

"Burası akarsu. Bir sürü insan buradan faydalanıyor. Buğday ekiyoruz; pancar, mısır, kanola, yulaf ekiyoruz. Bunlardan kamyoncu, işçi, esnaf faydalanıyor. Burayı bitirirlerse insanlar nereye gidecek? Ya eşkıya olacak… Sonra da terörist diyorlar."

Tüm Köy Sen'den çiftçi Lokman Işık, bakın ne diyor:

"Ülke genelinde HES'leri inceledik. HES giden yerde su bitiyor, yaşam bitiyor, suya erişmeniz zorlaşıyor bununla ilgili çok örnek var. Melen'i ıslah ediyoruz dediler. Çevresinde yaşayan insanlar Melen'e elini sokamaz oldu."

"Enerji getiriyoruz" diye yola çıkılan bir HES'in sağlayacağı yararın, o HES'lerle bitecek tarımdan, tarımla gelen yerel ekonominin darbe almasından, köylülerin hayatının alt üst olmasından daha mı önemli olduğu sorusu dünyanın en meşru sorularından biri olur. Ne kadar tartışılsa yeridir.

Ankara'dan dikte edilen; insanların günlük hayatına doğrudan müdahale eden niteliğiyle, vatandaşın yaşama umudunu karartan kararların faturası, sanılandan çok daha ağır oluyor. Ankara'nın çayındaki köylüler, çiftçiler bu dikte kararları alanların hesapladığından daha uyanık görünüyor.

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990- 1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013- 2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti- TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası- (2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020)

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

Yazarın Diğer Yazıları

Gazetecilik dikte edilmemiş soruları sormaktır

Gazetecilik, muhataba, dikte edilmeyen soruları sorabilmektir. İşin bu kısmı, iktidarlardan, unvanlardan ve fani ömürlerden bağımsız bir realite olarak kendini sayısız kez teyit etmiştir

Truva Bakır Maden’in sermayesi 2 milyara çıktı

Kazdağları bir kez daha tehdit altında. Hem de ekolojik sömürü için. Dileriz bu defa ÇED olumlu kararının iptali için açılan idari yargıdaki dava, çok geç olmadan sonuçlanır

Türkiye, AKP ve hizalı şirketlerin tapulu malı mıdır?

Ulaşım hizmeti fonksiyonuyla bilinen iki büyük garı, kültür sanat diktesiyle, tepeden inmeciliğiyle işlevsizleştiremezsiniz. Kamusallığın en birincil anlamı, yönetimlerin herkesin hakkını hukuku gözeterek hizmet sunması, kaynakları buna göre seferber etmesidir

"
"