29 Eylül 2023

Küresel Suç Endeksi raporundaki Türkiye

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in tam da ekonomide güven sağlandığını açıkladığı bir zamanlamada bu kadar ağır içerikli bir raporun yayımı özel bir anlam içeriyor mu?

Türkiye, yeni yayımlanan "Küresel Organize Suç Endeksi 2023"te düşük puanların yanı sıra, hayli olumsuz ve ağır ifadeler içeren değerlendirmeler ile anılıyor.

Merkezi Cenevre'de bulunan Ulusötesi Organize Suçlara Karşı Küresel İnisiyatif'in hazırladığı "Küresel Organize Suç Endeksi 2023" raporu yayımlandı

Euronews Türkçe'nin iki gün önce özetine yer verdiği rapor, dün bazı gazete ve internet haber sitelerinde geniş bir biçimde yer aldı. Ancak Türkiye için hazırlanan 7 sayfalık bu raporda, söz konusu haberlerde bulunmayan farklı nitelemeler de mevcut.

Söz gelimi, Merkez Bankası'nın "bağımsızlık eksikliğinden muzdarip olduğu" belirtiliyor. Ek olarak, kamu bankalarının hükümetin siyasi gündemine göre faaliyet gösterdiği, bunun da hem yurt içinde hem de uluslararası sahnede güvenilirlik kaybına yol açtığının altı çiziliyor.

Rapordaki bu benzeri ifadeler, iktidarın son günlerde ekonomi için yaydığı olumlu hava ile suç örgütlerine yönelik operasyonlar ile verilen mücadele algısı ile tamamen karşıtlık oluşturuyor.

Raporun hazırlanışı 

Rapor hazırlanırken, uzmanların doğruluğunu teyit ettiği veri ve yayınlar izlenerek hazırlanan bu çalışmada, 1 ile 10 arasında skorlar belirleniyor. Sayının büyümesi, ilgili ülkede organize suç oranının yüksekliğini yansıtıyor. Endeks, BM üyesi 193 ülke içinde gelişen organize suç faaliyetlerini karşılaştırıyor. Araştırma için organize suça ilişkin yayınlar incelenerek veriler toplanıyor. Yerel uzmanlar ve gruplar bunların doğruluğunu kontrol ediyor. Sonra da endeks skoru ortaya çıkıyor. 1 en düşük, 10 ise en yüksek skor. Yüksek skorlar bu ülkede organize suç oranının yüksek olduğunu gösteriyor.

Rapora göre dünyada 14'üncü sırada bulunan Türkiye'nin 2023 yılı genel organize suç skoru 7,03 olarak yer aldı.

Suç ve olay bazındaki puanlamada skorlar büyüyor. Söz gelimi insan ticareti 8, silah, eroin ticareti 8,5.

Raporda değerlendirilen 20 alt başlık, mali suçlardan sentetik uyuşturucu ticaretine, silah kaçakçılığından insan ticaretine uzunan geniş bir alana yayılıyor.

"Cinsel sömürü ve zorla çalıştırma"

Türkiye'de insan ticaretinin, özellikle cinsel sömürü ve zorla çalıştırma şeklinde yaygınlaştığı belirtilen raporda şu ifadeler geçiyor:

"Türkiye büyük bir mülteci nüfusuna ev sahipliği yapmaya devam ederken insan tacirleri, kadınları ve çocukları cinsel istismar amacıyla insan ticaretine maruz bırakmaya zorlayarak bu tür toplulukların savunmasızlığından yararlanıyor. Ekonomik bir başa çıkma mekanizması olarak genç kızların resmi olmayan dini törenler yoluyla zorla evlendirilmesi artıyor. Organ kaçakçılığı ağları aynı zamanda savunmasız toplulukları, özellikle de mali zorluklarla karşı karşıya kalan mültecileri de istismar ediyor. Suç ağlarına ek olarak, devletin yerleşik aktörleri de insan kaçakçılığına karışıyor veya en azından kolaylaştırıyor."

İnsan kaçakçılığı pazarında faaliyet gösteren suç ağlarının, birbirleriyle gevşek bir şekilde bağlantılı ve gerektiğinde kısa vadeli olarak iş birliği yapan bağımsız ağlar olduğu belirtilen raporda, dikkat çeken bir diğer ifade şöyle:

"İnsan kaçakçılığı da yolsuzluğa bulaşmış hükümet yetkilileri tarafından kolaylaştırılmaktadır. Raporlar, devletin yerleşik aktörlerinin ve meşru işletmelerin bu pazara doğrudan dahil olduğunu iddia ediyor."

Yasadışı silah piyasası

Rapora göre Türkiye'deki silah kaçakçılığı piyasasında üç farklı "oyuncu tipi" mevcut.

- İlki, komşu Irak, Suriye ve İran'a ve dünya geneline tabanca ve pompalı tüfek sağlayan suç ağları

- İkincisi, daha gelişmiş ve kârlı silahlar sağlamak için yasa dışı çalışan çok daha gelişmiş bir silah kaçakçılığı koalisyonu .

- Üçüncü grup ile ilgili olarak rapordaki ifade şöyle:

" Son olarak, hükümetle yakın bağları olduğu bilinen devlet bağlantılı kişilerin yanı sıra özel sektör aktörlerinin de Suriye ve Libya'da savaşan gruplara yasa dışı silah transferi faaliyetlerine karıştıkları düşünülüyor. Bu nedenle silah kaçakçılığı pazarının Türk devletinin dış siyasi hedeflerine hizmet ettiği iddia ediliyor. Ayrıca, Bulgaristan üzerinden Avrupa pazarına yasadışı ateşli silah kaçakçılığı yapılmasında Türkiye'nin rolünü ortaya koyan raporlar da var."

"Tütün kaçakçılığı kaçakçılık sayılmıyor"

Tütün ve alkol gibi özel tüketim mallarının yasa dışı ticaretinin yaygın olduğu, kolayca ulaşılabilen bu tür malların Türk vatandaşları tarafından büyük suç gibi algılanmadığı belirtiliyor.

ÖTV oranlarındaki artış, fiyatlar, sınır bölgelerindeki yoksulluk ve işsizlikle birleştiğinde hem arz hem de talebin körüklendiği ifade ediliyor.

"Cezasızlık kültürü"

Küresel organize suç endeksi raporunda, Türkiye için sayılan olumsuzluklar bitmek bilmiyor. Yargının bağımsız olmadığı, hakim ve savcılar üzerinde siyasal baskı bulunduğu, hükümetin şeffaflık ve hesap verebilirliğinin düşük olduğun, devam eden mali krizle bu eksikliğin belirgin hale geldiği vurgulanıyor.

Kamu ihaleleri konusunda rapordan bir alıntı:

"Büyük projelere ilişkin kamu ihalelerinde yolsuzluk ve adam kayırma iddialarının yanı sıra rüşvet iddiaları da son yıllarda artmaya devam etti. Yolsuzlukla mücadele yasalarının uygulanması tutarsız olmaya devam ediyor ve Türkiye'nin yolsuzlukla mücadele kurumları genel olarak etkisiz, bu da cezasızlık kültürüne katkıda bulunuyor."

ABD bağışıyla finansman 

Yedi sayfalık "Global Organized Crime Index- Turkey" başlıklı bu raporun son sayfasının en altında bir not var. Yazıyı bu notla bitirelim:

"Bu özet kısmen Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı'ndan alınan bir bağışla finanse edildi. Burada belirtilen görüşler, bulgular ve sonuçlar yazarlara ait olup, Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı'nın görüşlerini yansıtmayabilir."

Ve soralım: Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in tam da ekonomide güven sağlandığını açıkladığı bir zamanlamada bu kadar ağır içerikli bir raporun yayımı özel bir anlam içeriyor mu?

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990-1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013-2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti-TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası-(2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

 

Yazarın Diğer Yazıları

TÜİK kimin tarafında duruyor?

TÜİK; DİSK’in zorunlu olarak Bilgi Edinme Kurulu’nun bağlı olduğu Adalet Bakanlığı’na açtığı davada çıkan karara itiraz etmiş. Madem taraf değilseniz bu itiraz ne? Bitmedi: TÜİK, bir de Adalet Bakanlığı aleyhine dava açıyor. Yetmiyor, Danıştay Başsavcılığı’na TÜİK olarak “Bu kararları bozun” diyor

Yargıya saygılı bir TÜİK aranıyor

Yeni Anayasa konusunda, TÜİK'in bilgi karartmasından, yargı kararına uymamasından zerre rahatsızlık duymayan bir iktidar partisinin ardına düşülür mü?

Kamu tasarrufunda farkı ne yaratacak?

Ne temsil, tören harcamalarında ne kırtasiyede ne araç kiralamalarında tasarruf sağlanmış değil. Peki bundan sonra ne değişecek de kendilerinden tasarruf beklenen bürokrasi bu plana sadık kalacak?