19 Mart 2025

KÖİ zararını tarihsel ve milli günlerle makyajlamak

KÖİ verilerinin açık olması, “milletin cebinden beş kuruş çıkmıyor” propagandasının gerçek olmadığını ortaya çıkaracağı için “ticari sır” diye, hukuken problemli bir yola başvuruluyor

AKP iktidarı için, tarihsel nitelikli yıldönümleri siyaseten hep önemli oldu. Yıldönümlerini bazen rövanşizm, bazen propaganda aracı olarak kullanan iktidar; 12 Eylül Anayasa referandumunu 12 Eylül darbesi yıldönümünde yaptığı gibi,  devasa ölçekli kamu yatırımlarında da tarihsel yıldönümlerini kullandı.

Büyük bütçe kaynakları aktarıldığı halde, işin bu kısmı örtülmeye çalışılan Yap İşlet Devret (YİD) modelli altyapı projelerinde, sözkonusu tercihin daha belirgin kullanımı rastlantı olmasa gerek.

Açılışları son 10 yılda yoğunluk kazanan YİD projelerinden, bu yönde birkaç örnek verelim:

-Ankara Yüksek Hızlı Tren Garı: 29 Ekim 2016  (açılış)

- İstanbul Havalimanı:  29 Ekim 2018  (açılış)

-Yavuz Sultan Selim Köprüsü (3. Köprü):  26 Ağustos 2016 (açılış)

-Temel atma töreni : 29 Mayıs 2013 (İstanbul Fethi’nin yıldönümü)

-Çanakkale Köprüsü 18 Mart 2017 (temel atma) 18 Mart 2022 (açılış)

Görüleceği gibi Yap İşlet Devret modelli yatırımların önemli tarihleri; Cumhuriyet’in ilanının yıldönümü, Büyük Taarruz’un yıldönümü, İstanbul Fethi’nin yıldönümü, Çanakkale Zaferi’nin yıldönümü diye uzayıp gidiyor .

Bu tercihlerin, iktidar partisi seçmenini etkilemediğini söylemiyorum tabii ki. Bilakis, tarihteki milli coşku ve zaferleri, on yıllar sonra taçlandıran icraat olarak algılanıp benimsendiği kesin.

Ama, başta Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu olmak üzere; her biri ayrı milli ve tarihsel gurur olarak kabul edilen bu yıldönümlerinde, ABD doları ve euro üzerinden 20-25 yıl Hazine garantisi verilmiş projeleri hizmete açmak da fantastik bir tercih. Müteahhitler, yabancı bankalara milyar milyar faiz ödesin diye bütçeden her yıl katlanarak artan kaynakları aktarmak, bunu yaparken de “milletin cebinden beş kuruş çıkmıyor” deyip, Büyük Taarruz, Çanakkale Zaferi yıldönümlerinde projeleri devreye sokmak.

Demokrasi sorunu

YİD modeliyle yaptırılan Çanakkale Köprüsü için, bütçeden aktarılan kaynakları ayrıntısıyla paylaşan CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ın açıklaması üzerine paylaştım yukarıda yazdığım düşünceleri.

Dün Çanakkale Zaferi’nin 110. Yıldönümüydü. Yavuzyılmaz, Çanakkale Köprüsü’nün açıldığı 2022 yılından bu yana geçen sürede yapılan ödemeleri ve Hazine zararını paylaştı. Son üç yılda garanti edilen araç geçiş sayısının(günlük 45 bin araç)  49 milyon 275 bin olmasına karşın, gerçekleşen araç geçiş sayısının 7 milyon olduğunu aktaran Yavuzyılmaz, CİMER ile Ulaştırma Bakanlığı resmi İnternet sitesini kaynak göstererek, şirkete ödenen garanti tutarının 899 milyon euro olduğunu bildirdi.  Sosyal medya hesabında, bu hesabı nasıl yaptığını ayrıntısıyla paylayan Yavuzyılmaz, CİMER’in kendisine yazdığı yanıta da yer vermiş.

* * *

KÖİ projelerinde, onların bütçeye yükü (yük arayan emekli maaş artışına değil buraya bakabilir) kadar önemli bir diğer konu da verilerin saydam olmaması. Değil mi ki, bu Hazine garantisi tutarları bütçeden çıkıyor; bir milletvekilinin, CİMER’e başvurmaksızın bu verilere ulaşabiliyor olması gerekiyor. Aslında milletvekiline bile kalmadan, milletin kendisinin, vatandaşların bu verilere ulaşabilmesi gerekiyor. Ancak bu verilerin açık olması, “milletin cebinden beş kuruş çıkmıyor” propagandasının gerçek olmadığını ortaya çıkaracağı için “ticari sır” diye, hukuken problemli bir yola başvuruluyor.

Milletvekillerinin dahi ulaşamadığı bu verilerin dar bir bürokratik kadro ile şirketlerde olması, tartışılması gereken bir demokrasi sorunudur.


Not:  Bu yazıdan saatler sonra duyurulan, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptaline dair kararın,  Çanakkale Zaferi’nin yıldönümüne rastlaması, iktidar cephesinden bakıldığında ve bu bağlamda ne kadar tesadüf ne kadar iradidir takdir sizin.

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990- 1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013- 2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti- TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası- (2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020)

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

 

Yazarın Diğer Yazıları

"Dolduruş"

28,4 milyar TL, 45 müteahhite ödenmek üzere ayrılan tutarın sekizde biri. Yük dedikleri bu. Geçmeyen otomobiller için döviz üzerinden ödenen trafik garantileri kadar değeri yok bizdeki emeklinin

8 Mart ve bir Almanya seyahatinden izlenimler

“Zamanın ruhu” bütün dünyada zor bir döneme işaret ediyor. İnsan haklarına saygılı, eşitlik ve adalet temelli bir yönetim anlayışı ise herkesin ihtiyacı

Bütçede kadına bakış

İktidar, pekâlâ, bütçe kaynaklarını çocuk bakımı nedeniyle istihdamdan kopan, geçinebilmek için mesai dayatması karşısında çocuğunu işyerine götürmek zorunda kalan kadınları gözeterek kullanabilir. Bunu yapmak yerine sadakatle kendisinin yanında duran, karşılıklı simbiyotik ilişki içinde oldukları şirketleri gözeten politika araçlarına aktarıyor

"
"