25 Aralık 2023

BAE’ye enerji kapitülasyonu neyin diyeti?

Sözlüklere baktığınızda, geniş anlamda kapitülasyonun “baş eğmek, teslim anlaşması yapmak” anlamlarını taşıdığını görüyorsunuz. Hem kapitülasyon benzeri imtiyazlar verip hem de minnettar olmak hakikaten tuhaf

Yazının başlığında geçen “kapitülasyon” nedir, ne anlama gelir; dilerseniz önce kısaca hatırlayalım.

Kapitülasyon bir devletin, bir anlaşmaya bağlı olarak, başka devletlere tanıdığı iktisadi, hukuki, ticari ve sosyal ayrıcalıklara verilen isim. Osmanlı İmparatorluğu’ndan aşina olduğumuz; İngilizlere, Almanlara, Fransızlara verilen kapitülasyonlar (demiryolu işletmesi mesela) 100 sene önce, Lozan Sözleşmesi ile sona erdirilmişti.

Ama kapitülasyonlar tarihe karışmış değil. Bu kavramı itina ile kullanmaksızın, bambaşka kılık ve isimler altında çağımızda da devam ediyor. Misal, Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) nin, Türkiye ile Rusya arasında imzalanan milletlerarası anlaşmaya bakıldığında gerçekte Rusya’ya tanınmış bir kapitülasyon olduğunu, yıllar önce Cumhuriyet’te yayımlanan bir yazımda vurgulamıştım.

Kapitülasyon olgusunu tartışmalı kılan unsuru, kamu gücünü başka bir devlete imtiyaz olarak vermek oluşturuyor. Tam bu noktada, kelimenin kökenine gittiğimizde karşılaştığımız anlam, sorunun gerçek karakterini ortaya seriyor:

“Baş eğmek” demek

Kapitülasyon kelimesinin kökeninde, Latince “caput” olan; yani anlamı “baş” olan kelime var. Sözlüklere baktığınızda, geniş anlamda kapitülasyonun “baş eğmek, teslim anlaşması yapmak” anlamlarını taşıdığını görüyorsunuz.

İşte bu yazıya vesile olan ve geçen hafta TBMM Başkanlığı’na, “uygun bulunmak üzere” sunulan kanun teklifini incelediğimizde, AKP iktidarının Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) verdiği bir kapitülasyondan başka bir şey olmadığını görüyoruz. Enerjinin bazı alanlarında BAE’yi ayrıcalıklı kılan başka hiçbir aktöre izin vermeyen, Türkiye’ye bu alanları BAE’ye tahsis etme konusunda adeta görevli kılan çok net ve ayrıntılı maddeler kapitülasyonun yeni bir formuyla karşı karşıya olduğumuzu düşündürüyor.

AKP İstanbul Milletvekili ve TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un imzasıyla TBMM Başkanlığı’na sunulan bu kanun teklifi başlığında yazan “uygun bulunma” ifadesinin altını çizelim. Çünkü bu teklif, Türkiye’nin BAE ile geçen temmuz ayında (haberlerini hatırlarsınız, Körfez’e para aramaya gidilmişti ya) imzalanan, stratejik ortaklık çerçeve anlaşmasıyla ilgili. Hatta sadece onunla ilgili.

Adı: “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşik Arap Emirlikleri Hükümeti Arasında Enerji ve Doğal Kaynaklar Alanında Stratejik Ortaklık Çerçeve Anlaşması.”

10 yıllık yürürlükte kalacak olan anlaşmanın amacı, “enerji ve doğal kaynaklar alanına stratejik ortaklık kurmak ve bu alanda karşılıklı yatırımların arttırılması” diye yazılmış ama maddeleri tek tek okuyup ayrıntılara girdiğinizde, bu amacı çok aşan bir yere vardığını görüyoruz.

Kanun teklifine eklenmiş Anlaşma’nın “Ana Prensipler” başlıklı 3. maddesinin alt 6. maddesi, başka bir maddede sayılmış olan yatırım alanlarını BAE dışındaki her ülkeye ve her aktöre kapatıyor!

Türkiye ile BAE’nin işbirliği alanları diye tanımlanan ve BAE dışında herkese, her şirkete, her ülkeye kapatılan enerji sahaları, 2. maddede şöyle sıralanıyor:

a) Yenilenebilir ve Temiz Enerji

-2500 MW’a kadar deniz üstü rüzgar projesi/projeleri

-3000 MW’a kadar optimize batarya depolamalı karasal rüzgar ve güneş enerjisi projesi/projeleri

-Yeşil hidrojen ve/veya yeşil amonyak üretmek için 5000 MW’a kadar yenilenebilir ve temiz enerji projeleri

-2000 MW’a kadar pompaj depolamaları hidroelektrik santral projesi/projeleri

b) Şebeke ve İletim

-1000 MW’a kadar batarya depolama projesi/projeleri

-Üçüncü ülkelerde enterkonneksiyon projeleri

c) Termik Santraller

-İstanbul Ambarlı’da yer alacak 1200 MW-1800 MW kombine çevrim enerji santrali de dahil olmak üzere, 3000 MW’a kadar kombine çevrim gaz türbini enerji santrali projesi / projeleri

-3000 MW’a kadar temiz ve yerli kömür yakıtlı enerji santral projesi/projeleri

maddenin tam hali

Yenilenebilir enerji alanındaki bu projelerle ilgili olarak, BAE’ye verilecek olan ve adeta kapitülasyon gibi düzenlenmiş imtiyazlar içeren maddenin tam hali ise şöyle:

Türk tarafı, ilgili Proje anlaşması kapsamında belirlenecek sınırlı bir süre için ve sadece söz konusu Projenin uygulanması amacıyla Projeler için gerekli sahayı/sahaları belirleyecek ve tahsis edecektir. madde 4.3’ün amacı doğrultusunda Türk tarafı madde 2.1a, 2.1b ve 2.1c kapsamındaki Projeler kapsamındaki Projeler için uygun sahayı/sahaları işbu Anlaşma’nın yürürlüğe girdiği tarihten itibarın üç (3) ay içinde BAE tarafına bildirecek ve saha belirleme tarihinden itibaren on sekiz  (18) aylık bir süre için veya Taraflarca mutabık kalınabilecek başka bir süre için, Türk Tarafı ve yetkili makamı, BAE tarafı ve tayin edilmiş kuruluşları dışında herhangi bir yatırımcı ile söz konusu Proje için belirlenen sahalar üzerinde herhangi bir Projenin geliştirilmesi için doğrudan veya dolaylı olarak müzakere etmeyecek veya anlaşma yapmayacak veya söz konusu sahanın rakip bir proje için kullanılmasına izin vermeyecektir."

Finansmanı da sağlayacak

BAE, Türkiye’nin kendisine ihalesiz, kayıtsız şartsız tahsis edeceği  bu projeler için finansmanı da sağlamayı taahhüt ediyor. Öte yandan anlaşma TBMM’den geçirilecek bu kanun ile uygun bulununca her iki taraf komite kuracak. Türkiye, BAE’nin alacağı bu projeler için ruhsat, izin, ÇED konularında da ayrıca kolaylık ve destek sağlamayı da anlaşma maddesi olarak metne koydu.

Bitmedi. Türkiye, BAE’ye imtiyaz şeklinde verilecek bu projeler için ulusal iletim sisteminde yeterli kapasiteyi tahsis etme sözü de veriyor.

Yürürlüğe girebilmesi için TBMM’de uygun bulunması gereken bu kanun teklifinin görüşüleceği asli komisyonun “dışişleri komisyonu” olduğunu da not düşelim.

Şimşek “Minnettarız” demişti

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçen temmuz ayında BAE’de imzalanan anlaşmaların ardından yaptığı açıklamada, “BAE'nin Türkiye'ye devam eden güçlü desteği için minnettarız” demişti.

Hem kapitülasyon benzeri imtiyazlar verip hem de minnettar olmak hakikaten tuhaf. Türkiye’ye resmen kelimenin tam anlamıyla “baş eğdiren” böyle bir tablo, akla “Bu imtiyazlar neyin diyeti olarak, neyin karşılığında veriliyor?” sorusunu getiriyor.

Yazıyı bitirirken bir gazetecilik tahminini soruya dönüştürelim:

“Bu imtiyazlar rezervler tamtakırken dolu göstermeye yarayan swapların diyeti mi? Değilse başka nelerin diyeti?”

Çiğdem Toker kimdir?

Çiğdem Toker, Diyarbakır'da doğdu. Denizli Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Gazeteciliğe üniversite öğrencisiyken Anka Ajansı'nda başladı. Günaydın, Ankara Ulus gazetelerinde, Nokta dergisinde stajlar yaptı.

Anadolu Ajansı'nın sınavlarını (1988) kazanarak, adliye, Devlet Güvenlik mahkemeleri (DGM), yüksek yargı muhabiri olarak çalıştı. 1990-1993 yıllarında haftalık Ekonomik Panorama dergisinde; sonrasında da kesintisiz 15 yıl Hürriyet Gazetesi Ankara Bürosu'nda ekonomi muhabiri olarak görev yaptı. Burada maliye, vergi, özelleştirme, enerji, rekabet politikalarını izledi. 1994 ve 2001 ekonomik krizlerini, IMF ile ilişkileri, kriz kapsamında çıkarılan kanunların TBMM'deki yasama süreçlerini haberleştirdi. Çeşitli ülkelerde Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası toplantıları muhabir olarak takip etti.

Habertürk gazetesinin ilk Ankara temsilcisi olarak gazetenin Ankara bürosunu kurdu. İstifa ederek ayrıldı. İnternet gazetesi T24'ün ilk yayınlarında OECD'nin "Futbolda Kara Para Aklama" raporunu konu alan dizi yazısıyla yer aldı. Köşe yazarı ve Ankara Temsilcisi olarak çalıştığı Akşam gazetesinden, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) el koyma sürecinde kendi isteğiyle ayrıldı.

2013-2018 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Gazetenin sahibi konumundaki Cumhuriyet Vakfı yönetimi değiştikten sonra kendi isteğiyle ayrıldı. 2018'de katıldığı Sözcü gazetesindeki yazılarına 2022 Kasım ayında 'küçülme' gerekçesiyle son verildi. Fox TV kanalında yayımlanan "Orta Sayfa" adlı haber programında yorumcu olarak yer alıyor.

Eleştirel finans haberciliği olarak da tanımlanan yazıları hakkında kimileri astronomik, çok sayıda manevi tazminat davası açıldı. Konusu bir imar haberi olan yazısı hakkında hapis cezası istemiyle yargılandı. Kamu ihaleleri ve şirketleri konu alan çok sayıda yazısı da Sulh Ceza hâkimlikleri kararlarıyla erişime engellendi.

Kitapları

- Adım da Benimle Beraber Büyüdü- Abdüllatif Şener, Doğan Kitap, 2008

- "Türkiye'de Sağlıkta Kamu Özel Ortaklığı - Şehir Hastaneleri" kitabına makale katkısı, İletişim Yayınları, 2018

- Kamu İhalelerinde Olağan İşler - Tekin Yayınevi, 2019

Ödülleri

- İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi "En Başarılı İktisat Muhabiri Ödülü" (1995)

- Sabah Gazetesi "Muammer Yaşar Bostancı Haber Yarışması Büyük Ödülü" (1997)

- Türkiye Ziraat Odaları Birliği "Basında Tarım Ödülü" (2000)

- Milliyet Gazetesi "Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü" – "Taksiyarhis'in Zehra Teyzesi" başlıklı röportaj (2001)

- Türkiye Gazeteciler Cemiyeti-TGC "Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü" |"Evcil'in Dönüşü" dosyası – (2005)

- European Press Prize "The Mystery of the Secret Funds" – "Yorumcu Ödülü"nde kısa liste (2015)

- Halkevleri "Basın Ödülü" (2016)

- Uluslararası Şeffaflık Derneği Ödülü (2016)

- İstanbul Tabip Odası "Basında Sağlık Ödülü" (2016, 2018 ve 2019)

- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi "Emre Madran Koruma Ödülü" (2017 ve 2019)

- Eskişehir - Bilecik Tabip Odası "Halk Sağlığı Ödülü" (2017)

- ÇGD "Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Ödülü" (2017)

- ÇGD Bursa Şubesi "Meslekte Dayanışma Ödülü" (2018)

- Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü "Uluslararası Cesaret Ödülü - Kısa liste" (2018)

- Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü – "Kamu İhalelerinde 21/b Usulü" dosyası-(2018)

- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği "Önder Kadınlar Ödülü" (2019)

- Rekabet Derneği "Adil Rekabete Katkı Ödülü" (2019)

- TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası "Hasan Balıkçı Onur Ödülü" (2020)

- Halkevleri Dayanışma Ödülü (2020

- Ankara Tabip Odası – "Şehir hastanelerinin ekonomi politiğini tüm gerçekliğiyle ortaya koyarak kamuya ve sağlık çalışanlarına etkilerini görünür kılan haberleri" nedeniyle (2021)

- TMMOB Şehir Plancıları Odası - Kent Planlama Basın Ödülü (2021)

- İzmir Gazeteciler Cemiyeti "Hasan Tahsin Basın Özgürlüğü Ödülü" (2021)

- SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği "Yılın Kadınları" Ödülü (2021)

- Alanya Gazeteciler Cemiyeti - Ulusal Basında Yılın Gazetecisi Ödülü (2021)

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Denetim açığı öldürür

Kamuda 4 bin yatak varken, özel sektörde 8 bin yenidoğan yoğun bakım yatağı var mı? Özel hastanelerdeki yenidoğan yoğun bakım üniteleri etkili denetimden geçiyor mu? SGK, anlaşmaları gözden geçiriyor mu?

Ağaç katliamı ile sponsorluk bir arada

Truva Maden'in hisseleri borsada işlem görseydi, sponsorluğun miktarını öğrenebilirdik. Çünkü ancak o zaman kendisini “halka” sorumlu hissederdi

Gazetecilik dikte edilmemiş soruları sormaktır

Gazetecilik, muhataba, dikte edilmeyen soruları sorabilmektir. İşin bu kısmı, iktidarlardan, unvanlardan ve fani ömürlerden bağımsız bir realite olarak kendini sayısız kez teyit etmiştir

"
"