Bilindiği gibi 1970'lerin ikinci yarısına kadar Çin neredeyse bugünkü Kuzey Kore gibi dış dünyaya kapalı bir ülkeydi. 1949'dan itibaren yaklaşık 30 yıl devam eden bu durum Çin tarihinde bir ilk de değildi.
Ming ve Qing Hanedanlığı yönetimlerinde Çin dönem dönem izolasyonist politikalar uygulamış, sınırlarını tamamen ya da kısmen kapatmıştı.
İlkin 1371 yılında Ming Hanedanlığı'nın ilk imparatoru deniz yasağı (海禁) uygulmasını başlattı ve deniz yoluyla yapılan ticareti yasakladı.
15. yüzyıldan itibaren Avrupa'nın ipek, porselen, çay gibi Çin ürünlerine olan iştahı büyük bir ticaret hacmi yarattı. Çin'in hiçbir Avrupa ürününe talep göstermemesi nedeniyle tek taraflı bir ticaretti bu, karşılığı gümüş olarak ödeniyordu. Ticaretin boyutları konusunda fikir vermesi açısından 1500 ile1800 yılları arasında dünya gümüş üretiminin yüzde 80'ni Meksika ve Peru'daki madenlerden gerçekleştirildi. Buradan çıkarılan gümüşlerin yaklaşık yüzde 30'nun Çin'e gittiği tahmin ediliyor. [1]
Bu durum beraberinde çeşitli yan etkileri de getirdi. Kıyı şehirleri iç bölgelere göre çok zenginleşti, gelir dağılımı açısından büyük dengesizlik ortaya çıkmaya başladı. Giderek değeri azalan gümüş vergileri gümüşle alan Ming hazinesini olumsuz etkileyip hanedenlığın çöküşüne yol alçı. Yabancılarla yoğun etkileşim yabancı etkisini de beraberinde getirdi.
Bunların bir sonucu olarak da Ming ve Qing Hanedanlığı döneminde ülkenin tam izolasyona (闭关锁国) gittiği dönemler oldu.
1978'te Deng Xiaoping'in Reform ve Açılım (改革开放) politikasını başlatmasından sonra resmi söylem geçmişteki izolasyon politikalarının ülkenin geri kalmasına yol açtığı şeklinde olageldi.
Daha büyük zaferlere el ele (团结起来,争取更大的胜利!)
İşaret fişeği mi?
Hatırlanacağı üzere 2020'nin Ocak ayında Covid-19 salgının ortaya çıkışının ardından Çin'de yoğun karantina tedbirleri uygulanmaya başlanmış ve birkaç ay sonra da sınırlar neredeyse pratik olarak kapanmış, yabancıların ülkeye girişi de Çin vatandaşlarının yurtdışına yolculuklarına neredeyse imkansız hale gelmişti. Hemen ardından Xi Jinping 14 Mayıs 2020'deki ÇKP Politbüro Yürütme Komitesi toplantısında "ikili dolaşım (国内国际双循环)" adını verdiği yeni ekonomi stratejisini açıklamıştı.[2] İkili dolaşımdan kastedilen ülke içi ve ülke dışı dolaşımdı. Özünde iç talebi genişletmeyi, iç pazara odaklanmayı, ülkenin inovasyon kapasitesini geliştirmeyi, dış pazarlara bağımlılığı azaltmayı ama aynı zamanda dış dünyaya da açık kalmayı içeriyor. [3] Bu strateji 14. Beş Yıllık Ekonomi Planı'na (2021-2025) da dahil edildi.[4] Kendi kendine yeterli bir ekonomiyi önceleyen bu yaklaşım acaba diye kaşların kalkmasına yol açmadı değil.
Xi bir yıl kadar sonra Ağustos 2021'de bu kez "ortak refah" (共同富) kavramını ortaya attı. Esas itibarıyla ülkedeki gelir eşitsizliğini hedef alan bir niyet beyanıydı bu.
Çin halen yabancıların girişine ve yurtdışı yolculuklara büyük ölçüde kapalı. Kendi vatandaşlarının yurtdışına çıkışını önemli ölçüde kısıtladı, hatta pasaport yenilemelerini durdurdu. Yabancıların girişini de çok zorlaştırdı. Ayrıca uluslararası uçuşlara getirdiği ciddi sınırlamalar sonucunda bilet fiyatları astronomik rakamlara ulaştı. Hâlihazırda Avrupa'dan ya da Amerika'dan Çin'e gelişlerde tek yön ekonomi sınıfı biletleri 4-5 bin dolar seviyelerinde. Çin'e yapılan uluslararası uçuşlar salgın öncesine göre yüzde 96 oranında azalmış durumda.
Bütün bunlara bakıp "Çin dış dünyaya kapanma provası mı yapıyor" diye evhamlanan olmadı değil. Tam da batı basınında bu minvalde yorum ve değerlendirmelerin yapıldığı bir dönemde Çin'de yayımlanan bir makale tabiri caizse bu ateşe benzin döktü.
Çin Tarih Akademisi'nin (中国历史研究院) Tarih Araştırmaları (历史研究) dergisinde yer alan "Ming ve Qing Hanedanlıklarında 'ülkenin izolasyonu ve inzivası' sorununa yeni bir bakış (明清时期"闭关锁国"问题新探)" başlıklı 15 bin karakterden oluşan makalede [5] Çin yöneticilerinin o zamanki politikasının, "Batıdan gelen sömürgeleştirilme tehditini" savuşturmaya yönelik bir öz savunma stratejisi olduğu belirtiliyor ve bunun "sınırları ve kültürü koruma" gibi soylu bir motivasyondan kaynaklandığı vurgulanıyor. Makale "çağdaş bakış açısına göre, bir ülkenin kendini açıp açmaması … kendi egemenliği içinde bir konudur" diye değerlendirmesini tamamlıyor.
Makaleye göre bu politika Çin'in dış ticaretinin gelişmesini, Çin ve Batı kültürlerinin karşılıklı olarak birbirlerini öğrenmesini engellemedi, ancak pasif savunmaya ve gelişmiş Batı teknolojisine karşı kayıtsızlığa yol açarak modern Çin'in pasif bir şekilde yenilmesinin temellerini attı.
Çin'deki politikaların oluşturulma süreçlerine aşina olanlar izolasyonist politikaları olumlayan bu makalenin sebepsiz yere durup dururken ortaya çıkmış olamayacağına inanıyor. Hatta daha ileri gidip bunun bunun dışa kapanma yolundaki yeni politikanın işaret fişeği olduğunu savunanlar var.
Örneğin Profesör Henry S. Gao bu makaleyi "Yeni Tarihsel Oyun 'Hai Jui'nin Görevden Alınması' Üzerine," makalesiyle aynı kefeye koyuyor. [6]
"Ming ve Qing Hanedanlıklarında 'ülkenin izolasyonu ve inzivası' sorununa yeni bir bakış" makalesinin yayınlandığı Tarih Araştırmaları dergisi.
Pekin'de üste düzey parti görevlisi olan Wu Han Ming Hanedanlığı döneminde Hai Rui adlı bir vezirin imparatoru eleştirmesini ele alan "Hai Rui'nin Görevden Alınması (海瑞罢官)" adlı bir oyun yazmış ve Pekin Operası tarafından sahnelenmişti. Daha sonra dörtlü çete içinde yer alacak olan Yao Wenyuan bu oyununun aslında Mao'ya karşı olduğunu iddia eden bir makale[7] yayınlamış ve bu Kültür Devriminin[8] habercisi olmuştu bir anlamda.
* * *
Bugünden yarına Çin'in tamamen kapanmasının tabii ki söz konusu değil. Ancak dışa açıklığın tedrici olarak caydırılmakta olduğunu söylemek çok yanlış olmaz.
Örneğin bu yaklaşımın izlerini yurtdışında üniversite eğitiminde bile görmek mümkün. Giderek daha az değer verilen ve daha az teşvik edilen bir şey haline geliyor.
Yurtdışına gidiş gelişlerin de kısa zamanda daha kolaylaşacağı beklenmiyor.
Çin ileride karşılaşabileceği yaptırımları dikkate alarak batıya bağımlılığını azaltamaya çalışıyor.
Öte yandan öyle gözüküyor ki kendi vatandaşlarının dış dünyayla temasının da olabildiğince düşük seviyelerde olmasını tercih ediyor.
Bu eğilimler muhtemelen dozu artarak devam edecek.
[1] Dennis O. Flynn and Arturo Giráldez, Born with a "Silver Spoon": The Origin of World Trade in 1571, Journal of World History, cilt 6, sayı 2, s.202, University of Hawai Press, 1995
[2] 中共中央政治局常务委员会召开会议 习近平主持, http://www.xinhuanet.com/politics/leaders/2020-05/14/c_1125986000.htm
[3] Xi's Post-Virus Economic Strategy for China Looks Inward, New York Times, 7 Eylül 2020
[4] What we know about China's 'dual circulation' economic strategy, Reuters, 16 Eylül 2020
[5] 明清时期"闭关锁国"问题新探, 历史研究, sayı: 3, 2022
[6] Henry Gao (@henrysgao) / Twitter
[7] https://www.marxists.org/archive/yao-wenyuan/1965/november/10.htm
[8] Kültür Devrimi (文化大革命), 1966-1976. Mao'nun muarızlarını (ve muarız olduğuna dair vehme sahip olduklarını) yola getirme aracı olarak yönlendirdiği, genellikle öğrencilerden oluşan paramiliter Kızıl Muhafızların ülkede terör estirdikleri dönem. Mao'nun kendisine yüzde yüz biat ettiğinden emin olmadığı hemen herkes bu dönemde Kızıl Muhafızların gazabına uğramış, onbinlerce kişi hayatını kaybetmiş ya da hapislerde veya sürgünlerde uzun yıllar geçirmek zorunda kalmıştı.
Cevdet Kadri Kırımlı kimdir?
İzmir'de doğdu.
Yurtiçinde ve yurtdışında farklı şirketlerde yöneticilik yaptı.
Çin'de ve Hong Kong'da yaşadı.
|