Çin’in başa çıkılması zor bir nüfus problemi var. Bir yandan nüfus azalıyor. Doğum oranı baş döndürücü hızla düşmekte. Bu alanda zirveye oynuyor denilebilir.
Nüfus 2023'te 2,08 milyon azalarak 1,409 milyara düştü. 2022'de de 850 bin azalmıştı. Bu azalış, 1961’de “Büyük Atılım”ın[1] yol açtığı kıtlıktan beri ilk olma özelliğini taşıyordu.
Ama daha vahimi, hızlı bir yaşlanma sürecine de girilmiş olması. 60 yaş ve üzerindekilerin toplam nüfusa oranı yüzde 21,1’e ulaştı. Yani her beş Çinliden biri artık dede kategorisinde. Bunlar daha iyi günler, on yıl içinde “dede”lerin toplam nüfusa oranı yüzde 30’u geçecek. Yani neredeyse memleketteki her üç kişiden biri 60 yaş üzeri, emeklilik sath-ı mailindeki vatandaşlar olacak.
Pek de kıymeti harbiyesi olmayan bir haber diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz…
“Demografik piyango”nun “Çin Mucizesi”ndeki rolü
50'li ve 60'lı yıllarda Mao, onlarca yıl süren savaşlardan harap olmuş ülkeyi bir süper güce dönüştürmek hedefiyle aileleri çok sayıda çocuk sahibi olmaya teşvik etmeye başlar. 50’lerin ortaları ya da 60’ların başını baz aldığınızda nüfusun 30 yıl içinde yaklaşık yüzde 80 artmış olduğunu görürsünüz. 1980’den itibaren ise fazla nüfusu ekonomik kalkınmanın önünde engel olarak gören ve geçmişte yaşanan kıtlıkların tekrarlanmasından endişe eden yönetim “tek çocuk politikası (独生子女政策)”nı başlattı. Bu sayede de istisnai bir nesil ortaya çıktı.
Bakmakla yükümlü oldukları ebeveynlerinin sayısı azdı çünkü Kültür Devrimi, Büyük Atılım gibi badirelerde telef olmuştu bir kısmı. Öte yandan, tek çocuk politikası nedeniyle yetiştirmeleri gereken fazla çocukları da yoktu. Kısacası bu nesil ekonomik üretkenlik için birebirdi.
Bu o kadar büyük bir demografik piyangodur ki, 2020’ye kadar olan dönemi düşünecek olursak son 35 yılın büyük bir bölümünde Çin'de her yaşlı emekliye (tedrici bir şekilde azalarak) 15 ila 10 çalışan düşüyordu. Dünya ortalamasının iki ila üç katına tekabül etmektedir bu rakam.
Malum, piyasa ekonomisine geçişle birlikte bir de insanlık tarihinin en büyük kitlesel göçü yaşanmıştı. 1980-2020 arasında, yani 40 yıl içinde, yaklaşık 300 milyon kişi kırsal kesimden kentlere göç etmiş, fabrikalara ucuz emek kaynağı yaratmışlardı. Böylece pek çok mal, o zamana kadar mümkün olmayan ucuzlukta üretilir hale gelmiş, bu durum müthiş bir ihracat büyümesine yol açmıştı. Bunun yanı sıra, mülkiyet edinme hakkının verilmesine paralel olarak şehirlere göçenlerin yarattığı büyük emlak talebiyle birlikte insanlık tarihinde benzeri olmayan bir büyüme dönemi meydana geldi.
Pupa yelken Çin mucizesine gidişin çıkış noktasıdır bu demografik piyango ve Çin'in son 35 yıldaki hızlı büyümesine katkısının yüzde 25'ten az olmadığını hesaplıyor ekonomistler.
Rüzgar tersine dönünce
Mucizeye büyük katkı yapan önemli bir varlık olan nüfus şimdi ciddi bir yükümlülüğe dönüşmüş durumda.
Önümüzdeki on yıl içinde çalışma çağındaki 70 milyondan fazla kişi iş hayatından ayrılacak ama buna mukabil yaklaşık 130 milyon emekli katılacak topluma. Teşbihte hata olmaz deyip ete kemiğe büründürelim: Türkiye ve İspanya’da yaşayanların toplamı kadar emekliyi Çin’e gönderdiğinizi, buna mukabil de tüm Fransa nüfusu kadar çalışanı ülkeden çıkardığınızı düşünün…
Bunun sonucunda bir zamanlar 15:1 olan çalışan-emekli oranı 2030’larda 2:1’e düşecek. Emeklilerdeki artışın ülke ekonomisine getireceği külfetin yanı sıra çalışan ve aynı zamanda tüketen nüfusun azalmasının yol açacağı sorunlar da cabası olacak.
Çin’de nüfusun yıllık bazda değişimi (milyon kişi)
Kaynak: Çin Ulusal İstatistik Bürosu
Diyalektik bakış şart!
Tek çocuk uygulaması 2015’te resmi olarak sona erdi. Artık 3 çocuk bile serbest. Hatta doğum yapanlara üste para bile veriliyor!
Fakat heyhat, doğumlar yine de azalıyor. Geçen yıl doğan bebek sayısı sadece 9,02 milyon oldu. Bu rakam, doğum istatistiklerinin tutulmaya başladığı 1949 yılından beri gerçekleşen en düşük rakam.
Toplam doğurganlık hızındaki (bir kadının yaşamı boyunca dünyaya getirdiği çocuk sayısı) gerileme durumun vehametini ortaya koyuyor aslında. Bir ülkenin mevcut nüfus seviyesini koruyabilmesi için gerekli olan oran 2,1. 2022’de Çin’de bu oran 1,09 idi. 2023 verileri açıklanmadı ama 1’in altına gerilediği tahmin ediliyor. Örneğin, Şangay’da yerel yönetimin yaptığı çalışmaya göre doğurganlık hızı geçen yıl 0,6’ya inmiş durumda.
Bir fikir vermesi açısından ABD’de bu oran 1,6. Yaşlanan Japonya’da bile 1,3.
Doğumları artırmak için kullanılan halihazırdaki teşviklerin yetersiz olduğu aşikar. Yuwa Nüfus Araştırmaları Düşünce Kuruluşu (育娲人口研究智库) geçenlerde yayınladığı bir raporda teşviklerin artırılmasının önemini vurguluyordu:
“GSYİH'nin yüzde 5, yüzde 10 veya daha fazlası doğum teşviklerine ayrılırsa, doğurganlık oranı önemli ölçüde artacak ve hatta nüfus seviyesini koruma noktasına (2,1’e) ulaşacaktır. GSYİH'nin yüzde 10'unun çok olduğunu düşünmeyin. Mevcut 1,0 doğurganlık oranı devam ederse nüfus gelecekte yıllık bazda yüzde 2,5 oranında küçülecektir. Nüfusları azalan ekonomilerde kişi başına düşen GSYİH artışı, nüfusları istikrarlı olan ekonomilere göre daha düşük inovasyon nedeniyle daha yavaş olur. Bu olumsuz etkeni hesaba katmasak bile, 1,0'lık bir doğurganlık oranında GSYİH, nüfus seviyesini koruma noktasındaki GSYİH'ye kıyasla yılda yüzde 2,5 oranında azalacaktır. Başka bir deyişle, GSYİH'nin yüzde 10'u nüfus azalması nedeniyle sadece 4 yılda ortadan kaybolacaktır.” [2]
Çin’de doğumlar (milyon kişi)
Kaynak: Çin Ulusal İstatistik Bürosu
Söylemesi kolay da Çin ekonomisinin içinde bulunduğu durumda böyle bir kaynağın doğum teşvikine yönlendirilmesi pek mümkün gözükmüyor. Boğazlarına kadar borç yükü altındaki yerel yönetimler ve bir türlü canlanmayan iç tüketim için ardı ardına açıklanan teşvik paketleri hengamesi arasında doğum teşvikleri dış kapının mandalı olarak kalacak gibi.
Xi Jinping’in partinin teorisi dergisi Gerçeği Arayış (求是 - Qiúshì)’da geçen hafta yayınlanan yazısı da bu minvaldeki yaklaşımı ortaya koyuyordu:
“Negatif nüfus artışının etkisini diyalektik olarak görmeliyiz. Ülkemizin, gelişmiş ülkelerin yüzlerce yıllık sanayileşme yolunu tamamlaması onlarca yıl sürdü. Nüfus dönüşümü hızlıdır ve nüfus azalması erken geldi, ancak genel olarak dünya modernleşme gelişiminin yasasıyla uyumludur. Nüfus azalmasının kalkınma üzerinde bazı olumsuz etkileri olacaktır, örneğin işgücünde azalma ve tüketim ve yatırım ivmesinin zayıflaması gibi. Aynı zamanda, nüfus azalmasının kaynak ve çevre baskılarını azaltma ve ekonomik kalkınmayı kapsamlı genişlemeden yoğun kalkınmaya kaydırma gibi bazı olumlu etkileri de vardır. Genel olarak, nüfus azalmasının ekonomik ve sosyal kalkınma için hem avantajları hem de dezavantajları vardır. Sadece bir tarafıyla değerlendiremeyiz. Bazı konulara uzun vadeli bakılması gerekir ve sonuçlara varmak için acele edilmemelidir.” [3]
Öyle görünüyor ki yönetim olayın vehametinin tam olarak farkına varana kadar iş işten iyice geçmiş olacak.
Yeri gelmişken şöyle bir noktayı da hatırlayalım: Tarih boyunca süper güç olan tüm ülkeler aynı zamanda nüfusu artan ülkelerdi.
Alibaba’nın kurucusu Jack Ma bundan yıllar önce nüfusun yaşlanmasının yol açacağı sorunlara dikkat çekmişti
* * *
Çin’in nüfus artışı konusunda kendi vatandaşlarına pek bel bağlayamayacağı ortada. Oysa bu sorunu ABD ve Batı Avrupa ülkelerinin yaptığı gibi taşıma suyla halledebilirler.
Lakin, Çin 5 bin yıl boyunca hiçbir şekilde dışarıdan göç kabul etmemiş...
Bakarsınız bu adetlerini değiştirmeye niyet ederler…
Hatta belki de bizim Suriyelilere talip olurlar, ne dersiniz (!)
[1] Büyük Atılım dönemi (大跃进) 1958-61. Hem sanayi hem de tarım üretimini aynı anda hızlı bir şekilde artırma amacıyla başlatılan bu proje yapılan hatalar neticesinde milyonlarca insanın açlıktan ölmesine yol açmıştı. Daha ayrıntılı bilgi için: Çin Mucizesinin Sonu mu?, Cevdet Kadri Kırımlı, s.42, İletişim Yayınları, 2023
[2] 有关几个人口问题的简要回复, https://www.yuwa.org.cn/article/detail?id=386
[3] 以人口高质量发展支撑中国式现代化 ,习近平 (Çin tarzı modernleşmeyi desteklemek için yüksek kaliteli nüfus gelişimi, Xi Jinping), 求是, Sayı: 22/2024, 16 Kasım 2024
Cevdet Kadri Kırımlı kimdir?
İzmir'de doğdu.
Yurt içinde ve yurt dışında farklı şirketlerde yöneticilik yaptı.
Çin'de ve Hong Kong'da yaşadı.
"Çin Mucizesinin Sonu mu? Uyuyan Arslan Kağıttan Kaplan" adlı bir kitabı (İletişim Yayınları) vardır.
|