15 Nisan 2024

Asya Pasifik’te ittifak peşrevleri: Yankees taraftarı Japon Başbakanı, Kuzey Kore ile dostluk yılı…

80 yıl önce Asya Pasifik’te boğaz boğaza savaşan ABD, Filipinler ve Japonya ortak dostluklarında yeni bir dönemin başladığını duyururlarken Çin ise hemen ertesi gün ilişiklerinin 75. yılı vesilesiyle Kuzey Kore ile dostluk yılını ilan ediyordu

“ABD'nin nesiller boyu inşa etmeye çalıştığı uluslararası düzen, bizimkinden çok farklı değer ve ilkelere sahip olanların getirdiği yeni zorluklarla karşı karşıya. (…) Dünyanın ABD'nin ulusların meselelerinde bu önemli rolü oynamaya devam etmesine ihtiyacı var.”

Geçen hafta ABD Temsilciler Meclisi ile Senato’nun ortak oturumunda kürsüde bu sözleri dile getiren hatip Cumhuriyetçi Parti’den bir temsilci değil, çocukluğunda New York’ta Coney Island’da yediği sosisli sandviçleri ve babasıyla gittiği Yenkees’in (beyzbol) maçlarını yadeden Japonya Başbakanı Fumio Kishida idi.

Kushida’nın 11 Nisan’da ortak oturumda İngilizce olarak yaptığı, dinleyiciler tarafından sık sık alkışlarla kesilen konuşması Asya Pasifik’te önemli bir dönüm noktasını işaret ediyordu:

“Çin'in mevcut duruşu ve askeri eylemleri, yalnızca Japonya'nın barışı ve güvenliğine değil, aynı zamanda uluslararası toplumun barışı ve istikrarına yönelik eşi benzeri görülmemiş ve en büyük stratejik zorluğu temsil ediyor.

Çin'den gelen bu tür meydan okumalar devam ederken, hukukun üstünlüğüne ve barışa dayalı özgür ve açık bir uluslararası düzeni sürdürme taahhüdümüz, ileriye yönelik belirleyici gündem olmaya devam edecektir.

(…) Dünyaya yeni baskı biçimleri dayatılıyor. Özgürlükler dijital teknolojiler aracılığıyla baskı altına alınıyor. Sosyal medya sansürleniyor, izleniyor ve kontrol ediliyor.

Ulusların ekonomik bağımlılığının sömürüldüğü ve silah haline getirildiği ekonomik baskı ve sözde "borç tuzağı" diplomasisi vakaları giderek artıyor.

Hızla değişen baskılarla karşı karşıyayken ortak değerlerimizi korumaya nasıl devam edebiliriz?”

Çin’e karşı ABD ile ortak bir cephe oluşturulması konusunda Japonya’nın kayıtsız şartsız desteklediğini ilan etti:

“Evet, ABD'nin liderliği vazgeçilmezdir. (…) ABD'nin varlığı olmasaydı Hint-Pasifik'in daha da sert gerçeklerle yüzleşmesi ne kadar sürerdi?

Bayanlar ve baylar, Amerika Birleşik Devletleri'nin en yakın dostu Tomodachi (Japonca arkadaş demek -- CKK) olarak Japonya halkı, özgürlüğün hayatta kalmasını sağlamak için yanınızda, omuz omuzadır. Sadece kendi halkımız için değil, tüm insanlar için.

Güvertedeyiz, görevimizin başındayız. Ve biz de gereğini yapmaya hazırız.

Dünyanın demokratik uluslarının hazır olmalıdır.

Japonya'nın zaten ABD ile omuz omuza durduğunu söylemek için buradayım.”

Kushida işi sağlama almayı da ihmal etmedi. Hatırlanacağı üzere Trump başkanlığı döneminde müttefiklerin dünyanın jandarmalığının bütün maliyetini ABD’nin sırtına yüklemelerine celallenerek ellerine ceplerine sokmalarını istemişti. Trump’ın yeniden başkan olma ihtimalini de düşünerek olsa gerek Kushida bu konuda da net mesaj vermeyi tercih etti:

“Uluslararası düzeni neredeyse tek başına ayakta tutan ülke olmanın getirdiği yalnızlığı ve yorgunluğu hisseden Amerikalılara seslenmek istiyorum.

Böyle umutları omuzlarınızda taşımanın ağır bir yük olduğunu anlıyorum.

Her ne kadar dünya sizin liderliğinize baksa da ABD'nin her şeyi yardım almadan ve kendi başınıza yapması beklenmemeli.”

Malum Japonya iki yıl önce savunma harcamalarını dramatik bir şekilde artırarak 2027’den itibaren GSYİH’nın yüzde 2’si düzeyine çıkaracağını açıklamıştı. Böylece ABD ve Çin’in ardından en fazla savunma harcaması yapan 3. ülke durumuna gelecek.

Japonya öte yanda Ukrayna’ya büyük ölçüde destek veren ülkelerden biri durumunda. Şu ana kadar 12 milyar doların üzerinde savunma yardımı yaptı.

ABD, Japonya, Filipinler üçlü zirvesi

Washington’daki tek ziyaretçi Kushida değildi. Güney Çin Denizi’nde Çinle önemli ihtilafları olan ve geçen yıl ABD’ye ülkesinde 4 yeni askeri üs daha kurması iznini veren Filipinler Başkanı Ferdinand Marcos Jr. da Biden’ın konuğuydu. Liderlerin birlikte gerçekleştirdikleri üçlü zirve sonrası yayınlanan ortak bildirinin ana konusu malum Çin idi: [1] “Çin Halk Cumhuriyeti'nin (ÇHC) Güney Çin Denizi'ndeki tehlikeli ve saldırgan davranışlarına ilişkin ciddi kaygılarımızı ifade ediyoruz. Güney Çin Denizi'ndeki yapay adalar oluşturup bunları askeri amaçlarla kullanmasından ve hukuka aykırı deniz iddialarından da endişe duyuyoruz” denilen bildiri Kuzey Kore’den Ukrayna savaşına kadar geniş bir yelpazedeki ortak görüşleri dile getiriyordu.

“Üç ulus olarak yeni bir üçlü dönem başladığının” ilan edildiği zirvede Biden ABD'nin hem Japonya hem de Filipinler'e yönelik katı ittifak taahhütlerini yeniden vurgulamayı da ihmal etmedi.

Çin sahil koruma gemilerinin Filipinler ikmal gemisine tazyikli su sıkmasıyla geçenlerlerde yaşanan gerilime atıfta bulunarak da  "Güney Çin Denizi'ndeki Filipin uçaklarına, gemilerine veya silahlı kuvvetlerine yönelik herhangi bir saldırı, karşılıklı savunma anlaşmamızı aktif hale getirmemize yol açacaktır" dedi. ABD ile Filipinler arasındaki 1951’de imzalanan karşılıklı savunma anlaşması her iki tarafın da üçüncü bir ülkenin saldırısına uğraması durumunda birbirini savunmaya yardım etmesini öngörüyor.

Tazelenen dostluklar

80 yıl önce Asya Pasifik’te boğaz boğaza savaşan ABD, Filipinler ve Japonya ortak dostluklarında yeni bir dönemin başladığını duyururlarken Çin ise hemen ertesi gün ilişiklerinin 75. yılı vesilesiyle Kuzey Kore ile dostluk yılını ilan ediyordu.

Çin Komünist Partisi (ÇKP)’nin 3 numarası, Politbüro Yürütme Komitesi üyesi Zhao Leji Kuzey Kore’yi ziyaret edip Kim Jong-un ile görüşmesinin ardından yapılan açıklamada kalıcı dostluğa vurgu yapıldı:[2]

“Geçmişe baktığımızda, iki tarafın ortak bir kaderi paylaştığı, omuz omuza savaştığı, kanla pekişen büyük bir dostluğun olduğu bir mazi var. İki taraf birbirine güvendi ve iki ülkenin sosyalist davasını pekiştirmek ve geliştirmek için kötü günde de birlikte durdu. Taraflar, iki ülkenin ortak çıkarlarını savunmak, uluslararası adaleti korumak için samimi bir şekilde bir araya geldi ve birbirlerine destek verdi. Uluslararası durum ne kadar değişirse değişsin, Çin ile Kuzey Kore arasındaki, iki komünist partinin ve iki ülkenin eski nesil liderleri tarafından kişisel olarak yaratılan ve özenle beslenen geleneksel dostluk, köklü ve kalıcıdır, bizim ortak zenginliğimizdir.”

ÇKP’nin 3 numaralı ismi Zhao Leji Pyongyang’da Kim Jong-un ile görüştü

***

İttifakları genişletmek, pekiştirmek yolunda tarafların girişimleri önümüzdeki dönemde bakalım nasıl şekillenecek.

Güney Çin Denizi meselesi

Geçmişi 1947’ye kadar uzanmasına rağmen özellikle 2013’ten itibaren daha sık gündeme gelen Güney Çin Denizi bölgedeki 6 ülkeyi ilgilendiren çok taraflı bir sorun.

Aralık 1947’de daha Milliyetçi hükümet iktidardayken oluşturulan bir harita ile Çin, kıyılarının binlerce mil uzağında Malezya, Vietnam, Filipinler’in 24 mil açığına kadar olan ve Güney Çin Denizinin yaklaşık yüzde 90’ını kapsayan büyük bir bölgeyi tarihsel gerekçelerle kendi egemenlik alanı ilan etti. 

Çin bu tezini Güney Çin Denizine kıyısı olan tüm devletlerin Ming Hanedanlığı dönemindeki haraçgüzar konumlarına dayandırıyor. Çin’in iddiasına göre bu devletler Güney Denizi üzerindeki egemenlik haklarını Çin’e bırakmışlardır.

Haritada görüleceği gibi kendi kıyılarından binlerce mil uzaktaki alanlardaki egemenlik iddiasını temellendirmek için Çin 2013 yılından itibaren kendi kıyılarından yüzlerce mil uzaktaki mercanlar ve kayalıklar üzerinde yapay adalar inşa etmeye başladı. Bu adalara askeri üstler kurup silahlandırdı.

Güney Çin Denizine kıyısı olan ülkelerin egemenlik alanı talepleri

Yaklaşık olarak 3 milyon kilometrekarelik alana yayılan Güney Çin Denizinde zengin hidrokarbon yatakları olduğu biliniyor.

Bunun yanı sıra bu su yolunu kullanarak yapılan deniz ticaretinin yıllık hacmi 5 trilyon doları bulmakta. Bu rakam tüm dünyadaki deniz taşımacılığının yaklaşık üçte birine tekabül ediyor.  Çin’in toplam enerji ithalatının yüzde 80’i, toplam ticaretinin ise yaklaşık yüzde 40’ı Güney Çin Denizi üzerinden gerçekleşmekte.

Çin kendi egemenliği altında gördüğü bu sular konusunda tüm bölge devletleriyle itilaflı durumda.

Filipinler kendi kıyılarına yakın olan Scarborough Sığlığı ile ilgili konudaki itilafı Uluslararası Tahkim Divanına götürmüş, Çin Divanın kendi aleyhine 2016’da verdiği kararı tanımadığını açıklamıştı.

Bölge ülkeleri dışında ABD, Japonya, İngiltere, Avusturalya da uluslararası sular olarak gördükleri bu bölgede deniz gücü bulundurup Çin’in egemenlik iddialarını tanımadıklarını her fırsatta gösteriyorlar.

 


[1] Joint Vision Statement from the Leaders of Japan, the Philippines, and the United States, 11 Nisan 2024, https://www.whitehouse.gov/briefing-room/statements-releases/2024/04/11/joint-vision-statement-from-the-leaders-of-japan-the-philippines-and-the-united-states/

[2] 赵乐际在“中朝友好年”开幕式上的致辞, http://www.xinhuanet.com/20240412/122d7637773a4c4490e9691897375147/c.html

Cevdet Kadri Kırımlı kimdir? 

İzmir'de doğdu.

Yurt içinde ve yurt dışında farklı şirketlerde yöneticilik yaptı.

Çin'de ve Hong Kong'da yaşadı.

"Çin Mucizesinin Sonu mu? Uyuyan Arslan Kağıttan Kaplan" adlı bir kitabı (İletişim Yayınları) vardır.

 

Yazarın Diğer Yazıları

“Yoldaş Trump” neden Çin’in ilk tercihi?

Musk’ın Çin ile ilişkili her konuda devrede olacağını beklemek sanırım çok da falcılık gerektirmiyor. Zülfiyâre dokunacak adımlar konusunda temkin telakki edeceği ve böyle durumlarda Trump’ın çok sevdiği pazarlık masası önerisini ortaya getireceği söylenebilir

Çin ekonomisini “evde kalmış” kızlar canlandırabilir mi?

Halihazırda Çin'de 20-60 yaş aralığındaki 400 milyondan fazla kadın tüketicinin yıllık 1,4 trilyon dolar (10 trilyon RMB) fevkinde tüketim yaptıkları düşünülecek olursa, “evde kalmış” kızların değişen harcama alışkanlıklarının da hafife alınmayacak bir etkisi olabileceği söylenebilir

Çin borsaları yoğun bakımdan çıkıp soluğu karaoke barda aldı!

8 Ekim’den sonra Çin borsalarındaki artışlar muhtemelen devam edecek. En azından bir süre daha… Ama bütün bunlar Çin ekonomisinin geleceği için iyimser olmaya pek de yeterli değil

"
"