16 Eylül 2009

Resmi formalar, diğerlerinden neden 5 kat pahalı?

İktisat fukarası olduğum söylenebilir elbette ama hesap kitap yapmayı bilirim, şükür.

 İktisat fukarası olduğum söylenebilir elbette ama hesap kitap yapmayı bilirim, şükür.

Söylemesi ayıptır, üniversite bitince askere gitmemek için bir yıl kadar "İktisat Tarihi" yüksek lisans derslerine devam ettim. Ardından bir yıl da felsefe yüksek lisans dersleri... O ara bedelli askerlik çıktı da, “sözde akademisyen” olma ihtimalim ortadan kalktı.

Yine de, yarım yamalak olsa da öğrendim ki, bir malın ederiyle 'değeri' aynı olmuyor. Yani eder” başka, “değer” başka...

* * *

Gerçi bedenim artık oynamama izin vermiyor, ama futbolu oldum olası severim. Maça gider, arada fırsat buldukça, iki güzel hareket görebilir umuduyla mahalle maçı, halı saha maçı bile izlerim.

İşte o maça gitmelerim sırasında bir “marjinal iktisat” sorusu geldi aklıma.

Sahi, nasıl oluyordu da, sokakta 15-20 liraya alabileceğiniz “korsan formalar”, kulüplerin resmi mağazalarında -store deniyor onlara- 80 ila 100 lira, hatta daha üstünde bir fiyata satılıyordu.

Düşündüm taşındım aradaki farkın nereden kaynaklandığına akıl sır erdiremedim. Derler ya, "Boşa koydum dolmadı, doluya koydum taşmadı", aynen o durum.

İzleyin şimdi...

* * *
İki forma da, üç aşağı beş yukarı... Benzer kumaşlardan yapılıyor, o kumaşlar benzer boyalarla boyanıyor, benzer kesimlerden çıkıyor, benzer overlokçulardan geçiyor, benzer atölyelerde dikiliyor, benzer ütücülere uğruyor, benzer biçimde etiketleniyor, benzer şekilde paketleniyor, benzer taşımayla bize kadar ulaşıyor...

Şimdi...

Evet, resmi ürün en başta “tasarlanıyor.” Yani formayı biri tasarlıyor ve hakkı olan parayı talep ediyor... “Resmi ürün” bir miktar, o da ihmal edilebilir bir miktar, daha “kaliteli” kumaştan yapılıyor. O nedenle biraz pahalı olabilmesini anlayabiliyorum. Evet, “resmi ürün” üretim sürecinde ötekine göre bir parça daha vergileniyor, orada da bir miktar bindirme yapılabileceğini anlıyorum. Yine evet, resmi ürün satılan yerlerin kira, elektrik, su, eleman gideri gibi ekstraları da söz konusu. Bir miktar bindirme de buralardan yapılabilir. Başka? Başkası kaç kalem?

Yukarıdaki üretim sürecinden geçmiş 20 liraya satılan korsan formadan da, o üretim sürecine katılan herkes payını alıyor. Son satıcı bile hatırı sayılır oranda para kazanırken, benzer bir süreçlerden geçen “resmi forma” nasıl oluyor da 5 kat fazla paraya satılabiliyor.

* * *

Nedeni iki şey, sevgi ve aç gözlülük.

Taraftarın takımına verdiği “değer”, ona olan sevgisi, bağlılığı mı belirliyor “eder”i? Hayır. Taraftar takımına değer verdikçe cebinden çıkacak “eder” de artıyor.

O nedenle yılda 5-6 formayla çıkıyor takımlar sahaya, kulüpler daha fazla para kazanabilsin, “futbolun piyasası” büyüdükçe büyüsün diye...

Peki bunun sevgiyle, takıma olan bağlılıkla ne ilgisi var? Bunun futbolla ne ilgisi var? Bunun aşkla ilgisi nedir?

Bu düpedüz taraftarını müşteriye dönüştürerek soymak değil de, nedir?

* * *
Bir kıyıdan taraftarı ıslah etmek, onu piyasanın emrine uymaya zorlamak üzerine kurulu bu düzenek, futbolu oyun olmaktan çıkarıp bir tür ticaret ilişkisine döndürmeye gayret ediyor.

Aynı düzenek, futbol üzerinden her bir bireyi kopmamacasına parçası olduğu sisteme bağlamak istiyor. Beceriyor mu? Beceriyor da...

Bu düzenek itiraz kabul etmiyor. Oyunu da, kuralları da istediği zaman kendine göre istediği yerde değiştirmek istiyor, değiştiriyor da.

“Futbolun piyasa değeri” diye utanç verici bir kavramı kullanmak kimsenin gücüne gitmiyor epeydir. Çünkü, bu utanç verici tanım, "doğru" ve "tartışılmaz" olduğu konusunda kanaat önderlerinin aklına nakşolmuş durumda.

* * *
Neyse ki, hâlâ umutlu olmak için epeyce nedenimiz var! Resmi forma alamayacak kadar güçsüz olan kalabalığın gücü, futbolun da, hayatın da gizli umudu...

İşin formülü, Ünsal Oskay'ın şahane kitabı "Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım”ın arka kapağında.. Aktarıyorum:

"Kaiser geziye çıkmadan önce, 'Bütün kuşbeyinli uyruklarını yıkanmış paklanmış olarak' görsün diye nazırları, gözcüleri, teşrifatçıları Almanya'nın dört yanına haber saldığında, Kaiser'in buyruklarına göre düzenlenmiş uydurma bir hayatı yaşamaktansa kendi oyunlarını sürdürmek isteyen çocuklar direnir, yıkanmak istemezmiş... Günümüzde hayatın 'nesnesi' değil 'öznesi' olabilmemiz için 'yıkanmak istemeyen çocuklar'a ihtiyacımız var."

Yazarın Diğer Yazıları

Empati ödülünden küfür utancına

Günümüz futbolunda hücum aksiyonları \'sahanın merkezi\'nde kurgulanır

Alex de Souza dersleri!

Birçok konuda olduğu gibi hatırı sayılır bir kalabalığın futbol konusunda da kafasının hayli karışık olduğu şu bir iki haftada bir kez daha ortaya çıktı

Beşiktaş'ın bitmeyen 'güvenlik' sorunu

Beşiktaş\'ın yeni yönetiminin göreve gelişinin ardından yaptığı en sansasyonel çıkışlardan biri de TT Arena\'da oynama isteğiydi

"
"