31 Ağustos 2009

İktidara karşı yak bir sigara

Toplumun ve devletin onay vermediği bana ait bir hazza izin yok bu hayatta.

"Burjuva toplumu her yerde irade kullanımı üzerinde ısrar eder" diyordu Theodor W. Adorno. Nasıl yaşayacağımızın kurallarını koyanlar, artık nasıl öleceğimizin de kararını verecek kadar zihinlerimizi ele geçirmiş durumda. Ne acı ki, biz de gönüllüyüz bu kulluğa...

Kullanım hakları devlete ve topluma ait olan "benim" diye bellediğim hayat aslında bana ait değil. Ve o bana ait olmayan bu hayat, toplumun "bedensel" ve ruhsal sağlığı için kabullenilir bir bahaneyle her gün yeniden yeniden kurban ediliyor.

Toplumun ve devletin onay vermediği bana ait bir hazza izin yok bu hayatta. Haz alacağım her şey, toplumun ve devletin "olur"una muhtaç...

 * * *

 Devlet Bakanı Faruk Özak, 19 Temmuz'da yürürlüğe giren 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkındaki Kanun için, "Mutlulukla görüyoruz ki milletimiz buna yüzde 99 seviyesinde uydu" diyor, sanki insanların yasağa uymamak gibi şansları varmışçasına...

"Dumansız hava sahası" yaratmak için neredeyse bütün toplum elbirliği ediyor.

Meğer, neredeyse "aktif içiciler"in ezici çoğunluğu nefret ediyorlarmış kendilerinden, aldıkları keyiften. Tuhaf! Çünkü, sigara yasağına karşı duranlar "içiciler" değil daha çok. "Yazın idare ediyoruz ama kışın batacağız" korkusu yaşayan kahveciler, meyhaneciler, bar, pavyon sahipleri... "İçici sınıf"tan tık yok. Belli ki "mutlulukla uyacaklar" yasağa.

 * * *

 Biliyoruz ki, yasağın fikri çerçevesi "pasif içici"yi koruma retoriği üzerinden yürütüldü. "Retorik" diyorum, çünkü sağlık bağlamında, örneğin sigara içenlerin ve "pasif içicilerin" akciğer kanseri olacakları yollu iddialar bilimle değil, istatistikle temellendirilir öteden beri. Ve bilindiği gibi istatistik bilim değil, yardımcı bir dal, bir "yöntemdir."

Sigara içenlerin ya da "pasif içici"lerin istatistiklerini pekâlâ ters yüz edebilirsiniz. Örneğin, genetik kodlar, çevresel etki, beslenme şartlarına dair çıkartabileceğimiz yeni veriler, "sigaradan kanser olma verileri"ni ihmal edilebilir bir hale getirecektir hiç şüpheniz olmasın.

 * * *

 Ancak iktidarın mahkûm edici dili içen ve haz alanlar üzerinde "pasif içici" cenahı üzerinden öyle bir mağduriyet yaratıyor ki, sanırsınız insanlığın bunca yıldır yaşadığı zulmet sigara denen bu illetten kaynaklanıyor.

Düşünün, vatandaşın uçak korkusu var... Uçak 3 saat pistte kalmış, adam hem korkudan titriyor, hem sigarasızlıktan kuduruyor. Bir sigara yakıyor ve... Toplumsal linç...

Şimdi burada neo-liberalizmden girip, iktidarın bireyi ezen kudretinden çıkmak da var, ama bunu yapmayacağım.

Ama şunu yapacağım ve bu yazıyı okuyan herkese soracağım, bakalım doğru yanıtı kim verecek?

 * * *

 Tamam... Diyelim ki bu yasa doğru yazılmış, hakkaniyetli bir yasa... Ve velev ki kahvehanede, meyhanede, barda, pavyonda eğlenmeye giden "pasif içici", tiryakinin onu umursamayan dumanından "nem kapıp" kanser olma riski taşıyor. "Gitmesin" diyeceğim ama demiyorum iki duble rakı, dört kol okey, bir dansöz görmek onun da hakkı, kabul...

Peki?

Bu nasıl bir yasa ki, "nargile" mekânını da kapatıyor. Düşünün bilmem kaç yüzyıldır insanlar bir mekânda toplanıp nargile tüttürüyorlar. Örneğin, İstanbul'daki üniversite yaşantım boyunca sıklıkla gittiğim Beyazıt'taki "Çorlulu Ali Paşa Medresesi"nin kapalı bölümünde nargile içmek artık yasak... Peki niye? "Pasif içici"yi korumak için.

Şimdi sorarım size; "Pasif içici mecbur mudur sadece nargile içmek için gidilen bir yere girmeye?" Ne işi vardır "pasif içici"nin sedece nargile tüttürülen yerde? Onun, nargile içmenin keyfini sürecek insanları mağdur etmesini sağlayacak bir yasal düzenleme hukuk tekniği ve kamu vicdanı açısından sizce tutarlı mıdır? Böyle bir hukuk savunulabilinir mi?

 * * *

 Biliyoruz ki mesele sadece "sigara" ve "duman"la sınırlı değil. Mesele iktidarla, bireyi iktidarın alanı içinde tutmakla, onu düşünemez hale getirip konformizmin batağına çekmekle ilgili. "Sigara yasağı" gibi -onlar 'yasak' değil 'dumansız hava sahası' gibi demagojik bir tanım kullanıyorlar- bir faşizan dayatmayı doğru bulmak ve savunmak, hayatımızı hapishaneye çeviren irili ufaklı yaptırımlara karşı da uyanık olmamızı engelliyor. Ne diyordu Adorno; "Burjuva toplumu her yerde irade kullanımı üzerinde ısrar eder."

Ha unutmadan, 45 yaşındayım ve hayatım boyunca sigara içmedim. Ve bu bahis henüz yeni başlıyor, bilesiniz...

Yazarın Diğer Yazıları

Empati ödülünden küfür utancına

Günümüz futbolunda hücum aksiyonları \'sahanın merkezi\'nde kurgulanır

Alex de Souza dersleri!

Birçok konuda olduğu gibi hatırı sayılır bir kalabalığın futbol konusunda da kafasının hayli karışık olduğu şu bir iki haftada bir kez daha ortaya çıktı

Beşiktaş'ın bitmeyen 'güvenlik' sorunu

Beşiktaş\'ın yeni yönetiminin göreve gelişinin ardından yaptığı en sansasyonel çıkışlardan biri de TT Arena\'da oynama isteğiydi

"
"