14 Eylül 2009

Ama leopar gülmüyor ki!

Üzerine bir şeyler yazarım diye kesip duvara yapıştırmıştım gazetedeki fotoğrafı.

Üzerine bir şeyler yazarım diye kesip duvara yapıştırmıştım gazetedeki fotoğrafı. Baktıkça sinirim bozuluyor, sinirim bozuldukça kafamı toparlayamıyor, uygun kelimeleri bulamıyorum. Mesele şu...

Türk Hava Yolları Endonezya'nın başkenti Cakarta'ya sefer koymuş ve yapılan ilk geziye aralarında Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in de bulunduğu bir grup milletvekili de götürülmüş. Cakarta'da muhtemelen “incelemelerde de bulunan” heyet, orada “geniş bir alana” yayılmış hayvanat bahçesini gezmiş ve heyetteki bazı kişiler -bazı haberlerde kaplan diyordu ama fotoğraftaki leopardı- bir yavru leoparla “hatıra fotoğrafı” çektirmişler.

Yan yana iki fotoğrafın birinde bakan Mehmet Şimşek, diğerinde DTP Milletvekili Hasip Kaplan... Kucaklarına aldıkları boynu tasmalı bir leoparla poz vermişler. İkisinin yüzünde de muktedirlere has “sırnaşık bir gülümseme...”

Dünyevi iktidarın memleketteki temsilcilerinden Mehmet Şimşek'in yüzündeki gülümsemeyi "Onun işi zaten hükmetmek" der es geçebiliriz, ama muhalif Hasip Kaplan'ın gülümsemesi üzerine bir şeyler söylemek gerekiyor.

Öyle ya, onun durumu biraz değil epeyce o kucağındaki leoparla aynı gibi... Ve ne acı ki, Kaplan, yanında olması gerekenin “karşısında” o fotoğrafta.

Kayıtsızlık iktidarı besler

İktidarın türlü çeşitli biçimleri olduğu gibi, esaretin de türleri var... Ve esirlerin özgürlük mücadelesinin önündeki en büyük zihinsel engel de, kayıtsızlık. Bu kayıtsızlık, özgürlük mücadelesi veren kölelerin, beyaz olmayanların, kadınların, eşcinsellerin, azınlıkların ve sıralayabileceğimiz bütün “bağlıların” aleyhine olduğu gibi, hayvanların da aleyhinedir.

Özgürlük mücadelesi, ezilen insanlar, sınıflar, gruplar, halklar için verildiği gibi doğayı boyunduruk altına almaya uğraşan iktidarın bakışına karşı verilen mücadeledir de aynı zamanda. Bu mücadelelerden hiçbiri diğerinden daha önemli değildir. Hepsi aynı önemin eşit parçalarıdır.

Hepimiz hayvanız!

Malum, Hasip Kaplan, Kürtlerin çocuklarını kendi anadillerini öğrenerek büyütebilmesi gibi çok haklı bir mücadelenin içinde. Öte yandan o yavru leopar da annesinin ona öğretecekleriyle büyüme, öğrendiklerini yavrusuna aktarma hakkına sahip olmalı değil mi? Ama değil...

Kendi isteği dışında evcilleştirilmiş bir leoparın durumunu en iyi anlaması gerekenlerden biri, kendisini yönetenlerle benzer bir fotoğrafta benzer bir gülüşü suratına takabiliyorsa, özgürlük mücadelesi bir yerinden, tam da bu “leoparın yaşamına kayıtsızlık” bağlamında çok derin yara almış demektir.

O nedenle Hasip Kaplan'a hatırlatmak gerekir ki...

"O küçük leopar tıpkı Diyarbakır'daki evlerinin bir odasında arkadaşlarına Kürtçe dersi veren Medya Örmek'in öğrencileri gibi... Ona da tıpkı Kürt çocukları gibi anadili unutturulmaya çalışılıyor. Çok yakınındaydınız, fark etmiş olmalısınız, siz gülerken o hayvan gülüyor olamaz... Siz de biliyorsunuz ki, insanlar yüzlerce yıldır hayatlarını zindana çeviren her türlü kafese karşı mücadele veriyor ve biliyorsunuz ki bütün kafesler boşalmadıkça insanlar özgür olamıyor. Yani şu ki; hayatımızı sirke çevirmeye çalışanlara karşı hayvanı savunmak!... Yani şu ki; hayvan olmanın acısını hissetmek! Yani şu ki, daha iyi insan olabilmek için hayvan olmak!..."


Yazarın Diğer Yazıları

Empati ödülünden küfür utancına

Günümüz futbolunda hücum aksiyonları \'sahanın merkezi\'nde kurgulanır

Alex de Souza dersleri!

Birçok konuda olduğu gibi hatırı sayılır bir kalabalığın futbol konusunda da kafasının hayli karışık olduğu şu bir iki haftada bir kez daha ortaya çıktı

Beşiktaş'ın bitmeyen 'güvenlik' sorunu

Beşiktaş\'ın yeni yönetiminin göreve gelişinin ardından yaptığı en sansasyonel çıkışlardan biri de TT Arena\'da oynama isteğiydi

"
"