Sosyal güvenlik reformu öncesinde Türk sosyal güvenlik sisteminde banka ve özel sigorta emekli sandıklarını hariç tutarsak asıl olarak üç ayrı sosyal güvenlik kuruluşu mevcuttu.
Bu bağlamda, hizmet akdi ile bir işverene bağlı olarak çalışanların sosyal güvenlikleri SSK, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanların sosyal güvenlikleri Bağ-Kur, kamu görevlilerinin sosyal güvenlikleri de Emekli Sandığı tarafından uygulamakla yükümlü oldukları kanunlar çerçevesinde (506, 2925, 1479, 2926, 5434 sayılı Kanunlar) sağlanmaktaydı.
Ancak, 20.05.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu ile bu üç sosyal güvenlik kuruluşu kaldırılmış ve yerine Sosyal Güvenlik Kurumu kurulmuştur.
1- SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı kaldırılmış olmakla birlikte sosyal güvenlik haklarından yararlanma şartları tabi olunan sigortalılık statüsüne göre farklı esaslara bağlanmıştır.
Sosyal güvenlik reformunun ve bu kurumsal yapılanmanın gerekçelerinden biri de farklı sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olan kişiler arasında sosyal güvenlik hak ve yükümlülükleri yönünden norm ve standart birliğini sağlamak olmakla birlikte, yeni dönemde de geçmişte var olan farklılık/ayrışma büyük ölçüde korunmuştur.
Bu çerçevede, Sosyal Güvenlik Kurumunun uygulama kanunu niteliğindeki 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde SSK sigortalılığı, (b) bendinde Bağ-Kur sigortalılığı, (c) bendinde Emekli Sandığı sigortalılığı ayrı ayrı düzenlenmiş ve buna bağlı olarak da kişilerin tabi oldukları sigortalılık statülerine göre emeklilik, geçici iş göremezlik ödeneği, fiili hizmet zammı, hizmet borçlanması, sosyal güvenlik destek primi uygulaması gibi sosyal güvenlik haklarından yararlanma şartları farklı esaslara bağlanmıştır.
Örneğin, Bağ-Kur sigortalılarının emeklilik şartları SSK sigortalılarına göre daha ağır koşullara bağlanmıştır. Yine, fiili hizmet süresi zammı (yıpranma) uygulamasından SSK ve Emekli Sandığı sigortalıları yararlanabilirken, Bağ-Kur sigortalılarına bu hak tanınmamıştır. Keza, SSK sigortalısı kadınlara doğum borçlanması hakkı tanınmış iken, Bağ-Kur sigortalısı olan kadınlara bu imkan verilmemiştir. Genel sağlık sigortası kapsamındaki sağlık yardımlarından yararlanılabilmesi için Bağ-Kur sigortalılarının iki aydan fazla prim borcunun olmaması gerekirken SSK ve Emekli Sandığı sigortalıları için böyle şart getirilmemiştir. Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz.
İşte, sosyal güvenlik sisteminde tabi olunan sigortalılık statüsüne göre sosyal sigorta hak ve yükümlülüklerinin farklı şartlara bağlanmış olması hem kişiler, hem SGK açısından sigortalılık statüsünün doğru belirlenmesini, bu noktada da aynı anda birden fazla sigortalılık statüsüne tabi olunması, başka bir ifadeyle farklı statüdeki (SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı) sigortalılık sürelerinin çakışması durumunda nasıl bir işlem yapılacağını önemli kılmaktadır.
2- Sosyal güvenlikte sigortalılık statüsünün tekliği ilkesi geçerlidir.
Hemen belirtelim ki, sosyal güvenlikte sigortalılık statüsünün tekliği ilkesi geçerlidir. Başka bir ifadeyle bir kişi aynı anda hem SSK sigortalısı, hem Bağ-Kur sigortalısı, hem de Emekli Sandığı sigortalısı olamaz.
Hal böyle olmakla birlikte uygulamada, pek çok kişinin aynı anda hem SSK sigortalısı, hem de Bağ-Kur sigortalısı olarak veya hem Emekli Sandığı sigortalısı, hem de SSK sigortalısı olarak veyahut istisnai de olsa aynı anda her üç sigortalılık statüsüne göre sosyal güvenlik sistemine prim ödediği görülmektedir.
Sosyal güvenlik reformu kapsamında çıkarılan 5510 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinde sigortalılık hallerinin (SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı) birleşmesi/çakışması halinde nasıl bir yol izleneceği açıklanmıştır.
3- SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı sigortalılık çakışmasında öncelik Emekli Sandığı sigortalılığıdır.
Bir kişi SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle Emekli Sandığı sigortalısı sayılacaktır.
Örneğin; bir Devlet Hastanesinde memur statüsünde Emekli Sandığına tabi olarak çalışan bir doktor, aynı anda Bağ-Kur sigortalısı olacak şekilde özel muayenehane açar, ayrıca SSK sigortalısı olarak özel bir hastanede de hizmet akdine istinaden çalışırsa bu kişi öncelikli olması nedeniyle Emekli Sandığı sigortalısı sayılacak, diğer sigortalılık hallerine ise tabi olmayacak, tabi olunmuş/prim ödenmiş ise bunlar iptal edilecektir.
4-SSK ve Bağ-Kur sigortalılığı çakışmasında ilk önce başlayan sigortalılık hali geçerlidir.
Bir kişi SSK ve Bağ-Kur sigortalılık halinin her ikisine birden aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılmaktadır.
Örneğin, bir kişi X işletmesinde SSK sigortalısı olarak 01.01.2009 tarihinde çalışmaya başlamış ve bu çalışmasını sürdürmekte iken 10.09.2010 tarihinde kendi adına bir işyeri açmış ise, bu kişi açtığı bu işyerinden dolayı SSK sigortalılığı kesintiye uğramadığı sürece Bağ-Kur sigortalısı sayılmayacaktır.
SSK ve Bağ-Kur sigortalılık halleri aynı gün başlamış ise, bu durumda SSK sigortalılık hali esas alınacak, bu sigortalılığın sona ermesi halinde ise Bağ-Kur sigortalılığı başlayacaktır.
Örneğin, bir kişi Y işletmesinde 13.07.2010 tarihinde SSK sigortalısı olarak işe girmiş ve bu kişi aynı tarihte Bağ-Kur’a tabi olacak şekilde esnaf faaliyetine başlamış, 25.10.2010 tarihinde de Y işletmesindeki işinden çıkmış ise, bu durumda söz konusu kişi 13.07.2010-25.10.2010 tarihleri arasında SSK sigortalısı, 26.10.2010 tarihinden itibaren de Bağ-Kur sigortalısı sayılacaktır.
5- Zorunlu sigortalılık hali isteğe bağlı sigortalılığı sona erdirir.
Sosyal güvenlik sisteminde SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı sigortalılığı zorunlu sigortalılık olarak kabul edilmektedir. Başka bir ifadeyle bu sigortalılıklara tabi olma konusunda kişinin iradesinin bir önemi bulunmamaktadır. İsteğe bağlı sigortalılık ise kişinin kendi iradesi ile tabi olduğu bir sigortalılıktır.
Şayet bir kişi, SSK, Bağ-Kur veya Emekli Sandığı sigortalısı olacak şekilde çalışması halinde, isteğe bağlı sigortalı olamayacağı gibi, isteğe bağlı sigortalı olarak prim ödemekte iken zorunlu sigortalılığa tabi olacak şekilde çalışması halinde de isteğe bağlı sigortalılık sona ermektedir.
Dolayısıyla, bir kişide aynı anda SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı sigortalılığı ile isteğe bağlı sigortalılık çakışması söz konusu olması durumunda zorunlu sigortalılık hali esas alınmaktadır.
Örneğin, bir kişi 15.06.2009 tarihinden itibaren SGK isteğe bağlı sigortalılığına prim ödemekte iken A işletmesinde 20.10.2010 tarihinden itibaren SSK sigortalısı olarak çalışmaya başlamış ise, bu kişinin isteğe bağlı sigortalılığı 20.10.2010 tarihi itibariyle sona erecektir.
6- Bir kişi sahibi veya ortağı olduğu işyerlerinde SSK sigortalısı olamaz
5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (b) bendinde kimlerin Bağ-Kur sigortalısı olacağı sayılmıştır. Buna göre, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan ticari kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle vergi mükellefi olanlar, gelir vergisinden muaf olup esnaf ve sanatkar siciline kayıtlı olanlar, kanunda belirtilen şirketlere ortak olanlar Bağ-Kur sigortalısı olmak zorundadır.
İşte, yukarıda belirtildiği şekilde Bağ-Kur sigortalısı sayılanlar, kendilerine ait veya ortak oldukları işyerlerinden dolayı, SSK sigortalısı olarak kendilerini bildirilemezler.
Örneğin; B şahsının Z limited şirketinin ortağı olduğunu ve bu şirketin insan kaynakları bölümünde de ücretli olarak çalıştığını varsaydığımızda, bu şahıs şirketteki ortaklık ilişkisinden dolayı Bağ-Kur’lu sayılacak, diğer taraftan ise SSK sigortalısı olmasını gerektirecek şekilde bu işyerinde çalışmış olmasına rağmen kendisini bu işyerinden SSK sigortalısı olarak bildiremeyecektir.
7- İş-Kur kursiyerliği ve hükümlü-tutuklu statüsünden kaynaklanan sigortalılık ile zorunlu sigortalılığın çakışması halinde zorunlu sigortalılık hali esas alınır
5510 sayılı Kanununa göre ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve benzeri ünitelerde çalıştırılan hükümlü ve tutuklular ile Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen meslek edindirme, geliştirme ve değiştirme eğitimine katılan kursiyerler kısmi sigortalı sayılarak, haklarında bazı sigorta kolları (iş kazası ve meslek hastalığı, analık) uygulanmaktadır.
Bu bağlamda, bir kişide aynı anda SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı sigortalılık hali ile yukarıda belirtilen kısmı sigortalılık halinin çakışması söz konusu ise, bu durumda kişinin lehine olması nedeniyle tüm sigorta kollarına tabi olduğu SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı sigortalılık hali esas alınacaktır.
Örneğin; bir kişi İş-Kur tarafından düzenlenen meslek edindirme kursuna katıldığı sırada bir işyerinde de hizmet akdine istinaden çalışması söz konusu ise, bu kişi tüm sigorta kollarına tabi olduğu SSK sigortalılığı statüsünden sigortalı sayılacaktır.
8- Yanlış sigortalılık statüsü için ödenmiş olan primler geçerli olan sigortalılık statüsü için ödenmiş kabul edilir
5510 sayılı Kanununa göre, herhangi bir kimsenin sigortalı sayılması gereken sigortalılık statüsünden başka bir sigortalılık statüsü için prim ödemiş olması durumunda, ödenen primler esas alınan (geçerli olan) sigortalılık statüsü için ödenmiş kabul edilmektedir.
Örneğin; bir kimse Bağ-Kur sigortalısı olması gerekirken SSK sigortalısı olarak prim ödemiş ise, geçmişte SSK sigortalılığına ödenmiş olan primler esas alınan/geçerli olan Bağ-Kur sigortalılığına sayılacaktır.
9- Tabi olunan sigortalılık statüsünün doğru belirlenmesi emeklilik işlemleri açısından önemlidir.
5510 sayılı Kanunun sigortalılık hükümlerinin yürürlüğe girdiği 01.05.2008 tarihinden itibaren ilk defa sigortalı olan kişilerin SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı sigortalılığının birden fazlasına tabi olacak şekilde çalışmış olması durumunda, yaşlılık aylığı bağlanma taleplerinde, en fazla sigortalılığın geçtiği sigortalılık statüsü esas alınacaktır.
Yine, geçmişte birden fazla sigortalılık statüsüne tabi olarak çalışmış olanların hizmet sürelerinin eşit olması veya malûllük ve ölüm halleri, yaş haddinden re’sen emekli olma, süresi kanunla belirlenen vazifelere atanma veya seçilme ve bağlı oldukları sigortalılık halinin kanunla değiştirilmesi durumunda ise son sigortalılık hali esas alınmaktadır.
Bir kişinin hangi sigortalılık statüsüne (SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı) tabi olduğunun belirlenmesi emeklilik işlemleri açısından büyük önem arz etmektedir.
Zira, sigortalılık statüsü belirlemesi yapıldıktan sonra ilgili kişinin belirlenen bu sigortalılık statüsüne göre yaşlılık aylığı, emekli aylığı, malullük aylığı, ölüm aylığı için aranan şartları taşıyıp taşımadığı araştırılmaktadır ki, SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı sigortalılığında da bu şartlar bir birinden farklılık arz etmektedir.
Sigortalılık statüsünün doğru belirlenmemesi halinde kişi emeklilikle ilgili planlamasını sağlıklı yapamayacağı gibi, SGK açısından da yanlış ve yersiz gelir ve aylık ödenmesine yol açacaktır.
Sonuç olarak; sosyal güvenlik sisteminde kişinin sigortalılık statüsünün doğru belirlenmesi hak ve yükümler açısından büyük önem taşımakta olup, geçmişte birden fazla sigortalılık haline (SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı) tabi olacak şekilde çalışanların sigortalılık sürelerinde çakışma olup olmadığını kontrol etmesi, çakışma olması durumunda da ileride herhangi bir mağduriyetle karşılaşmaması için SGK’ya müracaat ederek bunu ivedilikle düzelttirmesi yararına olacaktır.