01 Nisan 2012

Sosyal güvenlik reformu sorunlara çare oldu mu?

2006 yılından itibaren sosyal güvenlik kuruluşları kaldırılarak, yerine Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı kuruldu

Neydi sosyal güvenlik reformunun amaçları?

 

Sayalım…

 

Amaç Neydi?: Mevcut sosyal güvenlik kuruluşlarının (SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı) ayrı ayrı yönetilmesinden, daha doğrusu iyi yönetilmediğinden dolayı bunların tek çatı altında toplanması.

 

Ne Oldu?: 2006 yılından itibaren sosyal güvenlik kuruluşları kaldırılarak,  yerine Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı kuruldu, Merkezde genel müdürlükler, illerde ise sosyal güvenlik il müdürlükleri oluşturuldu.

 

Kurum Başkanlığı kurulmasından itibaren 5-6 Kurum Başkanı değişti. Bunların çoğu sosyal güvenliği bilmeyen veya bildiğini iddia eden kişilerden atandı. Bilenler “bildikleri” için barınamadı. Bunlara “eski sosyal güvenlik anlayışı değişti, siz sosyal güvenliği bilmiyorsunuz, biz hallederiz ???” dendi ve yol gösterildi.

 

Genel müdür ve daire başkanlarını saymıyoruz. Çünkü onlardan değişenlerin hesabını yapmak zor.

 

İl Müdürlüklerinde sadece tabela değişti ve tabelalarda “Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü” adı var ama binanın içine girdiğinizde SSK ve Bağ-Kur servis ve odalarının aynen muhafaza edildiğini görüyorsunuz. Hem de eski adlarıyla şaşırmayın.

 

Diğer taraftan, Sosyal Güvenlik Merkez Müdürlükleri zinciri kuruluyor. Marketler zinciri gibi….. Sadece tabela var, çoğunda aksiyon ve işlem yok. Ama bol bol merkez müdürü, merkez müdür yardımcısı var. Yani makam yaratma, makam doldurma var, ancak icraat yok.

 

Hedef; ülkenin her taşına toprağına Sosyal Güvenlik Merkez Müdürlüğü açmak. Oysa şimdi işlemlerin bilgi işlem ortamında yürütülmesi amaçlanıyor (veya öyle iddia ediliyor) ama bir yandan da her yere merkez müdürlüğü açılıyor. Çelişkiye bakın…

 

Hele 665 sayılı KHK ile bir yapılanma var ki, evlere şenlik. Kişilere makam yaratmak için bir genel müdürlüğü bölüp, iki genel müdür, pardon iki genel müdürlük yaratıyorsun, bolca da daire başkanlığı. İşin gerçekçi ve mantıklı bir izahı yok…

 

Kısacası, SGK’nın kurumsal yapılanması; sosyal güvenlik reformunun amaçlarına göre değil, birilerinin arzularına göre yapılanmaya devam ediyor…

 

Amaç Neydi?: Mevzuatları farklı olan sosyal güvenlik kuruluşlarına (SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı) tabi olarak çalışanlar arasında norm ve standart birliğinin sağlanması.

 

Ne Oldu?: 5510 sayılı Kanunla sözüm ona bu kurumların mevzuatları alt alta getirildi, ancak farklılıklar büyük ölçüde korundu. Bakın Kanuna, her maddesinde 4/a (SSK), 4/b (Bağ-Kur) ve 4/c (Emekli Sandığı)  ayrımı var. Bunlara ilave olarak ilk defa 01/10/2008 öncesinde ve sonrasında sigortalı olanlar ayırımı var.

 

Bu ayrımlar yetmiyormuş gibi 2011 yılında kamuoyunda Torba Kanun olarak bilinen 6111 sayılı Kanunla sosyal güvenlik reformunun amaçlarına ters düşecek düzenlemeler yapıldı. Bütün bunlara da reformun yanlışlarını, eksikliklerini düzeltiyoruz dendi.

 

Yani 3 yıl geçmeden. Bırakın SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığının birleştirilmesi, bu Kanunla bunlar dışında bir çok sigortalılık türü daha yaratılmıştır. “sanatçı sigortalılığı”, “ticari taksi şoförleri sigortalılığı”, “tarım işçileri sigortalılığı”, “evde el sanatları ile uğraşan kadın sigortalılığı” gibi… Bunların sigortalı olma ve prim ödeme şartları farklı. İşte size reform…

 

Duruma biraz da SGK istatistiklerinden bakalım…

 

2008 yılında (Aralık ayı) itibarıyla SSK’lı sayısı 8.802.989 kişi iken 2011 yılında (Aralık ayı) itibarıyla bu sayı 11.030.939; 2008 yılı (Aralık ayı) Bağ-Kur’lu (esnaf ve çiftçi) sayısı 3.205.650 iken 2011 yılında (Aralık ayı) bu sayı 3.002.571; 2008 yılında (Aralık ayı) memur sayısı 2.205.676 iken 2011 yılında (Aralık Ayı) bu sayı 2.554.200 olmuştur.

 

Yani sadece SSK’lı sayısında bir artış sağlanmıştır. Aslında bu artış kimseyi yanıltmasın. O kadar düşük primli sigortalılık türü ve verilen teşviklerin bunda önemli derecede etkisi bulunmaktadır. Bir de alınan düşük primlere karşın bunların 20-25 yıl sonra sisteme emekli olarak döndüklerini düşünün…

 

Amaç Neydi?: Emeklilik yaşı düşük olduğundan, bunun ortalama ömür beklentisine göre yeniden ayarlanması, yani emeklilik yaşının yükseltilmesi.

 

Ne oldu?: Öncelikle, emeklilik yaşına ilişkin düzenlemeler 01/05/2008 tarihinden önceki mevcut sigortalıları kapsamadığından alınabilirse sonuçları inşallah 20-25 yıl sonra alınacak.  “İnşallah” diyoruz. Çünkü arada bir reform daha yapılmazsa. Çünkü 1999 yılında 4447 sayılı Kanunla yapılan düzenlemelere de reform denmişti de… Yani 2008 yılında yapılan reformdan taaa 8 yıl önce. Aradan bayağı zaman geçmiş… Emeklilik yaşına ilişkin düzenlenmelerin gözden geçirilme zamanı çoktan gelmiş gibi sanki!

 

Amaç Neydi?: Genel sağlık sigortası sisteminin getirilerek sağlık harcamaların kontrol altına alınması.

 

Ne oldu?:Sağlık harcamaları her türlü tedbire rağmen günden güne artmaktadır.

Zira, davul SGK’nın sırtında ama tokmak hastane, doktor ve ilaç firmalarının elinde, ne gariptir davulu çalan da belli değil. SGK bazı dönemlerde hiddetlenip “durun, sağlık harcamalarını kontrol ediyorum” diyor, ama bir müddet sonra geri adım atmak zorunda kalıyor. SGK sağlık alanındaki düzenlemeleri mehter yürüyüşünde… Yani bir ileri bir geri, bazen bir ileri iki geri…

 

Duruma biraz da SGK istatistiklerinden bakalım…

 

2008 yılındaki SGK’ca karşılanan reçete sayısı 320.000 bin iken, 2011 yılında karşılanan reçete sayısı 339.000 bine çıkmıştır. Bu doğal sonucu olarak 2008 yılında bu reçetelere ödenen miktar 13.046.000 bin TL iken bu rakam 2011 yılında 15.288.000 bin TL’ye çıkmıştır.

 

2008 yılında sağlık tesislerine başvuran kişi sayısı 216.000 bin kişi iken, 2011 yılında bu sayı 314.000 bine çıkmıştır. Yine bu arştın doğal sonucu olarak 2008 yılında bu hasta tedavileri için yapılan ödeme 13.711.000 bin TL  iken, bu rakam 2011 yılında 21.867.000 bin TL’ye çıkmıştır.

 

Bu rakamlar çok şeyi açıklamaktadır. Daha üç yılda hastalar için sağlık tesislere ödenen parasal miktar yaklaşık % 35 artmıştır. Daha bunun içinde 2012 Ocak ayında devir alınan 9 milyon yeşil kartlı da bulunmamaktadır.

 

Sonuçta; reform yapılmış ama sorunlara henüz çare olamamıştır. 

Yazarın Diğer Yazıları

BES’e prim ödenmesi engelli aylığının kesilmesine yol açar mı?

SGK tarafından 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunu’nun ilgili maddelerince bağlanan aylık,kamuoyunda genellikle...

10 soruda kısmi süreli çalışanların borçlanma hakkı

Yazımızda, kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışanların sosyal güvenlik hizmet borçlanmasına ve dikkat edilmesi gereken hususlara değinilecektir

Nikâhsız eşe ve evlilik dışı çocuklara SGK aylık bağlar mı?

Ölüm olayı, geçimleri sigortalı veya emekli tarafından sağlananlar açısından güvence sağlanması gereken riskler arasında yer almaktadır

"
"