29 Mayıs 2010

Özür dilemek yetmez

İnsan Hakları Evrensel Beyannemesi’nde yeri olan doğuştan edinilen haklar onlar için kazanılması gereken haklara dönüşür.


Bazılarının hayatının özetidir MÜCADELE!

İnsan Hakları Evrensel Beyannemesi’nde yeri olan doğuştan edinilen haklar onlar için kazanılması gereken haklara dönüşür.

Sistem denilen çemberin  dışında kalışın “cezasıdır” ödedikleri...

Sanayii Devrimi sonrası “ekmek çalmanın” bile suç olduğu İngiltere’de, hapishanelerde yer kalmadığı gerekçesiyle “suçlular” için keşfedilen bu kıta, birileri için “yıkımın” başlangıcı olur.

Kıtanın asıl sahibi Aborijinler için mücadele o gün başlar ve hala sürüyor.

İki yıl önce Federal Hükümet Başbakanı Kevin Rudd’un ailelerinden koparılan “Stolen Generation/Çalınmış Kuşak’tan dilediği özürün yerli halktaki  yankısını hep merak ediyordum.

26 Mayıs’ta ikincisi kutlanan  “Sorry Day” etkinliği bana bu fırsatı tanıdı.

Güney Avustralya’nın Aborijin Meydanı olarak bilinen ve  Tarndanyangga adını verdikleri, beyaz adı Victoria Square’de karşılaştığım iki Aborijine uzattım kayıt cihazımı. Sordum “özür dilemenin” onlardaki karşılığını.


İlk anlatıcı; risk altındaki Aborijin gençlerle ilgilenen Brian Goldsmith.

Brian Goldsmith’e göre , “özrün” içerdiği anlam yerine getirilirse; toprakları, kültürleri, aileleri alınan halkına “hakları” geri verilirse  “özür dilemek” gerçek anlamını bulacak.

Maden firmaları tarafından el konulan topraklarının geri verilmesini istiyor. Varoluşunu  sürekli “almak” üzerinden tanımlayanlara  Goldsmith, yeryüzünün doğa ile en barışık halkı olarak kabul edilen Aborijinlere ait bir bilgelikle “doğaana, sen kötülük yaptıkça kötülüğü sana geri veriyor; depremlerle tusunamilerle. Açgözlü insanlar yüzünden masumlar ölüyor. Aborijin, Alman, İngiliz olmanın  bir önemi yok. Hepimiz birbirimizi koruduğumuz sürece kötülüklere karşı direncimiz daha güçlü olacak . Bizler tek tek bireyler değil bir bütünüz” diyor.   

Aborijinlerin sorunun “asimilasyon” olmadığını söyleyen Goldsmith; ironik bir şekilde “kendilerinden yapmak istemiyorlar” diye gülümsüyor.

On yıllara yayılan acıları dile getirirken “çok kaybettik” cümlesinin altındaki derin manayı histememek mümkün olmuyor. Kaybettiklerini geri almanın zorluğunu o da biliyor ama siyaseten ve sosyolojik olarak çok doğru bir önermenin altını çiziyor: “Eğer kültürünü yaşatamazsan sen haklarını da kaybetmiş olursun. Kültürünü yaşatamazsan topraklarındaki hak sahipliğini de kaybedersin. Hayatımız hep mücadele!”.

Aborijinlerden özür dileyen Hükümetin onları dinlemediğini söylüyor Goldsmith. Buna dayanak olarak da  topraklarına karşılık olarak verilen, küçük kare kutu evleri gösteriyor. Oysa geniş alanda yaşamak onların hayatlarının doğal parçası.

Farklı eyaletlerden, şehirlerden gelen Aborijinlerin birbirlerini bulacaklarından emin oldukları Tarndanyangga (Victoria Square-yerel hükümet tarafından yenilenecek) meydanında kayıt cihazımızı bu kez Aborijin bir kadına; Cathlyn  Rankin’e uzatıyoruz.  

Farklı klanları işaret eden, farklı şekillerde boyadığı küçük çakıl taşlarını satışa çıkardığı mütevazı tezgahında gerçekleştiriyoruz röportajı.

Sorry Day’in onun için anlamı “alınanların bir kısmının geri verilmesi”.

Kişisel tarihinden yola çıkarak anlatıyor yaşanılanları. Annesini hiç hatırlamıyor. 40 küsur yaşında hala onu bir gün bulabileceği umuduyla yaşıyor. Kendi dilini konuşamıyor. Çocuklarına kendi dilini öğretmek için önce kendisinin öğrenmek için nasıl çabaladığını anlatıyor.

Stolen Generation/Çalınmış Kuşakların yetiştirme yurtlarında birbirlerine sahip çıkarak ayakta kaldığını, derilerinin renginden gelen bir dayanışma ile bugünlere gelebildiğini söylüyor.

Özür dilemek “barış” için bir başlangıç oldu ama yetmez diyor.

Tanınmak istediklerini, kırılan gururlarının onarılmasını, topraklarının geri verilmesini, eşit düzeyde eğitim, kalifiye işlerde çalışmak istediklerini aktarıyor. Bunları kendisi için değil gelecek kuşaklar için, çocukları için istiyor. Onların özgüvenli  yetişmesini arzu ediyor.

Bir özür ateşledi gelecek denilen umudun fitilini.

Şimdilik sadece bir adım.

Sıra gaspedilenlerin, el konuların geri verilmesinde.

Gerçek sahiplerine iade edilmesinde.

O ise “gerçek özür” olup olmadığının turnusol kağıdı olacak.

Yoksa birilerinin payına yine hep mücadele düşecek.


Yazarın Diğer Yazıları

Barış Vakfı ‘Türkiye’ masası kurdu: Otoriterlik ve çözüm bir arada olabilir mi?

Mümtazer Türköne: Kürt-Türk ittifakı kuruluyor İran’a karşı, bu reel politiğe dayanıyor

İstanbul'daki Suriyeliler anlatıyor: Dönmek istiyorlar mı, ne zaman?

Konuştuğum Suriyeliler için ÖSO ya da HTŞ ayrımı yok, onlar Esad’a karşı savaşan muhalifler…

Rojin Kabaiş’in babası 69 gündür adalet arıyor: Cinayet ihtimalini güçlendiren yeni bilgiler

Rojin’in kaybolduğu ve cenazesinin bulunduğu Bardaklı ve Molla Kasım köyünde cep telefonu iletişimini sağlayan üç firmanın baz bilgileri üzerinde Narin cinayetindeki gibi “daraltmış analiz” yapılacak mı?

"
"