25 Mart 2013

Özal’ın hayali gerçek mi oluyor?

Saddam’ın devrileceğini bilen Turgut Özal, Saddam sonrası Irak’ta ön alabilmek için Irak Kürtleri ile birleşmeyi canı gönülden istedi egemen devlet vasfını yitirmeden

Saddam’ın devrileceğini bilen Turgut Özal, Saddam sonrası Irak’ta ön alabilmek için Irak Kürtleri ile birleşmeyi canı gönülden istedi egemen devlet vasfını yitirmeden. Lakin ömrü yetmedi ya da yetemedi. Mart 1993’te PKK tek taraflı ateşkes ilan etti, Nisan 1993’te ise 8. Cumhurbaşkanı Özal yaşamını yitirdi.

O yılların güçlü ismi ve Özal’ın danışmanı Cengiz Çandar’ın Mezopotamya Ekspresi kitabında detaylı anlatılır Celal Talabani ve Mesut Barzani ile (Irak muhalefeti ile birlikte) doğrudan görüşme pahasına ne tür riskler alındığı.

Hasan Cemal de Kürtler kitabında şöyle yazar: “Ankara’da Dışişleri Bakanlığı’nda 26 Haziran 1992 tarihinde bir toplantı yapılır. Bir yanda Iraklı Kürt lider Celal Talabani, öbür yanda iki büyükelçimiz Türkekul Kurttekin ile Cenk Duatepe. Toplantı tutanağında Talabani şöyle der: ‘Musul Türkiye ile birleşirse, bu bizim de Türkiye’yle birleşmemiz için bir ön adım teşkil eder.... Türkiye’nin petrol sorunu kalmaz. Biz de Türkiye ile birleşirsek PKK sorunu da ortadan kalkar...”

Neo-Osmanlıcılık politikasının belki de ilk adımlarıydı: “Kürtlerle Kuzey Iraklı Kürtleri birleştirip, Türkiye Cumhuriyeti Federasyonu'na geçmek”...

Aradan 20 yıl geçti. Saddam’ın devrilme dönemine benzer bir süreç yaşanıyor.

Irak fiili olarak parçalı. Suriye’nin de bölünebilme ihtimali güçlü olasılık. İşler Ankara’nın istediği gibi gitmedi. Muhalefet hala parçalı, Kürtler Suriye’de fiili olarak statü kazanmış durumda.

ABD ile “stratejik ortaklık” gereği  Ankara Irak Kürdistan Yönetimi ile ilişkileri geliştirdi. Özal’ın hayali kısmen gerçek oldu. Hatta petrol anlaşmaları yapıldı. .

Ancak Türkiye by -pass siyasetinin sınırlarına gelmiş durumda. Ya Kürt sorununu çözecek ya da Ortadoğu’daki yeni haritaların çiziminde masanın dışında kalacak.

PKK denklemin neresinde duruyor henüz net değil.

Abdullah Öcalan’ın siyasetin artık silahla sürdürülmeyeceğini  söylemesi,  Kürt ve Türkleri  “Ortadoğu'nun temel iki stratejik gücü olarak kendi öz kültür ve uygarlıklarına uygun şekilde demokratik moderniteyi inşaya” çağırması, ittifak ve birlikteliği vurgulaması devletin Özal’dan beri bir şekilde aklında tuttuğu siyasete su taşır mı o da belli değil.

Halk olmaktan kaynaklı haklar yüksek stratejik siyasetin neresine denk düşer bunu paradigma değişikliğine giden Türkiye iç siyaseti ve konvansiyonel rakip bloklar belirleyecek.

Reel politikanın dili bunları söylese de “herkes için demokrasi” beklentisi Kürt siyasetini bütün bileşenleri ile birlikte belirleyecek. Murat Karayılan’ın Hasan Cemal’e verdiği röportajda “Yeni bir anayasaya kesinlikle ihtiyaç vardır. Yeni dönemde Türkiye’nin tam demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümünü de kapsayan, adeta yeni bir kuruluşu öngören yeni bir anayasal taslağa ihtiyaç vardır. Türkiye’nin demokratikleşmesi aynı zamanda gerçek barıştır, toplumsal uzlaşmadır” sözleri, Özal’ın hayalinin başka bir noktaya evrildiğini gösteriyor.

Yazarın Diğer Yazıları

İstiklal’deki bombalı saldırıyla ilgili kararda ‘örgüte’ vurgu yok 

İnsanları hayattan koparan bombalı ya da silahlı saldırıların nasıl örgütlendiğini, talimatın nasıl alındığı/verildiğini ve silahların nasıl temin edildiğini delilleriyle açığa çıkarmak suçun kendisi kadar önemli

İyi Parti kongresine doğru: Usulsüz delege kayıtları mı var, Cumhur İttifakı ile ittifak mümkün mü?

İyi Parti için yeniden kuruluş anlamına gelen olağanüstü kurultaya günler kala, adaylardan Tolga Akalın'a yakın isim Rıdvan Uz, kurultay delegeleri listesinde "usulsüzlükler" tespit ettiklerini açıkladı. Edindiğim bilgilere göre "usulsüzlük"ten kastedilen şey, yaprak dökümü yaşayan İyi Parti'den istifa eden delegelerin listelerden düşürülmemesi…